Kayıt Ol

Ruhun Gözleri

Çevrimdışı Daarlan Gardan

  • ***
  • 722
  • Rom: -1
  • to hell with gatech
    • Profili Görüntüle
Ruhun Gözleri
« : 08 Eylül 2012, 22:01:27 »
Ruhun Gözleri / Bar Taburesi
Tanıtım


Bar taburesinin üzerinde oturmaktaydım ve çevrede sinek gibi dolaşmakta olan kızları kesmekle meşguldum. Her zaman takıldığım bir yer olduğundan barmeni ve diğer çalışanları tanıyordum. Aramızda çok da olmasa belli bir muhabbet vardı. Başka mekanlara takıldığım da olurdu. Fakat belirli noktalara çok odaklığımda o bölgede yaşanan olaylar bir daha oralara uğramama neden olmuştu.

''Nasıl olaylar?'' diye sorar gibi olduğunuzu duyuyum, evet, soruyorsunuz, kafamın içinde hissedebiliyorum.

Mavi gözlerimle odaklandığım, donuk bakışla izlediğim yerlerde yaşanan olaylar işte. Bir keresinde bir kodamanın oturduğu masadaki mumlara takılmıştı gözlerim. Her şey bir kaç saniye içersinde yaşandı ve mum alev aldı. Alevlerin tavana kadar yükseldiğini hatırlıyorum. Yanan masayı söndürmek için gözlerimle su bardaklarını oynattım ve dökmeye çalıştım. Ama nafileydi. Kodamanın kendisine hiç yakışmayan turuncu kravatı alev almıştı, eşek dili kadar büyük alevler yakılıyordu kıyafetini. Neyse ki Cenk adındaki çalışan yardımına yetişti, yangın söndürme tüpüyle hem adamı hem de masayı yıkadı. Oraya bir daha takılmamaya karar verdim, çünkü bu yaşanmış olan ilk olay değildi.

Biramı yudumlarken tanıdık bir ses duydum ve her zaman olduğu gibi sırtıma vuran bir şaplak. ''Vay kanka,'' dedi samimiyetsizce. ''Kurmuşsun yine masayı. Bu aralar işler çok iyi herhalde.''
''Ulan yine nereye düşeceğiz?'' diye meraklandım. ''Kurduk kurmasına da, sana haber vermeyi unutmuşum yahu.''
''Yok öyle bir şey, yine ne oldu da geldin lan?''
''Bugün ofise bir hanımefendi geldi. Kızına cin mi girmiş ney girmişse artık, yardım istiyor.''
''Ben bile bu kadar girmiyorum arkadaş, nereden giriyorlar bunlar?'' diye sordum Ufuk'a şakayla karışık olarak.
''Sen yine iyisin be, yurt dışındaki meslektaşların vampirle, zombiyle, kutulu ile uğraşıyormuş öyle duydum.''
''Kutulu ne lan gerizekalı. Nasıl çalışıyorum Allah'ım ben bu adamla?''
''Cthulhu lan o. Hem nerede görülmüş Cthulhu? Kitap okuma alışkanlığın olsaydı, çok fazla kitap okuyorsun derdim,'' dedim yüzüme yerleşen donuk ifadeyle.
Kendisine bir şişe bira istedi. Birasını yudumlarken tekrar konuya dönmeye çalışmaktaydı.
''Ne diyorsun? Çok iyi para teklif ediyor.''
''Biranı bitir o zaman, kalkıp bir gidelim bakalım,'' dedim. ''Ay o astral seyahat yaptığım güne lanet olsun. Yemişim büyü gücünü. Bir de gittik bu işten ekmek yiyoruz. Hadi bakalım. Şimdi başımıza neler gelecek?''
''Civilizations have the morality and ethics they can afford.''

 — Larry Niven & Jerry Pournelle, ''Lucifer's Hammer''

''These colonies in nature can reach at least two million individuals at a time, last for decades, and occupy a hundred cubic meters of space. It was a wonderful achievement to see a fragment of this world captured all around you, so that you almost had the experience of being inside the ant colony when you were in that room.''

 — Robert Trivers, ''Natural Selection and Social Theory'', p. 162

''... Bu amaç doğrultusunda nükleer santraller hedeflenecekse, yapılması gereken şeyler vardır. Çünkü nükleer elektriğe geçiş bir hobi değil, bir akademik egzersiz hiç değil, temel bilimlerden yaygın endüstriyel alt yapıya açılacak bir uygulamadır.''

Ömer Faruk Ağa Yarman 1993

Çevrimdışı Thomasward

  • **
  • 352
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ruhun Gözleri
« Yanıtla #1 : 09 Eylül 2012, 00:31:49 »
Hikayen samimi bir dille olacak sanırım fakat uzun mu olacak kısa mı orayı kestiremedim.

Çevrimdışı Daarlan Gardan

  • ***
  • 722
  • Rom: -1
  • to hell with gatech
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ruhun Gözleri
« Yanıtla #2 : 09 Eylül 2012, 15:35:38 »
Ruhun Gözleri / Meşhur Bir Kent Vardı

Hesabı ödeyip dışarı çıktığımızda serin bir rüzgar ile karşılandık. Bir zamanlar birilerinin içindeki kaynak suyunu içip attığı pet şişeler, nasıl olsa birileri toplayacak diye düşünülerek öylece çöp tenekelerinin yanlarına bırakılmış çöpler, esen rüzgarın şiddetiyle çevreye savruldular. Burnumuzun direklerini kıran çöp kokuları ise işin cabasıydı. Bar çıkışı olduğu için içeriye girmekte olan yarı çıplak kadınlar ve sarhoş adamlar mutlak olarak her gece bir olay çıkartıyorlardı. Sabah uyandıklarında bir karakolun soğuk ve sessiz nezaretinde buluyorlardı kendilerini. Serbest bırakılıyor ve ''bir daha aman aman yapmam,'' diye sayıklayarak evlerinin yolunu tutuyorlardı. Bunu söyleyenlerin çoğu kendi gözlemlerime göre tekrar kavga çıkartıyor, nezarete düşünüyor, serbest kalıyor, tekrar aynı şeyi söylüyor fakat biranın ve ortamın verdiği etkiyle herşeyi unutuyor ve bunu tekrarlıyorlardı.

Birilerine İstanbul dediğinizde onların hemen akıllarında bir kaç terim oluşur, ve onlarla ilgili düşler. ''Zengin hayatlar, gökdelenler, önünde durduğum barlar ve onların içerisindeki kızlar, deniz.''
Denizi olmayan bir şehirde büyüdüğüm için buraya gelmeden önce hep denizi düşlerdim ve bir de uzun zamanlar önce paralarımı toplayarak aldığım Puslu Kıtalar Atlası'nda geçen o muhteşem cümle gelirdi aklıma. ''Ulema, cühela ve ehli dubara; ehli namus, ehli işret ve erbab-ı livata rivayet ve ilan, hikâyet ve beyan etmişlerdir ki kun-ı Kâinattan 7079 yıl, İsa Mesih’ten 1681 ve Hicretten dahi 1092 yıl sonra, adına Kostaniniye derler tarrakası meşhur bir kent vardır.''
Gerçeği söylemek gerekirse halen o cümlede geçen çoğu kelimenin anlamını bilmiyorum.

Üstümdeki mont esen serin rüzgardan koruyamıyordu anlaşılan, kendimi derin düşlerden çektiğimde tüylerimin bazılarının dikildiğini fark ettim. Ufuk arabayı önüme çekmiş durmadan kornaya basıyordu. Barın önünde dikili duran devasa adamlar ona sinirle bakıyorlardı. Ufuk'u ve korna sesini fark ettiğim de, arabanın çevresinde dolaşarak kapıyı açtım ve ısınmış arabanın keyfine nail oldum.
''Ne yapıyorsun ağabey?'' diye sordu arabayı tekrar hareket ettirdiğinde.
''İstanbul'un durumundan yakınıyorum,'' dedim keskinlikle.
''Burası Gotham değil, sen de Batman değilsin,'' dedi kahkaha atarak.
''Batman bile gelse düzene sokamaz burayı,'' dedim. ''İstanbul tekeri patlamış bir araba gibi, giderek yavaşlıyor, giderek durma noktasına geliyor. İstanbul durduğunda hiçbir yer eskisi gibi dönmeyecek.'' İstanbul'un son durumundan yakınmak da haklıydım belki, diğer insanların düşündüğü gibi; hırsızlık, tecavüz, yolsuzluk gibi şeylerden yakınmıyordum, o işleri yaptırmaya çalışan ve insanları oyuncak gibi kullanan varlıklarlaydı benim savaşım; vampirler, kurtadamlar, beden ele geçirenler ve daha bir sürü şeyle idi.
''Civilizations have the morality and ethics they can afford.''

 — Larry Niven & Jerry Pournelle, ''Lucifer's Hammer''

''These colonies in nature can reach at least two million individuals at a time, last for decades, and occupy a hundred cubic meters of space. It was a wonderful achievement to see a fragment of this world captured all around you, so that you almost had the experience of being inside the ant colony when you were in that room.''

 — Robert Trivers, ''Natural Selection and Social Theory'', p. 162

''... Bu amaç doğrultusunda nükleer santraller hedeflenecekse, yapılması gereken şeyler vardır. Çünkü nükleer elektriğe geçiş bir hobi değil, bir akademik egzersiz hiç değil, temel bilimlerden yaygın endüstriyel alt yapıya açılacak bir uygulamadır.''

Ömer Faruk Ağa Yarman 1993

Çevrimdışı Thomasward

  • **
  • 352
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ruhun Gözleri
« Yanıtla #3 : 09 Eylül 2012, 17:21:34 »
Hadi bakalım darısı aksiyon bölümlerinin ( merak ediyorum nasıl olacak  o bölümler)  ve benim başıma.

Çevrimdışı KingKiller

  • ***
  • 519
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ruhun Gözleri
« Yanıtla #4 : 14 Kasım 2012, 17:29:27 »
Öncelikle ellerine sağlık Daarlan Gardan.
Yazın kısa ve öz olmuş. Diyalogları çok iyi düşünmüşsün. Ve İstanbul'da geçmeside beni heyecanlandırmadı değil yani. Yaşadığım şehirde geçen öyküler nedense hep heyecanlandırmıştır beni. İnşallah devamında bizi bu iki bölüm gibi güzel  devam bölümleri bekliyordur.

Devamını gört gözle bekliyorum.^^
“Ona reddedemeyeceği bir teklif sunacağım” ( Don Vito Carleone)

Çevrimdışı Ejderfelaketi

  • **
  • 359
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ruhun Gözleri
« Yanıtla #5 : 23 Kasım 2012, 21:05:28 »
Hadi bakalım girişi yapmışsın devamını beklerim. Bakalım ne gibi canavarlar ve yoldan sapmış adamlarla karşılaşacağız.
Kumarı sadece oynatanlar kazanır sadece oynatanlar

Çevrimdışı TerreneWorld

  • *
  • 19
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ruhun Gözleri
« Yanıtla #6 : 28 Kasım 2012, 18:44:23 »
Konuşmaları gerçekten iyi düşünerek yazdığın açık ve bu iyi bir şey tabi ki. Ama bölümlerin kısa oluşu ve olayların yavaş ilerlemesi hikayedeki mistik havayı ortadan kaldırmış gibi,art arda yazılması gereken bölümlerin ayrılmış olması da iyi değil.

Devamı gelirse yapıcı bir eleştiri yapabilirim sanırım. Şuan için eleştirecek pek yönü yok hikayenin.