Kayıt Ol

Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar // 9.Bölüm

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//2.Bölüm
« Yanıtla #30 : 17 Mart 2009, 11:52:16 »
İlkinden de etkileyici bir bölüm okuduğumu itiraf etmeliyim. Başlardaki senaryo bana benzer birşeyi hatırlatmasına rağmen sonlara doğru yediğim lafı yuttum ve dumura uğradım.. :D

Son noktayıda iyi koymuşsun ama. Ben bu kadar merhametli bir anne görmemiştim drowların içinde. Gelecekte onların kurtuluşu olacak bir çocuk olmasına rağmen... Ellerine sağlık, devam!
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//2.Bölüm
« Yanıtla #31 : 17 Mart 2009, 18:03:38 »
Ben bu kadar merhametli bir anne görmemiştim drowların içinde. Gelecekte onların kurtuluşu olacak bir çocuk olmasına rağmen...

Annesi değil o sandığın kişi. Sonda gelen kadını, resimlerde nasıl tasvir ediliyosa öyle aktardım. Annesi neden evde çırılçıplak gezsinki :D. Ayrıca annesinin seçilmişi olması da garip olurdu :). Anne sadece pasif bir matron ama merhametli değil.

Beğenmene sevindim. Umarım diğer yazılarımda da yorumlarını görürüm. Görürsem de mutlu olurum :P.

Not: Peki kim o kadın :P? Umarım anlatabilmişimdir. İpucu vereyim, bir tanrıçadır kendisi. Ama Lloth olmadığı her halinden belli :)

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//3.Bölüm
« Yanıtla #32 : 15 Nisan 2009, 16:51:42 »

Ayağını sürüyerek koridorlarda gezen bir drow kızının utancı kol geziyordu sokaklarda. Dedikodular Lloth'un ağları gibi her yerdeydi. İçeriden biri, bu utancı ve lekeyi dışarı sızdırmış olmalıydı. Keraunzaa ailesinin gergin günleri de böyle başlamıştı.
İralde her fırsatta kızı doğduğu gün öldürmeleri gerektiğini, ablasını ima ederek ortaya atıyordu. Bu durum, Valerrny'in aile içindeki otoritesine ve konumuna her gün bir darbe daha vuruyordu. Yüce Anne böyle giderse büyük kızını Lloth'a teslim edecekti. Ki, Lloth'a teslim edilen hatalı rahibeler, bir dridera çevrilmekten bile daha ağır cezalandırılırlardı.
Valerrny ise hainin peşindeydi. İçeriden bu bilgiyi sızdıran ve onu ailesi önünde küçük düşüren, büyük kardeş imajını sarsanı bir bulsa hiçbir tanrısal güç onu durduramazdı. Ama hain her kimse, sanki tuzla buz olmuştu. Bütün ev, baştan aşağı taranmış hizmetkarlar ve evi savunan askerler işkenceden geçirlimişti. Soınuç sıfırdı... Hatta, ailenin kadınları-yani yönetim kısmı- önlem için şüpheli gördükleri hizmetkarlarını dilsiz bırakmışlardı.
Valerrny ve İralde'nin tek ortak yönü vardı: bu utancı temizlemek. Bir sakat, her ailenin gözden düşmesi için kesin nedendi. Dahası, büyük bir cezayla da karşı karşıyaydılar. Ya bu kız ölecekti ya da aile ceza olarak tümüyle silinecekti. Bu işi yapanalrda 1.aile olan Baenreler'in olması da durumu iyice korkunç bir hale sokuyordu. Lloth her zaman onlarlaydı...
Bu iki kız kardeşlerin tek farkları ise, ikisinin utancı temizleme yöntemleri birbirinin tam tersiydi. Valerrny, Elinnya'nın İralde tarafından bir suikaste gideceğini adı gibi biliyordu. Kendi matronluğu ve kız kardeşinden alacağı güç için, onu korumayı amaç ednimişti geçen yıllarda. Ama, İralde karanlıklarda saklandı sadece. Bir açık yakalamak için, sinsi planlarıyla birlikte ve her zamanki Valerrny'i delirten,o sinir bozucu sabrı ve sankinliğiyle karanlıklarda bekledi...ve bekledi...
Şimdi ise, Baenre evine çağrılıyolardı. İlk 10daki tüm evler orda olacak ve Keraunzaa ailesi, yaptıkları için yargılanacaktı. Artık ya aile isimleriyle birlikte, Menzobarrenzan'ın örümcek ağlı tarhi sayfalrına gömülecekler ya da yine o sayfalara gömülüp, ibretlik bir halde sonsuzlukta işkence göreceklerdi.
Elinnya şimdi, topal ayağını ve ailesinin utancını sürüye sürüye koridorlarda gezerken bunları tartıyordu kafasında. Neden diğer drowlar onları rahat bırakmıyordu? Lloth'u bile bu durumu kabullenmesi için -kısa süreli de olsa-ikna yöntemleri vardı. Elinnya'dan sonra annesinin başka çocukları da olmuştu. Yüce Anne, çocuk doğurma konusunda çok verimliydi. Ama ne yazık ki hepsi de erkekti. Valerrny bu gerçeği önceden öğrendiği için çok rahattı ve bu nedenle her doğanın yüzüne bile doğru düzgün bakmadan, tepkisizce "Erkek..." diyerek tören bıçağını masum bedenlerine gömmüş ve Lloth'a kurban etmişti. İralde için ise durum çok farklıydı. Annesinin her hamile kalışında, aylarca Lloth'a yakarmış, ayinler ve kurbanlar sunmuştu. Tek istediği başka bir güçlü kız kardeşti.
Her doğumdan büyük bir umutla, sakat kardeşinden kurutlmak için beklemiş, ama her doğan erkekle de bir o kadar yıkılmıştı. Valerrny bıçağı umursamadan saplarken, o da içinden bunu yaptığı için öfke dolu bir minnet duyuyordu. Erkekler... Bu sakatı ellerinden alacak bir kız yerine Lloth onlara hep değersiz bir erkek vermişti?
Elinnya artık dolaşmaktan bıkmıştı. Bir kapıyı daha çaldı, bunun son olmasını dileyerek:
"Valerrny? Orda mısın?"
Hiçbir ses gelmedi önce. Ardından, kapı yavaşça açıldı.
"İçeri gel..." dedi nefret dolu bir sesle ablası.
Elinnya hiç üstüne alınmadı. Ablasının ona olan düşkünlüğünün farkındaydı. Daha küçük bir kızken ayağı takılıp düştü diye, bütün hizmetkarları kırbaçlamıştı. Elinnya bunları izlemekten zevk duyardı. Çünkü, birgün o da ablası gibi güçlü olacaktı. Ama, ne gariptir ki, Elinnya zaten güçlüydü. Hem de çok! İki ablasını ikiye katlayacak güce sahipti. Ama, sakatlığından dolayı hep hor görülmeyle bakmıştı ona evin diğer kadını: annesi ve İralde. O da kendini zayıf sanmaya başlamıştı böylece. Halbuki, gün geldiğinde... Ama bilmiyordu bunları henüz.
Elinnya, ne zaman ablası tarafından yılan başlı kırbaçlarla öldüresiye dövülen kendinibilmezleri görse(o öyle tanımlıyordu)böyle anlarda aldığı zevk ona çok pahalıya patlardı. Tam bir drow gibi davrandığı her an, topal sol ayağına dayanılmaz ağrılar girerdi. Acı içinde saatlerce can çekiştiği olurdu. Bilmediği bir güç onu yola getirmeye çalışırdı hep. Vicdan ve merhamet denilen ve bu topraklarda gün yüzü görmemiş iki erdem, sert bir tokat gibi inerdi yüzüne.
Ablasının yanında içeri geçtiğinde neden bu ses tonuyla konuştuğunu anlaması uzun sürmedi. Sağ kalan tek erkek kardeşleri, yerde kanlar içine yatıyordu. Elinnya ona tepkisizce baktı. Kim bilir Valerrny'e ne gibi bir saygısızlıkta bulunmuştu. Ama sonra, durumun böyle olmadığını düşünmeye başladı. Ortada garip bir hava vardı. Hem Valernny hem de yerde yatan kardeşinin gözleri onun üstündeydi.
"Yarın sen de bizimle geliyorsun." dedi tüm ciddiyetiyle Valerrny.
Elinnya o an ölmek istedi. Bütün o drow ailelerini temsil eden matronlar ve kızlarının önüne nasıl olurduda o ve topal ayağı çıkardı! Ablası ne zamandır beri ona karşı bu kadar zalimleşmişti!
"Ama..!" diye başlayacak oldu fakat, gözyaşları sözlerini boğdu. Valerrny hiç düşünmeden tokadı kız kardeşinin suratına indirdi.
"Ağlama! Ağlamak zayıflara mahsustur!O yüzey pisliği kuzenlerimiz gibi duygu gösterisi yapma bana!"
Elinnya ablalarına benzerdi, ama nedeni belirsiz duygusallıkları da vardı içinde. Çalkantılı analrda, duygu selleri dışarı taşar ve tıpkı yüzeydeki kuzenleri gibi gözyaşları yüzünden akardu. Geriye tuzlu bir tat ve ondan daha da tiksinen gözler kalırdı.
Yerde yatan ve ona pis pis sırıtan erkek kardeşinin yüzünü gördü bir an Elinnya. Ve işte o an,  içindeki bütün duygular eriyen mum gibi yoğun bir şekilde aktı ve yerini bir katran gibi nefretle intikam kapladı. Valerrny'in sorgulayan bakışlarını görünce durumu hemen toplardı. Erkek kardeşi ona kalmalıydı, sadece ona...
"Bu gerekli!" dedi hala daha kızkardeşine gösterdiği zayıflıktan ötürü iğrenerek bakarken. " Adımıza sürülen bu lekeyi temizlemini tek yolu var! O da seni dışarı çıkarmak..." sözlerini yarıda kesip, yerden kalkmak için yavaş yavaş doğrulan erkek kardeşine baktı. "...ve bize yardım edecek kişi de hazır." dedi dudağını kenarında oluşan hoşnutsuz bir sırıtışla.
"Anlat bana!" dedi Elinnya kendini tamamıyla toplayarak. Nasıl olsa hepsi yok olacaktı. Birkaç dalaverenin kime ne zararı olurdu bu saatten sonra? Hem, bunu her gün yapmıyorlar mıydı zaten?
"Arnkra bir büyü hazırlayacak ayağındaki sorunu gizlemek için." Elinnya içinde gülümsedi. Ablası böyleydi işte, ayağından sakatlık değil ufak bir sorunmuş gibi bahsederdi. Onu seviyor olmalıydı, evet... Ablası onu seviyordu.
"Ama, o bir erkek abla. Orda ilk 10 ailenin matronları ve kızları olacak. Onları basit bir büyüyle nasıl kandırırız? Hele ki, Lloth ve Baenreler de ordayken..."
Valerrny 1.ailenin adını duyunca ürperdi. Baenre evinin Yüca Annesi'nin yaşlı domuz suratı canlandı aklınad bir an. Onu sadece ama sadece bir kere görmüştü, ama yüz o bir kerede bile zihnine kazınmaya yetmişti.
"Başka şasımız var mı!" dedi sabırsızca büyük kız kardeş.
"Haklısın." dedi Elinnya dudak bükerek.
Bu sırada bir hizmetkar kapıyı tıklattı.
"Yüca Anne sizi çağırıyor efendim." dedi saygıyla eğilerek. Görünüşe göre dilsizleştirilemyen sayılı hizmetkarlardan biriydi bu gelen.
"Tamam geliyordum hemen." dedi Valerrny ve arkasını dönüp erke ve kız akrdeşine baktı.
"Onla ilgilen Arnkra. Bakalım neler yapabileceksin."
"Elbette Valerrny." dedi saygıyla Arnkra. Valerrny'e bir kere karşı gelmişti ve şu anda hala daha kan sızan kırbaç izleri ve parçalanmış gömleğindeki yaralar ona bu saygıyı zoraki kılıyordu.
Valerrny gittiğinde, Arnkra yüzünde alaycı bir srıtışla Elinnya'nın önüne oturdu.

"Bakalım neler yapabiliriz" dedi kızı topla ayağını kaldırmak için yere uzanırken. Ama Elinnya da bunu bekliyordu. Onu tıpkı diğerleri gibi aşağılmaya kalkışan ve bunu yıllardır yapan, evin büyücüsü abisinden intikamını işte tam bu anda aldı.

"Dur yakından bak. Sana yardım edeyim!" dedi ve yere eğilmiş abisinin suratının ortasına okkalı bir tekme geçirdi. Elinnya bir Lloth rahibesi değildi ve asla olamayacaktı. Şimdi karşısındaki erkeği yerden yere vururken aslında yılanbaşlı bir kırbaca ihtiyacı olmadığının hiç de farkıdna değildi.
***
"Yüce Anne Malice, yarın bir toplantıya mı gidiyoruz?"
"Evet, aynen öyle. Ve sen de benimle geleceksin."
"Elbette Yüca Anne. Duyduğuma göre sefil 23 Keraunzaalar evlerinde sakat bir kız saklıyormuş" dedi Briza alayla.
"Bakalım dertleri neymiş..." dedi Malice arkasını dönüp çıkmadan önce.

Çevrimdışı Arlinon

  • ***
  • 456
  • Rom: 14
  • Savaş ve Ateş
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//3.Bölüm
« Yanıtla #33 : 15 Nisan 2009, 17:10:57 »
Bilgilendirici bir bölüm, özellikle de sonu ile ilerisini gör hele diyor. :D Anlatımda sanatlı ifadelere yer vermeye başlamışsın, yerine göre kullandınmı iyi gider, tebrik. :)

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//3.Bölüm
« Yanıtla #34 : 15 Nisan 2009, 17:13:20 »
Bu neydi yaa! :D Baenre ve Do'urden evleri de girmiş olaya süper yahu!!!! :D Çok beğendim bu kadarını beklemiyordum (Ana hikaye diye Hazal'a yan bakış attım anladı o. :P )

Devamını yarına koyarsın artık! :D
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//3.Bölüm
« Yanıtla #35 : 15 Nisan 2009, 17:17:15 »
Bilgilendirici bir bölüm, özellikle de sonu ile ilerisini gör hele diyor. :D Anlatımda sanatlı ifadelere yer vermeye başlamışsın, yerine göre kullandınmı iyi gider, tebrik. :)

Heh ilk okuyan sen oldun saol ^^. Sonu ile çok heveslendirmeyeyim onlar geçici. Asıl olay toplantıda olacak bekliyoruz merakla :P.

Bu neydi yaa! :D Baenre ve Do'urden evleri de girmiş olaya süper yahu!!!! :D Çok beğendim bu kadarını beklemiyordum (Ana hikaye diye Hazal'a yan bakış attım anladı o. :P )

Devamını yarına koyarsın artık! :D

İşte onlara çok güvenme bence. Do'urdenler geçici ben baştan söyleyeyim :). Bundan sonraki her bölümde olmayacaklar. Saol yorumun için, beğenmene sevindim^^.
Yarına devamını koyabilirim aslında orası hiç belli olmaz :D. Düşünmedi değil hani.
(Ana hikayeye laf yok :dl.Onu da yazıcam dur panik oluyorum xD)

Çevrimdışı Nefertari

  • ****
  • 1517
  • Rom: 6
  • Bla bla böö
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//3.Bölüm
« Yanıtla #36 : 15 Nisan 2009, 18:27:52 »
Güzel bir bölümdü yine =) Do'urden'e şaşırdım.. Çünkü yoktular. (spoiler vermek istemediğimden kapalı bir anlatım oldu sanırım xD)

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//3.Bölüm
« Yanıtla #37 : 15 Nisan 2009, 19:40:04 »
Do'Urdenler geçici. onalra kalıcı gözüyle bakmayın :). Eğer kalıcı olurlarsa, hikaye onların üstüne dönmeye başlar diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim yorumun ve beğenilerin için.   :hihi

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//3.Bölüm
« Yanıtla #38 : 18 Nisan 2009, 19:47:50 »
Nihayet okuyabildim ablacım. Hemen yorumuma geçeyim. :) Öncelikle birçok yazım yanlışı buldum:

Alıntı
Menzobarrenzan'ın örümcek ağlı tarhi

'tarihi'

Alıntı
sakat kardeşinden kurutlmak

'kurtulmak' olmalı.

Alıntı
"Bakalım neler yapabiliriz" dedi kızı topla

'topal'

Alıntı
ihtiyacı olmadığının hiç de farkıdna

'farkında'

ve hiç yakıştıramadım.  :-\ Biraz aceleye gelmiş gibi, bu hatalar dışında hiçbir sorun yok. Hikayenin akışı, imla hataları dışında hiç bozulmadı. Yani bu düzeltilebilir küçük bir sorun.

Bir büyüyle ilk 10 ailenin analarını nasıl kandıracak, çok merak ettim doğrusu. :) Ve ben de Do'Urden ailesinin olaya katılmasına çok sevindim. Tanıdık yüzler görmek bizi daha çok bu dünyada hissettirecek gibi.

Yeni bölümünü merakla bekliyorum! :D

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//3.Bölüm
« Yanıtla #39 : 18 Nisan 2009, 20:24:40 »
Şimdi şöyle, yazarken imlayı gözönüne almadan hızlı hızlı yazarım. Gazla yani ;D. Ama imla hatalarımı es geçmeni rica edeceğim :). Dedim ya o hızla yazarken oluyor bunlar. Bir daha dönüp bakmadım buna hiç Dİğer 2 bölümü word'de yazınca hemen çıkmıştı durum.


Saol yorumun için. Diğer bölüm için bu kadar ara vermeyeceğim. He bir de, bir büyüyle kandıracağını nerden biliyosun ;)? Belki başka şeyler olur...

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//3.Bölüm
« Yanıtla #40 : 18 Nisan 2009, 20:54:21 »
Alıntı
"Arnkra bir büyü hazırlayacak ayağındaki sorunu gizlemek için."

Bu satırdan çıkardım, buradan başka bir şey çıkar mı ki?  :=)

Ama bence yollamadan önce en azından bir defa okumalısın, ben takılırım böyle şeylere. :P

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//3.Bölüm
« Yanıtla #41 : 18 Nisan 2009, 21:16:17 »
Bu satırdan çıkardım, buradan başka bir şey çıkar mı ki?  :=)

Ama bence yollamadan önce en azından bir defa okumalısın, ben takılırım böyle şeylere. :P

puhahahahahaha xD! Yahu yazdım öyle evet, ama bu kadar basit bir şey bekleme benden :). O yüzden dedim nereden biliyorsun diye ^^.

Madem takılıyorsun, dikkat ederiz  :)

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//4.bölüm
« Yanıtla #42 : 13 Haziran 2009, 20:37:13 »


"Valerrny Keraunzaa..."
Bir ses uyuyan drow dişisini çağırıyordu. Ama ne için?

Valerrny huzursuzca uykusunda kıpırdandı. Ardından, uyuyan silüeti şiddetli bir kasılmayla iki büklüm oldu.

"Sen!" dedi rüyanın derinliklerine doğru, "Geri döndün!". Onu yeniden gördüğüne inanamıyordu.
Rüyanın karanlığında iki dev, kırmızı göz hain bir sırıtışla olduğu kadar tanıdık bir biçimde kısıldı. Hala daha bir ağız, burun ya da başka bir organ yüzde mevcut değildi. Sadece o kan kırmızı gözler...

"Sana yeniden görüşeceğimizi söylemiştim." dedi iblis rahat bir tavırla. Geçen yıllar içinde hiç değişmemişti anlaşılan.

"Kız güvende." dedi Valerrny ani bir panikle. Kız kardeşini bu denli isteyen iblise karşı, Baenrelerle olacak görüşmeyi ört pas etmeye çalışıyordu. Bu ani paniğinin büyük bir aptallık olduğunu biraz sonra anlayacaktı. İşte bu yüzden İralde ondan bir adım öndeydi hep. Planlı ve soğukkanlı kardeşi...

"Biliyorum, biliyorum." dedi umursamazca iblis,

"Ama yardımıma ihtiyacın olduğunu da biliyorum." dedi yeniden kısılan gözlerle. Anlaşılan yeniden gülüyordu.

"Hangi konuda..." Valerrny'in sesinde zoraki bir umursamazlık vardı.

"Benden saklayabileceğini mi sandın! Seni adi, küçük..!" sözleri birden kesildi. Bir süre sustu ve ardından sakinleşti.

"Bunu bir daha yaparsan seni öldürür, bedeninle senin hayatına ben devam ederim." dedi ani ve bir o kadar ürkütücü bir sakinlikle.

"Eğer başarısız olursan huzurlu bir ölüm bekleme benden. Bir drider kadar lanetli olursun tatlım." dedi.
Valerrny o an fark etmiyordu ama, ibls çok ani bir biçimde sakinleşmişti. Ayrıca, detaycı ve meraklı biri iyice dinelerse, her kelimesini özenle seçtiğini ve sesinde çok derinlerde yatan bir gerginlik olduğunu fark ederdi. İblis az önce birinden azar işitmişti: sakat Elinnya'yı yaratan güçten.
Valerrny bir süre sustu. Aklından ilk geçen, ona boyun eğmeyerek kafa tutmak ve kolay lokma olmadığını kantılamaktı; ardından boğazına kadar batmış olduğunu hatırladı ve bir Baenre'yi atlatmak için büyücüden fazlasına ihtiyacı vardı. İçinde yaşadığı ve belli etmekten kaçındığı korku da cabasıydı. Stratejik düşündü ve sakin, aynı zamanda itaatkar ses tonuyla konuşmaya başladı. İralde'den ilk defa kendi çıkarına yarayacak bir şey öğrendiğini fark etti konuşmaya başladığında.

"Senden saklamam çok büyük bir hataydı. Bu doğru. Ama şunu kabul etmelisin ki, bu durumu sana anlatmam için hiç bir yol yoktu. Bana hep sen ulaştın ben sana ulaşamadım..." sustu, iblisin tepkisini bekledi. İblis hiç ses çıkarmayınca doğru yolda olduğunu anladı ve devam etti.

"Baenreler dışında ilk 10 ev de orda olacak. Bu her şeyi daha da korkunç yapıyor. Nasıl oldu bilmiyorum ama kızın sakat olduğu ortaya çıktı. Kim ya da nasıl olduğuna dair hiçbir iz yok!" Bu noktada durup yumruklarını sıktı. "Bana yardım etmelisin! Sakat kardeşimi saklamak için bana bir yol göster!"
İblis bunları kafasında tarttı ve bir sonuca vardı:

"Ben buraya yardıma geldim. Bu çok açık. Bunu sen bile anlamalıydın! Yazık! Sonuca gelirsek, sana yardım edeceğim ama bunu senin için değil O'nun için yapıyorum! Bunu sakın unutma! Kızı bir avuç drow cadısına kaptıramam! Ne tür bir yardım yapacağımı yarın öğreneceksin. Şimdi gidiyorum ve sende uykuna geri dönüyorsun."
Her şey bu sözlerle sona erdi. Valerrny ter içinde uyanmıştı, ama kazandığı zaferin tadı ağzında nahoş bir tat bırakmış halde geziniyordu. Yüzüne yayılan gülümseme ve zaferin baş döndüren kokusuyla evin matronu olduğu günleri hayal ederek yeniden yatağa uzanırken bileğinde derin bir acıyla bağırmaya başladı. Bir şey sol bileğini deliyor, yakıyor ve parçalıyordu. Görünmeyen saldırganı elleriyle itmeye çalıştı. Lloth rahibelerinin dualarından birini okudu, ama sonuç bir hiçti. En sonunda acı çığlıkları saldırıyla birlikte kesildi. Acı içinde terden yapışmış saçları arasından bileğine baktı ve oraya dağlanmış bir sembol gördü. Bugüne kadar çok uğursuz sembol görmüştü ama bu hiçbirine benzemiyordu. Valerrny kimin olduğunu anlamak da geçikmedi. Ziraa biri karanlığın içinde kıs kıs gülüyordu.

"Benden bir şey saklamamayı öğrenmen için sana bir hediye bırakıyorum. Ve unutmadan, bana bir daha yalancı itaatkarlıklarda bulunmaya kalkma! Bunun için çok akıllıyım drow kızı. Çok!" dedi iblisin gülen sesi ve kayboldu. Valerrny ise, bileğine dağlanan sembolle odasında kaldı.

Ertesi gün, ev halkı ölüme yürüyormuş gibi bir havada uyandı. Evin nerdeyse tamamını kaplayan dilsiz hizmetkarlar evin hanımları için koşuşturdular. Dili olan az sayıdakiler ise onlara emirler verdi. Bu konuşma yeteneğinden yoksun bırakılanlar ve bırakılmayanlar arasında yeni bir efendilik yaratmıştı. Aralarında en üst düzey uşak ve hizmetçi olanlar şimdi en altlarının boyunduruğu altındaydı. Artık emir verecek bir dili yoktu hiçbirinin.
Evin zorunlu sessizliği ve ölüme yürüyen drow dişilerinin yas tutan izleriyle yıkandı koridorlar. Ev, onlar gidince artık onlarsız devam edecekleri birkaç saniyelik hayata hazırlamaya başladı kendini. Şurda, onların ölümünden birkaç saniye sonra o da gidecekti. Lloth'un hiddetinden asla kaçamazlardı sonuçta.
Elinnya, dün gece tekmeleyerek mahvettiği büyücü kardeşinin önündeydi şimdi. Evin halkı önden gitmiş, onu da sonra gelmesi için bırakmışlardı. Umutsuzca konuşarak halledebileceklerini düşünüyorlardı. Eğer gerekirse Elinnya çağrılacaktı. Bu basit düşünce karşısında hem Valerrny hem de İralde  küplere binmiş, ama annelerinin zayıflığına karşı gelememişlerdi. İki düşman kardeş, o an sayılı fikir birlikteliklerinden birini yaşıyordu.
Büyücü tüm gece boyunca çalıştığı büyüsünü tamamladığında, Elinnya'nın ayağında bir ilüzyon oluştu. O yürürken arada titreşiyordu ama, hiç yoktan iyiydi. Tek sorun, Elinnya yine de toplallıyordu. Ayağı sağlam görünse de, topallamasına bir türlü engel olamıyordu. Hayalkırıklığı gözlerine hücüm ederken o bir köşede oturdu ve onu hiçbir zaman kabul etmeyece Lloth'a dua etti. Elinnya başka bir tanrı bilmiyordu belki ama, başka bir tanrı onu biliyordu. Uzaktan kızı izliyordu o sırada, ama sadece izliyordu...

Gergin bekleyiş sürerken  Keraunzaa ailesinin 3 dişisi Baenrelerin malikanesine giriyordu. İhtişamıyla, kıskançlıkları had saffaya çıkan aile boyunları bükük yollarına devam etti. İralde'nin nefret ve lanetlemeyle parlayan gözlerini, Valerrny ufak söylenmelerle dile getirdi. Bugün çok uyumlulardı. Belkide kıyamet alameti dedikleri bu olmalıydı.
Hizmetkarlar onları toplantı salonuna buyur etti ve çift kanatlı dev kapılar açıldığında zifiri karanlıktaki odada 10 aileyle buldular kendilerini.
Drowlar için sorun yoktu, hepsi çok rahat görüyordu. Lloth'un iradesi de orda olduğu için iyice uğursuz bir hava yaratılmıştı. Keraunzaalar iliklerine kadar ürperdi. İralde kendini dizlerinin üstüne atıp Lloth'a yalvarmak ve suçu ailesine atarak kendini kurtarmamak için zor duruyordu. En ufak fırsatta ailesini satmayı kafasına koymuştu. Durmadan Valerrny'e, bu senin suçun, diyen bakışlar atıyordu.

"Keraunzaalar öne çıkın!" dedi yaşlı ve lanetli bir ses. Baenre matronu korkunç ihtişamıyla odada şimşek gibi çakmıştı. Onun sesiyle birlikte uğursuz yeşil alevler gerilerde parıldadı. Herkes birbirini ve bu lekeyi daha net görsün diye yakılmışlardı.
Keraunzaa kadınları öne çıktı. Valerrny umutsuzca yumruklarını sıkıyor, ama buna rağmen yanındaki aile üyeleri gibi metanetli bir biçimde kıpırtısız duruyordu. Bugün bütün Keraunzaa kadınları İralde'nin soğukkanlılığını bölüşüp gelmişlerdi sanki. İsteyince Valerrny bile böyle kalabilmişti. O sırada gözüne bir hareketlilik çarptı. Göz ucuyla soluna baktığında 9.ev olan Do'Urdenlerin en büyük kızını gördü. Daha doğrusu kemerini... Kemerinde asılı duran Lloth rahibesi kırbacının yılan başlı uçları durmadan hareket ediyor ve birbirlerine dolanıyordu. Arada bir öne uzanıp üzerlerinde şaklayacak ve ısıracak kurbanlar aranıyorlardı. Çok sık kullanıldıkları belliydi. Briza Do'Urdenle gözgöze gelen Valerrny bakışlarını kaçırdı. Bu iri ve kaslı kızla göz göze gelmekten dolayı oldukça rahatsız olmuştu.
Baenre matronu tekrar konuştuğunda Valerrny onun o uğursuz yüzüne tekrar bakmak zorunda kaldı ve sadece bir kere görmüş olmasına rağmen hiçbir detayını unutmamış olduğunu fark etti.

"Evinizde sakat bir kız bulunduğu söyleniyor! Böyle bir utancı nasıl taşırsınız!"

"Yalan söylüyorlar sayın Baenre ve sayın konsey matronları." diye başladı Keraunzaa matronu ve ellerini iki yana açarak devam etti.

"Bu sadece bir iftiradır. 25. ev Teran'kurların çirkin bir iftirası!" ardından nefret dolu gözlerle salonu taradı. Orda bir yerde Teran'kurları arıyordu gözleri.
Bu sözler üzerine aralarında fısıldaştı matronlar. Teran'kular Keraunzaalar tarafından alt edilip 25.ev olmaya gerilemiş ve 23. ev olma hakkı Keraunzaaların olmuştu. Ev tamamen yıkılmamışta olsa büyük kayıplar vermişlerdi. Onlardan intikam almak için böyle bir durum çok muhtemeldi. Ama matron Baenreden başka kimse ihbarı yapanın kim olduğunu bilmiyordu.

Uzun bir sessizlik oldu. Bu sırada herkes gizli gizli Keraunzaaların içini araştırmak için Lloth'un öğretilerini uyguladı. Dudaklar sessizce oynuyor ve sinsi girişimler üzerlerinde geziniyordu. Zihinsel olarak hepsini püskürtmek imkansızdı, ama her nasıldı oluyordu işte. Valerrny bunu iblise borçlu olduğunu, bileğindeki hediyesi(!) bir acı dalgasıyla onu sarstığında anladı. Asıl süprizin bu olmadığını umudediyordu. Kardeşinin topallayarak içeri giren görüntüsü aklından gitmiyordu.

"İhbarı yapanlar onlar değil". Bu söz üzerine gözler aynı anda Keraunzaalara döndü. Sıkıca kenetlenmiş dudaklar bir ismi bekledir.

"İhbarı yapanlar 15. ev, Harrdelinlerdir. Kızı dışarıda dolaşırken görmüşler. Gördüklerinde çok ısrarcıydılar. Sizden çok daha üstte olan bir evin sizi alt etmek için iftira atmayacağına göre..." herkes içinden kıs kıs güldü bu sözlerle. Aşağılama ve aptallıklarıyla alay eden bakışlar gezindi üzerlerinde. Valerrny, İralde'den gözlerini alamıyordu. Birazdan kendini çok güzel bir biçimde sıyıracaktı. Hep sıyrılan o olmuştu, ama bu defa zaferi o kucaklayacaktı. İnanıyordu...

"Sadece onlar değil." dedi birden bire Briza Do'Urden.

"Bu söylentilerin gezindiği zamanlarda, Lloth tarafından yollandığım bir görevde gördüm onu. Yüzeye, o hain kuzenlerimizle yüzleşmeye gidiyorduk. Dedikleri gibi kızı ben de gördüm! Topal ayağıyla pek de güzeldi..." bunu söylerken yüzünü ekşitti "bir fare gibi sürünüp duruyordu! Hem de bir drow kızı! Bu nasıl bir saygısızlıktır! Lloth bunu bağışlamaz!" bunun üzerine herkes onaylayan mırıldanmalarda bulundu. Malice Do'Urden ise yüzünde hoşnut bir gülümsemeyle kızıyla gurur duyan bir ifadeyle Keraunzaalar'a delici bakışlarla bakıyordu.
Seçkin bir drowun verdiği beyandan daha önemlisi olmazdı. Bu durumda kız sakat olmasa bile öyleymiş gibi bir sonuca varacaklardı.

"O zaman karar veril..." ama Baenrenin sözünü biri kesti.

"Bir dakika!" herkes Baenreler'in sözünü kesmeye cüret eden kıza, İralde'ye döndü hışımla.

"Sizlere gerçekleri anlatacağım!" Baenre matronu onu lanetlemek için elini kaldırmış, elinde giderek artan bir lanet birikintisi yükselirken, bu sözler üzerine onu yok etti. Elini öne doğru uzattı;

"Anlat o zaman. Ama çabuk olsun!"

"Elbette Matron Baenre,"dedi İralde herzamanki saygılı ve soğukkanlı haline bürünerek.

"Her şey kız kardeşim" bu lafı iğrenerek söylemişti,"Elinnya doğduğunda gerçekleşti. Evet! O bir sakat! Ama onu yaşatanlar kimler!" Birden elini yanında duran aile üyelerine çevirdi, "İşte bunlar! Sevgili annem ve ablam! Onlara yapmamaları gerektiğini tekrar tekrar anlattıysam da beni dinlemediler. Kızdaki güç aurasına kapılmış aptal ablam onu yaşattı ve dahası ona bir isim verecek kadar ileri gitti!" bu noktada herkes nefesini tutmuştu. Lloth'a bu derece itaatsizlik ederek her dişiye hakaret etmişti olan ablaya, yani Valerrny'e pörtlemiş kırmızı gözlerle yoğunlaştılar.

"Günler ve geceler boyu, bize başka bir kız vermesi için Lloth'a yakardım, ama bize sadece basit erkekler geldi." Bu noktadan Baenre matronu elini havaya kaldırdı ve İralde saygılı bir biçimde sustu. Baenrenin gözleri geriye doğru döndü ve kırmızı göleri korkunç bir biçim aldı. Kadın transa geçmişti. Anlaşılan tanrıçasıyla baş başaydı o an. Transatan çıkması uzun sürmedi. Geriye dönen kırmızı göleri eski haline döndü.

"Kız doğru söylüyor!" dedi hışımla. İralde zafer kazanmış bir edayla ablasına gözlerini dikti. Yüzünde sakin bir gülümseme, gözlerinde ise kin vardı. Valerrny kızkardeşini orda boğmamak için kendini zor tutuyordu.

"İşte hepsi bitti ablacım! Siz gidiyorsunuz, ama ben kalıyorum!" zafer kazanan kahkahası salon duvarlarında yankılandı.

Valerrny yumruklarını o kadar sıktı ki, bileğindeki yanık ona dayanılmaz acılar çektirdi. Bu acı onun aklını başına geitrmişti. Emin olmasa da iblise güvenmek zorunda olduğunu hatırladı.

"Kardeşimin buraya getirilmesini talep ediyorum!" dedi kendi aralarında konuşan matronların sesini bastırmak için. Herkesin suratından pis bir sırıtış oluştu.

"Gerçekler bu kadar açıkken o sakatı aramızamı sokmaya çalışıyorsun!" Baenre'nin hiddetli gözlerine çok fazla bakamadı Valerrny. Buna rağmen, içindeki öfkesi ölümcül boyutlardaydı. O an kalabalığın ve az sonra eviyle onların üzerine püskürecek Lloth'un laneti bile şu anlık bir hiçti. Tek isteği, İralde'nin siyah derilli, narin boynunu yakalamak ve her drowun ruhuna huzur veren o "çatırt!" sesiyle kırmaktı.
Matronlar fısıltıyla da olsa kendi aralarında konuşmaya dalmışken kafasını kaldırıp Briza Do'Urden denilen kıza baktı. Annesinin minyon tipi yanında dev gibiydi. Geniş  omuzları, uzun boyu ve kaslı kollarıyla annesnin özel koruması olmaya adaydı. Malice Do'urden'in yüzündeki hoşnut gülümseme giderek daha çok yayılırken, Valerrny kendi annesine lanet etti.

Valerrny son gücüyle haykırdı, "Yüce Lloth! Kardeşimin buraya getirilmesine izin ver!"
Ona sonsuz gibi gelen  o kısacık anda herkes sustu...Lloth gitmişti. Daha sonuç verilmeden iradesi onlarla ilgilenmeyi bırakmıştı. Her drow dişisi hayret nidalarında bulunurken, Keraunzaalar daha da zor bir durumda kaldı. Lloth'un İralde için olan emrini önceden almış olan Baenre, gerikalanlar ve ev için ne yapması gerektiğini bilemedi. Lloth'a durmadan seslendi. En sonunda 10 evinde matronların güçlerini birleştirip tanrıçalarına yakardı. Duyabildikleri tek şey, şimdilik kendi kararlarını vermeleri gerektiğine dair sıkı bir azar oldu. Tanrısal düzlemde her ne olduysa, Lloth öfkeden köpürüyordu. Lloth'un öfkesini iliklerine kadar hisseden drow dişileri sessizleşti. Hepsinin kafası karışmış olsa da, hiçbiri diğerine bunu yansıtmadı. Yüzlerindeki buz gibi maskeleri bir an bile kıpırdamadı.
Baenre kendini ilk toparlayanlardan oldu. O ilk evin efendisi ve Lloth'un gözbebeğiydi. Kendi başına daha öncede karar vermişti ve yine bunu yapmaktan korkmuyordu. Tam infaz emrini verecekken aklına bir fikir geldi, neden kızın oraya gelmesine izin vermeyecekti ki? Drowlar entrikacı bir ırktı, tıpkı kendisinin de olduğu gibi. Eğer ortada onun haberi olmadan bir şeyler dönüyorsa, bunu açığa çıkarmalıydı.

"Keraunzaa evine haber göderin! Elinnya Keranunzaa buraya gelsin!"
Nefesini tutan dorw kadınları, karara en ufak bir itirazda bulunmadı. Bunun tek nedeni ise, kızı kendilerinin de merak etmeleriydi. Sabırla beklenen birkaç bir sre içinde kız karşılarında olacaktı.
Keranunzaaa ailesanini kapısında bir haberci Elinnya'yı arıyordu. Kasları üzerindeki deri askıalrı yırtacak cinsten bir dişi savaşçı, Baenreler'den haber getirmişti. Elinnya'ya haber hızla iletildi ve vaktinin geldiğini anlayan sakat drow başı önünde eşlikçisinin yanında yürümek için aşağı indi.
Birkaç saat sonra, çift kanatlı kapılar açıldı ve içeriyumuşak yüzlü bir drow kızı girdi. Herkes hayretle ona bakıyordu. Ne Briza Do'Urden'in dediği gibi sürüngen gibi sürünen bir ayağı vardı, ne de ablası İralde'nin ifade ettiği gibi herhangi bir sakatlığı. Kusursuz bir şekilde salonda ilerledi kız ve saygıyla önce Lloth büstünün, sonra Baenre ve diğer evlerin önünde eğildi.

"Varlığınıza şahit olmak bir onur yücerahibeler!" dedi yüzü gibi yumuşak bir sesle.
Valerrny yeniden acıyan bileğine baktı. Bileğine dağlanan garip sembol yavaş yavaş yok oluyordu. Beyninde iblisin zafer kazanmış sesini duydu.

"İyi iş değil mi?"
Valerrny hoşnutça gülümsedi.

"İyi olduğu kadar temiz de bir iş."

"Elinnya Keraunzaa, hakkında sakat bir kız olduğuna dair söylentiler geziniyor. Bunu bize kanıtlamalısın. Eğer yapamazsan sen ve ailen Lloth'un hiddetiyle titreyecek." Baenre bu sözleri herzamanki buyurgan sözüyle söylemişti ama, kendisinin de kafası çok karışmıştı. Eğer bu bir ilüzyonsa hepsini birden nasıl kandırmayı başarmıştı?

Elinnya anladığını belirten bir şekilde kafasını salladı. Ardından belindeki kuşağı çekip saçlarını topladı ki boynu ve yüzü açıkça görülsün diye. Kuşağın çıkmasıyla serbest kalan ve dökümlü bir hala elbisesini çıkardı acele etmeden. Çırılçıplak kalana kadar soyundu ve drow dişilerinin gözleri önünde hiçbir sakatlığı omayan genç bir beden kaldı. Erkek kardeşinin büyüsü acizdi, bunun farkıdnaydı. Neden bilmiyordu ama, o an, onca düşman gözün önünde kendini güvende hissediyordu. İçinden bir şükranda bulunmak geldi ama bu kesinlikle Lloth'a değildi. Orda, çıplak bir beden içinde özügürce yükselen ruhu, Lloth'a kendini kabul ettirmek yerine o an başlayan bir nefretle haykırmak istiyordu. Artık Lloth yoktu. Hayır... Artık o bilmediği bir koruyucusunun hizmetkarı olacaktı.

Kafalar allak bullak olmuştu. Az önce kızıyla gurur duyan Malice Do'Urden, şimdi sinirden kızarmış, siyah bir deri üzerinde bordoya çalan bir biçimde, yüzle duruyordu. Artık karar ne olacaktı? Kızın hiçbir kusuru yoktu. Ama Lloth diğer şikayetçileri olmasa da İralde'yi onaylamıştı. Bir süre boyunca bunu tartıştılar ve Lloth'un geri dönmeyen iradesinden dolayı, karar ertelendi. Keraunzaalar yollandığında ise başbaşa kalan 10 ev, onları izlemeleri için birilerini seçmeye karar verdi. Artık Keraunzaalar gece gündüz izlenecekti. Madem Lloth kararı onlara bırakmıştı, onlarda değerlerini kanıtlamalıydı. Kanıt olamdan bir yıkım belki bir erkek için sorunsuzdu ama bir drow evi için bela getirebilirdi.

Valerrny zaferle yürürken, kusurusuz bir biçimde yürümeye devam eden kızkardeşini koltuğunu altına aldı ve onunla ne akdar gururu duyduğunu anlattı. Annesi ve hain kızkardeşini geride bırakarak evin yolunu tuttu. Elinny garip bir biçimde düzelmişliğinin kısalığının farkındaydı. Eve döndüklerinde her şey biticek ve o yeninden topallayan bir utanç olacaktı. Ama o kısa an için bile ablası tarafından övülmek her şeye değerdi.

"Anne, seninle biraz konuşabilir miyiz?" İralde'nin tek düze sesi matron Keraunzaa'yı durdurdu.

"Sen ailemiz için bir numaralı utançsın! Aileni nasıl ele verirsin! Dua et de Valerrny bizi her nasıl olduysa kurtardı! Yoksa hepimiz senin yüzünden yıkıma uğrayacaktık! Bundan sonra senin gibi kıızm yok benim!" dedi belindeki kırbacı düşünmeden çekekerken. İralde'nin yüzünde iğrenç bir gülümseme oluştu.

"Ben de bunu istiyorum zaten!" dedi, annesi kırbacını  ileri savururken uzun kollu tuniğinin altından kayarak çıkan bir hançeri annesinin kalbine saplarken. Yılanbaşlı kırbacın dişeri İralde'nin omzunu sıyırdıysa da acı duyucak halde değildi.

"Senin gibi zayıf bir kadın annem olduğu için utanıyorum!" dedi ve ardına bakamdan cesedi orda bırakarak gitti. Nasıl olsa birkaç hizmetkarı temizlemesi için yollayacaktı.

"Sıra sizde..." dedi hırsla kısılan sesiyle fısıldayarak. Keraunzaa evi için matronluk mücadelesi resmen başlamıştı.

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//4.Bölüm
« Yanıtla #43 : 13 Haziran 2009, 21:31:14 »
Keraunzaa evinde işler gittikçe karışıyor, bu mücadele eminim ki çok kanlı olacak. :D İlizyon büyüsünün mantığını da diğer bölümlerde görmeyi umut ediyorum. Toplantıyı oldukça iyi bir şekilde yansıtmışsın, karakterlerin bir drow oldukları fazlasıyla belli. Tabii bazı kalıpların dışına çıkılmış, ama özgürce incelendiğinde bence bu keyif veren bir etmen. Ayrıca Keraunzaa evindeki dilsizler ve dili olanlar şeklinde sıralanan hiyerarşik düzeni pek sevdim.

Ellerine sağlık ablam, güzel bir bölümdü. Umarım bir sonraki bölüm için ara bu kadar uzun olmaz.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//4.Bölüm
« Yanıtla #44 : 13 Haziran 2009, 21:37:52 »
Öncelikle sıcağı sıcağına okuduğun için teşekkür ederim :). Haklısın araya çok zaman girdi :/. Ne desen doğru.

Eğer bu bölümde, heyecan ve belirsizlik katabildiysem, okuyanlara "acaba şimdi ne olacak" dedirtebildiysem ne mutlu bana. Sen de bu oluştu gibi geldi, mutluyum :).

Drowlar ve entriklarını iyi aktarabiliyorumdur umarım. Güzel yorumun için teşekkür ederim. Keraunzaa ailesinin karmaşasına tam gaz devam!