Kayıt Ol

Pan'ın Labirenti...

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Pan'ın Labirenti...
« : 18 Ocak 2008, 07:21:21 »
'Gerçekler Sizi Sardığında Tek Sığınağınız Hayal Gücünüzdür'

Fantastik sinema, sinemanın vazgeçilmez türlerinden biri olmuştur.Yıllarca bu türde başarılı örnekler verilmiştir.Özellikle son yıllarda, The Lord of the Rings'le beraber, bu türe olan ilgi artmıştır.Haliyle son zamanlarda bu türden fazlasıyla örnek çıktı karşımıza.Ne var ki fantastik sinemanın kendi içerisinde yeni bir tür doğuracağı aklımızın ucuna bile gelmezdi.


Fantastik sinemanın kendine özgü kuralları (her ne kadar görünürde kurallar olmasa da...) olmuştur.Bu tür, insanları gerçek dünyanın acımasızlığından uzaklaştırır.İlla günümüzdeki birtakım olaylarla bir bağ kuracaksa, sembollik anlatımlarla bir bağ kurulur.(Lord of the Rings'te yüzük-politik iktidar ilişkisi gibi).Fantastik filmlerin kendine has bir üslubu da vardır.Örneğin iyi bir karakterin kötü karakter tarafından kovalanması sadece seyirciyi heyecanlandırmak içindir.Heyecan doruğa ulaştığı an iyi karakter tehlikeden sıyırır.Ne var ki El Laberinto Del Fauno'da hiçbir şey yolunda gitmez.Çünkü 'gerçek hayat acımasızdır!'(Filmde Ofelia gerçek hayattan koptuğunda, annesi öyle diyor.)


Filmin öyküsü, 1944 İspanya'sında geçmekte.İç savaş sona ermiş, dağlarda saklanan bazı adamlar yeni faşist rejime karşı savaşmaktadır.Bunu bastırmak isteyen rejim birtakım karakollar kurmuştur.Bu acmısız dünyanın ortasında kendini kıskıvrak kapana kısılmış hisseden Ofelia (Ivana Baquero)nın ne düşler ülkesinde ne de gerçek hayatta tutunamayışının öyküsüdür.

Öykü olabildiğine sert bir sekansla açılır. Küçük bir kız kanlar içinde yatmaktadır. Daha ilk karede seyircisini uyarır yönetmen. Sonrasında fantastik bir dünyanın kapıları aralanır. Hiç yalanın ve acının olmadığı bir yeraltı krallığında insanların dünyasının hayalini kuran bir prenses yaşarmış. Günün birinde muhafızlarını anlatan prenses saraydan kaçmış. Ama dışarı çıktığında güneşin parlaklığı onu kör etmiş ve geçmişe ait anıları hafızasından silmiş. Çok fazla acı çeken prenses sonunda ölmüş. Ama kral babası ruhunun günün birinde başka bir bedende, başka bir yer ve zamanda geri döneceğinden eminmiş.(Ferzan Özpetek'in Karşı Pencere'sini çekmesine vesile olan, evinin penceresinden Boğaziçi'nin karşı yakasında altın gibi parlayan damlı bir ev gören ve bu evi görmek için karşı kıyıya giden ve bu defa güneş karşı kıyıya vurduğundan kendi evini altın gibi gören çocuk gibi)


Bir taraftan annesinin (Ariadna Gil) ve doğmamış kardeşinin acılarını paylaşan Ofelia, diğer taraftan acımasız faşist, üvey babası Yüzbaşı Vidal'ın (Sergi Lopez) baskılarına boyun eğmek zorunda kalır. Vidal'i hiçbir zaman bir 'baba' olarak kabul edemez. Onu tek anlayan kişi Vidal'in hizmetçisi Mercedes (Maribel Verdú)'tir. Günün birinde bir Pan'la karşılaşan Ofelia için bir umut doğar. Ne var ki yeraltı dünyasına (ya da başka bir deyimle cennete) yeniden dönebilmesi için birtakım sınavlara tabi tutulur. (Adem'le Havva'nın yasak meyveyi yedikten sonra Cennet'ten kovulması ve insanoğlunun sınava tabi tutulması gibi). Pan aslında iyi biridir.Verdiği görevleri yerine getirirken, önüne birtakım kurallar koyar. Eğer bu kurallara uymazsa sınavı geçemeyecektir. (İşte bu durumda hiç kuşku yok ki Pan, Tanrı'yı simgeliyor. 'Bak ama dokunma' kuralı! Öyle ki sınavlardan birinde Ofelia şaşaalı bir yemek masasıyla karşılaşacaktır. Nolursa olsun hiçbir şeyden tatmayacaktır. Tek bir kırıntı bile.


Yönetmen bu iki dünya arasında öylesine muazzam bir paralellik yakalamış ki. Nitekim Ofelia, Dev Kurbağa görevini yerine getirmeye gittiğinde, öte taraftan askerler de gerillaları yakalamak için ormanın içine gidiyor. İki tarafın da görevi tehlikeli. Del Toro kamerasını o kadar mükemmel bir biçimde bir o dünyaya bir bu dünyaya çeviriyor ki, arada hiçbir zaman kopukluk meydana gelmiyor ve filmin temposu hiç düşmüyor.

Filmin en önemli kozlarından biri de hiç kuşku yok ki, karakter yaratmadaki başarısı. Oldum olası Schindler's List'teki Amon (Ralph Fiennes)'a bayılmışımdır.Su katılmamış bir kötüdür. İşte Yüzbaşı Vidal bana Amon'u hatırlattı. Babası General Vidal savaş alanında ölüken saatini bir kaya parçasına vurup parçalamış. Böylece oğlu tam ölüm saatini ve dakikasını bilecekmiş. Dolaysıyla bu saat Pulp Fiction'un Butch'ının 'altın saat'i kadar kıymetli. Esasında saatten çok zaman önemli. Öyle ki daha Vidal karakteriyle tanıştığımız an (Carmen ve Ofelia'yı beklrken) saatine baktığını ve '15 dakika geç kaldılar' demesiyle beraber bu karakterin ne kadar disiplinli olduğunu anlıyoruz. Şüpheli gördükleri baba, oğul iki çiftçiden çocuğun kafatasını içki şişesiyle parçaladıktan (rahatlıkla Gaspar Noe'nin İrreversible'ındaki yangın söndürme tüpüyle işlenen cinayetle boy ölçüşebilir.Evet bu bir fantastik film!) sonra, gerçekler su yüzüne çıkınca Yüzbaşı'nın verdiği cevap şu oluyor: 'Beni rahatsız edeceğinize şunları düzgün arayın'... Hepsi bu! Sergi Lopez Vidal rolünde, adeta harikalar yaratmış. Henüz 13 yaşında olan Ivana Baquero da kendisine verilen rolün hakkını fazlasıyla vermiş.


Filmin bir diğer önemli kozlarından biri de enfes müzikleri.Javier Navarete'nin harikulade müzikleri filmi unutulmaz kılıyor.

Bir film faşizmi bu kadar iyi anlatsın, başarılı oyuncu kadrosu muazzam karakterlere hayat versin, Spielbergvari ölümler olsun, acımasız olsun, harikulade efektler ve enfes kamera hareketleri olsun ve fantastik olsun; yılın filmi olsun!


Bundan yıllar önce Alejandro G. Innaritu Amores Perros'la, bir anda tüm dikkatleri Meksika'ya çekti. Bununla da kalmayıp '21 Grams' ve en Son Babel'le başarısını kanıtlamıştı. Diğer taraftan 'Children of Men'la Alfanso Cuaron kesinlikle hepimizi nakavt etmişti. Uzun tek plan çekimleri kısır sinema döngüsü içerisinde bir ilaç gibiydi ve Guillermo Del Toro yıllar boyunca unutulmayacak bir başyapıta imza atınca, haliyle hepimizin gözü Meksika'ya çevrildi. Umuyorum ki, bu ustaların elinden daha nice özgün ve kalıcı filmler izleriz.
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Herr Mannelig

  • ****
  • 924
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Ynt: Pan'ın Labirenti...
« Yanıtla #1 : 18 Ocak 2008, 20:21:30 »
Pan'ın Labirenti'nin bir de kitabı olduğunu bilmiyordum?!!
Contraataques muy rabiosos, deberemos resistir; Ay Carmela!



Çevrimdışı Amèlie

  • ***
  • 531
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Pan'ın Labirenti...
« Yanıtla #2 : 18 Ocak 2008, 22:20:18 »
*film, cannes film festivalinde 22 dakika alkışlanmış.

*yabancı film dalında 2006 oscar adayı. ülkesi meksika

*film, şiddet içerikli sahneleri yüzünden malezyada yasaklanmış.

*guillermo del toro, kitapları filme çevirmeden önce üstlerine yüzlerce not alırmış ve çizim yaparmış, yıllarca not yazdıktan sonra kitabını bir takside unutmuş ve projesinin suya düştüğünü düşünmüş velhasıl kelam, taksi şöförü kitabı bulmuş ve durumun önemini kavrayıp kitabı del toro'ya ulaştırmış.

* doug jones, filmdeki tek amerikalıymış, üstelik de hiç ispanyolca bilmiyormuş ve pan kıyafetini giydiği zaman karşısındakinin konuşmalarını duyamadığı için hem kendi repliklerini hem de karşısında konuşan kişinin repliklerini ezberlemek zorunda kalmış.

* filmdeki çocuk aslında 7-8 yaşlarında olmalıymış ama del toro ivana baqueronun oyunculuğundan çok etkilendiği için yaşı 11e çekmiş.

*film, en iyi makyaj, en iyi sanat yönetmenliği ve en iyi sinematografi dalında 3 oscar kazandı.

Uvv :P Böyleymiş işte :P

Çevrimdışı Herr Mannelig

  • ****
  • 924
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Ynt: Pan'ın Labirenti...
« Yanıtla #3 : 18 Ocak 2008, 22:34:28 »
Kaç kitaplık bir seridir peki bu, yazarı kimdir? -Film şahaneydi elbet, fantestik ögelerin yanında iç savaşta çok iyi yansıtılmıştı-
Contraataques muy rabiosos, deberemos resistir; Ay Carmela!



Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Pan'ın Labirenti...
« Yanıtla #4 : 01 Şubat 2008, 16:16:02 »
Pan'ın Labirenti'nin bir de kitabı olduğunu bilmiyordum?!!
Pan'ın Labirenti fantastik bir film, kitabı olduğunuda kim söyledi?
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı pleasant^^

  • ****
  • 1642
  • Rom: 12
  • bitch is back to the town.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Pan'ın Labirenti...
« Yanıtla #5 : 01 Şubat 2008, 18:17:56 »
Fantastik Edebiyat olunca bölüm kitap olarak algılıyor insan :hönk

so you ride yourselves over the fields and you make all your animal deals and your wise men don't know how it feels to be thick as a brick.

Çevrimdışı vital

  • *
  • 33
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Pan'ın Labirenti...
« Yanıtla #6 : 02 Şubat 2008, 17:03:39 »
Çok güzel bir yazı, tam filmin dokunaklılığına yakışır kıvamda olmuş. 2007'nin filmi olsun :) En sonunda Ofelia kardeşine kıyamadığı için Pan onu terkedermiş gibi yaptığında ve Vidal tarafından vurulan Ofelia elinden aşağı kan damlarken Mercedes onu bulduğunda ağlamamak için kendimi sıkmak zorunda kalmıştım :) Filmi izleyen br başka arkadaşım yeşilçam tadındaydı demişti. Erkek olmasına rağmen ağlamışmış  :hug  Helal olsun...


Çevrimdışı Neases

  • ****
  • 944
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
    • vieux-jeu =)
Ynt: Pan'ın Labirenti...
« Yanıtla #7 : 01 Mart 2008, 16:14:23 »
Terabithia Köprüsü'' nde ağladıysan bu filmde mutlaka ağlayacaksın

                                                                                           magicalbronze ( :P )

Eh, bu söz üzerine bu filmi izlemeye karar verdim bakalım ne oalcak.

Çevrimdışı Nefertari

  • ****
  • 1517
  • Rom: 6
  • Bla bla böö
    • Profili Görüntüle
Ynt: Pan'ın Labirenti...
« Yanıtla #8 : 02 Mart 2008, 22:17:03 »
Çok güzel bir yazı, tam filmin dokunaklılığına yakışır kıvamda olmuş. 2007'nin filmi olsun :) En sonunda Ofelia kardeşine kıyamadığı için Pan onu terkedermiş gibi yaptığında ve Vidal tarafından vurulan Ofelia elinden aşağı kan damlarken Mercedes onu bulduğunda ağlamamak için kendimi sıkmak zorunda kalmıştım :) Filmi izleyen br başka arkadaşım yeşilçam tadındaydı demişti. Erkek olmasına rağmen ağlamışmış  :hug  Helal olsun...

ay o bölümde bende kendimi çok zor tuttum (zaten pek acıklı bölümü yoktu =P).Bir de filmde beğendiğim nokta aslında bizim üzüldüğüm olay kız için mükemmel bir olay ve bunu süper yansıtmışlar.Tebrik ediyorum.

Çevrimdışı Neases

  • ****
  • 944
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
    • vieux-jeu =)
Ynt: Pan'ın Labirenti...
« Yanıtla #9 : 07 Mart 2008, 14:24:30 »
Hakanın tavsiyesinden kime zarar gelmiş ki, İzledim ya Hakan dediğin kadar varmış hani o bana ''Terabithia'da ağladıysan mutlaka ağlarsın bunda'' demişti. Ağlamadım ama gerçekten ölecektim yani çok iyiydi ya çok iyiydi Mercedes 100başının ağzını yırttığı yerde koptum gülmekten süper bi kadındı ya !! Ofelia adını sevmedim keşke bana danışsalardı (H() =P

Çevrimdışı Apocalyptique

  • **
  • 193
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Pan'ın Labirenti...
« Yanıtla #10 : 08 Mart 2008, 21:56:03 »
Az önce izledim ve deh$et ötesi bi filmdi..Cok cok sevdım cok ıyıydı,kesınlıkle herkesın ızlemesı gereken bır fılm (=

Çevrimdışı pleasant^^

  • ****
  • 1642
  • Rom: 12
  • bitch is back to the town.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Pan'ın Labirenti...
« Yanıtla #11 : 06 Nisan 2008, 18:20:16 »
Periler onu engellemeye çalıştığında onları kovarken Ofelia çok tatlıydı :D İvan'ın sonu iyi oldu.İç savaştan sonra olanları yansıtması da başarılıydı.Del Toro'yu seviyorum.

so you ride yourselves over the fields and you make all your animal deals and your wise men don't know how it feels to be thick as a brick.

Çevrimdışı Pitis^^

  • **
  • 277
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Pan'ın Labirenti...
« Yanıtla #12 : 06 Mayıs 2008, 18:29:58 »
Ya şu Yüzbaşı'na hasta oldum bitane adamın suratına şişeyi vuruyodu ya ''ağzını burnunu kırarım '' sözünü tam anlamıyla yansıtmış  ;D süperdii  :D

Çevrimdışı Arlinon

  • ***
  • 456
  • Rom: 14
  • Savaş ve Ateş
    • Profili Görüntüle
Ynt: Pan'ın Labirenti...
« Yanıtla #13 : 18 Haziran 2008, 21:05:24 »
Bence en güzel fantastik filmlerden biriydi. Film izliyorsanız kesin izleyin! :D

Çevrimdışı Lucilla Clarté

  • ****
  • 935
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Pan'ın Labirenti...
« Yanıtla #14 : 18 Haziran 2008, 21:09:09 »
Ya benim arkadaşlarım hiç beğenmemişti bunu o yüzden almamıştım. Ama Hakan abi böyle diyosa tamam. :P Ankara'dan alıncaklar listesine girdi. :melk