Hoşuma gitti fikir. Aklımda iki mutluluk anı senaryousu ola gelmiştir kısa hayatımda. İkinci ve daha güçlü olduğuna inandığımı yazacağım.
Hava sıcaktır, nemlidir. Ancak dört bir yanda egzotik kuşların ve nice hayvanın uğultusu raks ederken dingin bir nehir kaynağında sık ağaçların arasından yeni sıyrılmış dev cüssesiyle bir fili izlemekteyimdir. Elimde eskiz defteri ve kömür. Fil öyle mutlu ki onu izlerken ben de mutluyum. Belki birazdan suya yanaşacak ve ferahlayacak. Bilmiyorum, önemli değil. Güneşte yeşil curcunalin tepesinden inmek üzere ancak o ancak su bulabilmiş; yüzü gülüyor. Yanımda ufak tefek erzak dışında eşya yok. Kıyafetler yöresel. Param yada ailem yok, geriye dönüp bakmamı gerektirecek tek önemli ve beni bağlayan sorumluluğum yok. Orada nehir kenarında ölsem kalsam sadece tanrı ve fil bunu bilecek. Ancak öyle huzurluyum ki çizgdiğim eskize yansıyor ve yaptığım işin tatmini ile mutlu oluyorum. Bilmiyorum, belki fil kalbimi tartıyordur.