Kayıt Ol

Raisor - Raizo Shion

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Raisor - Raizo Shion
« : 16 Mart 2012, 02:24:34 »
KARAKTER KAĞIDI


Ad ve Soyad: Raizo Shion
Cinsiyet: Erkek
Kökeni: Avrupa
Yaş: 19
Fiziksel Görünüş: Gözlerinin ve kulaklarının yarısını örtene kadar uzanan sivri, ince telli, siyah ve yer yer koyu kırmızı saçlar, mavi gözler, zayıf bir beden.
Bulunduğu Şehir: Londra


Sağlık Durumu: 5/5
İçgüdü: 4
Seviye: 1 (8/10)


Özellikler

Güç: 3
Çeviklik: 4
Zeka: 5
İrade: 4
Karizma: 2
6. His: 6

Yetiler: Zihin Görüş, Gelişmiş 6. His

Para: 635$

Envanter:
Cep Telefonu
Haçlı bir Kolye (çoğu şeytani yaratığı uzak tutar)
Uzun Hançer x 2



DM Notu: Oyun ilerledikçe karakter kağıdına yapılacak değişiklikler benim tarafımdan bu mesaja eklenecektir.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Raisor - Raizo Shion
« Yanıtla #1 : 16 Mart 2012, 02:33:20 »


Londra. Sabah.

Raizo Shion en çok güneşin doğuşunu severdi. Belki de kendisinin o kilisenin kapılarında güneş doğarken Papaz Paul tarafından bulunması sebebiyle, belki de şehrin en sessiz ve masum olduğu zamanın sabah olması nedeniyle; ya da belki de ortalıkta kol gezen tüm kötülükler geceleri ayyuka çıkıp sabah oldu mu karanlıklara çekildiği için seviyordu sabahları. Belki de sadece ona hiç hatırlamadığı çok uzak bir geçmişten güzel anılar hatırlatıyordu sabahları; ama ne olursa olsun Raizo güneşin doğuşunu severdi.

Ne olursa olsun, o sabah da yola çıktığı zaman kendini huzurlu hissediyordu. Dün kilisede kaldığı odadan yine gelen-giden insanların konuşmalarını dinlemişti ve genç bir kızın içine saklanmış kötü bir ruh sezmişti. Dün kızı evine kadar takip etmiş, nerede yaşadığını öğrenmişti, ve şimdi de kızın okuduğu liseye doğru giderken tüm gün onu olabildiğince yakından takip etmeyi, eğer hislerinde haklıysa (ki genellikle haklı çıkardı) onu bu kötülükten kurtarmayı planlıyordu.

Arkasında güneşin yeni vurduğu muhteşem Londra binalarını bırakarak, kızın lisesinin olduğu Notting Hill'e doğru yürümeye başladı.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor - Raizo Shion
« Yanıtla #2 : 16 Mart 2012, 09:15:53 »
Hava sıcaklığının, mevsim normallerinden daha düşük olmasını, doğmasının üzerinden birkaç çeyrek saat geçmesine rağmen güneş bile engelleyememişti. Böyle havaları severdim. Hem güneş vardı, hem de hoş bir soğuk.

Bir süredir, ruhani bir kötülüğün varlığını hissetmemiştim. Hatta, iblislerin belki de bu son bir haftayı "Uluslararası insanları rahatsız etmeme haftası" olarak ilan etmiş olabileceği düşüncesi bile aklıma gelmiş, çehremde hoş bir gülücük yayılmasına neden olmuştu.

Ancak "Uluslararası, İnsanları rahatsız etmeme haftası" sona ermiş olmalıydı ki, daha dün, bir kızın izini sürüyordum. Bir sürü "Data gathering" araştırmalarına girişmiş, son olarak bugün, şüpheli kızın lisesinin bulunduğu Notting Hill'e varmıştım. Bu işi dikkat çekmeden yapmalıydım. Kız güçsüz olabilirdi lakin içindeki şey öyle değildi. İşe nereden başlayacağımı da tam kestiremiyordum doğrusu. Birçok liselinin dolaştığı bir okulda, böylesine bir kız büyük tehdit oluşturuyordu. İçimden bir ses, bu kız neyse, güçlü olduğunu söylüyordu. Bunu görecektik.

Şimdi ne yapabilirdim? Kılık değiştirip kızın velisi olduğumu söyleyerek data gathering işine devam edebilirdim. Kızın garip davranışlarda bulunup bulunmadığını, müdür ve öğretmenler ile konuşarak daha rahat saptayabilirdim. Ancak bu hem bir zaman kaybıydı, hem de belki de kızın ailesi olmadığımı anlayabilirlerdi. Bu da dikkatleri üzerime çekerdi.

Sonunda elimi kolumu sallaya sallaya okula girmeye ve dikkat çekmeden kızı izlemeye devam etmeye karar verdim.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Raisor - Raizo Shion
« Yanıtla #3 : 16 Mart 2012, 20:27:49 »
+1 Deneyim (Başlangıç)

Şarkı: Morcheeba - Enjoy The Ride

Raizo'nun kızı takip ettiği ilk yarım saat, onun hakkında gereğinden çok bilgi almasına yetmişti. Adı Faye Dyer idi. Lise ikinci sınıf öğrencisiydi ve tüm okul saçlarını boyatan küçük bir sürtük olduğunu iddia etse bile saçları doğal sarıydı.

Son iki haftadır mesajlaştığı Rick'e bugün hiç yüz vermemişti; ama ona attığı son mesaja bakılırsa öğle teneffüsünün sonunda kesinlikle yangın merdivenlerinde yiyişeceklerde. Hatta Faye, bu sefer de göğüslerine dokunabileceğini söylemişti.

En yakın arkadaşları olan Lily ve Sue üç gündür onunla konuşmuyorlardı; çünkü ne telefonlarına cevap vermişti, ne de onlarla birlikte şehre inmişti. Adeta onlar Faye'e trip attıkça o daha çok umursamıyor. O daha çok umursamadıkça kızlar daha çok trip atıyorlardı.

Son olarak da, Faye Dyer, ister içindeki ruh yüzünden olsun, ister kendi ruhu yüzünden olsun, herhangi bir derste herhangi bir şey anlayabiliyor gibi görünmüyordu.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor - Raizo Shion
« Yanıtla #4 : 16 Mart 2012, 21:40:59 »
Okulda geçirdiğim ilk yarım saat, okula girmeden önceki tüm kaygılarımı bir nebzede silip atmıştı. Kimse "bu yabancı kim" demiyor, sanki ben okulun bir öğrencisiymişim gibi davranıyorlardı. Hatta şüpheli kızın son iki haftadır mesajlaştığı Rick ile rastlantısal olarak karşılaşmış, öğle teneffüsünde görüşeceklerini öğrenmiştim. Rick, bu öğlen yapacakları erotik fantazileri ballandıra ballandıra anlatmış, işimden dolayı yaşadığım yalnızlıktan ötürü bir kez daha acı çekmeme neden olmuştu.

"Kahretsin" dedim. "Artık işimi kiliseden ayrı yapmayı düşünüyorum. Böylece kızlardan kaçınmama gerek olmazdı"

"İşin mi? İşin ne ki?"

Saçmaladığımı fark ettim. "Neyse, görüşürüz." diyerek uzaklaştım. Yeni planım, öğlen onları bahsedilen yerde yakalamaktı. Ne de olsa kızın içinde bir şeyler olduğu belliydi artık. Son birkaç gündür herkese tuhaf davranıyor, herkesin dikkatini üstüne çekiyordu.

*

Güneş tepeye ulaşmış, insanların gölge boylarını küçültmekle kalmamış, gözlerini kısacak kadar rahatsız olmalarına neden olmuştu. Lakin hiçbir zaman güneş gözlerimi kısmamı sağlayamıyordu. Bunun sebebi uzun saçlarımın gözlerimi koruması mıydı acaba?

Yangın merdivenleri, okulun pek tenha bir yeriydi. İnsanların burada görülmesi çok da tanık olunmamış bir durumdu. Bunun sebebi yangın merdivenlerinin son 20 yıldır hiç kullanılmamış olması olabilir. Okuldaki tek yangın olayı Ahçı sınıfı öğrencilerinden Elizabeth Koringan'ın bundan 3 yıl önce tavadaki domuz etini ocakta unutarak, tavanın alev almasını sağlamasıydı.

İşte o yangın merdivenlerine istenilen vakitte ulaşmak için hızla yürüyor, o merdivenlerde olanlara düşüncelerim sabitlenmiş şekilde hiçbir yere bakmıyor, hiçbir şey düşünmüyordum. Aklımda sadece soru işaretleri dönüyordu. Bu yaratığın öncekiler gibi mi, farklı mı olduğu ile ilgili. Ya da kızın bilincinin ne denli yerinde olduğu ile ilgili.

Sonunda merdivenler görünen bir menzildeydiler. Hızla ilerledim. Sorulara cevap bulma vaktiydi

Edit
Spoiler: Göster
 Yazarken yanlışlıkla RPyi yarısında göndermişim. Şimdi düzenledim. Özür diliyorum bu minik hata için :)
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Raisor - Raizo Shion
« Yanıtla #5 : 17 Mart 2012, 14:42:33 »
+1 Deneyim

Raizo yaklaştığı zaman Rick ve Faye'in ateşli bir şekilde öpüştüklerini gördü. Bir ara dudakları birbirinden ayrıldı ve konuşmaya başladılar.

"Bunu yapacağımıza inanamıyorum!" dedi Rick heyecanlı bir şekilde. Bir eli hala konuşmakta olduğu kızın göğsünü tutuyordu. "Sonunda..." dedi ve tekrar yumulmaya çalıştı kıza. Faye ise kıkırdayarak itti onu. "Aa, dur biraz... Acelemiz mi var? Hem, önce bir söz vermen gerekiyor bana?"

Rick'in kafası karışmış gibiydi: "Ne sözü?"

"Bundan sonra benim, ve sadece benim olacağına söz vermelisin!"

Rick yavşak bir sırıtış tutturdu. "Ah tabii ki. Söz, söz! Sen benim bebeğimsin!" Tekrar daha ateşli bir şekilde yumulmaya çalıştı kızın ağzına.

"Hayır." dedi Faye tekrar iterek. Rick'in gözlerinin içine baktı, ellerini tuttu. "Tam bu şekilde söylemelisin! 'Bundan sonra senin, ve sadece senin olacağıma söz veriyorum' diyeceksin."

"Tamam söz işte!" dedi Rick mızmızlanarak. Faye tuttuğu elleri sıktı, "Söyle!" dedi.

Rick anlamamış bir bakış attı. Ardından pes etti. Eğer  birazdan Faye Dyer ile beraber olacaktıysa istenilen her sözü vermeye hazırdı. Faye'in istediği sözü vermek üzere ağzını açtı.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor - Raizo Shion
« Yanıtla #6 : 17 Mart 2012, 15:31:59 »
"Tam bu şekilde söylemelisin! 'Bundan sonra senin, ve sadece senin olacağıma söz veriyorum' diyeceksin."

"Söyle!"


Bulduğum manzara korkunçtu. Kız, sonsuz bağlılık yeminini çaktırmadan Rick'e uygulamaya mı çalışıyordu? Bu kabul edilemezdi. Faye'nin bunu Rick'e erotizm yoluyla yaptırması ise ayrı bir ahlaksızlıktı.

Hayatının bu yeminle büyük bir değişikliğe gidebileceğinden haberi bile olmayan Rick ağzını açtı. Bunu engellemeliydim. Hemen.

Kızın kendi bilinci değil, içindeki şeytani şeyin bilinci ön planda olmalıydı. Şeytani yaratık bu özel yeminle kendine insanları bağlayabilirdi. Bunu biliyordum. Bu, rahipten öğrendiğim bir bilgiydi, lakin daha önce kullanıldığına şahit olmamıştım.

"Kahretsin." diyerek olay yerine daldım. Bu hareketimle birlikte Rick söyleyeceği şeyi söylemekten vazgeçmiş, şok dolu bakışlarla bana dönmüştü. Zira, bu kahretsin biraz fazla sesli çıkmıştı.

"Yerinde olsam hemen uzaklaşırdım, Rick" dedim. Sesimden ne kadar ciddi ve endişeli olduğum anlaşılabilirdi. Rick sarıya kaçan kumral rengi saçlarını eliyle dağıttı. İçimden "İyi ki gelmişim" diyordum. Gördüğüm manzara kabul edilebilir değildi. Ben de rüzgardan dağılmış saçlarımı sakince düzelttim ve tehlikeli iki adım daha attım.

"Özgürlüğünü seviyorsun değil mi, Rick?" dedim. "Minnettar olmalısın ki az önce özgürlüğünü kaybedişini durdurmuş oldum."

Kız, tüm bu süre boyunca boş bakışlarla bana bakıyordu. Bu sinir bozucu bakışlar, sinirimi bozmuştu. O an için istediğim tek şey, kızın aslında masum bir fahişe olması ve bunun bir "bağlılık yemini" değil, Rick'in ona olan aşkını ispatlamasını istemesiydi. Ancak durum böyle değildi. Tüm o ipuçları ve tüm o hislerim, Kızın olmasını istemediğim o şey olduğunu açıkça söylüyordu bana.

Elimi pantolonumun arkasındaki hançer kılıfına hızla daldırarak, iki hançeri birer elime aldım. Boynumdaki haçlı kolyeyi boynumun önüne attım ki rahatça görülebilsin.

"Hayırdır?" dedim. "Bu tehditkar bakışlarının sebebini sorabilir miyim?"
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Raisor - Raizo Shion
« Yanıtla #7 : 17 Mart 2012, 17:58:37 »
Spoiler: Göster

Nasıl zarlarsınız siz yahu? Yılların kötü ruhu kepaze oldu resmen.
(15:45:49) ChatBot: Fiddler sallar 1d20 ve alır 17. - Raizo
(15:45:56) ChatBot: Fiddler sallar 1d20 ve alır 1. - Faye
(15:46:00) ChatBot: Fiddler sallar 1d20 ve alır 8. - Raizo
(15:46:06) ChatBot: Fiddler sallar 1d20 ve alır 1. - Faye
(15:46:12) ChatBot: Fiddler sallar 1d20 ve alır 3. - Raizo



Faye Dyer delici bakışlar atıyordu Raizo'ya. Yanı başında Rick ayaklanmaya çalıştı.

"Dostum n'aptığını sanıyorsun?" diye girişecekti konuya; ama Faye'in bakışları Raizo'yu o kadar etkilemese bile Rick'i olduğu yere mıhladı.

"Bu tehditkar bakışlarının sebebini sorabilir miyim? Neden oturduğun merdivenlerden kalktın? Bir yere mi gidiyorsun?"

Boynundan çıkarıp da gösterdiği haçlı kolye karşısında Faye kalakaldı. Öyle tiz bir çığlık attı ki Raizo bir an camların, hatta kızın bedeninin patlayacağını sandı. Rick elleriyle kulaklarını kapatmış, olduğu yerde çöküp kalmıştı.

Bu tiz çığlığın ardından sanki Faye ile birlikte çok gür sesle bir adam da konuşuyormuşçasına bir sesle konuşmaya başladı Faye:

"Sen kim oluyorsun da bana meydan okuyorsun! Benim tek bir sözüm ile senin gibi kaç adamı öldürebileceğimi biliyor musun?"

Raizo Faye'in sözlerinden hiç etkilenmediğini farketti.

"Senin küçük canını bağışlıyor ve şu anda gitmene izin veriyorum. Gitmeni emrediyorum! Geri dönme! Ayakların kanayana kadar yürümeye devam et!"

Kızın sesinde efsunlu bir çını vardı. Raizo her ne kadar bir değişiklik hissetmese de, bu sözlerin onu etkilemek, belki de büyülemek için söylendiklerini farketmişti; ama belli ki işe yaramadı.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor - Raizo Shion
« Yanıtla #8 : 17 Mart 2012, 18:38:25 »
"Sen kim oluyorsun da bana meydan okuyorsun! Benim tek bir sözüm ile senin gibi kaç adamı öldürebileceğimi biliyor musun?"

"Senin küçük canını bağışlıyor ve şu anda gitmene izin veriyorum. Gitmeni emrediyorum! Geri dönme! Ayakların kanayana kadar yürümeye devam et!"


Kabul etmeliyim, bu korkutucuydu. Sesindeki büyüyü fark etmiştim. Ve eğer korkarsam bu büyünün etkinleşebileceğini de biliyordum. Korku, öfke, nefret gibi duygulardan beslenirdi bu yaratıklar ve bugün bunlardan birine yer veremezdim. Yer verirsem, bu benim sonum olurdu.

O kızın diğerlerinden farklı olduğu belliydi, hatta içindekinin bir şeytan veya yarı şeytan olabileceğini bile düşündüm. Bu kadar büyük? Bu kadar güçlü? Bu beni aşardı. Ama kendimi bu belanın içine sokmuştum ve öylece durup izleyemezdim. Büyüsel, tuhaf bir şey yapmaya çalışmıştı ve "Benim tek bir sözüm ile senin gibi kaç adamı öldürebileceğimi biliyor musun?" demesi onun çok daha farklı bir şey olduğunu belli ediyordu.

Güçlü olduğunu sezmiştim, ama bu kadarını değil. "Bir şeytan ha" diye mırıldandım. "Bunu beklemezdim. Nasıl oldu da bir Cehennem efendisi yer yüzüne çıktı? Belki de Yarı Şeytansındır?" O şey her neyse, normalden farklıydı.

Rick'e baktım. Hali dumandı. "Sakın korkma" dedim. "Korkarsan, seni etkilemesine izin verirsin." Ardından dalgınca güldüm. "En azından şeytanı ayartmayı başarmışsın dostum. Bir şeytanla yatmak ha? Garip olmalı." Ardından son bir kahkaha patlatarak sustum. Eskiden Faye'ye, ancak şu an bir şeytana ev sahipliği yapan bu beden kahkahalarımdan tiksinmiş gibiydi.

'Şeytan çıkarma ayini'. Bu daha önce ne tanık olduğum ne de hakkında pek bilgi sahibi olduğum bir şeydi. Bir iblis olsaydı onu çoktan kışılardım. Lakin bir Şeytanın girdiği vücudu kolay kolay bırakmayacağını biliyordum. Tabi Bu bir yarı şeytansa işim daha da kolaydı. Ya da ikisi de değildi? Zaten bir şeytan neden ininden çıksın ki, anlam veremiyordum. Onlar genelde işlerini cehennemden yönetirdi. %100 emin olabildiğim, onun diğer sıradan olanları gibi olmamasıydı. Bu seviyede bir yaratık karşısında savaşırsam bile, ki o zayıf bedenle fiziksel bir düello karşısında pek bir şansı yoktu, büyüsel işlere girişmemesine dua etmeliydim. Ya da korkulan gerçekleşir ve bedenden kendi isteği ile ayrılırdı, ama bu kez de nasıl bir bedenle karşımda belirirdi bilemiyorum. Onu kiliseye kadar sürüklersem, bir şansım olabilirdi. Çünkü kendim ne yapacağımı bilemiyordum.

"Bu güçte bir yaratığı kiliseye kadar sürüklemek mi?" Bu düşünce birden çok uç noktalara ulaştı. İmkansıza dayandı. Sakin görünmeye çalışıp düşünüyordum sadece. Pek de düşünecek zaman değildi ya, neyse.

"Haklı mıyım?" diye sordum. "Bir şeytansın?"

Aha, bu daha da gülünçtü. Şimdi de onunla muhabbet etmeye mi çalışıyordum? Belkide Arsenal - Milan maçıyla ilgili de fikrini alırdım. Bu saçmalıktı. Yine de durdum. Belki de cevap verirdi.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Raisor - Raizo Shion
« Yanıtla #9 : 17 Mart 2012, 20:06:59 »
+1 Deneyim
+1 RP Bonus


Küçük bir şıngırtı, metal basamaklardan çıkan ayak sesleri... Rick bir an kendinde o cesareti bulmuş olacak, yangın merdivenlerini boylu boyunca inmiş ve kaçmaya başlamıştı. Faye Dyer sadece bir saniyeliğine arkasından baktı, ardından tekrar Raizo'ya döndü.

"Haklı mıyım? Bir şeytansın?" diye sordu Raizo, bir cevap alabileceğine ihtimal vermeyerek gergin gergin sırıttı.

"Şeytan..." dedi Faye usulca... Gözlerini kapattı, yüzüne bir gülümseme hakim oldu. "Tınısı bile kulağa çok hoş geliyor." Tekrar özgüvenini kazanmış bir şekilde Raizo'nun çevresinde adımlar atmaya başladı.

"Siz insanların en sevdiğim yanlarından biri de bu. Konuşmanız... Sözleriniz... Kullandığınız sözcükler ve onların ağzınızdan şaklayarak çıkması. Bak mesela, bir şeytan olduğumu düşünüyorsun ve şeytan dediğin anda benim kokuşmuş, sürtük bir yaratık olmam gerekiyor."

Kendi üstünü şöyle bir süzdü: "Şey... Gerçi bu kızcağızın kokuşmuş ve kesinlikle sürtük bir yaratık olduğuna şüphe yok ya." Küçük bir kahkaha attı.

"Soruna gelince... Öncelikle o güzel sivri bıçaklarını yerine koymanı öneririm. Bu zavallı masum bedene bir zarar gelsin istemeyiz ikimiz de değil mi? Bu kızcağızın ne günahı var?"

Konuşmaya devam etmeden önce Raizo'nun çevresinde birkaç tur daha döndü. "Hayır ben bir şeytan değilim. Şey... Belki çok çok uzun zaman önce. Ama artık değil."
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor - Raizo Shion
« Yanıtla #10 : 17 Mart 2012, 20:49:57 »
"Hayır ben bir şeytan değilim. Şey... Belki çok çok uzun zaman önce. Ama artık değil."

"Hayır ben bir şeytan değilim" demesiyle gözle görülür bir rahatlama gerçekleşti, hem bedenimde hem de zihnimde. Ancak hemen ardından gelen "Belki çok çok uzun zaman önce" cümlesi hayallerimi yıktı.

Bir zamanlar şeytan olmuş olması bile, Faye'yi tehlikeli kılıyordu. Artık öyle olmaması, bir zamanlar öyle olmuş olduğu gerçeğini değiştirmez. "Çok çok uzun zaman önce" demişti. Ne kadar çok? Bu bilinemeyecek kadar eski bir vukuattı belki de. Ve neden artık öyle değildi? Şimdi neydi? Daha güçlü bir şey mi, daha güçsüz bir şey mi?

Zihin görüş yetim, onun planlarını öğrenmek için mükemmeldi. Ama işe yaramazdı. Böylesine güçlü bir varlığın zihnini korumak için kurduğu engellerden geçmem mümkün olmaz, boğulur giderdim. Profesyonel bir zihin okuyucusu bile başarısız olurdu ki ben profesyönelliğin uzağına bile yakın değildim.

"Soruna gelince... Öncelikle o güzel sivri bıçaklarını yerine koymanı öneririm. Bu zavallı masum bedene bir zarar gelsin istemeyiz ikimiz de değil mi? Bu kızcağızın ne günahı var?"

O an için, kızın canı umurumda bile değildi. Kız zaten ölüydü. Hali içler acısıydı. O da bir candı lakin şu anda bu yaratığın yok edilmesi, kızın bedeninden önemliydi. Eğer bu seviyede bir şey ortalıkta dolanırsa, hoş bir durum olmazdı.

Ancak yine de bıçakla kızı öldürsem bile, içindeki o şeyi öldüremezdi bu bıçak darbeleri. Ölen tek şey kız olurdu. Dediğini yaparak bıçağı indirdim. Kılıfına yerleştirdim.

"Haklısın" dedim, "Kızın ölmesini istemeyiz."

O şey kızın içinde daha bir görülebilir ve göz önündeydi.

Etrafımda, boynumdaki kolyeyi hiçe sayarak dönmesi canımı sıkıyordu. Sinirlerim gerilmişti. Koşup kaçmayı bile düşündüm. Ama sakinliğimi korumaya özen gösteriyordum.

"Seninle bir anlaşma yapacağız" dedim. "Sen kızın bedeninden dikkatli bir şekilde çıkacaksın, ben de sana zarar vermeyeceğim. İnine döneceksin."

Ardından kolyeyi sağ elimle tutarak yukarı kaldırdım. Daha görülebilir ve hoş duruyordu. Yaratığa doğru yakınlaştırdım.

"Ya da seramoni başlar ve zorla bunu yaparsın. Tabi beni hafife almamanı öneririm. Zira, ne ilk ne de son değilsin." Boş boş esnedim. Sanki olanlar çok sıradan ve umrumda değilmiş gibi bir izlenim yaratıyordum. Bu kolye de olduğu sürece, yaratık ne kadar yaklaşabilirdi ki? Bu bilinmezdi. Belki kolyeye karşı bağışıklığı vardı? Ama öyle olsaydı az önce acıyla çığlık atmazdı.

Kendimi yalnız ve ne yapacağımı bilemeyen bir durumda hissediyordum. Yaratık beni dinler ve çıkıp gider miydi? Sanmıyordum.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Raisor - Raizo Shion
« Yanıtla #11 : 19 Mart 2012, 02:02:58 »
Spoiler: Göster
Allah Allah.. Mis gibi zarlar geliyor sürekli
Fiddler sallar 1d20 ve alır 19.


Şarkı Coldplay - Hurts Like Heaven

Raizo'nun sağ elinde kolyeyi kaldırmasıyla Faye'in içindeki kötü ruh bir kere daha uludu. Hızlı hızlı birkaç kez nefes aldıktan sonra deminki özgüveninden eser kalmamış bir şekilde konuşmaya başladı:

"Tamam. Tamam! Senin onlardan biri olduğunu bilmiyordum. Özür dilerim..." dedi.

Neyden bahsediyordu böyle? Onlardan biri olmak da ne demekti?

"Bak, gerçekten gidiyorum tamam mı? Hemen şu an gideceğim. Lütfen bana zarar verme!"
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor - Raizo Shion
« Yanıtla #12 : 19 Mart 2012, 02:40:06 »
Spoiler: Göster
Nasıl bir zarsa, iyi ki gelmiş.


"Tamam. Tamam! Senin onlardan biri olduğunu bilmiyordum. Özür dilerim..."

İki şey, inanılmaz ilginçti. Hafif meltemden dolayı bozulmuş saçlarımı sola doğru attım ve en az kendini kurbağa sanan bir kedi yavrusunu görerek şaşırmış bir diğer kedi yavrusu kadar şaşırdım.

İlki, Bu yaratığın özür dilemesiydi. Özür dilemek, Tanrı'nın insanlara verdiği değerli bir "yapılan hatadan duyulan mutsuzluğu belli etme" durumuydu. Bu seviyede korkunç ve kötü bir yaratık, kesinlikle yapılan hatadan mutsuz olmazdı. Eğer Özür dilemişse, korktuğundandı ve kesinlikle samimi bir özür olamazdı. Bu yüzden özrü, benim için kabul görmüyordu.

İkinci ilginç şey, Faye'nin "Senin onlardan biri olduğunu bilmiyordum" demesiydi. Bu da ilginçti çünkü ben de "onlardan biri" olduğumu bilmiyordum. "Onlar" derken neyi kastetmişti? İlginçten de öte, garipti. Lakin inkar edemem ki yaratığı bu denli korkutmuş olmanın verdiği o garip mutluluğu yaşıyordum. Bu filmlerde hep olurdu. Güçsüz gibi görünen bir karakter filmin sonunda en güçlü kişi olarak belirirdi. İşte ben de öyle hissetmiştim. "Göründüğümden daha güçlüymüşüm demek ki" diye düşündüm. Tabi ki "kendimi bir şey sanıp" da gardımı düşürecek değildim.

Bir şey belli olmuştu ki yaratık, bir şeytan kadar güçlü değildi. Eskiden öyle olup artık öyle olmamasının sebebinin belki de onlar kadar güçlü olamayıp dışlanmış olabileceğini düşündüm. Ne de olsa bir şeytan benden korkmazdı, ne olursam olayım. Ya da tahmin ettiğimden tamamen farklı bir şeydim ki, gerçekten de bir şeytanı bile korkutabilirdim. Bu tuhaftı.

Aslında tahmin de edilebilirdi. Sonuçta anne babamı bilmiyordum. Kendimi bildiğimden beri kilisedeydim. Hayatı giz dolu birinden herşey beklenirdi ki kesinlikle hayatım giz doluydu. Ben bilmiyordum. Belki Tanrılar bilirlerdi? Bir tanesiyle konuşabilmeyi istediğim çok olmuştu.

Kuzeyden esen meltem birden şiddetlenerek rüzgar diyebileceğimiz bir diğer hava olayına dönüşmüştü. Bu yüzden de artık saçlarımı düzeltmek gayesine girmekten vazgeçmiştim. Düzeltsem, anında tekrar bozulurdu. Duruşlarımı dikleştirdim, ciddi bir yüz ifadesine büründüm ve Faye'ye tekrar dikkatlice baktım. Ardından konuşmasını beklemeye karar verdim.

"Bak, gerçekten gidiyorum tamam mı? Hemen şu an gideceğim. Lütfen bana zarar verme!"

Üçüncü ilginç şey de bu tabi. Ona zarar vermek mi? Son yirmi dakikadır bunu nasıl yapabileceğimi düşünüp durdum ve şimdi de bunu yapmamam için bana yalvarıyordu. Zaten yapamazdım? Yani böyle düşünmüştüm. O an için zor durumda olanın ben olduğumu düşünmüştüm. Lakin öyle değilmiş. Tabi bunu ele veremezdim.

Bu yaratık, ne olduğumu biliyordu. Bunu ben de öğrenmeliydim. Ancak eğer ona "Ben neyim ki?" gibi bir soru sorarsam, güçsüzlüğümü ele verir ve gitmekten vazgeçmesini sağlardım. Akıllıca bir harekette bulunup hem ne olduğumu bilmediğimi ele vermemek, hem de ondan bunu öğrenmek gayesinde birkaç saniye öylece durdum, düşündüm. Aklıma bir fikir gelmişti.

Yüzüme sinsi bir gülümseme, hatta sırıtma diyebileceğim bir ifade oturttum. Faye'ye dikkatlice baktım.

"Şimdi aynı dili konuşuyoruz işte!" dedim. "Bunu farketmen iyi oldu. Tabi aynı şeyden bahsediyorsak. Ki muhtemelen aynı şeyden bahsediyoruz" diye ekledim.

"Benim gibi biriyle daha önce karşılaşmış olmalısın ki bu denli korktun. Gitmek, akıllıca bir seçim." Sırıtmaya devam ettim. "Belki de gitmeden önceki iki saniyeni, bana bu hikayeyi anlatmakla harcayabilirsin. Tabi, iki saniyeyi geçirirsen olacakları biliyorsun."

Sırıtmam, sesli bir kahkaya dönüştü. İyi mi rol yapıyordum nedir?
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Raisor - Raizo Shion
« Yanıtla #13 : 21 Mart 2012, 21:42:26 »
+1 Deneyim

"Belki de gitmeden önceki iki saniyeni, bana bu hikayeyi anlatmakla harcayabilirsin. Tabi, iki saniyeyi geçirirsen olacakları biliyorsun."

Faye Dyer anlamamış gözlerle baktı ona.

"Bak, ne dediğini bilmiyorum. Hikaye falan yok bende. Şimdi gideceğim ve söz veriyorum, bir daha da karşına çıkmayacağım."

Gidip gidemeyeceğini denercesine geriye doğru iki adım attı. "Sizlerle daha fazla sorun istemiyorum. Geçmişte olan geçmişte kaldı!"
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor - Raizo Shion
« Yanıtla #14 : 21 Mart 2012, 22:19:07 »
Ne olduğumu öğrenme hayallerim yıkılmıştı, lakin önemli değildi. Faye geriye doğru iki adım attı. Onun gitmekten kastı koşarak uzaklaşmak mıydı? Ben kızın bedeninden çıkıp cehennemin dibine kendi isteğiyle döneceğini düşünüyordum. Gideceğini söyleyip duruyor, bir türlü gitmiyordu.

"Her neyse," dedim. "Bedenden çık ve geldiğin yere dön!"

Gözlerimi biraz daha açarak dikkatlice ona bakmaya devam ettim. Kolye hala elimdeydi.

"Bedenden çık ve geldiğin yere geri dön!"

Faye korku dolu bir bakış fırlattı. İstifimi bozmadan, cümlemi üçüncü kez tekrarladım.

"Bedenden çık ve geldiğin yere geri dön!"

Sesim, kendime de sihirsel gelmişti o vakit. Belki de saçmalıyordum. Kötü ruhları vücuttan kovmanın birkaç yolu vardı. Ancak güçlü bir ses, onu kovmayı başarabilirdi. Bu biraz zorlama olabilirdi, ona zarar vermememi istemişti ve teknik olarak zarar vermemiştim de. Sadece çıkıp gitmesine biraz yardımcı oldum, hepsi bu kadar. Sanırım.

Gidip gitmeyeceğine olan merakımla onu incelemeye devam ettim. İnanılmaz acıkmıştım ve şu an için tek istediğim bir lokantaya gidip limonlu pasta yemekti. Şu konserveden çıkardıklarından değil. Gerçek, limonlu bir pasta.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.