Kayıt Ol

Zolán Irkı

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Zolán Irkı
« : 07 Mayıs 2011, 17:01:40 »
  Zolán ırkı Aesten'de[*]Aesten Kayıp Evrende yeryüzüne verilen isimdir.[/*] tarihin hiç bir evresinde baskın veya yaygın olmamıştır. İçine kapalı bir millet olmalarının yanı sıra tarihin onlar için çok fazla önemi yoktur. İlk kez başka ırklarla etkileşime geçtikleri zamanlardan önceki hayatlarını bilen kişi sayısı çok azdır. Buna kendileri de dahil.

  Zolánların tarihi sadedir. Yaratılışları belli bir amaç olmadan gerçekleşmiştir ve belki de bu yüzden hiç bir zaman Kayıp Evren tarihinin önemli bir parçası olmamışlardır. En bilge olanları da dahil olmak üzere, neredeyse hiç birinin gerçekten bilmediği eski tarih aşağı yukarı şu şekildedir.

- Yaratılış -

  Ingrediá, Aesten'de adı en az duyulmuş olan tanrıçalardan biridir. Eskilerin Vahşi Yaşam Tanrıçası, Orman Tanrıçası, Doğa Tanrıçası gibi farklı isimler verdikleri bu tanrıça, aslında elflerin gelişine kadar varoluşundan haberdar olunmasını sağlayacak hiçbir eylemde bulunmamıştır. Aesten'in kuzey doğusundaki Geniş Vadinin hemen yakınında kendisine bir orman yaratmış ve burada yaşamıştır ne kadar olduğu bilinmeyen bir süre. Bu yüzden Geniş Vadinin batısında kalan bu yaşlı ormanın adı da yaratıcısından gelen bir isim olan Ingred olarak kalmıştır. Ingrediá kendi yaşam alanında huzuru daima korumuştur ve oldukça uzun bir süre hiç kimseye veya hiçbir şeye muhtaç olmamıştır.

  İlk elfler Aesten'e ayak bastığında, Ingrediá bu yeni halkın kendi doğal yaşam alanına müdahalede bulunabileceği korkusuna kapılmıştır. Fakat elflerin doğaya olan saygılı duruşlarını görünce uzun bir süre herhangi bir müdahalede bulunmamıştır. Buna rağmen diğer tanrıların aksine kendi varlığını da bu yeni ırktan saklama gereği duymuştur. Çünkü ona göre elfler Ingred ormanından bihaber oldukları sürece herhangi bir tehlike arz etmeyeceklerdir. Ne var ki Mûrlkan elflerin düzenini bozup kendisini gösterdiğinde Ingrediá korkularının haklı olduğunu anlamıştır ve yaklaşan tehlike karşısında bir önlem alması gerektiğine kanaat getirmiştir. Ingred ormanı, Ingrediá'nın evi ve şimdilerde unutulmuş olan pek çok türe ev sahipliği yapan bu kutsal yer bir şekilde korunmalıdır.

  Ingrediá evinin muhafızları olması için iki öküz büyüklüğünde hayvanlar yaratmıştır. Kuzey soğuklarının onları etkilememesi için üzerlerine bir ayının derisini, tehlikeler karşısında güçlü olabilsinler diye atların ve öküzlerin gücünü, saldırdıklarında düşmanlarını saf dışı bırakabilmeleri için kurtların dişlerini, kendilerini de savunabilmeleri için ise bir boğanın boynuzlarını vermiştir. Ormanı korumak için yaratılmış olan bu yaratıklar 'Behemoth' olarak bilinir. Kısa sürede ilk behemothlar ormana yayılmış ve üremişlerdir. Ne var ki tanrıçalarının her dediklerini anında yapan bekçi köpekleri haline gelmiş behemothlar, düzeni uzun yıllar korunmuş olan bu orman için fazla vahşilerdir. Ingrediá onlara ne derse desin vahşi hayvanlara ait içgüdüleri huzuru zaman zaman bozmuştur. Ingrediá bu duruma çözüm olarak başlarına bir lider gelmesinin durumu çözeceğini düşünmüştür. Ve Zolánların atası olan Ezallion(Ezalyon) işte böyle doğmuştur.

  Ezallion'un vücudu elflerinkine benzer bir şekle sahiptir. İki ayağı, iki kolu, iki bacağı vardır. Fakat bunun dışında Ezallion çok daha uzun, iri ve vücudu bir elfin derisinden çok bir behemothun derisine benzer özelliktedir. Başından yukarıya doğru yükselen iki büyük boynuz, kedilerinkine benzer dikey göz bebekleri ile parlak gözleri, sırtından yükselen iki geniş kanat ve elbetteki uzun kuyruğu ile Ezallion, bir elfin düşünce yeteneğine ve duygularına sahip olmasının yanı sıra bir behemothun içgüdülerini de barındırmaktadır. Behemothların hepsini kontrol edebilecek kadar güçlü olan Ezallion, sahip olduğu içgüdüler ve duygularla birlikte kısa sürede Ingrediá'nın göz bebeği haline gelmiştir.

  Ezallion ve behemothlar, Ingred ormanını ve içindeki düzeni uzun yıllar korumuştur. Fakat orman, tarihinde gördüğü en sert kışın etkisine girdiğinde ve Ingrediá ortadan kaybolduğunda her şey değişmeye başlamıştır. Behemothlar ve Ezallion en şiddetli fırtınaların dahi kendilerini etkilemeyeceği bir şekilde yaratılmış olsalar da bu, ormanda yaşayan diğer türler için geçerli değildir. Tanrıçalarının, evini hiç kimsenin bilmediği bir sebeple terk etmesinden sonra Ezallion ve behemothlar savaşamayacakları bir düşmanla karşı karşıya kalmışlardır artık; soğuk.

  Ingrediá ortadan kaybolmuş olsa da kışın beraberinde getirdiği vahşi hayvanlar ve düşmanca tavır içeren her türlü yaratık Ezallion ve behemothlar tarafından savuşturuldu. Orman ise hiç bitmeyecek gibi görünen kışın etkisiyle yavaş yavaş ölüyordu. Bazı yaşam formlarının soyu tükendi, bazıları ormandan uzaklaşmaya çalıştı fakat Ingrediá'nın sıcaklığıyla oluşturduğu yuvadan çıktıkları anda saf soğuk ile karşılaşarak dondular. Ormanda kalmayı seçenler ise yavaş yavaş ölmekteydi, ta ki yıllar sonra bir gün yaprakların arasından yeniden güneş ışığı sızmaya başlayıncaya kadar.

  Kış bittiğinde Ingred ormanı eskiden olduğu gibi değildi artık. Tanrıçalarından habersiz, yiyecek yemek dahi bulamayan orman halkının yarısından daha azı hayatta kalabilmişti. Baharın yeniden gelmesiyle her şeyin düzeleceğini umdu Ezallion, fakat tanrıçalarının bakımı ve gücü olmadan iyileşmeleri çok uzun sürüyordu. Ağaçların kırık dallarını dahi yeniden doğrultacak güce sahip olduğu günler geçmişti. Artık kurumuş yaprakların yenilenmesi bile aylar sürüyordu. Ezallion için her gün daha da zorlaştı, Ingrediá'nın gidişiyle ormandaki hayat onun sorumluluğundaydı artık. Behemothlar ve ormandaki diğer canlılar üzerindeki hakimiyeti mutlaktı, bunun yanında her dakika gördüğü hüzün ve içindeki boşluk hissi daha da büyüyerek olgunlaşmasını sağlıyordu; aynı zamanda zayıflamasını da.

  Ingred ormanı yavaş da olsa kendisini yeniledi, fakat asla eski günlerdeki neşesine ve düzenine geri kavuşamadı. Ezallion ormanın yeni lideriydi, bir tanrıçanın gücüne sahip değildi belki fakat sorumluluklarını yerine getirmeyi iyi biliyordu. Ne var ki orman yaşlanmaya devam ettikçe içinde yaşayan türler de azaldı. Kışlar eskisinden daha soğuk geçiyordu, bahar ayları ise sanki bir kaç gün görünüp gidiyor gibiydi. Orman nüfusu azalmaya devam etti, öyle ki artık bu tanrıçanın evinde korunması gereken neredeyse hiçbir şey kalmamıştı. Ezallion, tanrıçasına olan mutlak bağlılığına rağmen artık her şeyin değiştiğinin farkına vardı ve behemothları serbest bıraktı. Ingred ormanından çıkan behemothlar kışa uyum sağlamakta zorlanmadılar diğer canlıların aksine. Çevrelerine adapte oldular ve dört bir yana dağılarak çoğaldılar. Ezallion ise artık ölü sayılabilecek ormanda tek başına yaşadı uzun bir süre.

  Ingrediá'nın gücü gittiğinden beri yaşlandığını hissetmeye başlayan Ezallion uzun süre içindeki boşluk duygusunu dolduracak bir şey bulamadı. Ta ki bir gün ormanda tek başına dolaşan bir elf kızı görünceye kadar. Hayatında gördüğü ilk elfti bu. Nereden geldiğini bilmiyordu, aslında ne olduğunu bile tam olarak bilmiyordu, fakat içindeki bir his onunla arasında bir bağ olduğunu söylüyordu. Ezallion uzun süre izledi onu. Sonunda karşısına çıktığında ise elf sanki onu bekliyormuş gibi gülümsemişti kendisine.

  Elf kızın adı Nîa idi. Sapsarı saçları yerlerde sürünecek kadar uzundu. Hangi ırktan olduğunu ve nereden geldiğini hiç söylemedi Ezallion'a, fakat bir daha o ormandan da hiç ayrılmadı. Ezallion da içindeki boşluk duygusunu dolduran bu elf kızını yanından hiç ayrımadı, ömrünün sonuna kadar.

  Zolánlar Ezallion ile Nîa'nın çocuklarıdır. Ezallion'a ve Nîa'ya benzeyen özellikler taşırlar fakat Ezallion gibi kanatları veya kuyrukları, ya da Nîa gibi sivri kulakları yoktur. Zolánlar özgün bir ırktır ve Ingred ormanından dışarıya çıktıklarında tüm tarihlerini ve anılarını o ormanda bırakmışlardır. Zolánlar için kendilerine ait bir tarih yoktur. Yalnızca doğuştan gelen içgüdüleri ile kayıtsız şartsız inandıkları fakat tapınma gereği duymadıkları tanrıçaları Ingrediá vardır.
Uzay elbisemle kavgaya hazırım.

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Zolán Irkı - Yakın Tarih
« Yanıtla #1 : 11 Mayıs 2011, 18:59:06 »
- Yakın Tarih -

  Ingred Ormanından sonraki yıllar da öncesi gibi daima belirsiz olmuştur Zolán halkı için. Zihinsel kimlikleri belirsizlik üzerine kurulu olmasına rağmen fiziksel kimlikleri oldukça serttir ilk atalarının. Hiçbir zaman kendi aralarında bir iç savaş yaşandığından bahsetmezler, fakat tarih boyunca belirli aralıklarla topluluktan ayrılan gruplar olmuştur. Yapı olarak diğer ırklarla etkileşime geçmekten hoşlanmazlar. Daima kendi içlerine kapalı bir yaşam sürmüşlerdir ve bu şekilde kalmasını isterler.

  İlk Zolánlar Ingerd ormanından fazla uzaklaşmadan hemen güneylerindeki dağ sırasının arkasına yerleşmişlerdir. Herhangi bir şehir kurmamışlardır burada, yalnızca küçük kulübeler yapmışlardır. Uzun bir süre dağlara sırtlarını vererek yaşamlarına devam etmişler ve bilinmeyen bir sebeple büyük bir grup aralarından ayrılana kadar hiçbir şeye karışmamışlardır. Fakat bu grup ilk kabileden ayrılıp güneye doğru ilerlemeye başladıktan sonra ilk yerleşimciler de bulundukları yerden hareket etmiştir. İlk Zolánların bir kısmı kuzeye, bir kısmı ise güneye doğru ilerlerken, çok az sayıda Zolán yeniden Ingred ormanına dönmeye karar vermiştir. Ingred'e giren bu az sayıdaki Zolán'ın başına ne geldiği bilinmez, öyle ki bir daha herhangi bir belgede bu halkla ilgili herhangi bir yazı bulunamamıştır.

  Güneye giden ilk grup büyük dağ sıralarını takip ederek ilerlerken sayıları da artmıştır. Geçtikleri yerlerdeki halklarla fazla etkileşimde bulunmamış olsalar da yolculukları sırasında birçok şey görmüş ve öğrenmişlerdir. Ayrıca ilk kez seyahat etmeye başlayan Zolánlar, göçebe yaşam tarzının getirdiği bazı özellikleri de almışlardır. Güneye indikçe ısınmaya başlayan hava ve daha uzun süre güneşi görmeleri derilerindeki kılların dökülerek vücutlarının daha koyu bir renge bürünmesine sebep olmuştur. Bu sayede fark ettikleri üzere Zolánlar çevre şartlarına kolaylıkla uyum sağlayabilen bir özelliğe sahiplerdir.

  Güney Zolánları olarak bilinen bu büyük grup sonunda Hedium İnsanları ile karşılaşana kadar ilerlemeye devam etmiştir. Hediumlarla karşılaştıklarında ise hoş karşılanmamışlardır ve geldikleri yoldan geri sürülmek istenmişlerdir. O vakte kadar tarihlerinde savaş görmemiş olan halk, bu barbar kavimle çarpışmak istememiş ve geri dönmüştür. Hedium İnsanlarının bulunduğu yerden itibaren yeniden kuzeye yönelen zolánlar çok fazla ilerlememiş ve büyük bir dağın eteklerindeki ormanı görerek buraya yerleşmeye karar vermişlerdir. Yerleştikleri yerin kuzeyinde yüksek bir dağ, batısında geniş bir orman ve güneyinde onları hedium kabilelerinden ayıran yüksek tepeler vardır. Güney Zolánları yeni evlerine kısa sürede uyum sağlamış olmalarına rağmen kendi içlerine kapanık bir halk olmayı sürdürmüşlerdir.

  Kuzeye giden eski grup ise Güney Zolánlarına nispeten daha az yolculuk etmişlerdir çünkü kısa bir süre sonra Kış cüceleri ile karşılaşmışlardır. Kış Cüceleri Zolán ırkına başta şüpheyle yaklaşsa da onlardan korkmamış ve iletişim kurmuşlardır. Kısa bir süre içinde Zolánlar ve Kış Cüceleri birbirlerine benzer yapıda olduklarını fark etmiş ve kısa sürede kaynaşmışlardır. İçine kapalı olan iki halk bir araya gelmiş ve bir süre sonra kuzeydeki güçlü krallıklardan birini kurmuşlardır.

  Kuzey Zolánları sürekli artan soğuğa karşı daha kalın bir deriye ve daha uzun kıllara sahip olmuş, derileri beyaz renge bürünmeye başlamıştır. Soğuk yaşama uyum sağlayan birçok ırk gibi sertleşmişlerdir ve cücelerle birlikte yaşadıkları için zamanla onların birçok özelliklerini de özümsemişlerdir. Bugünlerde bilinen iki büyük Zolán halkı da kuzey ve güneye ayrılan bu yerleşimcilerin torunlarıdır.
Uzay elbisemle kavgaya hazırım.

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Zolán Irkı - Fiziksel Özellikler
« Yanıtla #2 : 17 Mayıs 2011, 00:36:25 »
- Fiziksel Özellikler -

  Zolánların fiziksel özellikleri cinsiyetlerine ve ırklarına göre değişiklik gösterir. Kuzey Zolánları ve Güney Zolánları ten rengi, deri kalınlığı, vücut tüyleri, göz renkleri gibi konularda birbirinden rahatça ayrılabilir. Aynı şekilde dişi ve erkeklerde de farklı olan temel özellikler vardır.

  Ortak Özellikler:

  Boynuz; Zolánların iskelet yapısı insan ve elfelerden bazı yönleriyle ayrılır. Bir zolána baktığınızda ilk dikkatinizi çekecek olan şey şüphesiz boynuzlardır. Erkeklerde başın iki yanından yukarıya doğru yükselen simetrik iki boynuz, kadınlarda ise alnın hemen üzerinden geriye doğru başın kavisiyle paralel uzanan tek bir boynuz bulunur. Boynuzlar aynı zamanda yetişkinliğe geçişi belirleyen uzuvlardır. doğumundan itibaren bir zolánın boynuzu vücuduyla birlikte gelişir, ne zaman ki boynuz büyümeyi durdurur ve zolánın hayatı boyunca taşıyacağı boyuta gelir, o kişi artık yetişkinliğe geçmiş sayılır. Boynuzlar yapı olarak oldukça serttir ve zolánın geldiği aileye göre uzayış biçimi değişik olabilir. Örneğin bir aile mensubunun boynuzları yukarıya doğru kıvrılırken, diğerinin ucu aşağıya dönük olabilir. Bu boynuz şekilleri temelde hep aynı olmasına rağmen bazı küçük farklılıkları kişilerin farklı görünmesini sağlar. Hiç bir boynuzun bir diğeri ile tam olarak aynı olmadığı söylenir.

  İskelet Yapısı; Zolánların iskelet yapısında insan ve elflerden farklı olarak bir kaç değişik kemik bulunur. Bunlardan bir tanesi sırtın iki yanında eğik biçimdedir fakat derinin üzerinden fark edilmez. Bu kemikler kanat kemikleridir fakat zolánlar hiç bir zaman kanatlara sahip olmadıklarından gelişmemiş ve herhangi bir işlevi bulunmamaktadır.

  Bir diğer farklılık ön kol ve bacak kemiklerinin çift olmasıdır. Dirsekten bileğe kadar ve dizden topuğa kadar uzanan paralel iki kalın kemiğe sahiptir zolánlar. Bu özellik onların kol ve bacaklarını daha güçlü kıldığı gibi esnekliği de engellemektedir.

  Aynı şekilde boyunda ekstra iki kemik ve çeşitli kıkırdaklar bulunur. Omuzlardan yukarıya doğru uzanan ve boyun kısmında kıkırdağa dönüşen bu ekstra kemikler kalın derilerinin de yardımı ile zolánların boyunlarını diğer bir çok canlınınkinden daha dayanıklı hale getirir, fakat aynı zamanda başlarının hareketini de kısıtlar. Bir zolán başını omuzlarından gerisini görebilecek kadar çeviremez.

  Ön Kol Kanatları; Çift kemikli kol yapısının dışında, zolánların en belirgin fiziksel özelliklerinden bir tanesi de ön kol kanatları denen uzuvlardır. Boynuzlarına benzer şekilde oldukça kalın bir kemiksiden oluşan bu yapılar, dirsekten başlayarak ilk parmak boğumlarına kadar uzanan bir kalkan gibi ön kolu tamamen sarar. Dirseğin dışına uzanan kısımları erkeklerde ikiye ayrılırken, dişilerde tek nokta üzerinde sivrileşir. Ön kol kanatları zolánların doğal kalkanları görevini görür. Öyle ki bu kemiksi yapıya bağlı herhangi bir sinirleri bulunmadığı gibi ikinci bir kemik ile desteklendiği için alınan darbelerde vücut dengelerini de korumayı başarırlar. Ön kol kanatları aynı zamanda bacaklarda da bulunur. Diz hizasından topuğa kadar uzanan bu yapı doğal bir zırh görevi görürken aynı zamanda zolánlara has özel bir görünüş de verir.

  Göz Bebekleri; Zolánların göz akları ile irisleri aynı katman üzerindedir. Diğer canlıların aksine göz akı çevrede ve iris ortada değil, göz akı arkada ve iris onu tamamen saran ön katman üzerindedir. Göz bebekleri ise ortada, dikey biçimde uzanır, lakin ışığa göre yuvarlak bir biçim de alabilir. Zolánların göz rengi kalıtsal olmaktan çok çevreye göre değişkenlik gösterir. Doğduğunda sarı gözlere sahip olan bir bebek, yetişkinlik çağından sonra turuncu ve yaşamının sonlarına doğru kızıl gözlere sahip olabilir. İlk renkler kalıtsal olarak geçse de değişen göz renkleri sonraki nesillere de değişmiş haliyle geçer.

  Vücut İzleri; Bazı zolánların vücutlarında doğumdan gelen vücut çizgileri vardır. Bu çizgiler yüzde göz çevresinden başlayarak boynuzlara doğru uzandığı gibi, ön kol kanatlarının üzerinde çeşitli desenler oluşturabilir. Bir kaplanın derisindeki desenler gibi zolánların derilerinde de bu izler ömür boyu ona eşlik eder.

  Cinsiyet Farklılıkları:

  Erkekler; Erkek zolánların iki boynuzu vardır. Boynuzlar alının üzerinde, saçların bittiği yerden başlar ve yetişkinlik dönemine varmış olan bir erkeğin boynuzu en az bir karış boya ulaşmıştır. Kişiden kişiye değişmekle birlikte erkeklerde genel olarak yukarıya doğru uzanırlar.

  Erkeklerde saçlar boynuzların başladığı yerden başlar, boynuzların altında saç çıkmaz. Sakallar boynuzların uzamayı kestiği gün çıkmaya başlar ve belli bir uzunluğa eriştiğinde daha fazla uzamaz. Bir erkek zolán ömrü boyunca sakallarına dokunmasa dahi belli bir uzunluktan öteye sakal uzatamaz. Bu uzunluk kişiden kişiye değiştiği gibi, en yaygın inanış -daha doğrusu bilgi- kişinin bilgisinin ve hayatta yaptıklarının sakal uzunluğuna etki ettiği yönündedir. hayatını kendi kabilesinde geçiren sıradan bir avcı erkeğin sakalları çok uzun olmayabilir, fakat daha bilgili olan ve daha çok okuyan bir zolánın sakalları çok daha uzun olacaktır.

  Erkek zolánlar genel yapı itibariyle oldukça irilerdir. Vücut kasları oldukça gelişmiş bir yapıya sahip olup esnek değil fakat güçlülerdir. Boyları 1,70 cm ile 2,30 cm arasında değişebildiği gibi genel ortalamaları 1,85 cm civarındadır. Ağırlık olarak 100 kilonun altında çok az yetişkin üye vardır.

  Dişiler; Dişi zolánlar erkeklerin aksine daha esnek bir yapıya sahiptir. Boynuzları yalnızca bir tanedir ve alının hemen üzerinden başlayarak geriye doğru uzar. Erkeklerin boynuzlarına nazaran daha uzun oldukları gibi bazılar ense hizasına kadar uzanır. Ayrıca gene erkeklere kıyasla daha ince bir boynuza sahiplerdir.

  Dişi zolánların saçları oldukça hızlı uzar. Vücutlarında saç dışında herhangi bir tüy bulunmaz, fiziksel olarak bu imkansızdır. Kulakları erkeklerinkine nazaran biraz daha küçük ve sivriye benzer yapıdadır fakat gene de elflerinkine kıyasla oldukça yuvarlak kalır. Vücut yapıları kaslıdır fakat oldukça ince görünürler. Ağırlıkları tamamiyle kas ve kemikten gelir, belli bir gelişimden sonra vücutları hiç bir şekilde değişime uğramaz.

  Dişi zolánlar erkeklere nazaran daha uzundur. Vücut uzunlukları 1,80 ile 2,40 arasında değişir ve ortalamaları 2,00 cmdir. Ağırlıkları ise 80 kilonun üzerine neredeyse hiç çıkmaz. Vücutları güçlü görünmesine rağmen sıradan bir insandan daha esnek veya bir elf savaşçısından daha güçlü değillerdir.

  Irk Farklılıkları:

  Kuzey Zolánları; Kuzeyde yaşayan zolánların derileri beyaz-gri renklerdedir. Ne kadar karanlıkta yaşarlarsa o kadar kara, ne kadar kar görürse o kadar beyaz bir renge sahiptir derileri. kuzey zolánlarının vücutları baştan sonra ince tüylerle kaplıdır. Bu tüyler ilk bakışta görünmez, fakat dikkatli bir şekilde incelendiğinde tüm vücudu, hatta ön kol kanatlarının altını dahi sarmış oldukları görülür. Bu tüycükler kuzeyin sert şartlarına karşı ekstra bir koruma ve ısınma sağlar. Kuzey zolánlarının gözleri genel olarak koyu renklere sahiptir. Çevrenin kardan dolayı beyaz olmasının görüşlerini engellememesi adına zaman içinde bu şekilde bir modifikasyona uğramışlardır. Çoğunlukla siyah, kahverengi, bordo renkleri görülür.

  Kuzey zolánlarında saç ve sakallar da derileri gibi açık renklere sahiptir. Beyaz, gri, sarı renkler sıkça görülebilir. Bunun dışında vücut izleri de genellikle oldukça küçük ve çizgilerden ziyade benekler halinde çıkar. Renkleri çevreyle uyum sağlayacak şekilde gri, kahverengi veya beyazdır.

  Kuzey zolánları güçleri ve sertlikleri ile bilinirler. Soğuktan sakınmazlar, vücutları en sert soğuklara karşı zaman içinde modifikasyona uğrayarak güçlenmişlerdir. Derileri kalındır ve gözleri keskindir. Kış cüceleri ile uzun yıllar yaşamanın getirdiği bir avantaj olarak ticaret ve demircilik konusunda ustalardır.

  Güney Zolánları; Güney zolánları kuzeydeki ırkdaşlarının aksine sıcak havaya uyum sağlamışlardır. Derileri daha incedir ve koyu kahverengi, bej, kirli sarı ve buna benzer renklerdedir. Doğal yaşama alışıklardır, açık havaya ağaçlara da öyle. Gözleri genelde açık renklere sahiptir; yeşil, mavi, sarı, ela veya turkuaz renklerde gözleri vardır. Görüşleri çok uzaklara kadar uzanmaz fakat yakın mesafedeki tüm ayrıntıları ve hareketleri rahatlıkla fark edebilirler. Ön kol kanatları genelde derilerine benzer renklerdedir, vücut çizgileri de çoğunlukla koyu renktir.

  Güney zolánlarının saçları da bir çok farklı renkte görülebilir. Kırmızı, siyah, kahverengi, sarı, turuncu, lacivert ve gri renklerde saç renkleri olabilir. Kuzeydekilere göre daha dışa açık bir toplum olmalarına rağmen gene de içe kapanık sayılırlar. Çeşitli konularda yıllarca çalıştıkları olmuştur, kütüphaneler güney zolánlarında yaygın ve sevilen yerlerdir.

  Diğer; Kuzey ve güneyde yaşayanların dışında çeşitli yerlerde kabileler halinde yaşayan veya saklanan farklı soylar da bulunmaktadır. Fakat şimdilik bu ırklar hakkında çok bilgi bulunmamakta.
Uzay elbisemle kavgaya hazırım.

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Zolán Irkı - Sosyal Özellikler
« Yanıtla #3 : 16 Eylül 2011, 18:36:14 »
- Zolánlarda Aile Yapısı -

  Zolán halklarında kişi isimleri iki bölümden oluşur. İlk kısım kişinin adını, ikinci kısım ise aile ekini belirtir. Aile ekleri soy isim yerine geçtiğinden zolánların ikinci adları veya soyadları yoktur. Örneğin Zell'ar isimli bir zolánın aile eki 'ar'dır. Sonu 'ar eki ile biten kişiler aynı soydan geliyor demektir.

  Aile eklerinin soyad olarak kullanılmasına tezat oluşturacak şekilde zolánlarda aile yapısı çok güçlü değildir ve biraz da karışıktır. Kısaca değinmek gerekirse;

  Yetişkinlik çağına gelmiş olan zolánlar kendilerine eş bulma hakkına sahiptir. Eş seçiminde iki tarafın da görüşü önemlidir, fakat dişiler kendi tercihlerini sorulmadığı sürece söylemezler. Eğer bir erkek zolán bir dişi zolána eşi olmasını teklif eder ve dişi zolán bunu kabul ederse aile kurulmuş olur. Dişinin her zaman reddetme şansı vardır, fakat bir kez kabul edildikten sonra o bağı ölüm dahi ayıramaz. Bunun anlamı da bir şekilde dul kalan zolánların yeni bir eş bulamayacağıdır. Eş hayatta bir kez seçilir ve sonsuza kadar aynı kalır.

  İki zolánın aile isimlerinin bir yarısı birleşerek yeni kurulan ailenin ismini oluşturur. Eğer iki taraf da isterse aile ismi sadece kadının veya erkeğin aile ismi olarak kalabilir ve soy eki olduğu gibi yeni nesile de aktarılabilir. Bu uygulama genelde soylu ailelerin üyelerinde görülür.

  Aile kurulduktan sonra çocuk yapılırsa o çocuğa isteğe göre yeni aile adı veya anne ya da babanın birinin aile adı geçirilir. Bu dakikadan sonra çocuk annenin, anne ise babanın koruması altındadır. Erkek zolánlar her zaman dişileri korumaya yönelik hareket ederler ve dişiler de daima çocukları koruma içgüdüsüyle hareket ederler. Belki de bu sebepten zolánlarda 'baba' kavramı yoktur. Çocuk babasına karşı herhangi bir sevgi veya bağ hissetmez, yetişkin olduktan sonra babasıyla arasındaki tek fark birinin daha yaşlı olması veya aynı aile isminin taşıyor olmalarıdır. Dişi, zolánlar ise doğuştan gelen bir annelik içgüdüsüne sahiptir, bu sebepten çocukları yetişkinliğe geçse dahi onlar için farklı bir yerleri vardır.

  Zolán ailelerinde ikiden fazla çocuk çok nadir görülür. Toplumdaki ailelerin neredeyse yarısı çocuk sahibi değildir, diğer yarısının ise en fazla 1 ya da 2 çocukları vardır. Bu yüzden zolánlarda kardeşlik kavramı da çok yaygın veya güçlü bir şekilde görülen bir kavram değildir.

- Zihinsel Yönelimler -

  Zolánlar için her şeyden önce gelen şey mantıktır. Duygusal bir zolán yaratılıştan hatalı demektir. Duyguları vardır, fakat asla ama asla mantıklarının önüne geçemez. Bu özellikleri toplumsal yaşantılarına çok farklı yönler vermektedir.

  Bir zolán eş seçiminden hayatta yaptığı mesleğe kadar her şeyini kendisi ve çevresi için en iyi olacak şekilde seçer. Karşısına gelen tüm seçim haklarında mantıklı olanı seçer, sonuçların getireceği duygusal sonuçları daima ikinci planda tutmak mecburiyetindedir. Bunu yapmayı reddettikleri takdirde içlerinde büyük bir boşluk hissi oluşur ve asla rahat edemeyecekleri bir ruh haline girmeye başlarlar. Akılları onlar için her şeydir. Duyguları ise ikinci planda kalmaya mahkumdur.

  Eş seçiminde teklif alan dişi zolán karşısındaki bireyin kendisini koruyup koruyamayacağını, aile yapısına uyup uymayacağını, ileride yaşanabilecek her türlü olayı ve daha bir çok etkeni göz önünde bulundurarak kendisi için en iyi olanı düşünür ve buna göre teklifi yanıtlar. Aynı şekilde çocuğu olduğunda onu koruyabilecek bir pozisyonda olabilmesi ihtimaline kadar derin düşünmek durumundadır. Erkek zolán da aynı şekilde karşısındaki dişinin kendi hayatına yapacağı her türlü değişikliği düşünüp kendisi için en iyisini seçer.

  Doğuştan gelen bir diğer yönelimleri ise daima saflıklarını koruma çabalarıdır. Zira zolánlar yapı olarak belli bir süre birlikte yaşadıkları ırkların özelliklerini almaya ve yozlaşmaya başlarlar. Uzun süreli birliktelikler iki tarafın da birbirine giderek benzemesine sebep olur. Bu farklı bir ırk için olduğu kadar farklı  bir soy için de geçerlidir. Alçak gönüllü bir dişi zolán, kendini beğenmiş bir erkek zolán ile bir süre birlikte olduktan sonra alçak gönüllüğünü yitirip bencilleşmeye, erkek zolán ise eskisinden daha duyarlı davranmaya başlayacaktır. Bu, hayatlarının her alanında onları kovalayacak bir özellikleridir.

  Adaptasyon özelliklerinden dolayı zolánlar dış milletlerle uzun süreli iletişimlere sıcak bakmazlar. Kendi içlerine kapanık bir şekilde, kendi ırkından kişilerle yaşamak isterler. Bir çok halkta gezginlik yaygınken zolánlarda bu bir çeşit ceza, bir çeşit sürgün mahiyetindedir. Çünkü bir kez Aesten'e açılan bir zolán asla geriye eskiden olduğu gibi gelemeyecek, mutlaka karşılaştığı, gördüğü, vakit geçirdiği kimselerin özelliklerini benimsemiş olacaktır.

  Bu adaptasyon özelliği aynı zamanda genetik olduğundan dolayı kısa boylu bir halkla birlikte yaşayan zolán halkının her nesilde boyu daha da kısalacak, büyük burunlu insanların sürekli gelip gittiği bir şehirde yaşıyolarsa her nesil daha büyük burunlu olacaktır. Bu özellik ciddi anlamda zolánları kendi içlerine kapanık olmaya itmiştir.

Uzay elbisemle kavgaya hazırım.