Kayıt Ol

Mavi

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Mavi
« : 07 Aralık 2008, 15:15:54 »
Okulun piyanosunun başında sevdiği melodiyi tek eli ile ayakda miskince çalıyordu. "Henüz sabah ama kış gecesinden daha karanlık, henüz geç değil ama yapılabilecekler çok az..." gibi şeyler düşünüyordu. Düşünmeyip yapmak istedi bir an. Önceki günlerin ve yarınların gününü lekelememesi için yapması gereken bugününü onunla geçirmekdi. Boş müzik sınıfından çıktı ve kalabalık yüzlerin yanlızlığında, derin ve aydınlık koridorda onun cam kenarında durduğu noktaya kadar yürüdü, ona seslendiğinde bunu gerçekden yapmalı mıydı son kez düşündü. Sadece o gün için düşünmeyi kesti.
          k-eh? ben?
          o-evet. hmm, sadece bu gün için yarını ve geleceği unutmak ve bir yerlere gitmek ister misin?
          k-ne şimdi bu resmi konuşma böyle?
          o-hadi gidelim...?
          k-dersleri mi asacağız yani?
          o-ermm. Evet dürüst olmak gerekirse derslere girmeyeceğiz.
Kız gülümsedi, aldırmıyordu sanki. Dersleri sürekli asan biriydi zaten o oğlanın aksine. Onlar yolda yürürken eski günlerden bahsettiler. Kız uzun zamandır böyle konuşamadıklarından yakınıyordu oğlan ise hayatında ilk kez okulu asmıştı ve bu ikisine de komik geliyordu. O çok çalışkan onurlu bir öğrenci değildi sanki, bugün o ikisi eskiden olduğu gibi birbirlerinin en iyi arkadaşıydılar. "Mavi gök yüzü bembeyaz bulutları ile onları selamlıyor" şeklinde düşündü şimdiyi yaşayan oğlan ve sordu ,
           o-cebimizdeki para ile nereye kadar gidebileceğimiz merak ediyor musun?
           k-aslında her zaman gitmek istediğim bir yer var ama ne yapacağız orada?
Oğlan gülümsedi ve metro durağındaki marketten elinde parlak resimler ile süslü büyükçe bir kutu ile çıktığında kız onu anladı. "amatörler için havai fişek" yazıyordu kutuda. Havanın kararmasına çok vardı ve en yakın kumsala gitmeye karar verdiler. Paralarının el verdiği en yakın kumsala.
Metroda 300km/s hızla giderken onlar sessizdiler, yinede anlaşılmış bir huzur vardı aralarında. Oğlan sessizliği bozdu
           o-küçükken sakladığımız o sırrı anımsıyor musun? Kimseye anlatmadım.<kız nefesini tuttu>
           k-sahi ne oldu ona?
           o-onu bir kere kullanmayı düşündüm. Bilirsin sinir bozucu bir öğretmen vardı ve gerçekden yok olmasını istedim.
           k-ciddi olamazsın?!
           o-yapamadım. Onu gömmeliyiz.
İkiside kesintisiz güldüler ama oğlanın birşeyi söylemesi ile sustular, şu anda o yanımda. 4 durakda metro değiştirdiler ve sonunda kaybolduklarına karar verdiklerinde paraları kalmamıştı. Akşam saat 9du ve onlar ilk akıllarına geleni yaptılar, bisiklet çaldılar. Yaz aylarının sonlarından bir serin gecede yokuş aşağı oğlan sürerken ve kız arkasında ona tutunurken dün ve yarın yoktu. Gerçekden kaybolduklarına emin oldukları bir anda 4 araba aniden tüm hızları ile tenha yolda etraflarını sardı ve sevimsiz bir müzik her yeri kapladı. Şu beş para etmez insanlardan oluşan ama oldukça değerli arabaları ile cirit atmayı seven topluluklardandı. Tuaf saçlı ve geceleyin güneş gözlüğü takan, tuaf kıyafetli biri önlerindeki arabadan çıktı.
            t.a.-uuu, yanındaki gerçekden iyi bir parça evlat. Bak ne diyeceğim onu bırak ve yoluna devam et.
            o-Oldukça ateşli değil mi? Bak ne diyeceğim bunu burada bırakacağım ve ikimizde gideceğiz.
kastettiğinin iki arkadaşın ilk okulda bir gece gizlice girdikleri bir çete evinden çaldıkları el bombası olduğunu bilmeyen tuaf adam sırıttı. Oğlan çantasından koyu yeşil armut büyüklüğündeki şeyi çıkarınca bir an şaşaladı ve arabalarından yeni çıkmış birkaç kişi ile beraber topukları kabaetlerine çarpa çarpa koşmaya başladı. Çoğu insan onun gerçekliğini düşünürdü sanırım ama pimi çekilince, çeken son sürat kaçmaya başlamışsa sizde kaçarsınız. Patlamanın ardından bir süre sesler yok oldu ama koşan adımlarının seslerini duymaları uzun sürmedi. Arkalarından gelen kimse yoktu.

Durmadan koştular sabaha doğru olduğunda halen koşuyorlardı. Ne bir dükkan nede metrolar açıkken beşparasız yanlarında bataryaları bitmek üzere olan cep telefonları ile kumsalı bulduklarında hissettikleri şey sadece mutlulukdu. Yorgunluk her zaman ertesi gün çıkar ama yarın yoktu bugün. Gece bitmeden kumsala varmaya çalıştılar ama gün ağırıyordu ve ayakkabılarını çıkarıp sakin sulara birkaç metre kala kumlarda yürürken yine sessizleştiler. "Dünya oğlanın söyleyeceklerini dinlemek için kulak kabartmıştı" şeklinde düşündü bu sefer oğlan.Fişekleri gün doğmadan yakmaları gerekiyordu aslında, geç kalmasalar yabana gitmezdi ama önemli değildi şimdi bu. Oğlan yarınını artık anlatmalıydı ama önce kız konuştu
          k-söylesene. Neden bizi buraya getirdin?
          o-yarın...taşınıyorum, ailem ile.<kız ona döner ve anlamaz gözler ile bakar>ben gidince herkes beni bir süre sonra unutacak. Eski bir arkadaşım bir ara taşındığında benim onu unuttuğum gibi<kıza bakıyordu>bu belli bir şey ve elbet olacak ama birden, seninle birşeyler yapmak istedim. Eskiden olduğu gibi, bir yerlere gitmek istedim... işte böyle.

şimdi ikiside denize bakıyordu ve kız derin bir soluk çekip konuşmaya başladı.
          k-ben, küçükken sen yan komşumken her zaman seni taktir etmiştim, sevmiştim sanırım... ama şimdi...
          o-3. sınıflardan şu çocuk değil mi?<kız şaşırır ama denize bakmaya devam eder>
          k-biliyor musun?
          o-evet...her zaman biliyordum.<dönüp ona baktı> onunla gerçekden uzun zaman yürüyorsunuz.
<uzun birer sessizlik vardı her cümleden sonra. Anlamlı ve kavrayış dolu gergin sessizlikler...>
          k-hmm.
          o-biliyordum.
          k-hadi geri dönelim. <sesi çatlamıştı ve boğuklaşmıştı>
İlk metro istasyonuna kadar sessizce yürüdüler. Oğlan ufak bir yalan söylemişti, geri dönüş parası vardı ama kız bunu sorun etmedi. Etseydi yalanın sebep olduğu unutulmaz gece yaşanmış sayılmazdı. O akşam 9da oğlan ilk tren ile ayrılacaktı ve kız ona elveda bile demedi.

Akşam 8.30da trenin kalkmasını beklerken onu bekledi ama gelmedi. İçi buruk elinde yarım boş kola kutusu ile trende yerine oturduğunda annesi bir sorun olup olmadığını sorduğunda ne diyeceğini bilemedi. Ama sanki anlamıştı. Anneler hep anlar. Tren yavaşça kalktığnda ve hızlanırken güneş son ışıklarını da vermişti. Camdan dışarı baktığınıda mavi göğün yok olurken onun için üzüldüğünü hisseti, o ise üzülemiyordu bile ama sonra onu gördü;
ellerine alabildiği kadar fişek ile gök kuşağının her rengiyle kollarını sallayan kız ona son elvedasını söylüyordu. O an o kadar yavaş ve güzel geçti ki kumsaldaki tüm o konuşma benliğinden silindi anın büyüsüyle. Kız ağlamıyordu, çünki ona son elvedasını söylemişti kararmakda olan mavi gök yüzü altında. Yinede bir burukluk kalmıştı sanırım.

Not: Genius party 7. bölüm "babyblue" nun senaryosunu gönlümce ufak değişikliklere uğratıp paylaşmak istedim. 14dk lık kısa bir film aslında bu. Animenin kendisi kadar etkileyici oldu mu bilmem ama yazarken keyif aldım. Bana ait olan tek şey anlatım.

Çevrimdışı Lucilla Clarté

  • ****
  • 935
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mavi
« Yanıtla #1 : 08 Aralık 2008, 20:09:17 »
Okurken şöyle bi gittim geldim. Resimlerle olması hoşuma gitti, daha bi dış dünyaya uyarlanabilir olmuş sanki.

Sevdim bunu, senaryosu senin değil belki ama anlatımı gayet hoş, tebrikler. =)

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Ynt: Mavi
« Yanıtla #2 : 08 Aralık 2008, 20:22:15 »
Teşekkür ederim, beni sahneleri-müzikleri-konsepti ile çok etkiledi. Uzun zamandır izlediğim en güzel şeydi sanırım. İzleyen herkes bu hikayeyi farklı anlatır gibi geliyor bana...

Çevrimdışı Lucilla Clarté

  • ****
  • 935
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mavi
« Yanıtla #3 : 08 Aralık 2008, 20:32:22 »
O zaman bi de izleyip yorum yapmalıyım sanırım. =P

Çevrimdışı Nefertari

  • ****
  • 1517
  • Rom: 6
  • Bla bla böö
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mavi
« Yanıtla #4 : 11 Aralık 2008, 15:58:57 »
Hoşuma gitti.Çok güzel akıcılığı var..Animeyi de izlemek istedim şimdi. (=

Çevrimdışı hanne

  • **
  • 326
  • Rom: 4
  • maybe one day...
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mavi
« Yanıtla #5 : 26 Ekim 2009, 19:16:53 »
Resimlerle ayrı bir hoşluk katmışsın...
....Sanki bir erik ağacına çıkmıştım da orada üzüm yiyordum  ama bahçe sahibi gelince cevizleri neden yediğimi sormuştu....