Kayıt Ol

Mixta

Çevrimdışı Camelot

  • *
  • 3
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Mixta
« : 19 Mayıs 2014, 12:59:51 »

Önsöz

Her canlı güç elde etmek için yapabileceklerinin sınırlarını zorlar.

Fakat sadece bazı canlılar güç için saf gücü yok etme riskini göze alarak yaşar.

Fakat Sacra'da nobileler, Nil'de ise nullalar yaşar. Her iki gezegende de Sacra'nın yasaları uygulanır.

Nil'de her on yedi yaşına giren nulla bu gezegenin en görkemli yeri olan 'Güç Eğitim Merkezi'ne yollanır.

Docetler tarafından eğitim aldıkları bu yer ise Nocte ve Mane adındaki iki görkemli şatodur.

I - Mutlak Kalkan

     Mekanik sesler kulağımı tırmalıyordu. Karanlıkta bariz bir şekilde yüzüme çarpan beyaz ışık, ıslak zemin, odanın küçüklüğü buradaki her şey bir nullayı çıldırtabilirdi. Fakat ben daha rahatsızlığımın farkına varmak üzereyken etrafımdaki saydamlık, sadece benim görebildiğimi bildiğim parıltılarını saçmaya başladı. Tanıdığım doğduğumdan beri sahip olduğum hisler içime doluyordu. Zaman kavramı yok oluyor tenim rahatlatıcı bir şekilde uyuşuyordu. Birkaç saniye içinde sesler duyamayacağım kadar azalmış, ışık loş bir hal almıştı. Islak, sert zemin yerini pamuksu, kuru bir yüzeye bırakmıştı. Her şey kısa bir süre içinde uygun bir düzene oturmuştu.

     Yapabildiklerimin sadece bununla sınırlı kalmadığını biliyordum. Fakat onu keşfetmeye ya da geliştirmeye ihtiyaç duymuyordum. Sadece duygularım ve düşüncelerimle bile o benim bir parçam haline geliyordu. Ellerim kadar bana aitti fakat ellerim gibi istemli bir düzenekte kısıtlı kalmıyor onlar gibi zarar görmüyordu. Benim hissedebildiğim ve tam anlamıyla varlığından yalnızca benim haberdar olduğum derimin üstündeki bu saydam tabaka beni en iyi şekilde yaşatmak için benden çok daha fazla çabalıyordu. Buna karşın varlığım ve zarar görememem nobileler için hiç de kolay değildi. Onlara kaosu getirdiğim çok açıktı. Gücüme değer biçmeye çalışıp benden kaçınmalarına rağmen delice bir arzuyla bilimsel çalışmalarını yürütmek istiyorlardı. Bana ait bu parçaya bir isim bile bulmuşlardı. Benim tercih etmeyeceğim kadar görkemli ve benim isteksizliğime karşın gücü somut bir şekilde çağırıştıran bir isimdi bu.

II - Nil Okumak için tıklayınız.

Çevrimdışı Camelot

  • *
  • 3
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Mixta / II - Nil
« Yanıtla #1 : 19 Mayıs 2014, 13:39:33 »
II - Nil

     “Kalk artık Quem. Quae hazırlandı bile sen hala uyukluyorsun.” Hayatımdaki en büyük gerçek hatta beni tanımlayan bir cümleydi bu. Fakat sıcak yatağımdan kalkma düşüncesi ne kadar zor ise aşağı inip annemin hakkımda söyleyeceklerini dinlemek de bana o kadar zor geliyordu. Annemin mutfaktan gelen bağırışları da durumumu hiç hafifletmiyordu. Bir süre daha oyalandım ve odama veda edip merdivenlerimizin gıcırtısıyla ritimsel bir şekilde aşağı kata doğru süzülürken -tabi süzülme kelimesi benim için ne ifade ediyorsa- annemin son sitemli cümlelerini dinledim. Evimiz en uzak iki odadan birbirimizi duyabilceğimiz kadar küçüktü. Buna rağmen annem sesini kullanmaktan hiç çekinmezdi. Ve ne yazık ki bu gürültünün sebebi herzaman ben olurdum. Çünkü her şekilde mükemmel olan biriyle yaşamak zayıf noktalarımı -malesef onlardan da epeyce var- daha belirgin bir hale getiriyordu.

     "Bu saatte kalkıp benden yemek beklemiyorsun herhalde."

     “Hayır. Aslında senden hiçbir şey beklemiyorum. Beni sabahları kaldırman da dahil olmak üzere...” Bildiğim iki gezegendeki canlıların toplamını hesaba katsak da kimsenin annesine benim gibi davrandığını düşünmüyordum. Fakat benim inandığım ‘sevgi’ ailem için olsa bile karşılık beklerdi. Annemin bana karşı hislerine inandığım kadar ona karşı sempati besliyordum. Quae içinse sadece nefret, öfke ve kıskançlık kelimelerine sahiptim. Bu da annemle olan ilişkim kadar normal olmalı ki doğduğum andan beri onunla kıyaslanıyordum.

     "Gerçekten iki dakika arayla mı doğdunuz?"

     "Evet, maalesef."

     "Kim büyük peki?"

     "Bunu tahmin etmek zor olmasa gerek Cura. Tabii ki Quae".

     Cura’nın yüzünde anlayamadığım bir hayranlık ifadesi vardı. Ve bazen sorularının hiç bitmeyeceği hissine kapılıyordum. Yine de onunla aynı odada kalmak ve Mane’de birlikte yaşamak hoşuma gidiyordu. Her nulla gibi biz de on yedi yaşında Nil gezegeninin en yüksek yeri olan uçsuz bucaksız ve sayısız uçurumlarının ortasında kocaman bir alana inşa edilmiş bu şatoya ya da şatolara geldik. Nil bir yığın taş ve bolca sudan oluşan bir gezegen olmasına rağmen yaşamak için uçurumlarla savaşmamız gerekiyordu. Ve ailemle bu gezegenin en alt katmanlarından birinde kaldığımız için Mane’e ilk geldiğim günü unutamıyorum. Kabus gibi bir çocukluğun ardından burası bana kurtuluş anahtarı gibi gözükmüştü.

     Fakat her yeri kabusa çeviren kişiler olması gerektiği gibi Mane’de de saygı değer docetlerimiz annemin bütün görevlerini üstlenmişlerdi. Hatta fazladan bir yığın ödev, görev ve zorunlu sorumlulukları hesaba katmıyordum bile. Sabahın ilk saatlerinde uyandırılmak ise benim için işkence gibiydi. Buraya geleli neredeyse bir yıl olacaktı. Yine de ne sabah kalkmaya ne de uykulu bir şekilde Cura’nın sorularını cevaplamaya alışabilmiştim.

     "Yine geç kalıp docetten azar işiteceğiz."

     "Bu da benimle arkadaş olmanın cezası küçüğüm."

     Cura ufak tefek olduğu için tanışmamızdan kısa bir süre sonra ona böyle hitap etmeye başlamıştım. nullalar genelde aynı fiziksel özelliklere sahiptir. Uzun boylu olmak ve koyu saçlarla renkli gözlere sahip olmak gibi... Cura ise açık mavi gözlere sahip olmak dışında bunların hiçbirine uymuyordu. Kısa saçları ve sevimli yuvarlak yüz hatlarıyla tatlı bir bebeğe benziyordu. Alışık olduğumuz mavi elbiseyi ve koyu mavi pelerini sistematik bir düzende giyip saçlarını kalktığından beri sayamayacağım kadar fazla taramış olmasına rağmen bir kez daha titizlikle taradı. Ben ise çoktan neyi nasıl giydiğimi farletmeden üstüme geçirmiş koyu uzun saçlarımı her zaman ki gibi dağınık bir şekilde toplamıştım. Daha sonra Cura’nın hazırlanma süresini de kullanıp yatağıma uzandım ve sorularından fırsat buldukça uyumaya çalıştım. Birkaç dakika sonra gitmemiz gerektiği ve geç kaldığımızla ilgili cümleler kurup beni kalkmaya ikna etti. Şanslıydık ki salona docetle birlikte girdik. Ya da şansdan ziyade koridor ve merdivenlerde koşuşturmamıza ve kolunu bacağını incittiğimiz birçok nullaya borçlu olduğumuzu söyleyebilirim...

     Bu geleneğimiz haline gelmiş gibi salona girer girmez yine Quae’yle göz göze geldik. Hangi ortamda olursak olalım benim onu onun da beni bulması saniyelerimizi alırdı. Bundan hoşlanmıyordum fakat bunu inkar edemezdim. Uzunca bir süre anlamsız bakışlarla beni süzdü. Daha sonra salonun arka koltuklarında yerimizi aldık ve anlamsız cümleler yığını olan eğitimimizi dinlemeye başladık. Aslında günlerimiz hep aynı şekilde geçerdi bu yüzden kendi eğlencimizi kendimiz yaratırdık.  Bunlardan biri de yemek saatleriydi.

     Her zamanki gibi eğitim bitiminde herkes yemekhanede yemeklerini yerken biz Cura’yla gizlice bahçeye kaçtık. Sessiz bir köşede manzaraya karşı mutfaktan çaldığımız yemekleri yiyorduk. Yakalanmak gibi bir korkumuz olmuyordu. Çünkü docetlerde bizimle aynı  saatlerde yemek yiyorlardı. Bu yüzden rahat bir şekilde bu küçük kaçamağı  değerlendiriyorduk. Ne var ki Cura diğer günlere göre daha sessizdi.

     “Quem belki de Lux bugün bizi korkutmak için öyle şeyler söyledi. Olabilir mi?”

     “Zannetmiyorum.” Lux sevdiğim ve beni seven nadir docetlerdendir. Mane’e geldiğim gün kaybolduğum için bana odama kadar eşlik etmiş beni Cura’yla tanıştırmıştı. Sıcakkanlı sempatik bir adamdı. Sabah eğitimde söylediklerine hepimiz çok şaşırmıştık fakat böyle bir şeyle bizi kandırmaya çalışacağına gerçekten inanmıyordum.

Yasa I : Hiçbir Mixta'nın yaşama hakkı yoktur. Herhangi bir neden ve amaç bunu değiştiremez.

Yasa II : Hiçbir Nulla, Sacra'da yaşayamaz ve bunu talep edemez.

Çevrimdışı M.K.Immortal

  • **
  • 290
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mixta
« Yanıtla #2 : 21 Mayıs 2014, 01:41:19 »
Kısa bölümde fazla bilgi girişi olmuş. Daha bir şeyi sindirmeden diğeri geliyor ardı sıra.

Öykünüz nedense tanıdıkmış hissi uyandırıyor. Gerek isimler gerek anlatım olarak sanki bunu bir yerde görmüştüm gibi düşündürdü ki bunu kötü algılamayın. Yani çabuk kaynadım. Anlatım ve cümleler güzel. Ama bizim dünyamızla çok fazla benzerlik varmış gibi durması biraz göze batıyor. Yine de bu dünyalar hakkında daha fazla bilgi edinmeyi istiyorum :) Elinize sağlık.

Çevrimdışı Camelot

  • *
  • 3
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mixta
« Yanıtla #3 : 23 Mayıs 2014, 19:29:02 »
Teşekkürler yorumunuz için. Dünyamıza benzemesini bizzat ben istedim, çünkü ne kadar benzerse o kadar çabuk anlaşılır ve bölümleri hızla bir arada geçebilirim diye düşündüm. Belki hata ettim ama böyle daha rahat olur diye düşündüm. :)