Kingdom Hearts ile şans eseri gerçekleşen tanışmamın arasından epey bir zaman geçti ve o zamandan beri de en sevdiğim oyunlar arasındaki yerini korumakta. Odama kapanıp saatlerce oynadığım çok az oyun vardır, bu da onlardan bir tanesi. Kingdom Hearts'ta Sora adında, iki arkadaşıyla birlikte, yaşadığı adadan ayrılıp başka dünyalar keşfetmek isteyen ergen bir arkadaşı kontrol etmekteyiz. Olayların epey beklenmedik bir hal almasıyla, Sora isteğini tasarladığından oldukça farklı bir şekilde gerçekleştirir ve yeni dünyalar gezmeye başlar. Arkadaşlarından ayrı düşmüştür, peşinde karanlığa hizmet eden yaratıklar vardır ve nereden geldiği belli olmayan, peşindeki düşmanları öldürebilmesini sağlayan silah(lar)a sahiptir:
Keyblade. Esas oğlan Sora, başka yerlerde kayıp olmuş arkadaşlarını bulmak için, gezmedik dünya bırakmamaya kararlıdır.
Kingdom Hearts'ın en önemli, en ayırt edici özelliği Final Fantasy karakterleri ile Disney karakterlerini birleştiriyor olması. Disney'in en sevimli karakterlerinden Goofy ve Donald Duck yol arkadaşlarımız olup, bize yardım ediyor -biz de onlara yardım ediyoruz. Yalnızca Donald ve Goofy değil tabii ki, daha bir sürü Disney karakterine oyunda yer veriliyor. Aynı durum Final Fantasy karakterleri için de geçerli. Squall Leonheart'ından Sephiroth'una (Coliseum'u bana dar ettiğin günleri unutmadım nalet adam) bir çok karakter ile yolunuz kesişiyor.
Kingdom Hearts bir seri ve her oyunda hikayesi -aynı şekilde oyun mekanikleri de- değişiyor. PS2, PSP, Nintendo Ds gibi her konsola oyunlar veren bir seri, yalnız işin kötü yanı, her konsola çıkan oyun başka. Re:Chain of Memories hariç, o nintendo için çıkartılan Chain of Memories oyununun ps2'ye uyarlanması. Örneğin PSP'ye çıkan Kingdom Hearts: Birth by Sleep başka bir konsola çıkmadı. Oldukça fazla sayıda Kingdom Hearts oyununa imza atan Square Enix şu anda Kingdom Hearts 3 üzerinde çalışıyor. Konsolumun olmaması nedeniyle oyunu oynayamayacak olmamın yarattığı üzüntü, oyunun çıkmasına olan sevincimi bastırıyor. Bak yine üzüldüm.
Bu arada değinmeden geçmek istemediğim bir konu var: oyunun müzikleri. Olamaz böyle bir şey. Kesinlikle olamaz! Kairi'nin karakter müziği, oyunun menü müziği, Traverse Town'ın atmosfer müziği... Tek kelimeyle mükemmel. Açıp dinleyeyim bari. Utada Hikari'nin Simple and Clean şarkısı da sanırım benim için ecnebilerin guilty pleasure dedikleri şey. Arada köstebek köstebek açıp dinliyorum şarkıyı.
Kingdom Hearts'ın en sevmediğim yönü ise Gummi Ship. Ne ilk oyunda ne ikinci oyunda beğenemedim bir türlü. Gemiye yapılabilecek bir sürü güncelleme olduğu halde hiç birini yapmadım çünkü gerek yoktu. Oyuncuların karşısına herhangi bir zorluk veya eğlence öğesi koymayan, oyuna yalnızca oyun süresini uzatmak için eklenen bir özellik gibi geliyor bana. Onun dışında, gerek hikaye, gerek soundtrack, genel atmosfer ve seslendirme (ikinci oyunda Christopher Lee bulunuyor, var mı ötesi?), kontroller, hepsi çok güzel bir oyun deneyimi yaşatıyor.
Oyunu oynamış arkadaşlar varsa, yorumlarını esirgemesinler, birlikte nostaljinin canını çıkaralım. Şu resmi de şöyle bırakıp biraz canınızı yakayım.
Don't ever forget, wherever you go, I'm always with you.