Kayıt Ol

Şapka

Çevrimdışı marsli

  • *
  • 33
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Şapka
« : 18 Kasım 2012, 18:28:54 »


ŞAPKA

Şapka sitemkardı bu kadar hor görülmesinden. Şapka sessizdi, çoğu zaman… Şapka sakindi, tıpkı kediler gibi. Ve onlar şapkayı anlamıyorlardı. Ve onlar şapkayı tanımıyorlardı, bilmiyorlardı. Ve onlar mahkumlardı şapkanın kinine…
Şapkanın babası ölmüştü yıllar önce. Onu tasarlayan onu diken, biçen adam ölmüştü. Şimdi babasının en sevmediği insanların elinde dolanıyordu canlı şapka. Onlar bilmiyorlardı babanın gazabını, bilmiyorlardı bu basit gördükleri şapkayı… Baba öldüğü gün canlanmıştı şapka. Ve bunu birkaç insan biliyordu… Güneş doğmak üzere… Katiller savulun Şapka’nın intikamı başlamak üzere…

Babanın yeğeni, şapkanın kuzeni yangından bu yana her gün olduğu gibi günün ilk ışıklarıyla uyandı. Komidinin üzerindeki şapkayı aldı. Kitapları hazır çantasında, dolapta bir şeyler vardı yolda atıştırmak için. Sabahın serinliğinde yürümesi güzel oluyordu. Bir saat yolculuk onu sıkmıyor, aksine hoşuna gidiyordu. Kulağında güzel şarkılar olduğu sürece sonsuza kadar yürüyebilirdi. Dolaptan malzemeleri çıkartıp hızlıca bir sandviç hazırladı. Evden çıkmak üzereyken çalan alarmlı radyosunu kapattı. Okula doğru yol aldı. Okula doğru giderken daha önce geçmediği bir ara sokaktan geçmek istediği bir sokaktan geçmek istedi, gezmiş olmak için. Sokağın ortalarına gelmişti ki; pişman olmuştu bu yola girdiğinden. Çok kötü kokuyordu, yerler çöple doluydu. Bir kuytudan iki adam fırladı karşısına birden. Birinin elinde sopa diğerinde koca bir kama.
“Para ver lan bize!” Korkudan geri döndü ve kaçmaya başladı. Hızlı koştuğu için arayı açabileceğini umuyordu. Ama yerdeki çöplerden birine bastı ve…
“Kimden kaçıyorsun lan!” Adamlardan biri ceplerini yokladı, cebindeki üç beş kuruş parayı aldı. Diğeri ellerine basıyordu. Ceplerini yoklayan işini bitirdiğinde, sırtına sopa ile sert bir darbe yedi.
“Şapkan ne kadar güzelmiş.” Dedi ve şapkasını aldı, ayaklarına basan adam.
“O şapka dedemden yadigar, takmanı hiç tavsiye etmem.” Dedi çocuk.
“Öyle mi, takarsam ne olacak?” Üstüne üstüne geliyordu adam. Sırtüstü yerde sürünerek geri geri gidiyordu. Adam uyarının farkında değildi, kabadayılık lafı sanmıştı.
“O şapka can-ca-canlı!” Diye Bağırdı. Ayağına bir tekme yedi. Adamlar geri döndü, kahkahalar atarak uzaklaştılar. Çocuk bitaptı, ayağa kalkmaya çalışırken o da gülmeye başladı.
“Nasılsa zararlı olan siz olacaksınız…”

Kapkaççılar gece yarısı uyumak için yataklarındaydılar. Kafasında şapka olan diğerine:
“Ha! Çocuk şapkanın canlı olduğunu söylemişti, ben şu şapka ile beraber uyuyayım lan. Hiç canlı bir şapka ile uyumamıştım!” Şapkayı gözlerini kapatacak şekilde geçirdi kafasına ve uykuya dalmadan önce homurdanarak konuşmaya devam ettiler.
Gece iki saatlerinde şapka havalanmaya başladı. Tavanla arasında az bir mesafe kala durdu ve havada asılı kaldı. Pencereden içeriye beyaz dumanlar süzüldü. Şapka nefes çekiyordu… Sertçe adamın kafasına indi şapka. Adam gözlerini açtı. Korkarak bağırdı.
Çıkan gürültüden diğer adam uyandı. Şapkalı olan umursamaz bir şekilde, diğer odaya yöneldi. Güvenlikleri için sakladıkları bir tabanca vardı çekmecede. Çekmeceyi açtı ve silahı aldı. Silahın içinde birkaç mermi olmalıydı. Mermiyi namluya aldı. Hızlıca diğer odaya yöneldi. Diğer adam tekrar uykuya dalmak üzereydi ki; elinde silahla giren diğerine bakakaldı. Şaşkınlıkla:
“No-Noldu?” Şapkalı olan karşılık vermedi. Silahı ona yöneltti. Arkadaşının çığlıklarını umursamıyordu. Biraz bekledi ve ateş etti. Adam ölürken şaşkınlık içindeydi. Arkadaşı ateş ederken yüzünde nefret, kızgınlık, sevinç gibi hiçbir ifade yoktu. Buz gibi bakışları vardı. Kafasında hala o şapka… O an anlamıştı, ölürken… Çocuk gerçekten doğru söylemişti. Şapka’nın rengi parlaklaşmıştı. Şapka gülüyordu. Adam işini bitirir bitirmez evden çıktı. Evleri barların arka kapılarının açıldığı bir sokaktaydı. Varoş sokakta ilerledi bir süre soğuk adımlarıyla. Sonra karşısına bir kadını pataklayan, ona tecavüz etmeye çalışan bir adam çıktı. Sarı saçlı kadın çırpınıyordu, ayyaş adam ise kuduruyordu… Şapkalı tereddütsüz silahını kaldırdı. Birkaç saniye sonra adamın kafasına bir el ateş etti. Tam o anda arkasında polisler bağırarak geliyorlardı. Geriye döndü tam ateş edecekti ki, polis üstüne atladı. Adamı polis merkezine götürdüler. Ceplerindeki eşyalarla beraber kafasındaki şapkayı da aldılar.
“Hayır ben yapmadım, ben işlemedim o cinayetleri. O silahı ben ateşlemedim. Her şeyi o yaptı.” O dakikaya kadar sessizce hiçbir şeye itiraz etmeyen adam yalvarıyordu. Ağlayarak sızlanmaya başlamıştı bir anda. Gece nöbetindeki polislerden biri gülerek sordu.
“O sensin be adam gözümüzün önünde vurdun adamı, ev arkadaşında ölü. Sen sen değil misin?”
“Her şeyi o şapka yaptı. İnanmayacaksınız ama bu doğru, o şapka canlı!”
Odadaki polislerle birlikte nezaretteki fahişlerde kahkahalar atmaya başladı. Dakikalarca kahkahalar yankılandı polis merkezinin alt katında. Dakikalar sonra fahişeler uyumaya başladı. Adam korkudan uyuyamıyordu, Şapka’nın onu kontrol etmiş olmasına inanamıyordu. Polis sırf onun gönlü olsun diye masasının üstüne bırakmıştı Şapka’yı. Koridorda iki polis vardı. Masadaki uyuklamaya başlamıştı. Sabah olmak üzereydi. Ama henüz aydınlanmaya başlayan gün polis merkezinin alt katına ulaşmamıştı. Ayakta olan polis kahve almaya çıkıyordu dışarı. Adam korkudan ölmek üzereydi, Şapka havalanıyordu. Adamın dili tutuldu, sesi çıkmıyordu. Olduğu yerde sinmiş kalmıştı. Sonra beyaz bir duman geldi merdivenlerden koridora… Şapkanın rengi parlaklaştı. Yüzeyinde bir çift kırmızı göz ve belli belirsiz şeytani bir gülüş belirdi. Şapka birden parmaklıklara doğru ilerledi, aynı hızla adamı çekiyordu. Adam parmaklıkları tutuyordu, sanki ruhu çekiliyordu. Ölüyordu…
Kahve almaya çıkan polis geri döndü kafasını parmaklıklara çevirdiği anda ölü adamı gördü. Hemen diğerini uyandırdı.
“Kalk lan kalk, ölmüş lan bu.”


Çoçuk alarmla birlikte uyandı uykusundan. Komidinin üzerindeydi şapka. Ters dönüktü, içi para doluydu. Bir kez daha o sokaktan geçmeyecekti.Çocuk okula gitmek için hazırlanmaya başladı…

SON

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Şapka
« Yanıtla #1 : 19 Kasım 2012, 00:25:25 »
Hikaye biçim açısından güzeldi. Sadece birkaç yerde -de bağlacı ayrı yazılmayı unutulmuş onun dışında iyiydi.

İçerik açısından ise hikaye biraz zayıf olmuş. Nedeni ise hikayedeki hiçbir karakteri tanıtmamış olmanız ve bununla birlikte hiçbirine isim de vermemiş olmanız. Böyle olunca, ilk paragraf giriş yerine kimin kim olduğuna dair bir çelişki, ikinci pragraf ise sonucu çok net bir şekilde tahmin edebildiğimiz bir gelişme bölümü olmuş. Bir şapkaya can vermek özgün bir konu fakat bu konuyu hak ettiği gibi işlemediğinizi düşünüyorum.

Yine de elinize sağlık.

Çevrimdışı TerreneWorld

  • *
  • 19
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Şapka
« Yanıtla #2 : 27 Kasım 2012, 17:18:10 »
Çok ironik yazmışsın ve bence bu konuda bu şekilde bir hikaye yazılamaz,yazılmamalı. Daha duygulu olmalı herşey. Olaylar şapkanın gözünden anlatılmalı, asıl önemli olan şeye,şapkanın hissettiklerine değinilmeli.Ve yerinde olsaydım hikayeyi çocuğun şapkanın canlı olduğunu fark ettiği bir olayla başlatırdım.Böylesi daha heyecan verici olurdu.