Kayıt Ol

Turmalin'in Çizmeleri

Çevrimdışı Bars Elsa

  • **
  • 318
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Turmalin'in Çizmeleri
« : 30 Ocak 2014, 13:46:54 »
Uzun mu uzun sarı saçları vardı.
Ejderha derisinden çizmeleri,
Görenleri kıskançlıktan çatlatırdı.
Gözleri desen derin bir okyanus,
Dişleri sanki bir dizi ay taşındandı.
Uzun yolculuklara çıktığı vakit,
Çıkınında en tatlı şarap ve ekmek,
En sulu elmalar her daim hazırdı.
Turmalin’di adı cesareti köyünde namdı,
Maceralı öykülerle döner seyahatinden
Köy ahalisi etrafını sarmalardı,
Turmalin’in öykülerini dinlemek için.

El hünerleri de dilden dile dolanan,
Turmalin, çizmelerinin öyküsünü
Anlatmıştı kıvılcımlar saçan bir ateşin
Etrafında toplanmış kalabalığa.
Gökte ay yusyuvarlak yüzüyordu ve
Güzel bir öykü için gayet uygundu hava.
Pipolar yakılmış kadehler dolmuştu
Genç adamlar ve çocuklar merakla
Turmalin’in öyküsünü bekliyordu.
Bir nefes çekti piposundan ve kocaman
Bir yudum aldı sonra şarabından
Kasım kasım kasıldı ardından.

İyi açın o koca kulaklarınızı dinleyin sözlerimi:
Şanslısınız ki bizzat benden duyacaksınız,
Destanlarda anlatılacak maceralarımdan birini.
Çıt çıkmasın isterim kapalı kalsın ağızlarınız,
Şaşkın suratlarınız korkudan gerildiği zaman
İzin vereceğim bir süre alkışlamanıza zaten.
Bilirsiniz pek severim derileri şekillendirmeyi,
Onlardan güzel elbiseler ve pabuç yapmayı
Ve efsunludur kemikten işlediğim takılar
Ancak en çok köyümü severim, Yotunk’u
Korumak isterim her kötülükten onu
Çalınınca kulağıma aç bir ejderhanın
Yolunu şaşırıp yaylamızı işgal ettiği haberi,
Hemen düşündüm ejderha derisinden bir çift
Çizmenin ayaklarımda ne kadar güzel duracağını…

Kaptım şöminemin tam üzerinde asılı duran
Kuzeyin en azgın yanardağlarında dövdüğüm
Kılıcımı ve düştüm yollara tam beş gün boyunca.
Tepeleri ve kayalıkları aşıp küheylanımın sırtında,
Yotunk Yaylası’nın girişine vardığım anda daha
Burnuma ilişti ihtiyar ejderhanın buharlı nefesi.
Kınından çıkardım “Kanperest”imi ve süzdüm
Nerede bu aptal ejderha diye yeşil mi yeşil yaylamızı
O anda kanat çırpıp geldi kendi ayağıyla ölümüne
Ki habersizdi canını vereceğinden yazık!
Öyle bir gürledi ki koca ağzını açıp karşımda,
Kralın şövalyeleri bile kaçardı ayakları kıçına vura  vura:
“İşgal ettiğim topraklara gelen bu çocuk da kim?”
Dedi alev saçan gözlerini gözlerime dikerek korkusuzca.
“İşgal ettiğin bu toprakların çocuğuyum ben ya sen kimsin?”
Kanatlarını açtı iki yana ve gerdi göğsünü ejderha
“Terothin’im ben, ismimi bilmez misin küçük adam?
Yedi diyara namdır ismim, tam tamına bin yaşındayım,
Ancak kuraklık baş gösterdi topraklarımda
Yiyecek bulamaz oldum karnımı doyurmam gerekiyordu
Buraya getirdi beni kader, ineklerinizin tadı ne de güzel!”

Kanperest fısıldadı kulağıma, ‘izin verme konuşmasına’
Koyunlarımızı, sığırlarımızı mideye indiren,
Ormanlarımızı yakıp küle çeviren ejderhaya
Aman dileme fırsatı bile vermeden savurdum kılıcımı,
Kanatlarını iki yana açmış kızıl renkli Terothin,
Esneyen bir köpek gibi açtı koca ağzını sonuna dek.
Ciğerlerindeki havayı alevlendirdi ve üfledi var gücüyle.
Daha nefes alırken kaçtım ki korkaklığımdan değildi bu,
Hemen yanımdaki kadim bir çınar ağacını
Bir avuç küle çevirirken Terothin, aleviyle
Parlattım Kanperest’imi ejderhanın alev topuyla
Ki o halde keskinliğine efsun da karıştı kılıcımın,
Terothin’in bin yıllık kudreti geçti çeliğinin damarlarına
Saldırı sırası bana geldiğinde bir takla attım havada
Büyüyle güçlenen Kanperest’i olanca kuvvetimle
Saplayıverdim ejderhanın tam da göğsünün ortasına.

Ciğeri delinen Terothin’in nefesi daha o anda
Karışıverdi havaya ki kudretini borçlu olduğu
Ciğerleri nefes alamaz olduğunda ejderhaların
Kocaman bir sürüngenden farkı yoktur
Ne alevi kaldı ortalıkta ne haşmetli bakışları
Tir tir titrer oldu Kanperest’in ve benim karşımda.
“Bağışla canımı yüce efendi” diyerek düşerken
Dizlerinin üzerine, gözlerinden de akıverdi yaşlar…

Ama çok geçti artık merhamet için
Yotunk’a zarar vermenin bedelini ödedi böylece
Ve derisi ayaklarımı süsleyecekti hem de
Kızıl Terothin son nefesini de verdikten sonra
İşte şu Kanperest ile sıyırıverdim derisini
Etini yabani hayvanlar yesin diye orada bıraktım
Ancak kalbi ve sırtındaki zırhı da benim idi
İhmal etmedim dişlerinden birkaçını ve
Pençelerinden bir iki kemiği almayı hatıra diye
Küheylana sırtlamaya kıyamadım yükümü, oldukça ağırdı,
On günün sonunda taşıdım pullu kızıl deriyi evime
Bu güzelim çizmeler işte böyle imal edildi…

Bars Elsa

Çevrimdışı Oghertay

  • **
  • 139
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
    • Issız Kelimeler
Ynt: Turmalin'in Çizmeleri
« Yanıtla #1 : 30 Ocak 2014, 14:08:41 »
Bu tarz yazıları pek okumuşluğum yoktur. Benim için farklı ve güzel bir deneyim oldu. İlk okumamda 'Olmamış bu' dedim ama ikinci bir şans daha verip okuduğumda çok başarılı ve eğlenceli bir şiir olduğunun farkına vardım.

Yazdığınız şiirin oluşturulma aşamasını hayal bile edemiyorum. Uzun ve anlamlı, yer yer komik, aksiyon dolu bir şiir olmuş. Tebrik ederim..
Cahillik lisan bilmemek değil insan bilmemektir..

http://www.oghertay.blogspot.com/

Çevrimdışı Bars Elsa

  • **
  • 318
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Turmalin'in Çizmeleri
« Yanıtla #2 : 30 Ocak 2014, 17:38:14 »
Teşekkürler Oghertay, ben de çok eğlendim yazarken... :)

Çevrimdışı M.K.Immortal

  • **
  • 290
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Turmalin'in Çizmeleri
« Yanıtla #3 : 30 Ocak 2014, 21:58:35 »
Daha önceki şiirsel anlatımınızla kıyaslayınca bunu çok daha fazla sevdim. Kurgusal anlatımlarda buradaki gibi şiirsel dili kullanmak en iyisi oluyor genelde ve siz buna fazlasıyla hakim şekilde başarmışsınız. Uzun zamandır bu şekilde keyif alarak okuduğum bir şiirsel olmamıştı. Elinize sağlık.

Çevrimdışı Bars Elsa

  • **
  • 318
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Turmalin'in Çizmeleri
« Yanıtla #4 : 31 Ocak 2014, 13:53:09 »
Teşekkürler M.K.Immortal... :)