Kayıt Ol

Dergah [kısa öykü]

Çevrimdışı Roselyn

  • **
  • 73
  • Rom: 0
  • Blood Witch Queen
    • Profili Görüntüle
    • Düş
Dergah [kısa öykü]
« : 16 Mayıs 2010, 00:19:22 »
Genç kadın şalına sarınarak kapının önüne çıktı. Ayakkabılarını giydi yavaşça ve tedirgince etrafı süzdü. Kapıyı arkasından çekti, küçük ama hızlı adımlarla sokağa çıktı. Üzerinde en sevdiği çiçekli elbisesi vardı; yeni yıkanmış ve güzelce ütülenmişti. Kınalı saçlarını gevşekçe bağlamış, bir eşarpla başını örtmüştü. Saçından birkaç perçem kurtulmuş, o başını çevirip etrafa bakındıkça uçuşuyordu.

Küçük adımları birkaç sokak sonra pazaryerine yöneldi. Pazaryerinden geçti, ilerledi, ilerledi. Medreseyi geçti, gene etrafına bakındı. Derin bir iç çekerek sokağı döndü ve demir kapıyı çaldı. Kapıyı beyazlar içerisinde bir adam açtı.

“Nasıl yardımcı olabilirim sana bacım?” diye sordu adam, yüzünde huzurlu bir gülümsemeyle.

“Görücünün yardımına ihtiyacım var efendi.” Dedi kadın çekingence, gözlerini kaçırıp yere baktı. “Bir kabus gördüm.”

“Korkma bacım, içeri buyur.” Adam kenara çekilip kadını içeri buyur etti, kadın çekingence attı adımını içeri ve arkasından kapı kapandı. Adam ellerini önünde kavuşturup yürümeye başladı, kadını içeriye, avluya götürdü.

Avlu taştandı. Beyaz, kireçlenmiş duvarlara yeşil sarmaşıklar sarılmıştı. Birkaç ufak saksıda çeşitli bitkiler yetişiyor, ortadaki ufak bir su çanağı avluyu serin ve ferah tutuyordu. Kadın kenardaki gölgeliğe çöktü, adamın ona ikram ettiği buz gibi suyu kana kana içti. Bir yarısı neden geldiği için içini kemirtiyor, öbür tarafı ise gelmiş olmanın ferahlığı ile huzur buluyordu.

“Gel bacım,” Çok bir zaman geçmemişti ki adam içerden çıkıp kadına seslendi. Kadın bir an heyecanla doldu. Adamı takip etti yine ve kabul odasına geçti.

Çok geniş ve gösterişli olmayan bir odaydı bu. Ufak bir pencereden giren ışık odayı aydınlatıyordu. Orta boylu, saçları oldukça dökülmüş, kalan saçları da ara ara beyazlamış fakat genç duran bir adam oturuyordu yerdeki döşekte. Önündeki sinide bir sürahi su, iki de bardak vardı. Başıyla buyur etti kadını içeri ve kadın yavaşça oturdu adamın karşısına.

“Hoş geldin kardeş.”

“Hoş bulduk.” Kadın duraksadı, zorlukla yutkundu. En sonunda konuşabilecek kadar cesaretini topladı. “Bir kabus gördüm.”

“Anlat lütfen.”

“Evimde, odamda bir işle uğraşıyorum. Arkamda bir ayna var. Bir an gözüm aynaya kayıyor ve aynadaki yansımamın farklı şeyler yaptığını görüyorum. Korkuyorum fakat gidemiyorum. Bir an kendi kendime bir güç geliyor ve ‘Çık!’ diyorum, ‘Odadan çık!’. Koşuyorum, kapıdan geçiyorum ve uzun, ince bir koridorda buluyorum kendimi. Yansımam ise tam karşımda, yüzünde bir sırıtışla bana bakıyor.” Kadın bir an adamın yüzüne kaldırdı bakışlarını tepkisini merak ettiği için, ama adam tepkisizdi. “Yaklaşıyoruz, konuşuyoruz ama ne konuştuğumuzu anımsamıyorum. Sadece ‘Senin sen olmadığını biliyordum!’ kaldı aklımda… Sonra, bir boşluğunu yakalayıp kapıya koşuyorum ama cüppeli insanlar giriyor bir anda içeri ve beni tutuyorlar kollarımdan ve belimden. ‘Ölümün benim değil, en yakınının elinden olacak.’ Diyor biri ve uyanıyorum.”

Adam gözlerini kapattı bir an ve önündeki su bardağına dikti açtığında. Uzun bir süre düşündükten sonra başını kaldırdı, kadına çevirdi gözlerini. “Aslında çok basit.”

“Nedir?” dedi kadın endişeli bir sesle.

“Yapmak istediklerin ve yaptıkların, o an doğru olanlar ve asıl aklında düşündüklerin bir çatışma içerisindeler. Bazı şeyler senin kontrolünden çıkmış.”

“Nasıl yani?” Kadın ilişkiyi kuramamıştı.

“Bir sen varsın, odanda iş yapan, bir de aynadaki sen, başka işlerle uğraşan. Yaptıklarınla düşündüklerin arasındaki çatışma bu. Çatışma kötü bir şey değildir ama, eğer çok büyür ve güçlenirse iki zıt taraf da, çarpışmadan sonraki yıkım da o kadar büyük olur.”

Kadın hala anlamamış bakışlarla süzüyordu adamı.

“Kadere inanır mısın, kardeş?” diye sordu adam.

“E…evet?” kadın şüpheci bir şekilde kaşlarını çattı.

“Kader 4 büyük fazdan oluşur; Kimin çocuğusun? Kiminle evlendin? Kaç çocuğun oldu? Ne zaman öldün? Bu dördü dışında başka hiçbir şey yazılı değildir alnında. İlk başta doğarsın, bir sen vardır, ailen büyütür, öğretir sana ne yapman gerektiğini. Bunu yap, onu yapma diyerek, kendi doğru bildiklerini öğretirler sana. Dolayısıyla ailenin seni vardır. Zaman geçer. Arkadaşların olur. Onlar seni kabul etsin diye bir sen daha varolur içinde. Zaman geçer, aşık olursun. Seni beğensin o diye, bir ben daha yaratırsın kendi içinde. Evlenirsin, yarım dünya olur, hamile kalırsın. Çocuğun doğduğunda ne yapacağını bilemez, kendi bildiklerini çocuğuna aktarır, anne olursun. Bir anne sen vardır şimdide. Zaman geçer yine, yaşadığını yaşamış, ölümü bekleyen sen varolur bu sefer. Söyle bana, kaç tane sen vardır içinde?”

Kadın şaşkın bakışlarla gözlerini kocaman açtı.

“Zaman zaman istemediğin şeyleri yaparsın ama yapmama özgürlüğüne sahipsindir. Kontrol hep senin elindedir. Birinin söylediği bir şey hoşuna gitmez ama sana öğretilen kurallar kötü bir şey söylemene engel olur. O zaman ayaklarını kullan ve dön git. Ellerin var, bir hareket eyle. Karşındakinin üzerinde bu kontrolü sağlamasına izin verirsen, o rüyandaki kollar gibi tutar seni o görünmez bağlar, yerinde kalırsın. İçindeki çatışmalar güçlenir gün geçtikçe. Sen, inandığın sen olmazsın. Gün gelir, o kadar büyür ki çatışma, böyle kabuslarda kendini belli eder, seni uyarır.”

Kadının gözleri doldu, adam bir mendil çıkarıp uzattı kadına. Yüzünde huzurlu bir gülümseme vardı, sol kulağındaki gümüş küpenin parıltısı çarptı bir an kadının gözüne. Gözlerini sildi hafifçe ve o da gülümsedi.

“Şimdi anlıyorum. Ben… çok teşekkür ederim.”

Adam sadece başını sallayarak kadının teşekkürlerini kabul etti, sudan ikram etti. Kadın kibarca sudan içti, toparlandı, bir kere daha teşekkürlerini sundu ve evine dönmek için tekrardan yola çıktı sarınarak.

***

Spoiler: Göster
Erkan için.

Spoiler: Göster
hep yazdığım türden farklı bir şeyler denemek istemiştim =)


Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dergah [kısa öykü]
« Yanıtla #1 : 16 Mayıs 2010, 08:55:49 »
Farklı ama güzel bir öykü olmuş. Kendini okutuyor fazla mera unsuru içermese de. Bir insanın mutluluğu başka şeylerde değil kendiyle arasında bir meseledir. Bu aralar epey hoşuma giden bir söz. Bununla ilgili olduğunu düşünüyorum. Her şeyden önce kendinle anlaşmalısın.
try again fail again fail better

Çevrimdışı Roselyn

  • **
  • 73
  • Rom: 0
  • Blood Witch Queen
    • Profili Görüntüle
    • Düş
Ynt: Dergah [kısa öykü]
« Yanıtla #2 : 16 Mayıs 2010, 11:53:15 »
=)
Bu hikayenin çıkış noktası aslında benim gördüğümbir rüyayı Erkan simli arkadaşın yorumlamasıydı. Biraz da özel bi hikaye o yüzden benim için =)
Güzel sözmüş ^^

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Dergah [kısa öykü]
« Yanıtla #3 : 22 Mayıs 2010, 13:47:42 »
Ben bunu daha önce de okumuştum ama ikinci bir kez okumaktan hiç de sıkılmadım. Değişik bir tarzda, okudukça okunası bir hikaye olmuş. Neden bilmem, gerçeğe daha yakın olduğundan ama bir o kadar da uzak olduğundan mı acaba? Tekrardan ellerine sağlık.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dergah [kısa öykü]
« Yanıtla #4 : 22 Mayıs 2010, 14:37:04 »
Bende oldukça beğendim. Kadının merak ettiği soruyu yanıtlayan görücünün anlatımı fevkaladeydi özellikle. Bu tür kısa öykülerin tadına doyum olmuyor zaten, belki hemen bitiyor ama kitapların yüzlerce sayfada anlattıkların bir kaç cümlede dışa vuruyorlar.

Ellerine sağlık...
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Roselyn

  • **
  • 73
  • Rom: 0
  • Blood Witch Queen
    • Profili Görüntüle
    • Düş
Ynt: Dergah [kısa öykü]
« Yanıtla #5 : 24 Mayıs 2010, 23:39:38 »
Teşekkür ederim!
Bu tamamen gerçek hayattan derlenmiş bir hikayedir =) İthafım olan Erkan'ın benim gördüğüm rüyayı yorumlaması üzerine yazdığım ufak bir şey. Böyle de bir anısı vardır benim için. Beğenmenize çok sevindim, fantastik kurgudan ayrı bir şeyler yazdığım seyrek zamanlardan biriydi bu ^^