Kayıt Ol

LATEMSOULD SİRKİ - Ölüm Cambazları | Bölüm 6

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
LATEMSOULD SİRKİ – ÖLÜM CAMBAZLARI


KISIM BİR: SIRADIŞI OLMAK

Dünya hiçbir özelliği olmayan sıradan insanlarla dolu. Bu sıradanlık insanların içlerine o kadar işlemiş ki; geçen günlerin, geçmekte olan günlerin ve geçecek olan günlerin aynı rutinlikte ilerlediğinin farkında bile değiller. Neyse ki dünya nüfusu sadece sıradan insanlardan oluşmuyor. Ben ve kardeşim gibi sıradanlığın sınırlarına dahi yaklaşamayan birçok insan var. Sıradan değilim, çünkü hayvanlar beni anlıyor. Onlar üzerinde tartışmasız bir kontrole sahibim. Ve kardeşim sıradan değil, çünkü ateşi istediği gibi kontrol edebiliyor. --Aslında onun cehennemde ne halt yiyeceğini çok merak ediyorum.-

Dediğim gibi… Sıradan olmayan birçok şanslı insan var. Ve bu şanslı insanlardan, aralarında ben ve kardeşimin de dahil olduğu altı kişi, son derece mütevazi bir sirk olan Latemsould Sirki’nde çalışıyoruz. Sirklerin, çoğu sıradışı insan için bir sığınak olduğunu düşünüyorum. Çünkü sıradışı olmanın en büyük bedeli; dışlanmak ve hor görülmektir. Ve ben bu bedeli tam on yedi yıldır ödüyorum…


Huomell Pan

Çevrimdışı Arlinon

  • ***
  • 456
  • Rom: 14
  • Savaş ve Ateş
    • Profili Görüntüle
Ynt: LATEMSOULD SİRKİ - Ölüm Cambazları
« Yanıtla #1 : 22 Ocak 2009, 00:38:22 »
Cehennem meselesi hoş olmuş merakla bekliyorum:D

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: LATEMSOULD SİRKİ - Ölüm Cambazları
« Yanıtla #2 : 24 Ocak 2009, 18:16:28 »
Vay vay vay.. Şimdi Eva'nın Forgive Me şarkısı eşliğine okuyunca neye uğradığımı şaşırdım birden. :P

Güzel bir tanıtım olmuş, altı kişi olması dikkatimi çekti özellikle... :D

Bakalım bu sirkte ne gibi maceralara tanık olacağız. Uzun süredir yoktun ortalıklarda. Merakla bekliyorum... =)
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: LATEMSOULD SİRKİ - Ölüm Cambazları
« Yanıtla #3 : 24 Ocak 2009, 18:49:20 »
Evet yoktum. Aslında yeniden yazmaya başlamaktan korktum. Bu süre zarfı içerisinde yazıpta sildiğim o kadar metinim oldu ki...

Neyse ki şimdi en rahat halimde Latemsould Sirki'ne başlayabiliyorum. İlk bölümün büyük bir kısmı bitti, bir kaç gün içerisinde eklerim diye düşünüyorum. Daha şimdiden gelen yorumlar için teşekkürler. :)

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: LATEMSOULD SİRKİ - Ölüm Cambazları
« Yanıtla #4 : 24 Şubat 2009, 18:35:29 »
BÖLÜM BİR: Bir Damla Gösteri

“Haydi ama Huomell, biraz gerçekçi ol. Bunu yapamayacağımızı biliyorsun!”

“Aslında bildiğim tek şey, küçük kardeşim. Senin son zamanlarda oldukça titrek bir kıç edinmiş olman. Bir düşünsene, bu her zamankinden daha vahşi bir gösteri olacak. Seyircilerin mırıltılarını duyabiliyorum! ‘Hey şuna bakın! Bu vahşi bir aslan ile sönmeyen bir ateşin düellosu. Ben bahsimi aslandan yana kullanırdım” ve diğeri cevap verecek: ‘Dostum o ödlek aslanın hiç şansı yok! Şu dans eden alevleri görmüyor musun?!’ İşte olacaklar küçük kardeşim. Sadece tek bir prova bile yeter, bundan eminim.”

Ses uzun süre soluksuz konuşmaktan yorulmuş, ancak sesin sahibinin gözlerindeki heyecan ışıltısı hiç eksilmemişti. Sabırsızca beklediği cevabı ve sonrasında gelecek ışıltılı günleri düşünüyordu. Latemsould Sirki en parlak dönemlerini yaşamıyordu.

Derin bir iç çekişin ardından Chisew’in cevabı duyuldu. “Gertz bundan hiç memnun kalmayacak.” Sonra kardeşine baktı ve ikisinin dudakları da aynı anda aralandı. “Gertz’in canı cehenneme.”

Huomell rahatlamış bir şekilde el yapımı hamağına uzandı. Chisew odadan çıkarken “Öğle temizliğinin hemen ardından, Minik Solan’ın karavanında buluşalım. Bunu onunda görmesini istiyorum, belki bir şeyler kapabilir.” Kapı Chisew’in ardından gıcırtılı bir şekilde kapanmaya başlarken, Huomell cevap vermeye tenezzül bile etmedi.

Düşünceleri ‘sıradan’ insanları memnun edebilmek için aldıkları risklere ve kaybettikleri lüks hayata kaydı. Lüks hayat umurunda değildi, ama hayatı bu basit insanların gönüllerini hoş tutmak üzerine kurulu olması onun canını sıkıyordu.

Kardeşiyle birlikte bir yıl kadar önce bu sirke katılmıştı. Bu hayatlarında bir dönüm noktası olmuş ve ufakta olsa bir değerleri olduklarının farkına varmalarını sağlamıştı. Bu nedenle pişman olmak asla aklının ucundan bile geçmemişti. Geçmiş hayatı ve ailesi, dipsiz bir uçurumdan farklı değildi. Uçurumdan çıkışları hayal ettikleri kadar parlak olmamıştı belki, ama artık başlarını sokabilecekleri –bir dereceye kadar güvenli- bir evleri vardı.

Ve bu ev, onlara daha öncesinde hiç tatmadıkları şeyleri göstermişti. Arkadaşlık, hayattan zevk alma, sürekli itilmemek, günde üç öğün yemek… Daha fazlasına neden ihtiyaç duyacaklardı ki?

Siyah saçları gözlerini kapatınca istem dışı bir şekilde eliyle onları düzeltti. Koyu kahverengi gözleri, yuvarlak burnuna bir karasineğin konmasıyla aniden açıldı. Düşünmek; zaman alan bir eylemdi. Ancak yemek yemek kesinlikle daha hayatiydi. Hamağa dolanmış uzun bacaklarını can havliyle kurtarmaya çalışırken, küçük karavanına bir göz attı.

Tozlu pencereden gelen kısıtlı gün ışığı, aynı titizlikteki tozlu tahta zemini aydınlatırken; sahip olduğu bütün eşyaları içinde barındıran ahşap dolabının gölgesi uzamaya başlamıştı. Karavanına ender yapılan ziyaretler için iki kullanışlı sandalye ve kendisine çeki düzen verebilmesi için oval bir boy aynası karavanın bir duvarını boydan boya kaplıyordu. En kuytu noktadaysa küçük bir bölme, tuvaletiyle yaşamını sürdürdüğü yeri ayırıyordu. Yemeklerse dışarıda, hep birlikte yeniyordu. Neyse ki Huomell’in zulası, onu yemek vaktine kadar idare edebilecek bir unsurdu…

**

Latemsould Sirki’nin son konaklama yeri, en yakın kasabanın on üç mil doğusunda kalıyordu. Toprak yeni yağan yağmurdan dolayı nemli, ağaçlar bulutlara meydan okurcasına yeşildi. Kamp alanlarını çitlerle örmeye zahmet etmemişlerdi, vahşi yaşamdan bir nebze olsa da uzakta durduklarından emindiler. Sirkin bulunduğu açıklık oldukça genişti. Çok yakınlarından ince bir dere geçiyor, sirk çalışanları için gerekli suyu tedarik ediyordu. Karavanları çeken atlar, bir köşede uysal bir şekilde duruyor arada bir sahiplerinin bulunduğu karavanlara özlemle bakıyorlardı.

Açıklıkta yedi karavan bulunuyordu. Beşinde mütevazi sirk çalışanları, birisinde kullandıkları araç gereçler ve ihtiyar Luunf ve sonuncusunda da büyük patron Gertz… Bunların dışında da üç kafes vardı. Kafeslerin ilkinde yaşlı bir dişi aslan yatıyordu. Adı Toush olan bu aslan, patilerini az önce yediği yemeğinden temizlerken, uysal bir kedi gibi mırıldanıyordu. Diğer kafeste derin bir havuz ve içerisinde de zümrüt yeşili derisiyle suda ki yosunların arasına kamufle olmuş bir timsah yatıyordu. Emerald, Toush’un aksine oldukça vahşiydi. Son kafesteyse sırt üstü uzanmış, kahverengi postlu bir ayı bulunuyordu. Kuşkusuz en çok yalnızlık çeken de bu ayıydı. Zira Enoh sirke katılalı dört ay olmasına rağmen hiçbir gösteride yer alamamıştı.

Solan’ın karavanı, kampın konum olarak en dış tarafında kalan kısmındaydı. Ne Huomell, ne de Chisew bu provayı gizli yapamayacaklarını bilmelerine rağmen olabildiğince az kişiye duyurmak istemişlerdi. Ve şimdi Huomell, öğle güneşinde parlayan sapsarı saçların sahibi Chisew’in karavanın kapısını çalmasını bekliyordu. Chisew fizik olarak pek yapılı değildi. Sade bir yüzü, yeni çıkmaya başlamış sakalları ve sürekli sırıtan ince dudakları vardı.

Kapıyı kırarcasına çalan Chisew’in arkasından bir ses duyuldu. Kardeşler irkilerek arkalarını döndüklerinde kampın en güzel yüzüyle karşılaştılar. “Siz iki kardeş gene ne karıştırıyorsunuz? Umut ediyorum içine beni de dahil edebileceğiniz bir şeydir. Hey Huomell o elindeki anahtarlar Toush’un kafesine ait değil öyle değil mi?”

Chisew ardı ardına gelen sorulara karşı yüzünü buruştururken, Huomell gösterilerine daha kaç kişiyi dahil edebileceklerini düşünüyordu…

**
“Belki ona ait, belki de değil.” Huomell bunu söylerken, Iria’nın koyu kahve gözlerinden sakınmaya çalıştı. Genç kadın yararlı olabileceği kadar, zararlı da olabilirdi. Bu sırada karavanın kapısı açıldı ve iki uykulu göz onları süzmeye başladı.

“Bu gürültü de niye? Öğle yemeği sonrası şekerlememin kutsal olduğunu bilmiyor musunuz?” dedi Solan. Sonra Iria’yı gördü ve yüzünde gevşek bir gülümseme oluştu. “Tünaydın bayan.”

“Solan, Seni görmek ne güzel! Belki sen bu ikisinin ne karıştırdığını biliyorsundur?” dedi Iria. Solan bugün standardının üzerinde bir şekil belirlemiş ve orta boy bir mağara ayısı boyuna erişmişti. Yirmili yaşlarında olmasına rağmen çille kaplı olan yüzü belki de vücudunda değişmeyen tek gerçeklikti. Ona “Minik Solan” diyorlardı, çünkü o çoğu zaman küçük bir çocuk boyutunda geziyordu. Büyüyüp küçülebilme onun, diğer insanlardan farklılaşmasını sağlayan özel yeteneğiydi.

“Hayır hanımefendi, ancak olayın ne olduğunu öğrenmeyi çok isterdim,” dedi Solan.

Huomell ve Chisew duruma müdahale etmeleri gerektiklerini fark ettiler. Huomell bir adım öne çıktı ve her şeyi izah etmeden önce bakışları birkaç saniyeliğine Iria’nınkiler ile buluştu. Gösterilerine renk katacak en önemli unsur, belkide bu baş döndürücü güzelliğe sahip olan kadının yeteneği olacaktı. Çünkü kadın telekinezi yapabiliyordu.

“Chisew ile benim bir numaramız var,” dedi Huomell.

“Tahmin etmiştim,” diye araya girdi Iria. “Toush da dahil olduğuna göre sadece saçmalıklardan ibaret olmayacak gibi.”

“Aslında pratikte birçok saçmalıktan oluşuyor, ancak dinlemenizde fayda var,” dedi Huomell. “Solan küçük bir çocuk rolünü üstlenecek. Onu bir ormanda kaybetmeyi umuyorum. Ve karşısına da Toush çıkacak. Daha doğrusu Toush’u karşısına bizzat ben yollayacağım. Bunu sıradan bir gösteri sanacak olan seyirciler sıkılmaya başlayacak. Ve Chisew’in masum alevleri devreye girecek. ‘Alevlerin Efendisi’ bu kez Minik Solan olacak. Toush’u kendisinden uzağa sürecek. Bu sırada Iria birkaç dekoru yerinden söküp Toush’un kaçış yolunu engellemek için sahneye çıkacak. Ve zaten kontrolüm halinde olan Toush ‘Alev Çocuk’ ile yüzleşmek için geri dönecek. Iria’nın sürekli uçuşturacağı dekorlar ortamın kaosunu tamamlayacak.”

Takdir bekler bir halde konuşmasına ara verdi. Gördüğü gözler ‘sıradan’ bir beğeniyle parlıyordu. Huomell final zamanının geldiğini fark ederek konuşmaya devam etti. “Kaos ölümle son bulacak. Chisew’in alevleri ani bir rüzgarla yitip gidecek. Minik Solan bir başına kaldığındaysa, Toush onun işini bitirmek için gelecek. Gösteri Solan’ın çırpınışlarıyla sona erecek.”

Huomell işte şimdi hak ettiği takdiri almıştı. Kardeşininki de dahil olmak üzere üç çift iri göz…

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Ynt: LATEMSOULD SİRKİ - Ölüm Cambazları | Bölüm 1
« Yanıtla #5 : 24 Şubat 2009, 18:49:50 »
Hmmm güzel, oldukça güzel, aklıma eski bir cnbc-e dizisi Carnival geldi ve daha renkli ve güçlü bir başlangıç bekleyemezdim. Devamını merak ediyorum.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: LATEMSOULD SİRKİ - Ölüm Cambazları | Bölüm 1
« Yanıtla #6 : 24 Şubat 2009, 18:57:43 »
Çok güzel olmuş,tebrik ederim.  Eleştirecek fazla yer bulamadım açıkçası. Zevkle okuudm.
Ne yalan söyleyeyim, bu tanıtımdan ne çıkacak diye bekliyordum zaten :). Bizi çok beklettin (dün bana söylediler ben de sana satıyorum xD). Ama gerçekten bekliyordum :), yanlış anlaşılmasın.

Chisew'İn yeteneği ateş demek, peki ya Huomell'İn? En çok bunu merak ettim.
Bir de şunu anlamadım, Chisew'in yeteneği çok güzel, bunu faydasına kullanmak isteyen bir yığın insan olmalı bence. Neden ucube muamelesi görsün?

Geçmişlerini de oldukça merak ettim. Buna daha çok değineceğini umuyorum.

Sirkler korkunçtur. Evet hep korkunçluklara sahne olurlar, film ve kitaplarda :).Ama sendeki,daha çok bir yalnızlık hikayesi gibi. Hak ettiği takdir yerine, aşağılanan insanların hikayesi.

İlk bölüm için tekrardan tebrik ederim.Devamını tüm merakımla bekliyorum ;)

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: LATEMSOULD SİRKİ - Ölüm Cambazları | Bölüm 1
« Yanıtla #7 : 24 Şubat 2009, 19:23:02 »
Hmmm güzel, oldukça güzel, aklıma eski bir cnbc-e dizisi Carnival geldi ve daha renkli ve güçlü bir başlangıç bekleyemezdim. Devamını merak ediyorum.

Teşekkür ederim, beğenmene sevindim. :)

Çok güzel olmuş,tebrik ederim.  Eleştirecek fazla yer bulamadım açıkçası. Zevkle okuudm.
Ne yalan söyleyeyim, bu tanıtımdan ne çıkacak diye bekliyordum zaten :). Bizi çok beklettin (dün bana söylediler ben de sana satıyorum xD). Ama gerçekten bekliyordum :), yanlış anlaşılmasın.

Chisew'İn yeteneği ateş demek, peki ya Huomell'İn? En çok bunu merak ettim.
Bir de şunu anlamadım, Chisew'in yeteneği çok güzel, bunu faydasına kullanmak isteyen bir yığın insan olmalı bence. Neden ucube muamelesi görsün?

Geçmişlerini de oldukça merak ettim. Buna daha çok değineceğini umuyorum.

Sirkler korkunçtur. Evet hep korkunçluklara sahne olurlar, film ve kitaplarda :).Ama sendeki,daha çok bir yalnızlık hikayesi gibi. Hak ettiği takdir yerine, aşağılanan insanların hikayesi.

İlk bölüm için tekrardan tebrik ederim.Devamını tüm merakımla bekliyorum ;)

Ayrıntılı yorumun için teşekkürler Fırtınakıran. :) Huomell'in yeteneğini giriş yazımda belirtmiştim:

Alıntı
çünkü hayvanlar beni anlıyor. Onlar üzerinde tartışmasız bir kontrole sahibim.

Bekletme konusuna gelince, bu hikayenin ilk kısmı aynı zamanda edebiyat dönem ödevim olacağı için üzerine en çok düştüğüm hikayem diyebilirim. Ancak ödev teslim tarihi yaklaştıkça, bölümlerin geldiği aralıklarda azalacaktır diye umuyorum ben. :P

Chisew'i -ve diğer sirk çalışanlarını- kendi menfaatleri için kullanmak isteyen insanlar yok değil tabii ki. Ancak insanlar kendilerinde olmayan şeyleri hor görürler. Ve bu benim anlattığım dünya için büyük bir tehdit demektir. Bu nedenle sirkler onların tek kaçış yuvası diyebiliriz.

Yorumun için tekrar teşekkür ederim, çok mutlu oldum. :)

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: LATEMSOULD SİRKİ - Ölüm Cambazları | Bölüm 1
« Yanıtla #8 : 24 Şubat 2009, 20:19:10 »
Ayrıntılı yorumun için teşekkürler Fırtınakıran. :) Huomell'in yeteneğini giriş yazımda belirtmiştim.

Ne demek efendim, bir yazar olarak her yazarın büyük isteklerinden birinin, uzun ve detaylı yorumlar olduğunu 2 senedir yaşıyorum ;D.
Hakkaten yazıyormuş tanıtımda ya.Rezil dolum. Dur bi üste çıkayım. Aman suç sende :hemk, çok geç kaldın unuttuk bak xD(der ve olayı üstüne atarak, zeytin yapı gibi üstü çıkarım  :=)alınmak yok şaka)

Chisew'i -ve diğer sirk çalışanlarını- kendi menfaatleri için kullanmak isteyen insanlar yok değil tabii ki. Ancak insanlar kendilerinde olmayan şeyleri hor görürler. Ve bu benim anlattığım dünya için büyük bir tehdit demektir. Bu nedenle sirkler onların tek kaçış yuvası diyebiliriz.

Yorumun için tekrar teşekkür ederim, çok mutlu oldum. :)

Evet bak bunu gözden kaçırmışım bir yerde. Kedi ulaşamadığı ete mundar der olayı buç İnsan kendinde olmayana burun kıvırır hep. Çoğunlukla ise, deli gibi kıskandığı ve kendinde olmasını arzuladığı için yapar bunu. Ört pas etme durumu kısaca.

Bir şey değil yeniden :). Sen yaz, uzun yorumları kesmem ben. Diyorum ya anlıyorum, aynı dertten muzdaribim xD.

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: LATEMSOULD SİRKİ - Ölüm Cambazları | Bölüm 1
« Yanıtla #9 : 24 Şubat 2009, 20:37:37 »
O kadar bekletmeye değmiş Darly.

Farklı ve renkli bir yalnızlık masalı çıkmış ortaya Fırtınakıran'ın dediği gibi. Arkada dinlediğim şarkının da etkisinden şarkı gibi bir hava bıraktı aklımda. Eğer başka bişey planlıyorduysan da buna dön :P Sonunu güzel bitirmişsin ilk bölümün. Yalnız hep böyle hikayenin büyük kısmı konuşmadan ibaret olmayacak sanırım?

try again fail again fail better

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: LATEMSOULD SİRKİ - Ölüm Cambazları | Bölüm 1
« Yanıtla #10 : 24 Şubat 2009, 21:08:58 »
Kesinlikle haklısın Fırtınakıran. Ayrıca ne demek insanlık hali, olur böyle şeyler. Kendimden biliyorum. :P

O kadar bekletmeye değmiş Darly.

Farklı ve renkli bir yalnızlık masalı çıkmış ortaya Fırtınakıran'ın dediği gibi. Arkada dinlediğim şarkının da etkisinden şarkı gibi bir hava bıraktı aklımda. Eğer başka bişey planlıyorduysan da buna dön :P Sonunu güzel bitirmişsin ilk bölümün. Yalnız hep böyle hikayenin büyük kısmı konuşmadan ibaret olmayacak sanırım?



Yorumun için teşekkürler dostum. Beğenmene sevindim. :) Hep böyle konuşmalar olmayacak elbette. Aslında bu hikayemde şimdiye kadar hiç yapmadığım derecede tasvir yapmayı düşünüyorum. Sadece olaya giriş ve sağlam bir zemin hazırlamak için bu şekilde gelişti ilk bölüm. Gelecek bölümlerde açılıp saçılacağım umarım. :)

Ve aslında ne planladığımı tam olarak ben de bilmiyorum. Hikayeyi uzun aylardır -gerçekten çok uzun aylardır- yazmayı düşünüyordum. Ancak aklımda gelişen imgeler, anlatmak istediklerimin yüzde biri bile değil. Bu nedenle ben yazana kadar, ben dahil kimse nasıl gelişeceğini bilemez. :P

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: LATEMSOULD SİRKİ - Ölüm Cambazları | Bölüm 1
« Yanıtla #11 : 26 Şubat 2009, 10:37:43 »
Sanki hikayenin başı değil de ortasından bir bölüm gibi başlanmış yazılar hep hoşuma gitmiştir. :D İsim seçimleri çok hoşuma gitti. Basit bir hikaye fakat zengin bir dil ile süslendirmiş olmandan kaynaklanan unsurlar göz alıcı. Betimlemelerin harika, ne yalan söyleyeyim. Şu gösteri felaketle sonuçlanacak gibi. Huomell ile ilgili bilgileri daha sonra alacağız belli ki.

Sirkteki fantazya ortamı ilgi çekici olmuştur her zaman. Bir yerlerden vampir çıkacak diye ummuşumdur hep. Bakalım neler olacak. :D Ellerine sağlık, devamını bekliyorum en kısa zamanda.
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: LATEMSOULD SİRKİ - Ölüm Cambazları | Bölüm 2
« Yanıtla #12 : 08 Mart 2009, 20:24:18 »
BÖLÜM İKİ: Geçmiş Denizi’nden Dalgalar

“Huomell ve diğerlerinin ne planladıklarını duydun mu sevgili dostum Buartz,” dedi detonelikten çatlayan bir kadın sesi.

“Her zamanki gibi evet Uolin,” diye cevap verdi Buartz. Keskin bakışlarıyla kadının siyah kıvırcık saçlarına bakarken. Bir tutam saça arzuyla dokunma isteği kadının sert yüz ifadesiyle engellenince Buartz devam etti: “Bu son ayların en büyük vurgunu olacak ve biz yine bu vurgunun dışındayız.”
Uolin’in dudakları alayla kıvrıldı. Genç adam bu sessizliği kendisinin konuşmasına bir davet olduğu kanısıyla, “Yoksa onları Gertz’e mi ispiyonlayacağız?” diye sordu.

“Hayır, seni yosun kafalı,” dedi Uolin. Siyah gömleği üzerine yapıştığı için bu daracık karavanda ısrarla terliyordu. “Bu, altı aylık emeğimizi boşa harcar! Hem zaten Gertz durumdan çoktan haberdar olmuştur. O herif para getirecek bir çalışmanın kokusunu miller öteden alır.”

“O zaman ne?!” dedi Buartz. Kısa kesilmiş kahverengi saçları, küçük bir patates yumrusunu andıran burnu ve gereğinden büyük gözleri onu; böyle bir soru sorduğunda küçük bir çocuğa daha çok bezemesine neden oluyordu. Şimdi de aynen bu ifadeyle kafası karışmış bir şekilde Uolin’e bakıyordu.

“Hiç renk vermeden klasik gösterilerimizden birisini yapacağız. Ve şu andan itibaren planımızı riske edecek tek bir adım bile atmayacağız.” Kadının sesi detonelikten boğulan birisine göre oldukça iddialıydı. Ve iddiasını parmaklarının ucunda titreşen elektrik akımlarıyla destekledi.

**

Huomell yeniden karavanındaki hamakta yalnız başına oturuyordu. İlk defa bir gösteriyi böylesine dahice kurguladığını düşünüyordu. Bu öyle ince bir kurgu olmuştu ki; ayrıntıları kardeşi Chisew’e bile herkesten önce bahsetmeye cesaret edememişti. Chisew buna biraz bozulmuş olsa da, kardeşinin bu tarz davranışlarına alışık olduğu için fazla üstüne gitmemişti. Lanet olası kardeşim, beni oldukça iyi tanıyor, diye düşündü Huomell.

Birlikte geçirdikleri on yedi yıl boyunca ikisi de birbirlerini tanımaya oldukça zaman bulmuşlardı. Aklı yeniden anne ve babasına takıldı. Sıradan olmadıklarını ilk fark eden ve aynı zamanda ilk zulmü gösteren de onlardı. Bu fark ediş Chisew ve Huomell’in on bir yaşına girmeleriyle başlamıştı. Bu doğum gününe her şey olağan ve sıradandı. Yetenekleri elbette çok önceleri kendilerini göstermişlerdi, ancak bunlar hiçbir zaman ana babalarının gözlerine sokulmamıştı. Şayet Huomell’in hayvanlarla arası her zaman iyi olmuştu. Bu da eğer küçük bir köyde, sakin bir yaşam sürüyorsanız gayet doğal karşılanabilirdi.

Ancak işler Chisew için farklı gelişmişti. O on birinci doğum günlerine kadar yeteneğini gösterecek bir alan bulamamıştı. Zaten sıcak bir konumda oturdukları için evlerinde hiçbir zaman şömine kullanılmazdı. Yemekler ise zaten Chisew ve Huomell’in içinde bulunmadığı bir ortamda pişiriliyordu. Çünkü anneleri küçük bir çocuğun ateşe bu kadar yaklaşmasını doğru bulmuyordu. Huomell ve Chisew’in on birinci doğum günleri, iki çocuğun gençliğe adımı olarak değerlendirilmiş ve her yıl yapılan sıradan kutlamalar yerine daha görkemli bir şölen hazırlanmıştı.

Babaları sıradan bir çiftçi oldukları için gelir durumları her köy sakini gibi düşük seviyedeydi. Ancak babalarının doğum günlerinden bir hafta önce tarlasında bulduğu değerli bir taş, Pan ailesini bir anda ‘orta düzey’ aile sınıfına sokmuştu. Babaları bunu bir hediye olarak kabul ettiği için, taşın satımından gelen parayı hayırlı işler ve çocuklarının doğum günlerine harcamayı doğru bulmuştu.

Ve böylece köy tarihinde benzeri az görülmüş bir şölen hazırlanmıştı. Köyün hemen dışındaki Fısıltı Koruluğu’nun yakınına masalar atılmış, en etli hayvanlar kesilmiş, şaraplar su gibi akmıştı. Ve bu görkemli geceye masaların ortasında yanan dev bir ateş eşlik etmişti. İşte o zaman olanlar olmuştu.

Chisew dürtülerini kontrol edememiş ve yeteneği en sonunda gün yüzüne çıkmıştı. Ateşe doğru yürümeye başlamıştı. Huomell kardeşinin bu davranışını anlamsız bulsa da ses çıkartmamıştı. Zaten şölenin sonuna geliniyordu ve çoğu köylü kör kütük sarhoştu. Chisew ile dev alevler arasında birkaç adım kalınca annelerinin çığlığı duyulmuştu. Kadın oğlunu işaret ediyor ve deli gibi bağırıyordu.

Chisew alevlere adımını atmış ve hatta daha doğru bir tabirle onları ‘kucaklamıştı’. Huomell’in gözleri dehşetle açılırken, babaları gerçeğin hiçte farkında olmadan diğer sarhoşlar ordusuyla gülüşüp eğleniyordu. Eşinin çığlığıysa kulağına hoş bir melodicesine çalınıyordu. Ve en sonunda birkaç sarhoş adam da durumun farkına varıp çocukların babalarını uyardılar.

Bu sırada Huomell ateşlerin hemen yanına kadar gelmiş, alevlerle bir olmuş ve yanmayan kardeşini endişeyle izliyordu. Chisew halinden gayet memnun bir şekilde ateşin sıcaklığıyla mest oluyordu. En sonunda kollarını iki yana açtı ve mutlulukla haykırdı. Bununla birlikte korlar etrafa dağıldı ve biraz öteye dökülmüş olan şarapla birlikte etraf alev almaya başladı. Ateşler çimenleri hunharca yakarken Chisew durumun farkında değil gibi gözüküyordu. O hala aynı mutlulukla etrafa alev saçıp yangını büyütmekle meşguldü.

Huomell çareyi Chisew’in dikkatini çekip, onu oradan çıkarmakta buldu. Kardeşine defalarca seslenmiş olmasına rağmen sesini duyuramıyordu. Alevler yavaş yavaş Huomell’i de yakmaya başlamıştı. Huomell bu sırada yerde bir ucu yanmakta olan bir dala doğru hamle yaptı. Uzun dalı kaptığı gibi Chisew’i ısrarla dürtüklemeye başladı. Kardeşi bir an için gözlerini açtığındaysa karşısında perişan halde onu alevlerin dışına itmeye çalışan Huomell’i gördü. Gerçeğin farkına varıp kendisini ateşin dışına atarken, her şey için çok geç olmuştu.

Alevler köylerine doğru yol almaya başlamış, şölen alanı dev bir ateş çemberiyle gölgelenmişti. Huomell, Chisew’in gözlerinin içine korkuyla bakmış ve “Sen de farklısın,” demişti.

O günden sonra Pan ailesinin evinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı…

**

Huomell’in düşünceleri çalınan kapıyla bölündü. Genç adam kapıdakine tam içeri girebileceğini söyleyecekken kapı ardına kadar açıldı ve içeri önce dolgun bir göbek girdi. Ve onu iri kıyım bir adam izledi. Bu gelen Gertz’di.

“Huomell, seni görmek ne kadar da harika!” diye bağırdı şen bir sesle Gertz. Huomell patronlarının bu kadar geç teşrif etmesine şaşırmıştı. “Seni de öyle patron,” dedi bıkkın bir sesle.

“Sanırım yeni bir gösteri hazırlamışsın, çok çalışıyorsun takdir ettim doğrusu,” dedi Gertz.

“Benim için bir zevk patron,” diye cevap verdi Huomell. Gertz’i kısa bir sürede defedip rahatına yeniden kavuşmanın hayaliyle.

“Aslında ben sadece gelecek gösterinin tarihini vermek ve afişimizi tanıtmak için gelmiştim,” dedi Gertz. Çay lekeli kahverengi ceketinin cebine uzanarak buruşmuş bir kağıt çıkardı. “Önümüzdeki gösteri iki hafta sonra, iyice hazırlanmanız için yeterde artar bile!” Kağıdı Huomell’e uzattı ve cevap bile beklemeden odadan çıktı.

Huomell buruşmuş afişi düzeltip okudu. Afişin başlığında siyah ve süslü harflerle “Ölüme Davet” yazıyordu…

Devam edecek...

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: LATEMSOULD SİRKİ - Ölüm Cambazları | Bölüm 2
« Yanıtla #13 : 14 Mart 2009, 19:33:49 »
Bu kardeşler ikiz mi? İkisinin 11. yaş günü diye bir cümle geçiyorda. Ben biri büyük biri küçük sanıyordum. Doğrusu nedir?
Kardeşelre rakip çıktı ;D. Şu Uolin'İ sevdim! Sesi kötü olsa da ellerindeki elektrik onu oldukça özel yapıyor. Bir elemente hükmedebilmesi onu bu bakımdan Chisew'e benzetmiş.
Köylülere ne oldu onu merak ettim. Öldüler mi? Aileleri acaba bu yüzden mi onları dışladı :P?
Bu bölüm daha fazla soru işareti yarattı :D.
Güzel olmuş. Yeni karakterler de eklenmiş ve kareşlerin geçmişine bir göz attık. Bazı sorular kayboldu yerine yenileri geldi :)

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: LATEMSOULD SİRKİ - Ölüm Cambazları | Bölüm 2
« Yanıtla #14 : 14 Mart 2009, 19:43:35 »
Bu kardeşler ikiz mi? İkisinin 11. yaş günü diye bir cümle geçiyorda. Ben biri büyük biri küçük sanıyordum. Doğrusu nedir?
Kardeşelre rakip çıktı ;D. Şu Uolin'İ sevdim! Sesi kötü olsa da ellerindeki elektrik onu oldukça özel yapıyor. Bir elemente hükmedebilmesi onu bu bakımdan Chisew'e benzetmiş.
Köylülere ne oldu onu merak ettim. Öldüler mi? Aileleri acaba bu yüzden mi onları dışladı :P?
Bu bölüm daha fazla soru işareti yarattı :D.
Güzel olmuş. Yeni karakterler de eklenmiş ve kareşlerin geçmişine bir göz attık. Bazı sorular kayboldu yerine yenileri geldi :)

Yorumun içni çok teşekkür ederim, mutlu oldum. :) Aslında sadece birkaç saniye küçük Chisew. :) Köylüler, aileler ve daha fazlası için yeni bölümleri beklemek zorunda kalacaksın üzgünüm. :P Arada bir böyle geçmişe bakacağız diye sanıyorum. Daha ilk bölümler, yavaş yavaş soruları yaratmaya başladım. Umarım cevaplayabilecek cesareti kendimde bulabilirim.

Beğenmene sevindim, tekrar teşekkürler. :D