‘’Sonunda beklenen gün geldi dostlarım.Sonunda! 3 aydır bu an için çalıştık.3 aydır bu an için sahip olduğumuz her şeyden vazgeçtik. 3 koskoca ayda kan ağladık, duman soluduk,ciğerlerimiz leş kustu ve geçmişimizi dalgalar yıkayıp bizi hayata sıfırdan başlattı. Kendimize,her günümüzü yarın yokmuşçasına yaşamayı öğrettik.Aile kavramının ne olduğunu unuttuk.Nefsimizi parçaladık,yıldızlardan enerjimizi aldık, rüzgar ruhumuzu temizledi ve duygularımız birbirine karıştı ama… ama yinede yılmadık. Çok çok yorulduk. Eğer kazanmak istiyorsak birkaç şeyden fedakarlık etmek gerektiğini biliyorduk.Ettikte. Sizce de artık bu yaşadığımız olayların acısını çıkartma vakti gelmedi mi ?. Şu karşıya bir bakın !’’
Eren eliyle uzay boşluğunu gösterdi.
‘’Burada kim bilir kaçımız ölü olarak sonsuzluğa doğru yolculuğa çıkacak. Kim bilir kaçımız arkadaşlarının ölümünü gözleriyle görecek. KİM BİLİR KAÇ KİŞİ ümidini kaybetmeden onuruyla savaşacak ! Bunları sadece yaşayarak ve görerek öğrenebiliriz. Bu yüzden hadi kendinizi toparlayın. Herkes yerine !
Eren herkesin yerlerine gitmesini izledi. Ve oda yavaşça ait olduğu yere, kendi mekiğine bindi. Her şey hazır gibiydi. Yavaşça havaya doğru yükseldi. Etrafına baktı. Yüzlerce asker mekikleriyle hizaya giriyor ve Erenin arkasına sıralanıyordu. Gezegenlerinden ayrılmalarına çok az kalmıştı. Herkesin etrafına son bir kez baktığını gördü Eren. Bütün askerlerinin bir daha gezegene dönememe endişesiyle yanıp tutuştuğunu biliyordu. Kendisininde. Bir an gözlerini kapattı Eren.Babası aklına geldi. Şimdi ki halini görse oğluyla ne kadar da gurur duyardı. Eren’in yüzünde hafif bir gülümseme ve hemen ardından keskin bir öfke belirdi. Gözlerini açtı ve ileriye baktı. Babasının katilini öldürmek ve gezegenin onurunu kutsallaştırmak için savaşacaktı. Ellerini öfkeyle sıktı. Kaskını taktı. Oksijen tüpünü kontrol etti. Ve dudaklarından hafifçe süzülen bir fısıldı havaya karıştı.
‘’Yükselin’’
Herkes son hızda mekiklerini gökyüzüne çevirdi ve ani bir ateşleme ile kendilerini fırlattılar. İlk 10 saniye havada sertçe uçtular ardından sırtlarındaki fitili çekip kendilerini atmosferden hızla ittiler. Atmosferden çıktıkları anda hemen oksijen tüplerini açtılar ve kendilerini bellerindeki sistem sayesinde frenlediler. Ve sadece kendi nefes sesleriyle baş başa kaldılar. Sadece ileriye bakıyorlar ve onların da gelmelerini bekliyorlardı. Birden askerler Eren’in orada olmadığını fark ettiler.. Birden Eren hepsinden hızlı bir şekilde atmosferden çıktı. Ve ilerlemeye devam etti. Kimse ne olup bittiğini anlayamadığı sırada Eren herkesin kulağını delen bir şekilde mikrofondan bağırdı ;
‘’Savaş başlıyor.Beni takip edin.’’
Çok kısa bir taslak oldu biliyorum. Kafamdakileri tam olarak dökemedim, bunları da biliyorum. Ama üzerinde çalışacağım.