Kayıt Ol

Özgür Cümlelerin Şehri...

Çevrimdışı Bars Elsa

  • **
  • 318
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Özgür Cümlelerin Şehri...
« : 24 Eylül 2010, 15:54:30 »

Kelimelerin konuştuğu bir şehirden bahsedilirdi.
Yüzyılları devirmiş bir efsane değildi belki,
Ama; bir kişinin bir kişinin bile bu şehirden haberdar olması yetti benim için.
Ve hazinemdeki en kıymetli tümceleri de alıp yanıma, koyuldum bu şehri aramaya.
Dilimden firar eden bu kelimeleri yere düşmeden, daha havadayken yakalayıp koydum çıkınıma.
Her bir harfi dizdikçe art arda, oluşan şiirlerin sonunda
Güneş batar ve tekrar doğunca söylerdi ne tarafa gitmem gerektiğini.
Kelimelerim sığmaz olduğu zaman torbama,
Güneş bir kere daha battı ve tekrar doğduğunda
"Hoş geldin" dedi, kelimelerin özgürleştiği diyara...

Sonunda, insan sesinden kurtulmuş kelimelerin şehrini bulmuştum.
Az gitmedim; dereleri kurutup, tepeleri düzledim, uzun zaman sonunda,
Güneşin, ufuk çizgisini geçemediği bir yaylada buldum kurulu olmayan kelime şehrini...
Derin bir nefes aldım önce, kumsal kadar yumuşak bu atmosferden.
Sonra, yorgun; ama kazanmış bir edayla düşüverdi torbam, elimden.
Daha şaşkınlığımı bile üzerimden atmaya fırsat bulamamışken,
Biriktirdiğim onca sözcük, kaçışıverdi etrafa aniden.
Binlerce gün batımında bana yarenlik eden onca harf,
Şimdi; özgür olabildikleri bu tek vahada, kurtulmak ister gibi benden,
Gördükleri en yakın akrabalarına doğru hasretle koşuyorlardı..
Zavallı bir şekilde onları izlemekten başka bir şey gelmedi elimden..
Ama; özgürlüğüne kavuşan her kelimemi, tek tek seyrettim, özgürlüğüne kavuştuklarını bilmenin mutluluğuyla.


"Umut", "çaresizliğe" sarılıyordu hasretle,
"Karanlık", "aydınlığın" elinden tutmuş,
Uçuşuyorlardı mehtabın eteğinde...
"Cesareti" aradım bir süre, anlayamadığım bir merakla,
Bir çocuğun yorganı altında, "korkuyu" teskin ederken gördüm.
Korkunun hemen ilerisinde "günah" ilişti gözüme,
Ve "sevabı" aradım pür dikkatle.
En çirkin eylemler tarafından çepe çevrelenmişti.
Gücüm yetmedi, korunmasız sevabı kurtarmaya.
Güzelliğin timsali olan kelimecik için akıttığım bir kaç damladan sonra,
Gözlerim, en sevdiğim kelimeyi aradı,
Aynı zamanda ölüm gibi korktuğum...
Neden sonra, kurumuş bir ağacın altında,
Çürük yaprakların üstüne tünemiş
Ağlarken gördüm onu!
Gözleri şişmiş, yanakları buruşmuştu nemden.
Zavallı sözcüğe bakakaldım uzunca bir süre.
Sonra omuzlarımı düşürdüm nedense ve ağır ağır adımlamaya başladım yetim kalmış sözcüğüme.
Yanına vardığımda fark etmedi bile beni!
Yumuşatabildiğim kadar zarif bir ses tonuyla söyledim; aklımda tutabildiğim son cümlelerimi,
"Neden ağlıyorsun bu izbe yerde küçüğüm?"
Dedi; "Aşkım ben, hep mahkumdum yalnızlığa...
Ve şimdi, öz vatanımda bile kimse tutmadı elimden..."


FreshBlood
Adil Öztürk
Burdur - 2010
Fantastikedebiyat@w.cn