Kayıt Ol

Kan Kokusu

Çevrimdışı Herr Mannelig

  • ****
  • 924
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Kan Kokusu
« : 05 Ocak 2008, 22:56:33 »
Biraz uzun oldu ama...

Kan kokuyor havasız oda. Kanın üzerinde kuruyarak solgun bir kızıla boyanan eskiden beyaz olan yıpranmış gömlekler, gereksiz bir sürü evrak; rakamlarla dolu bir sürü kâğıt, bol pantolonları belinde tutmaktan çok fetiş zamanlarında kırbaç niyetine kullandığı kemerler, boş pet şişeler hep bir yerde yığılmış, belki de yıllardır aynı yerde duruyorlardır. Seksen metre karelik dar evin sahip olduğu ikinci oda zaten. Bu lanet semtte yaşayan insanların zihinleri gibi, düşünceleri gibi dar bu oda. Pencere de yıllardır açılmamıştır zaten; üzerinde biriken santimlerce kalınlığındaki tozdan belli.
   Soluk tenli, pekte uzun olmayan adam, narin gözüken, kemikli eliyle yağlı saçlarını geriye doğru taradıktan sonra birkaç adımda varıyor pencerenin yanına. O tozlu eski pencere. Camın birkaç santim sola kaymasından dolayı tüm rüzgarın ve yağmurun arada kalan boşluktan içeriye giren işe yaramaz pencere. Tek işe yaradığı şey akla hatıralar getiriyor olması adam için, yaşanmış bazı şeyler olması. Gözünü kapattığında, bıçak gibi kesen daha büyük bir acı bırakan hatıralar. Gözünü kapatıyor adam o hatıraları aklında canlandırmak için; bir yandan elini pencerede gezdirirken, daha etkili olur düşüncesiyle.
   Beklediği de oluyor hani. Sandığından daha çabuk gidiyor aklı geçmişindeki görüntülere. Kendini tamamen yarattığı büyülü flashback’e kaptırmadan önce sadece toza odaklanıyor bir süre için; insanların hatta biz vampirlerin bile önemsemeyip bir köşeye attığı işine yaradığı bir zaman geldiğinde de yana döne aradığı bir bilgi tamamen toz tutmuş, insanların zihinleri; kullanmadığından tozlanmış, tüm o tabuları bizim yasaklarımız bizim disiplinimiz diye fısıldıyor pencereye bakarken. Sadece bir pencere diye ekliyor ardından. Yine de güzel metafor diye bitiriyor konuşmasını vücudu tamamen kendi yaptığı büyünün etkisi altına girmeden önce.

   İki beden vardı odada, vampirler için tehlikeli bir vakit olan şafağa yakın. Bu dar oda için fazla bir sayı. Önemsemiyordu ki onlar hiçbir şeyi. Bir saat daha oyalansalar böyle belki, tanrı’nın onları lanetlediği güneş ışığıyla kavrularak ölecekti ruhları, bedenleri çoktan ölmüş zaten.
   Bir çok rivayet vardı ortada vampir sectleri içinde bile güneş ışığıyla ilgili. Bizzat tanrı ile görüşmüş yaşlı vampirler uzaktaydı, Türkiye’de değillerdiler ki gerçeği bizzat onlardan öğrensinler. Sadece efsaneler kalmıştı işte. Hiçbirine inanmazdı Faith; hiçbirine! O sembolize etmişti bazı şeyleri;  geceyi kötülükle, gün ışığını iyilik gibi basit kavramlarla bağdaştırmıştı. Kötülükle yaşayan, vicdanı, pişmanlığı, değerleri unutan biri nasıl olur da tüm bunları birden tekrar yaşadıktan, gördükten sonra tutunabilirdi. Yaptıklarını, unuttuklarını, iyi sandığı alıştığı benimsediği ama aslında kötü olan değerlerin aksini görse, kaçırdıklarını görse dayanamazdı birey. Geceyi benimseyip onu seven onunla gurur duyan vampirler gün ışığının güzelliğini görse dayanamazdı!
   “Gün ağaracak aşkım, ayrılma vaktimiz geldi sanırım. Anca gideriz.” dedi kız tiz sesiyle. O tiz ses böldü uzun süren sessizliği ve o tiz ses böldü Faith’in aklından geçen gün ışığı düşüncelerini. Ah, henüz ölümlüyken hep hasret duyduğu şimdi yanında olan o tiz ses. Hep hayalini kurduğu görüntü, hep hayalini kurduğu ses. Hep hayalini kurduğu insan. Beraberler ve biliyordu ki bu sefer sonsuza dek. Yinede yanlış bir şeyler olduğunu düşünüyordu, ne olabilirdi ki yanlış? Biliyordu cevabı da söylemeye korkuyordu sadece…
   “Biraz daha duralım Leydi Silmarven, olmaz mı?” diye yakındı Faith, boğuk sesinde hissettirdiği istek, heves ile. Duygularını iyi yansıtırdı hep, bazen abartıyla, fazlasıyla. Eski
nesil vampirlerdendi, konuşmasını da bilirdi hani, karizmatik de olması onun sözünün geçmesini sağlardı genelde.
   Bu kez öyle olmayacak gibi gözüküyordu ama. Gülümsemesi soldu kızın, hilal kaşları çatıldı. Arkasını dönerek Faith’e, pencereye doğru ilerledi. Birkaç adım atması yetmişti oraya varmak için bu dar odada. Ellerini pervaza yasladı ve dışarıyı izlemeye koyuldu. “Sürekli seninle kalmak isteyeceğimi biliyorsun Faith, zorundayız işte. Ölmek mi istiyorsun?” Silmarven’in de duygularını kötü yansıttığı söylenemezdi son soruyu sorarken sesinin titremesinden sonra. Olayları izleyen üçüncü bir göz olsa (büyü ile izleyen faith dışında) bu konuşmaları günlük hayatta yaşanan bir diyalogdan çok tiyatro repliklerine benzetebilirdi elbet ancak ikisi de birbirlerinin içten, samimi olduklarını biliyordu.
   Belki o samimiyeti gösterme isteği belki gönlünü almak onu yatıştırmak amaçlı yada hiçbir sebep aramadan ilerledi Faith pencereye doğru. Kızı belinden sardı ve kendine çevirdi. “Evet aşkım, ölmek istiyorum. Elderlarımız, şehrin Camarilla prensleri, klanımız ventrue’nun ileri gelenleri herkes bizim yaşantımızın bir maskeli balo olduğunu söylüyor. Ben rol yapamam tatlım, beceremiyorum. Hep birbirimizi aradık yaşarken, bu uğurda öldük. Hala kavuşmuş sayılmayız ki. Balo için koşturup duruyoruz, şekilden şekle bürünüp duruyoruz. Kan için koşturuyoruz, görev için koşturuyoruz. Günlerdir kan içmiyorum, bir çeşit intihar olarak algıla. Sende gel Silmarven, sonsuz huzura birlikte gidelim.” Sadece yetersiz aydınlatan ay ışığının girebildiği odada, titreyen sesler ve vücutlar, bedenlerdeki heyecan ruhlardaki çaresizlik tam bir kasvet havası yaratıyordu odada. Tek ses olan araba vızıltıları da tamamlıyordu bu durumu.
   “Ben seninle ölmek değil seninle yaşamak istiyorum, her ne kadar şu an da tekniksel olarak ölü olsak da” dedi kız artık neşeyle, gülümsemesi sivri dişlerini ortaya çıkarırken. “Seni seviyorum, gel gidelim artık hadi.”
   Başını sallayarak onayladı Faith, “Hala vaktimiz var ama” diye mırıldandı ve başka bir söz duymak istemediğini belirtircesine işaret parmağını dudağına götürdü. Dudağıyla temas eden şey ardından, parmağı değil başka bir dudak idi. Sokaktaki sesleri boş verdiler, yetersiz ışığı, sokaktaki gölgeleri boş verdiler. Kokuları ve tatları boş verdiler dudaklarındaki tat dışında.
   Yabancı bir tat gelene kadar Faith’in dudaklarına devam ettiler bu şekilde. Pekte yabancı sayılmazdı hani. O hep tattığı mekanik tat. Bir patlama ve sokakta yankılanan Sabbat tezahüratları ile bölününceye dek sessizlik… Silmarven’in gözlerindeki ışıltı sönüp, beyni duvara dağılıncaya kadar…

   


   Silkinerek kendine geliyor Faith, gözlerinde birikmiş olan yaşları siliyor yavaş yavaş ayağa kalkarken. Hep o anı tekrar yaşadığında, tekrar gördüğünde üzerine çöken hüznün ağırlığıyla zorlanıyor kalkmakta.
   Pencereye gidiyor gayri ihtiyarı eli. Silmarven’den kalan son hatıraların olduğu yere. Pencerede kuruyup yapışmış kan izlerine. Onun kanına. Onun yaşamını elliyor, eline bakıyor belki bulaşmıştır kan diye. Nafile! Yıllar geçti oraya sıçrayışından beri. Yalıyor yine de elini tadı vardır belki diye. Yok!
   Yıllar önce orada duran kasvet gitmemiş, olduğu gibi duruyor işte. Her şey tanıdık; o birikinti, pencere, duvarlar. Bir eksik var, önemli bir eksik. O yok ki! Birde eklenti var. Ondan kalan son şey. Odaya sinmiş bir koku var. Onun kokusu.
   
Kan kokusu!
Contraataques muy rabiosos, deberemos resistir; Ay Carmela!



Çevrimdışı dirock

  • ***
  • 608
  • Rom: 1
  • Ghost of Darkness
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kan Kokusu
« Yanıtla #1 : 05 Ocak 2008, 23:14:13 »
Alıntı
Silkinerek kendine geliyor Faith, gözlerinde birikmiş olan yaşları siliyor yavaş yavaş ayağa kalkarken. Hep o anı tekrar yaşadığında, tekrar gördüğünde üzerine çöken hüznün ağırlığıyla zorlanıyor kalkmakta.
   Pencereye gidiyor gayri ihtiyarı eli. Silmarven’den kalan son hatıraların olduğu yere. Pencerede kuruyup yapışmış kan izlerine. Onun kanına. Onun yaşamını elliyor, eline bakıyor belki bulaşmıştır kan diye. Nafile! Yıllar geçti oraya sıçrayışından beri. Yalıyor yine de elini tadı vardır belki diye. Yok!
   Yıllar önce orada duran kasvet gitmemiş, olduğu gibi duruyor işte. Her şey tanıdık; o birikinti, pencere, duvarlar. Bir eksik var, önemli bir eksik. O yok ki! Birde eklenti var. Ondan kalan son şey. Odaya sinmiş bir koku var. Onun kokusu.
   
Kan kokusu!
en çok bu bölüm hoşuma gitti :) ::)

daha öncede okumuştum bu yazıyı ve etkilenmiştim açıkcası. :) güsel yazıosun ne diyelim.
Nefret'e Sevgiden Daha Çok Güvenirim..Çünkü Nefretin Sahtesi Olmaz

Çevrimdışı Nirnaeth

  • ***
  • 848
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kan Kokusu
« Yanıtla #2 : 26 Ocak 2008, 14:40:55 »
Güzel olmuş, hoşuma gitti :D Başarılarının devamını dilerim vs vs bla bla ;D

Çevrimdışı Spectre

  • ***
  • 632
  • Rom: 3
  • CatafaLque <3
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kan Kokusu
« Yanıtla #3 : 26 Ocak 2008, 18:18:34 »
Ayh cok etkıLendım ya =)


Elımde yarına bırakacagım bırkac satır soz
Gozlerımden yuregımın tentesıne damlayan bırkac damla yas
Gıtmek dusundugumden de zormus bılıyorum
Ama elımden bırsey gelmezmıs bîcare gıdıyorum.
Ölecegımı bıle bıle o yola yuruyorum.. ~

Çevrimdışı pleasant^^

  • ****
  • 1642
  • Rom: 12
  • bitch is back to the town.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kan Kokusu
« Yanıtla #4 : 26 Ocak 2008, 21:59:49 »
Silmarven Faith :D
Çok güzel olmuş.

so you ride yourselves over the fields and you make all your animal deals and your wise men don't know how it feels to be thick as a brick.

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Kan Kokusu
« Yanıtla #5 : 11 Şubat 2008, 11:29:51 »
Anlatım tarzın çok akıcı. Eline sağlık.  ;)

Çevrimdışı Herr Mannelig

  • ****
  • 924
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kan Kokusu
« Yanıtla #6 : 17 Şubat 2008, 16:36:53 »
Teşekkür ederim, kız arkadaşımdan ayrıldıktan sonra onu zihnimde öldürmek amaçlı yazıda öldürdüğüm, takma adlar kullanarak yazdığım metaforlarla süslediğim bir yazım :)
Contraataques muy rabiosos, deberemos resistir; Ay Carmela!



Çevrimdışı vampireLLa

  • ****
  • 1273
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kan Kokusu
« Yanıtla #7 : 08 Mayıs 2008, 00:11:39 »
ya kalkıpta cok güzel olmuş emeğine sağlık vs gibi banal bişi öylemek istemiyorum ama hakikaten güzel.. anlatışın güzel ama betimlemeler arasındaki sıklık biraz garip olabiliyor bazen [garip değil aslında tam anlatamadım] ama nasıl diyim kendimi faith'in senin yerine koyup bastan bastan okuyup ordaymışım gibi hissedebiliyorum koku iliklerime kadar girip acıktırıyo beni ... tebrikler bu konuda cok iyisin
she's back!!

Çevrimdışı Herr Mannelig

  • ****
  • 924
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kan Kokusu
« Yanıtla #8 : 08 Mayıs 2008, 22:21:02 »
ya kalkıpta cok güzel olmuş emeğine sağlık vs gibi banal bişi öylemek istemiyorum ama hakikaten güzel.. anlatışın güzel ama betimlemeler arasındaki sıklık biraz garip olabiliyor bazen [garip değil aslında tam anlatamadım] ama nasıl diyim kendimi faith'in senin yerine koyup bastan bastan okuyup ordaymışım gibi hissedebiliyorum koku iliklerime kadar girip acıktırıyo beni ... tebrikler bu konuda cok iyisin

teşekkür ederim; aradığım yorum da bu yani. Güzelse yada kötüyse neden olduğunu, olumlu olumsuz yanlarını biliyim ki düzeltebiliyim yada aynen devam edebiliyim; saol yine...
Contraataques muy rabiosos, deberemos resistir; Ay Carmela!