Kayıt Ol

Zaman değişkeni

Çevrimdışı Nightmare

  • ***
  • 627
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
    • Saklı Günlükler
Zaman değişkeni
« : 08 Ağustos 2015, 00:03:06 »
Wattpad:Burdan

                                                                         Zaman değişkeni
                                                                                 Bölüm 1
                                                                                   Kalkış


  

"Kalkış için geri sayım başladı; 60 59 58..."
Sanal astronun insansı sesi eşliğinde mekikteki yerine iyice yerleşti. Kemerinin her bölümünü tekrar tekrar kontrol etti. Suratında oluşan boncuk boncuk terleri elinin kenarıyla sildi. Yaşadığı stresi 37 yıllık ömrü boyunca hiç yaşamamıştı. Mekiğin kalkışı, simülasyonda yaşadığı deneyimle hemen hemen aynıydı aslında. Tek fark bu kez bir simülasyonda değildi ve bu, kalbinin yerinden fırlayacak gibi olmasına neden oluyordu.

Önüne sıralanmış karmaşık kontrol panelleri ve dev ekranda yer alan göstergelere baktı. Her şey olması gerektiği gibi ilerliyordu. Ana motor ve 3 yan motorun ateşleme sistemi düzgün işliyordu. Aşırı ısıya dayanıklı malzemeyle kaplı motor 189 dereceydi ve ısı her saniye yükselmekteydi. Ateşleme olduğunda ise bu ısı doruk noktasına ulaşacaktı.

"Astro ekrana merkezi gönder!"
Sol üstündeki ufak kutudan yanıt hızlı geldi.
"Gönderildi!"

Daire şeklinde dizayn edilmiş merkezde çevreyi bilgisayarın başına gömülmekten fıtık olmak üzere olan teknisyenler, ortada ise başkan, başkan yardımcısı ve ayakta olan bitene anlam vermekte zorlanıyormuş gibi duran güvenlik şefi vardı. Teknisyenler tartışıyor, ekranda gördükleri en ufak şeyi en yakınındakine gösteriyordu. Hepsinin ortasında yaşının verdiği kırışıklıklara rağmen her zaman dinç duran başkan tecrübeli bakışlarındaki şüpheyle birlikte önündeki ekrana bakıyordu.Onun da stres altında olduğu her halinden belliydi. Onun yanındaki yardımcıysa durumdan hiç hoşnut değilmişçesine duruyor, kendini beğenmiş bir tiple ekrana doğru dudak büküyordu.

"Hoşnut olması için bir neden yok tabi." dedi hafif bir gülümsemeyle.

"30 29 28..."
"Astro görüntüyü kaldır."
"Kaldırıldı."

Suratındaki hoşnutlukla sesin geldiği hopörlere baktı.
"Her zaman bu kadar hızlı olmak zorunda mısın Astro?"
Kulaklarının algılamakta zorlandığı bir hızda cevap geldi kutudan:
"Ben hızlı ve zeki olmak için tasarlandım Nova. Ayrıca 20 saniye sonra gerçek hız neymiş göreceksin zaten."
Suratındaki gülümseme yerini sinirli bir hale hemen ardından da dehşet dolu bir ifadeye bıraktı. Koltuğa iyice yapıştı.
İşaret parmağını suçlarcasına kaldırdı. Ardından indirdi.
"Neyle tartışmak üzere olduğuma inanamıyorum. Salak robot! Ya da bilgisayar her neysen! Nesin sen?"
"Ne istersen oyum ben dostum."

Gergin bir bekleyişe döndü. Kontrol ekranına yeniden baktı. Isı 290 dereceyi gösteriyordu.
Arkasına iyice yaslandı ve geri sayımı kalp atışlarının gürültüsü eşliğinde  dinlemeye başladı;
"10 9 8 7 6 5 4 3 2 1 Ateşlendi."

Bir anlık havada asılı kalma hissinin ardından müthiş bir hızla yükselmeye başladı. Sıcaklık buradan bile hissediliyordu sanki. Hız göstergesine baktı. 150 307 578... Hız inanılmazdı.
Sağ tarafındaki camın arkasındaki engeli kaldırmamak için kendini zor tutuyordu. Bunu yapmak demek yılların eğitimini hiçe sayıp bir anda ölmek demekti. Engelin kaldırılmasıyla aşırı ısınan cam saniyeler içinde erir Nova da atmosferi geçtikten kısa süre sonra ölürdü.
"Ufak bir manzara için ölmeye değmez."
Yerine iyice yapışıp yerçekimsiz ortama geçmeyi bekledi. Kalbi hala aşırı kan pompalamaya devam ediyordu.

"Yedek motorlar atılıyor! Atıldı."

Mekik şiddetle sarsılmaya başladı. Yerleştiği koltukta aynı şekilde sağa sola sallanıyordu. Ekrandaki göstergeden hızın 3500 km olduğunu görebiliyordu.
Atmosferden çıktıklarına dair uyarı ekranı geldiğinde vücudu havalanmak istercesine kemerini sıkıştıyordu.

"Sonunda."

Arka taraftaki mıknatıs sistemine bağlı büyük kemerin mıknatıslarını kapatarak yukarı itti. Ardından karnına bağlanmış ince kemeri de aynı şekilde açtı ve serbest kaldı. Hafifce havalanıp ana ekranın yanındaki tutacaklara tutundu.
Her şey olması gerektiği gibiydi. Ekranın arkasındaki camdan istasyon görünüyordu.

"İstasyonla aramızdaki mesafe nedir?"
"19.000 km mesafedeyiz. Tam olarak 1 saat 16 dakika sonra tutunacağız."
Bu sırada ekranda merkez belirdi. Bu kez herkes ekrana değil ona bakıyordu. Sonra herkes bir anda alkışlamaya başladı, yani başkan yardımcısı hariç herkes. Güvenlik şefi bile memnun bir tavırla alkışlıyordu.

Başkan hoşnut bir ifadeyle bakıyordu.
"Hey Nova orda havalar nasıl?"
"Havalar gayet iyi Max. Tek sorunumuz burada hava yok."
Başkan zoraki bir gülümsemeyle eşlik etti Novaya. Hala tedirgin bir hali vardı.
"Her şey çok güzel işledi. Bunun için astroya teşekkür etmelisin. Duyduğuma göre aranız pek iyi değilmiş.
"Gördüğüm en akıllı bilgisayar. Ama fazlasıyla bilmiş."
"Hey! Bunu duydum."

Herkes mutlu gibiydi.
Güvenlik şefi Frank de çok heyecanlıydı. Yıllarca uzaya giden birisini görmek için emekli olmamıştı.
"Nova sonunda gidebildin dostum. Seni havalanırken görmeseydim gözüm açık giderdim!"
"Beni gördüğüne göre emekliye ayrılabilirsin artık Frank. Gereğinden fazla çalıştın."
Frank herkesin şaşkın bakışları altında, çocuksu bir suratla söylememesi gereken bir şeyi söyledi.
"Seni ışık hızındayken görmeden ayrılmam dostum!"

Bölüm sonu
 

Çevrimdışı tetsuo

  • *
  • 37
  • Rom: 1
  • true pain true peace
    • Profili Görüntüle
Ynt: Zaman değişkeni
« Yanıtla #1 : 08 Ağustos 2015, 00:46:32 »
Eline sağlık arkadaşım. Son zamanlarda uzay edebiyatına karşı bir ilgim vardı zaten, senin yazın dikkatimi çekti. Güzel bir girişti devamını bekliyorum. 
It was me, waiting for me, hoping for something more...

Çevrimdışı milenya

  • **
  • 260
  • Rom: 6
  • Belki de Tanrı bize inanmıyor!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Zaman değişkeni
« Yanıtla #2 : 08 Ağustos 2015, 06:00:30 »
Biraz kötü biraz iyi eleştireceğim. Eskiden, çok yazarken, bunu sertçe yapardım ama biraz köreldim ve o yüzden gözümden kaçan şeyler olacaktır.  :D
1. 'Stres' kelimesinin yazımında hata var. Sen 'Sitres' olarak yazmışsın. Sitresten de olabilir tabi.
2. Yukarıda yazmış olduğum 'tabi' kelimesi yanlış bir yazımdır. Doğrusu 'Tabii'dir'. Bunu sen de yapmışsın.
3. "Atmosferden çıktıklarına dair uyarı ekranı gdiğinde vücudu havalanmak istercesine kemerini sıkıştıyordu." İki hata ve oldukça basit.
4. Burda --> Yanlış
    Burada --> Doğru
5. Noktalamaya dikkat etmişsin ama virgül kullanımına daha çok özen göster, bunları tek tek belirtmeyeceğim ama noktalamayı kullanışın çok kötü değil.
6. Nova isim olarak kullanılmış lakin yer yer kesme işareti eksikliği görülebiliyor. 
Bunlar güzel hatalar ve onları fark etmene sebep olduysam daha da güzel. Bir de sorum var:
Çoğu kişi bilim-kurgu yazarken gerçekçi olsun diye isimleri yabancı yaptığını söyler, bazıları da Türk isimlerini bilim-kurguya yakıştırmadıklarını ve bunun gibi bir çok sebep uydurur insanlar Türkçe isimlerin kullanılmamasıyla ilgili. Senin neden kullanmadığını merak ediyorum? 
Spoiler: Göster

Çevrimdışı Nightmare

  • ***
  • 627
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
    • Saklı Günlükler
Ynt: Zaman değişkeni
« Yanıtla #3 : 08 Ağustos 2015, 10:08:12 »
Eline sağlık arkadaşım. Son zamanlarda uzay edebiyatına karşı bir ilgim vardı zaten, senin yazın dikkatimi çekti. Güzel bir girişti devamını bekliyorum. 
Hikayemi beğendirebildiysem ne mutlu bana. Devamı gelecek bu kez güzel fikirlerim var.

Biraz kötü biraz iyi eleştireceğim. Eskiden, çok yazarken, bunu sertçe yapardım ama biraz köreldim ve o yüzden gözümden kaçan şeyler olacaktır.  :D
1. 'Stres' kelimesinin yazımında hata var. Sen 'Sitres' olarak yazmışsın. Sitresten de olabilir tabi.
2. Yukarıda yazmış olduğum 'tabi' kelimesi yanlış bir yazımdır. Doğrusu 'Tabii'dir'. Bunu sen de yapmışsın.
3. "Atmosferden çıktıklarına dair uyarı ekranı gdiğinde vücudu havalanmak istercesine kemerini sıkıştıyordu." İki hata ve oldukça basit.
4. Burda --> Yanlış
    Burada --> Doğru
5. Noktalamaya dikkat etmişsin ama virgül kullanımına daha çok özen göster, bunları tek tek belirtmeyeceğim ama noktalamayı kullanışın çok kötü değil.
6. Nova isim olarak kullanılmış lakin yer yer kesme işareti eksikliği görülebiliyor. 
Bunlar güzel hatalar ve onları fark etmene sebep olduysam daha da güzel. Bir de sorum var:
Çoğu kişi bilim-kurgu yazarken gerçekçi olsun diye isimleri yabancı yaptığını söyler, bazıları da Türk isimlerini bilim-kurguya yakıştırmadıklarını ve bunun gibi bir çok sebep uydurur insanlar Türkçe isimlerin kullanılmamasıyla ilgili. Senin neden kullanmadığını merak ediyorum? 
Sana da çok teşekkür ederim. Hataları güzel bir dille anlatman benim için önemli.
Şimdi tek tek yanıt vermeyeceğim zaten çoğu haklı olduğun noktalar. Yazım hatalarını düzeltip tekrar koyacağım. Bu hatalar da mobilde olmamsan kaynaklanıyor. Bilgisayarda Word hataları gösteriyor burda o şansım da yok. :(
En son maddeyle olgili olarak da her ikisi de demek istiyorum. Nedeniyse türkçe isim kullanabilmemiz için elimizde uzaya gidecek teknolojinin olması gerek(ülke olarak). Yani atıyorum Ahmet diye bir karakter oluşturdum ve onu uzaya yolladım. Hikaye burada biraz gerçekçiliğini yitirir. Bilimkurguya yakışmaması da daha önce böyle bir örnek görmemiş olmamız(film , dizi, kitap vb olarak).
Teşekkür ederim yorumun için.

Çevrimdışı Nightmare

  • ***
  • 627
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
    • Saklı Günlükler
Ynt: Zaman değişkeni
« Yanıtla #4 : 10 Ağustos 2015, 21:14:40 »
                                                                           Bölüm 2

                                                                             Astro



"Bunun eninde sonunda geleceğini biliyordun Max! Bana neden yalan söyledin?"
Küçük bir oda olan başkanın odası her zamanki güzelliğiyle görenleri büyülüyordu. Odanın 4 köşesine de asılmış eşsiz tablolar, uzay motifleriyle kaplı döşemeler, içerinin havasını bütünleştiren masa ve koltuklarla bu oda Uzay merkezinin en güzel odalarından biriydi. Başkan Max' in karşısında eli belinde duran yardımcısı Jane çok sinirliydi.

"Jane sen benim için çok değerlisin anlıyor musun? Bu proje şu ana kadar yaptıklarımın arasında en tehlikelisi. Bu yüzden seni oraya gönderemem."

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Bu proje için yıllardır bekliyorum. Her türlü deneyi yaptık tehlikeli olmadığını kendin de gördün. Şimdi 1 hafta kala beni projeden atılmaya mı karar verdin?"

"Bak Jane beni anladığını sanmıyorum. Bunun senin için önemli olduğunun farkındayım. Fakat beni de anlaman gerek. Herhangi bir hatada seni bir daha görememe ihtimalim var. Ve ben senin yanımda olmanı istiyorum."

Oturduğu deri koltuktan kalktı ve masanın karşısında durmakta olan Jane' in yanına geldi ve elini tuttu.

"Bırakalım da başkası bizim için yapsın bunu Jane. Biz projenin mimarlarıyız denekleri değil."
"Bu yaptığına pişman olacaksın Max. Proje başarısız olursa sen rezil olacaksın! Hem benden başka kimi gönderebileceğini sanıyorsun ki?"
"Aklımda birileri var. Senin kadar önemli olmayan birileri. Ben o kişiyle konuşana kadar kimseye bir şey söyleme. Çünkü göndereceğim kişinin de bundan haberi olmayacak."

                           ****

"Bağlanmaya son 30 saniye. Kontrol paneli 1 aktif."
Astro istasyona yaklaştıklarında yönlendirme işini Nova'ya bıraktı.
"Biraz antrenman yapsam iyi olur yoksa sana bağımlı olup kalacağım dostum."

Ekranı sağa doğru çekip büyük camdan istasyona baktı Nova. Kontrol panelini tuttu ve hafif sağ ve aşağı yaparak mekiğin arka kısmını istasyona doğru çevirdi. Camdan yansıyan hologramı takip ederek yaklaşmaya başladı. Bir yandan da eli tutacakları etkinleştirecek kırmızı tuşun üzerindeydi.

"Hız sabitleyici aktif. Biraz sol yapmanı tavsiye ederim."
"Bana bırak seni bilmiş!"
Kontrol çubuğunu tuttu ve biraz daha sol yaptı. Havada uçuşan terleri iteleyerek kırmızı tuşa bastı.
"Birleşme başarısız. Sana sol yap demiştim."
"Deniyorum, deniyorum."

Bu kez daha dikkatli davrandı. Hafifçe geri giden mekiği ileri itti. Santimleri hesaplayan ekrana baktı. Kolu sabit tutarak dümdüz ilerledi ve sabitleme kancaları değince düğmeye bastı. Ufak bir takırtı geldi ve birleşmeyi onaylayan ses geldi.
"Birleşme tamamlandı."
"Ohh! Bunu sık sık yapmalıyım, sen ölürsen park işlerini kim yapacak?"
"Birincisi bana kullandığın ifadede geçen ölmek benim donanım açısından..."
"Şaka nedir bilmez misin sen be? Ölmekten kastım elektriğinin bitmesi ya da bir kaç devrenin yanması olabilir. Ki bedeni olmayan bir cihaz olduğun için sağlığına kavuşman tamamen bana kalmış olur dostum. Üzgünüm."

Bir süre havada öylece bekledi. Derin düşüncelere daldı.  İstasyona girmeden önce merkezle yaptığı son konuşma geldi aklına. Son konuşmada ilginç şeyler yaşanmıştı çünkü. Güvenlik şefinin yaptığı şaka bir anda ortalığı soğutmuştu.

"Astro bana zeki olduğunu söylemiştin değil mi? Beynin olmasa da işe yarayabilirsin."
"Söylemiştim Nova. İnsan beyninin kontrol mekanizmasını elinde bulunduran, her türlü darbeye karşı korunaklı, sinirsel yapısı son yapılan çalışmalarda açıklanabilmesine rağmen hala karmaşık olan, 2 loba bölünmüş olup iki lobununda insan vücudunun farklı noktalarını yönettiği bilinen, sol lobu..."

"Şunu uzatmadan beyin diyemez miydin yani? Anladık beynin yok. Ama zekisin. Peki madem zekisin bana Frank' in sözlerinden sonra merkezin neden bir anda sus pus olduğunu ve yayının kapandıgını söyleyebilir misin? Frank Işık hızıyla ilgili ne demek istedi?"

"Hiç bir fikrim yok. Şaka yapmış olmalı. Bunu kafana takmamanı tavsiye ederim. Uzaya araştırma amaçlı geldiğini unutma. Son yapılan araştırmalara göre ışık hızına erişebilmek için gerekli doğal ya da yapay olmak üzere ikiye ayrılan, ortam, kuvvet formülü, gerekli malzeme niteliği, kimyasal bileşimler, fiziksel makina gerekliliği gibi..."
"Ben istasyona kaçıyorum, oraya bağlanıp devamını istasyondakilere anlatırsın."
Kendini arkaya doğru itti ve kontrol odasını koridora bağlayan kapıyı açtı. Hopörlörden gelen inatçı karmaşık terimleri duymazdan geldi. Ufak bir hava akımı içeriye girdi.

Koridordaki tutacakları tutarak aşağıdaki malzeme odasına giden kapağı da geçerek ana odaya ulaştı. Bu oda mekikte bulunan en büyük odaydı ve birden çok astronotun seyahati hesaba katılarak yapılmıştı. Odanın altında tuvaletler ve spor odası vardı. Hemen karşısındaki odadaysa birleşme kapağı vardı.

Kapağın yanında tuş takımı vardı. Kapıyı açacak olan MT56YS şifresini girdi. Bu şifrenin neyle ilgili olduğunu o da bilmiyordu. Max her seferinde farklı bir şifre atardı mekiklere. Ardından kolu döndürdü ve kapak açıldı.

Onu karşılamaya gelen yoktu.
Bölüm sonu

Çevrimdışı zaujas

  • **
  • 204
  • Rom: 3
  • "Gölgesiz Bulut"
    • Profili Görüntüle
    • Kenan Demir Blog
Ynt: Zaman değişkeni( Bölüm 2 Astro )
« Yanıtla #5 : 11 Ağustos 2015, 08:49:21 »
Astro ve Nova'nın diyaloglarından başlayalım. Bu bir bilim kurgu klasiği ve herkesin de hoşuna giden bir durum, bu konuda ki eleştirim bu klasiği bozmak için bir çaba sarfetmemiş olman. Sanki gişe kaygısı olan bir Holywood filmi gibi bu klişeyi aynen kullanman. Bir diğer eleştirim de kurgusal olarak hikayenin çok düz ilerlemesi, mekik fırlatılır, uzay üssüne kenetlenir şeklinde ilerlemesi. Interstellar'ı düşün direkt olarak mekiğin fırlatılmasıyla başlasaydı aynı derinliği ve etkiyi yapabilirmiydi. Hikayenin bir geçmişi olduğunu bize daha çok yansıtmalı, karakterleri analiz ettirmelisin. Bizi meraklandıracak bir dünya yaratmalısın, bilim kurgu meraklandırmıyorsa çok bir anlamı kalmıyor.

İyi yapmışsın diyeceğim bir kısım şu an için yok, eleştirilerin dışındaki kısımlar dediğim gibi düz bir bilim kurgu ama sonraki bölümlerde bu yazdıklarımı bana yedirmekte senin elinde :) hikayenin devamını bekliyorum.
Söz sessizlikte, ışık karanlıkta...

Çevrimdışı Nightmare

  • ***
  • 627
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
    • Saklı Günlükler
Ynt: Zaman değişkeni( Bölüm 2 Astro )
« Yanıtla #6 : 11 Ağustos 2015, 10:46:42 »
Astro ve Nova'nın diyaloglarından başlayalım. Bu bir bilim kurgu klasiği ve herkesin de hoşuna giden bir durum, bu konuda ki eleştirim bu klasiği bozmak için bir çaba sarfetmemiş olman. Sanki gişe kaygısı olan bir Holywood filmi gibi bu klişeyi aynen kullanman. Bir diğer eleştirim de kurgusal olarak hikayenin çok düz ilerlemesi, mekik fırlatılır, uzay üssüne kenetlenir şeklinde ilerlemesi. Interstellar'ı düşün direkt olarak mekiğin fırlatılmasıyla başlasaydı aynı derinliği ve etkiyi yapabilirmiydi. Hikayenin bir geçmişi olduğunu bize daha çok yansıtmalı, karakterleri analiz ettirmelisin. Bizi meraklandıracak bir dünya yaratmalısın, bilim kurgu meraklandırmıyorsa çok bir anlamı kalmıyor.

İyi yapmışsın diyeceğim bir kısım şu an için yok, eleştirilerin dışındaki kısımlar dediğim gibi düz bir bilim kurgu ama sonraki bölümlerde bu yazdıklarımı bana yedirmekte senin elinde :) hikayenin devamını bekliyorum.

Yorumun için teşekkürler.
Hikayeyi bölüm başında geçmişten konuşmalar, ondan sonraki bölüm ise şu anki zaman olarak tasarladım. Şu anki bölüm de olduğu gibi bi sonraki bölümde aynı şekilde olacak. Anladığım kadarıyla uzayda geçen kısmı düz olarak görmüşsün. Kesinlikle haklısın fakat benim planlarımda daha sonraki bölümlerde geçmişle olan bağlantıyı duraklatıp şimdiki zamanda olayların başlaması var. Bunu da her karakteri cümle aralarında yavaş yavaş tanıtarak yapmaya çabalıyorum.
Wattpad de ilk açıklama kısmı var, kitap arka kapağı gibi düşünerek orada hikayenin genel çerçevesini çizdim. Yani bu şekilde tekdüze olması bir bölüm sonra bitecek.
İlk defa geleceği planlayarak hikaye yazıyorum, diğerleri doğaçlama gelişmişti. Bu yüzden her şeyi yavaş yavaş okuyucuya hissettirip ilerlemek istiyorum. Her şey planlı merak etme :)

Çevrimdışı Nightmare

  • ***
  • 627
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
    • Saklı Günlükler
Ynt: Zaman Değişkeni
« Yanıtla #7 : 18 Ağustos 2015, 21:36:09 »
                                                                                                                                                                      

                                                               Bölüm 3
                                                                             Denek

  
Karşısında oluşan koridor boyunca ilerledi. Onu karşılamaya gelmeyişlerini umursamıyordu. O da pek umursanmazdı zaten.

Giriş kısmı boyunca tutunarak ilerledi. Uzun koridoru ileri atılarak kısa zamanda geçti. Ana odaya geldiğindeyse şaşkınlıktan ne yapacağını bilemedi.

Uzay istasyonundaki cansız beden salonun tavanında askıdaydı. Ölümün ele geçirdiği  beden Novanın güvenebileceği tek dostu olan Jacop' a aitti. Jacop' un morarmış suratında yer alan şaşkınlık ifadesi Novanın belki de ilk defa ağlamasına neden olmuştu. Hüngür hüngür ağlayan Nova gözlerine inanamıyordu .En iyi arkadaşlarından birini kaybetmenin verdiği hüzünle karışık korku Novanın beynini ele geçirmişti.

Biraz daha ilerlediğinde kapağı açık olan başka bir odaya giriş yaptı. Buz dağının görünmeyen yüzünü gördü. Morarmış suratlı 3 beden daha. Nova daha fazla adım atamaz bir şekilde havada asılı durdu. Kalbi yerinden çıkacakmışçasına çarparken beyni hemen oradan uzaklaşmasını söylüyordu.

3 cesedin tamamını tanıyordu. Alice, Robert, Ronald. Havada uçuşan göz yaşlarına rağmen ağlamaya devam etti.  Arkadaşlarına son kez bakıp sessizce dua etti. Hayatında ilk kez havada dua ediyor olduğu gerçeği bile gülünçlüğünü yitirmişti. Uzay istasyonunda dolanmaya devam etti. Alt kattaki odanın kapağını açtı ve indi. Uzay istasyonunda 5 kişi vardı. Sonuncu beden buralarda bir yerlerde olmalıydı.

Alt kattaki tüm odaları kontrol ettikten sonra yeniden yukarıya çıktı. Aşağıda kimse yoktu. Biraz düşündü. Tüm odalara bakmış olmalıydı.

"Tabi ya! Kontrol odasına bakmadım."

Kontrol odasının kapısına geldiğinde ilginç bir şeyle karşılaştı. Kapı açıktı ve içerideki koltukta arkası dönük biri vardı.

"Hey Ed sen misin?"

Yanıt yoktu. Cesaretini topladı ve kontrol odasının büyük kapağından içeri girdi. İçerisi oldukça sıcaktı. Koltukta oturan kişi kımıldamıyordu ve kemeri bağlı değildi. İşte bu ilginç diye düşündü. Kemeri bağlı değilse tavanda asılı kalmış olması gerekiyordu. Eğer öldüyse tabii.

"Hoşgeldin Nova. Ben de seni bekliyordum."

Bir süreliğine yavaşlayan kalbi yeniden hızlanmaya başladı. İstasyondaki herkes ölmüştü. Ed dışında. Bunun anlamı neydi?

"Ed burada neler oldu? Her yer ceset dolu. Yoksa sen mi öldürdün onları. Seni cani pislik."

"Bir anlık öfkeyle harekete geçen Nova tutacaklardan salınarak büyük bir hızla ileri atıldı. Koltuğa kadar süzüldü ve koltuğu kendisine çevirdi. Koltukta oturan kişiye baktığındaysa korkudan çığlık attı. Koltuktaki kişi Ed idi ve ölmüştü. "Bu nasıl mümkün olabilir ki?" diye düşündü. Etrafına baktı. Odada ondan başka kimse yoktu. Ölü bir insan nasıl konuşurdu?

"Buradayım Nova Ekranı aç."

Ses hoparlörden geliyordu. Ekranı açtığında ise gerçeğin kendisi karşısındaydı. Ekranda Max küçük odasının arka kısmında yer alan koltuğuna yerleşmiş, doğrudan Novaya bakıyordu.

"Sonunda gelebildin Nova. Çok beklettin beni doğrusu."

"Max istasyondaki herkes ölmüş. Bunun sorumlusu kim?"

"Bunun sorumlusu şimdilik önemsiz Nova. Bizim için önemli olan şimdi ne yapacağımız. Şimdi yapacağımız şey insanlığa tarihinin en büyük hizmetini yapmak ve yeni bir çağı başlatmaktır. Bunun yoluysa senin bana güvenmen ve zorluk çıkarmaman.

"Max bu insanların ölümünden sen mi sorumlusun? Seni orospu çocuğu bunu neden yaptın? Ne istedin bu insanlardan?"

"Yeter Nova yeter! Ya dediğimi yaparsın ya da onlar gibi ölmeye mahkum olursun. Şimdi beni iyi dinle yoksa 1 dakika içinde ölmeni sağlarım ve bu ikimiz içinde iyi olmaz."

"İlk iş olarak mekiğine geri dön ve ekranını aç. Vereceğim talimatları yerine getir. 1 dakika içerisinde ekranı açmazsan arkadaşlarınla aynı kaderi paylaşmak zorunda kalırsın."

Korkudan mı yoksa aldığı emir doğrultusunda mı gittiği bilinmez ama Nova bu sözlerin ardından mekiğe gitmek için geriye doğru atıldı. Bir yandan olanların ne anlama geldiğini düşünürken bir yandan da şimdi ne olacağını düşünüyordu.

Ekranı açtığında tanıdık bir surat yine onu karşıladı.

"Astro istasyondan ayrıl."

Max' in emrine itaat eden  astro mekiği istasyondan ayırdı.

"Güvenli rotaya geç ve motorları çalıştır. Süper iticiyi aç ve zaman değişkeni moduna gir."

"Bütün bunlar da ne Max? Bu fonksiyonları daha önce duymadım. Amacın ne senin hemen söyle yoksa mekikten atlarım."

"Şaka yapıyor olmalısın Nova. Astro kontrol odasını kilitle."

"Kontrol odası kilitlendi."

"Ne? Astro ne yaptığını sanıyorsun bana itaat etmen gerek!"

"Hiç sanmam Nova. O en başından beri benim emrimdeydi. Bu aciz tavrından vazgeç ve kendine gel."

Nova mekikle kalkarken yaşadığı stresten daha fazlasını yaşayamayacağını düşünmüştü. Ama yanılmıştı.

"Güvenli rotaya son 10 9 8 7 6 5 4 3 2 1. Güvenli rotaya geçildi. Motorlar kapatıldı."

"Söylemek istediğin bir şey yoksa deneyi başlatacağım Nova. Kayda girmesi için kayıt cihazını çalıştırabilirsin."

"Hey hey hey! Neler oluyor ne deneyi. Nereye gönderiyorsun beni. Konuşsana!"

"Deneyin adı Zaman değişkeni Nova. Ve denek de sensin. Ateşle Astro!"

Mekik, tarihinin hiç görmediği bir hızla ilerlediğinde Nova bayılmıştı.

Çevrimdışı zaujas

  • **
  • 204
  • Rom: 3
  • "Gölgesiz Bulut"
    • Profili Görüntüle
    • Kenan Demir Blog
Ynt: Zaman değişkeni( Bölüm 2 Astro )
« Yanıtla #8 : 18 Ağustos 2015, 23:24:38 »
Öncelikle yazmaya devam ettiğin için teşekkür ederim. Ellerine sağlık :)

İlk iki bölümün kurgusu pek iyi değildi, son bölümde kurgusal olarak çok iyi değil ama en azından merak uyandırıcı bir sonu var. Ancak bu bölümde de anlatım olarak atmosferi bize yansıtamadığını düşünüyorum. Mesela ilk cesedi görünce karakterin ruh halini şöyle ifade etmişsin; hüzünle karışık korku novanın beynini ele geçirmişti. Bunda bir sıkıntı yok ama sonrasında hüzünlü ve korkmuş bir adamı ya da onun gözünden bir uzay istasyonunu görmüyoruz.

Yazmaya devam zaman değişkeni kavramı beni oldukça meraklandırdı doğrusu ;)
Söz sessizlikte, ışık karanlıkta...

Çevrimdışı Nightmare

  • ***
  • 627
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
    • Saklı Günlükler
Ynt: Zaman değişkeni
« Yanıtla #9 : 19 Ağustos 2015, 08:48:52 »
Öncelikle yazmaya devam ettiğin için teşekkür ederim. Ellerine sağlık :)

İlk iki bölümün kurgusu pek iyi değildi, son bölümde kurgusal olarak çok iyi değil ama en azından merak uyandırıcı bir sonu var. Ancak bu bölümde de anlatım olarak atmosferi bize yansıtamadığını düşünüyorum. Mesela ilk cesedi görünce karakterin ruh halini şöyle ifade etmişsin; hüzünle karışık korku novanın beynini ele geçirmişti. Bunda bir sıkıntı yok ama sonrasında hüzünlü ve korkmuş bir adamı ya da onun gözünden bir uzay istasyonunu görmüyoruz.

Yazmaya devam zaman değişkeni kavramı beni oldukça meraklandırdı doğrusu ;)
Yorumun için çok teşekkür ederim.
Eleştirilerin hepsinde haklısın. Hikaye yazmak konusunda hala eksikliklerim var. Kurguyu bağlamaya çalıştım ama tasfirlerde pek iyi değilim. Yine de ilk hikayelerime oranla çok yol kat ettiğimi düşünüyorum. Sabrın ve yorumun için saol. Hikaye tam gaz devam edecek.

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Ynt: Zaman değişkeni
« Yanıtla #10 : 19 Ağustos 2015, 12:43:39 »
Enteresan bir giriş olmuş. Ayrıca robotlara karakter eklemen klişe olarak görülebilse de yalnız bir hikaye de insani tepkiler veren bir karakter şart.

Ben devamını merakla bekliyorum.

Çevrimdışı Nightmare

  • ***
  • 627
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
    • Saklı Günlükler
Ynt: Zaman değişkeni
« Yanıtla #11 : 19 Ağustos 2015, 13:03:05 »
Enteresan bir giriş olmuş. Ayrıca robotlara karakter eklemen klişe olarak görülebilse de yalnız bir hikaye de insani tepkiler veren bir karakter şart.

Ben devamını merakla bekliyorum.


Adamcağızın canı sıkılmasın dedim fena mı? :P
Yorumun için teşekkürler.

Çevrimdışı Nightmare

  • ***
  • 627
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
    • Saklı Günlükler
Ynt: Zaman değişkeni
« Yanıtla #12 : 26 Ağustos 2015, 15:44:59 »
          
                            
                                                        Bölüm 4
                                              Fırtına Öncesi Sessizlik

" Saatte 300.000 km hızla gittiğinizi tahmin edin. Bu hıza ulaşabilen bir varlık, adı, çapı, hacmi, yaşam formu fark etmeksizin zaman bilincini yitirir. Ona bir saniye gibi gelen bir zaman, kilometrelerce ötede 1 gün, 1 ay, 1 yıl, 100 yıl belki de binlerce yıl geçmiş gibi hissedilebilir.  Bu aradaki mesafeyi kapatan hızla doğru orantılı olarak artar. Yani ışık hızında dünyayı dolaşıp tekrar geri geldiğinizde sizden kuşaklar sonraki torunlarınızla karşılaşabilirsiniz. Buna ben zaman değişkeni adını verdim. Peki bu hıza ulaşan bir cisim yolu üzerindeki bir nesneye çarpsa ne olur? Pek hoş bir sahne yaşanmaz doğrusu. Cismin yaydığı enerji uzayın en karanlık noktalarını dahi aydınlatabilecek bir güce erişir. "

"Efendim peki bu cismin içinde bir insan olursa ölümü kaç saniye sürer? Sadece merakımdan soruyorum efendim."

"Bu çok mantıklı bir soru adı aklıma gelmeyen çocuk."

Tüm salon gülmeye başladı ve genç adam soruyu sorduğuna pişman oldu.

"Sevgili dostum, bu insanın ölümünü saniyelerle ifade etmemiz akşam yemeğini kaçırmama neden olur. Bu yüzden şu kısa yolu tercih edeceğim;"

Arkasında yer alan beyaz tahtayı sildi ve bir şeyler yazdı. Tahtanın önünden çekildiğinde şu yazıyordu; 1/1000

"Kaç yaşında görünüyorum bilmiyorum ama ben 69 yaşında bir adamım ve 3 sıfır yazmak bile beni yordu. Siz bunun yanına istediğiniz kadar sıfır atabilirsiniz."

Alkışlar eşliğinde memnuniyetle kalabalığa baktı. Yakında öleceğimi bilseler hala bu kadar mutlu görünürler mi acaba? Suratındaki sahte gülümsemeyle birlikte topluluğu selamladı.

"Başka sorusu olan yoksa bugünlük bu kadar."

"Benim bir sorum var efendim. Bu hesaplamalar gayet mantıklı gözüküyor fakat bunların olabilmesi için 300.000 km hıza çıkmamız gerek ve bunun için de şu ana kadar yapılmış en güçlü motorun yapılması gerek. Yakıt ihtiyacından bahsetmiyorum bile. Bunların yapılması mümkün müdür peki?"

"Bu bir önceki sorudan daha mantıklı." Max' a doğru gülümsedi.

"Böyle bir motor benim hayallerimin sınırını aşıyor ne yazık ki. 67 yıllık hayatımın çoğunu zaman ve hız kavramları üzerine harcadım. Bu hesapları yapmak insana kendini çok özel hissettiriyor. Fakat bu teorilerimin kanıtlanabilir olması benim en büyük arzumdu. Ve bunu yapabilecek arkadaşların aramızda olduğuna inanıyorum. Her biriniz bu güçlü motoru yapıp insanlığı bir adım öteye götürecek bilgiye ve donanıma sahipsiniz. Size gereken tek şey hayal gücü ve biraz da ilham. Umarım önümüzdeki 5 yıl içerisinde biriniz ben buldum diye çıkar da ölümsüzlüğü bulmak zorunda bırakmaz beni."

Alkışlar eşliğinde sahneyi terk etti.

7 yıl sonra - 5 Nisan 2029

Hastanenin en rahat odalarından birini alan eski başkan yatakta ölümü bekliyordu. Odanın dört bir yanına yerleştirilmiş çiçeklerin kokusu ölüm kokusunu örtmeye yetmiyordu. Patrick öksürükler eşliğinde huzura ermeyi bekliyordu.

"Seni hayal kırıklığına uğrattığım için beni affet. Çok kötü bir başkan oldum ve her şeyi elime yüzüme bulaştırdım. Sana bunu başaracağımı söylediğimde emindim ama olmadı. Beni affet Patrick."

Patrick yattığı yatakta zor nefes alabiliyordu. Uzattığı eli Max' in elini yakaladı ve ağlamaya başladı. 76 yıllık hayatı boyunca ölüme ilk kez bu kadar yaklaşmıştı.

" Projeyi başaramaman beni üzmedi oğlum. Bunu ben görmesem de bir gün mutlaka biri başaracaktır. Bu sen de olabilirsin. Beni üzen asıl şey yıllardır kandırıldığımı öğrenmem oldu. İnsanları bu proje yüzünden öldürdüğünü, zavallı bir adamı hiç bir şeyden habersiz bir şekilde ölüme yolladığını öğrenmem.

"Neyden bahsettiğini anlayamıyorum Patrick."

Arkasına baktı ve Jane ile göz göze geldi. Anlam veremiyordu.

"Onca insanı istasyonda boğdurmandan bahsediyorum oğlum."

Hıçkırıkla karışık öksürük krizine giren yaşlı adam uzun bir süre konuşamadı. Hayal kırıklığını hiç bu kadar net hissetmemişti Patrick. Yıllarını verdiği hesaplamalar, sabahlara kadar yaptığı çalışmalar hepsi daha çok insanı ölüme yollamak içinmiş. Kim bilir belki de daha bilmediği kimler vardı. Sonunda konuşabildiğinde son sözlerini duyanlar, iki zalim ve bir de hemşireydi.

"Keşke seni hiç tanımasaydım oğlum. Hayallerimi sana teslim ederken ruhumu da şeytana teslim ettiğimi nereden bilecektim ki?"


Ölüm tüm gerçekliğiyle tekrar sahneye indiğinde solunum cihazından çıkan tiz ses yeni bir ölümü işaret ediyordu. Hayatının son anlarını büyük bir hayal kırıklığıyla geçiren Patrick sonsuz yolculuğuna adım attı. Bu sırada Max ağlıyor Jane ise onu sahte bir hüzünle yatıştırmaya çabalıyordu. Max' in gerçekten ağlayıp ağlamadığıysa hiç bir zaman öğrenilemedi. Zaman değişkeni projesi başarısız olmuştu.


Çevrimdışı zaujas

  • **
  • 204
  • Rom: 3
  • "Gölgesiz Bulut"
    • Profili Görüntüle
    • Kenan Demir Blog
Ynt: Zaman değişkeni
« Yanıtla #13 : 27 Ağustos 2015, 22:24:28 »
İstasyonda öldürülen kişilerin boğdurularak öldürülmesi dışında güzel bir bölümdü :) buraya daha yaratıcı bir ölüm tekniği süper olurdu.

Hikaye devam edecek mi?
Söz sessizlikte, ışık karanlıkta...

Çevrimdışı Nightmare

  • ***
  • 627
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
    • Saklı Günlükler
Ynt: Zaman değişkeni
« Yanıtla #14 : 27 Ağustos 2015, 22:58:08 »
İstasyonda öldürülen kişilerin boğdurularak öldürülmesi dışında güzel bir bölümdü :) buraya daha yaratıcı bir ölüm tekniği süper olurdu.

Hikaye devam edecek mi?
Aslında boğdurmaktan kastım daha farklıydı ama bunu yansıtamadım sanırım. Aklımdakini yazmayı unutmuşum.  :P Hikaye devam edecek.