Marangoz'un Doğuşu
Bölüm 1 - Ralph'ın Ormanı Kanın damarların içinde dolaştığı , buğdayın taşların arasında ezildiği ve insanların ‘’Refah için !’’ dediği bir dönem. İnsanların yaşamlarını yaşlı Dünya’nın sırtından kazandıkları ,onun sırtındaki yerler için birbirleri ile mücadele ettikleri bir dönem.
Akşam yemeği sırasında herkes önlerindeki etleri iştahla yudumlarken , Baba Ernald önünde duran ve içi geçmek üzere olan şeftaliyi ısırdı , Ağzını şapırdatarak:
''Tanrı yardım ederse bütün hasatı Henry’e satacağım ve çok iyi para alacağım.’’ dedi.
Anne Esilia yüzünden rahatça okunabilen mutluluk ifadesiyle tam bir şey söyleycekti ki ailenin tek oğlu olan Ralph yüzündeki alaycı sırıtışı saklamak için başını öne eğdi ve tabaktaki etleri tahta kaşıkla ezerek:
''Kel Henry !’’ dedi ve göz ucuyla masada oturan aile fertlerine baktı.
Aslında bu bakış söylediği sözün annesinin yüzünde tebessüm oluşturup oluşturmadığını öğrenmek içindi zira annesi bu şekilde yapılan şakalara gülerse babasınında kızmayacağını anlardı. Annesinin yüzüne daha gelememişken sofradan kahkahalar yükselmeye başlamıştı bile . Baba Ernald iki elinide havaya kaldırıp indirirek ve başını aşağı yukarı sallayarak:
''Kel olması alacağımız parayı değiştirmiyor ukala Ralph. ’’ dedi.
Anne Esilia göz kırparak:
’’Baban haklı Ralph konuşmalarına dikkat etmelisin !’’ dedi.
Annesinin koruması altında olduğunu anlayan Raplh başını öne eğerken uzun saçları arasından annesine öpücük yollamayıda ihmal etmedi.
Devimer ailesi Solera şehirne bir fersah uzaktaki Eskaf kasabasında yaşıyordu. Bu kasaba çiftçileriyle ünlüydü şehrin yarısı yiyeceklerini bu kasabadan temin ediyorlardı ve tabii bazı soylularda. Kasabada sık sık av ve yemek pişirme turnuvaları yapılırdı . Bu seneki yemek pişirme turnuvasına tabi ki bayan Esilia da katılıcaktı. Son altı yıldır jürinin en gözde yarışmacısıydı, bu kadar uzun süre olmasına rağmen her sene evde aynı heyecan yaşanıyordu daha doğrusu Anne Esilia heyecanlanıyordu . Ralph ise her sene bir sürü angarya iş yapıcağı için içten içe turnuva hakkında söyleniyordu. Sabahın erken saatlerinde deneyimli ama bir o kadar da heyecanlı yarışmacı Esilia domatesler kurutuyor , türlü sebzelerin yaprakları teker teker ayıklıyor ve onlarca baş soğanın sadece cücüklerini alıyordu. Ralph ise yatağında olabilecek en saçma pozisyonda uyuyordu. Raplh’ın deyimiyle Prenses Esilia elindeki bıçağı ve kestiği domatesi bırakarak merdivenleri çıktı , içerisinde kasabanın en pis kokan çoraplarının olduğu odanın kapısına geldiğinde elini burnuna götürmekten başka çaresi yoktu , kapıyı açtığında ise kokusunu almadığı ama tahmin ettiği , dışarsına göre daha sıcak bir hava Ralph’ın odasına hoş geldiniz diyerek yüzüne vurdu. Esilia’nın etrafa biraz baktıktan sonra bir eliyle burnunu tutuyor bir eliyle de etrafı toplayıp civarın en pis çocuğunu uyandırmaya çalışıyordu. Ralph hala yatıyordu annesinin her dürtüşünde yatağının içine biraz daha gömülüyordu . Esilia odadaki pencereyi açtığında pencerenin dışına yuva yapmış bir güvercin gördü . Her ne kadar oğlunun korkacağını bilsede o an için yapacak başka bişey yoktu. Güvericini ellerinin arasına alıp oğlunun elinin üzerine koydu. Ralph annesinin eli sandığı güvercin ayağına dokunduğunda güvercinin kanat çırpışıyla ve çıkardığı seslerden dolayı birden yataktan fırladı o kadar ki başını yatağın başına çarpmıştı. Anne Esilia uzunca güldü ve ellerini beline koyarak:
‘‘Giyinip , temizlenip sofraya inmeniz için beş dakikanız var Kral Ralph yoksa aç kalıcaksınız !’’ dedi.
Ralph güvercinin odada olduğunu unutmuştu gerinmek için ellerini iki yana açtığında sol eliyle güvercine vurdu odada yine bir muharebe başlamıştı hemen odadan çıkıp banyoya doğru yol aldı. Esilia ise arkasından bakarak onu ne kadar sevdiğini içinden geçirdi. Beş dakika sonra aşağıda , kahvaltı için mutfaktaydı annesinin gözlerinin üstünde olduğunu çoktan anlamıştı , masadan kalktı annesine doğru reverans yaparak:
''İstekleriniz benim için emirdir Prenses Esilia !'' dedi.
Aldığı iltifat ve vericeği görevin çoktan kabullenilmesinin verdiği mutlulukla gülümseyerek:
''Sevgili ormanından , aletlerinden ve tabiki senden malzemelerim için bir sandık istiyorum , bu sene biraz erken hazırlandım galiba bozulmalarından korkuyorum.’’ dedi.
Yüzündeki gülümseme yerini endişeye bırakmıştı . Ralph ağzını yudumlarla doldurmuş hem onları yutmaya çalışıyor hem de çantasını sırtına geçiriyordu. Annesinin yanına giderek:
'' İstekleriniz benim için emirdir prenses!’’ dedi ve annesinin yanağıyla dudağı arasında kalan ufak deri parçasına öpücük kondurdu . O ormanına doğru koşarken annesi ardından bakarak:
‘’Dikkatli ol !’’ diye bağırdı. Ralph arkasına bile bakmadan ormanına gitmeninde heyecanıyla:
'’Tamam anne !’’diye bağırdı.
Bu genç delikanlı çok iyi bir marangozdu tahtalarla uğraşmayı onlara şekiller vermeyi çok seviyordu hatta gününün yarısını ormanda geçirirdi. Ailseinin nerdeyse her ihtiyacını karşılayabiliyordu . Babası onun iyi gelirli bir tüccar olmasını ve refah içinde yaşamasını istiyordu fakat onun aklında çok farklı bir seçim vardı ne tüccarlık ne de marangozluk o bir asker olmak istiyordu daha doğrusu bir savaşçı . Turnuvalara katılmak ve ya kısa yolda mal taşıyan kervanları korumak istiyordu ama bunu ne babasına söyleyebilirdi ne de gerçekleştirebilirdi.