Kayıt Ol

P'ka Korvid

Çevrimdışı Elerki

  • ***
  • 441
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
P'ka Korvid
« : 29 Aralık 2009, 19:43:40 »
P’KA KORVID

Mayıs ayının ılık rüzgârları, engin, yemyeşil buğday denizini kuzeye doğru dalgalandırıyordu. Yeni oluşan buğday taneciklerine sımsıkı sarılmış başakların çokluğu, yazın gelecek güzel hasadın habercisiydi. Tarlaların arasında, kıblenin tarayamadığı, yüz metrekarelik çatlak topraklı bir alan vardı ki, iyi kalpli, yeşil saçlı bir devin kafasında çıkan, minik, kahverengi ve hastalıklı bir çıbandı adeta. Bu alanın üzerinde, gri kerpiçten yapılmış, ilk bakışta kasvetli görünen bir kulübe ile birkaç kurumuş –mevsimlerdir dirilemedikleri belli- ağacın gökyüzüne kucak açan kolları –eğer amaçları buysa- gerekli kasveti vermek yerine bir çeşit canlılık veriyordu bu ‘çıban’a. Kurnaz ve karakterli bir canlılık. 

Çevredeki çiftlik evleri sakinleri, onu, bu çıbanın sakinini ‘hiçbir şeyin ve aynı zamanda her şeyin sahibi’ olarak nitelendiriyordu. Kendisi ise, onunla tanışma ‘şans’ına erişenlere bıraktığı mektuplara ‘P’ka Korvid’ imzasını iliştirirdi. P’ka, sadece fazla ‘şanslı’ insanlar için bir efsane olmaktan uzaktı; onu daha önce görmemiş kişiler için sadece mektuplardan ibaretti bu isim. Onu görebilen kişilerin başlarına, bir daha onu görmeyeceklerini garantileyen bir şeylerin geleceğinin kesin olduğu söylenir. Bu da ‘şanslı’ olmak kavramını duruma göre değiştirmektedir tabi.   

“Önümüzdeki mevsimde de hırsızlıklar, haksızlıklar ve onların getirileriyle kendilerini sıvayanların yaza erişecek olan mutlu şiirlerini, şarkılarını duyar gibiyim daha şimdiden,” dedi P’ka, boy aynasındaki görüntüsüyle göz göze geldiği, omzuna tünemiş olan saksağana. Sol üst köşesi kırık olan ayna, P’ka’nın benzer repliklerinde, saksağanın görüntüsü ile kendisininkini onunla buluşturmaya alışıktı.

Alacalı kuyruğunu havaya dikmiş olan saksağan, aynadaki tüneğini süzdü.  Bir ölününkinden daha da açık ama daha canlı, beyaz yüzü ve ten rengine tamamen tezat, kuzguni; düz ve beline kadar uzun saçları vardı. Elmacık kemikleri çıkık olan yanaklarına, tıpkı bir saksağanınki gibi fıldır fıldır, kara gözlerinin gölgesi düşüyordu sanki. Sakalsız yüzü, bir kuşun gagasını andıran ince ve kemerli bir burna sahipti. Üzerinde ise, ince-uzun vücuduna tam oturan, göğsünde ‘v’ şeklinde beyaz bir kısma sahip siyah bir pardösü vardı.

Kulübe, dışarıdaki ılık havaya rağmen soğuktu. Hem P’ka’nın ağzından hem de saksağanın kara gagasından düzenli buharlar çıkarttıracak kadar hem de. 

“Hasadı görebiliyorum. Hayır. Sapsarı tarlalarda biçilen tahıllar değil, insana biçilen değer bu bahsettiğim.” Aynanın başından ayrılıp pencereye seğirtti ve dışarı baktı. Ilık rüzgâr, yerini durağan sıcak hava dalgalarına bırakmış; güneş, buğday tarlaların sarısını altın rengine çevirmişti. Omzundaki saksağan, alaca kuyruğunu bir aşağıya bir yukarıya sallarken ‘çak çak’ diye öttü ve siyah-beyaz kanatlarını açıp biraz böcek bulmak için uçtu.

“Böcekler… Nefret ediyorum sizden!” Pardösüsünü dalgalandırarak aynanın başına geri döndü. Kendini şöyle bir süzdükten sonra, dışarıdaki sıcağa rağmen hala soğuk olan kulübesinin kapısına yöneldi. Ahşap kapı kolaylıkla açıldı ve şimdi kendi arazisinin çatlak toprağına basıyordu işte. Sonsuz gibi görünen altın rengi manzaraya bakarken ‘çak çak’ diye öten saksağanın sesini duydu. Kuş, ‘iki kanat çırpış-kısa bir süzülüş’ şeklinde uçarak yaklaştı ve önüne kondu. Ağzında tuttuğu bir şey parlıyordu. P’ka kolunu uzattı ve kuş, koluna kondu bir hamlede. Ağzındaki şey, yaklaşık dört santim genişliğinde, altın bir bilezikti. Kızıla çalan rengi de ayarının yüksek olduğunu gösteriyordu.

“Böcekleri hallettin ve bir bilezik çaldın demek?” Gözleri parlıyordu P’ka’nın. Böceklerin bir kısmının temizlenmesinden aldığı hazla ağzında çarpık bir gülümseme belirivermişti. “Şunu bana ver de kutlamamızı en güzel şekilde yapalım,” dedi bileziği kastederek. Kuştan aldığı ‘çak çak’ şeklindeki yanıt sırasında zaten avucuna düşmüştü bilezik. P’ka’nın yüzünün ölü beyazı olmadığının kanıtlanabileceği en güzel anlardan biriydi bu. Elindeki bilezikle içeriye, aynaya doğru attığı her adım sırasında o yüzde bir heyecan, kara gözlerinde beyaz benekler oluşturan bir mutluluk giderek görünür oluyordu. Aynada tekrar kendisine bakıyordu, saksağan ise –alışkanlıktan olsa gerek- omzuna tünemişti tekrar.

“Bu nasıl?” diye sordu, işaret parmağıyla döndürmekte olduğu bileziği aynaya tutarak. Bir an sonra içerisi, sanki biri kulübeyi aleve vermişçesine ısınmıştı. Bu sıcaklıkla beraber, aynadaki görüntüde artık kendisi yoktu P’ka’nın. O an aynada görmekte olduğu şey yaşlı bir adamın, torunu olduğunun tahmin edilebileceği minnacık bir bebek ağlarken ona önündeki kaptan bir şeyler yedirmeye çalışması sahnesiydi. Görüntü dalgalandı ve yaşlı adam ile bebeğin bulunduğu odanın ne kadar ‘dayasız-döşesiz’ olduğunu ortaya çıkardı. Bunun yanı sıra, odanın penceresinden görülen lapa lapa yağan kar, odada hiçbir ateşin yanmadığı durumunun daha da çok çiziyordu altını.

P’ka, aynadaki görüntüyü kısa bir süreliğine terk edip kendi kulübesinin penceresine gitti. Yeşil ve sarıdan sonra şimdi de beyaz… Dışarısı bembeyaz bir kar örtüsüyle kaplıydı. Omzundaki saksağan da merakla dışarıya baktı kafasını hafifçe yan çevirerek. P’ka gökyüzüne baktı ve dört ya da beş saatin kaldığına kanaat getirdi.

Aynanın başına döndüğünde görüntü hala oradaydı. Daha fazla dayanamazdı. Şimdi tam zamanıydı. ‘Şimdi şanssızların sırası!’ Geriye iki adım attı ve elindeki bileziği olanca gücüyle aynaya fırlattı. Görüntü, bileziğin kızıl-altın rengiyle parladı ve bir an sonra olması gereken olmuştu. Yaşlı adamın yüzünde bir şaşkınlık, bebeğin ise mutlu kıkırdaması aynadaki kareyi tekrar canlandırdı. Bir şöminede yanan ateş ve… Ateşin yanındaki sandalyelerde insanlar… Hepsi de bebeğin kıkırdamalarına mutlu gülümsemeler ve hatta kahkahalarla eşlik ediyordu.

P’ka’nın sol gözünden tek bir damla yaş süzüldü yanağına -görüşünün bulanması da yenilerinin habercisiydi. O an gürüldeyen, neşeli bir bariton ses ona hitaben “Kıyafetlerini daha çok kırmızı ve beyaz seçmelisin. Bir de, sakal bırakmayı düşünmüş müydün hiç?” dedi.

Gözlerini sımsıkı kapayan P’ka iki kolunu yana açtı ve gözlerinden akan yaşların süzülmesine izin verirken kahkaha atmaya başladı. Ani hareketiyle panikleyen saksağan ise omzundan uçup aynanın üzerinde konacak bir yer bulmuş, P’ka’yı izliyordu yine o meraklı kara gözlerle. P’ka’nın vücudunu sarsan kahkahalarına, artık iyice duyulur olan aynadaki görüntünün ve nereden geldiği belirsiz o gür sesin mutlu kahkahaları da eklenmişti. Aynadaki yaşlı adamın duvarındaki saate göre yalnızca on saniye kalmıştı.

“Yepyeni, mutlu bir yıl!” diyordu gür ses. Aynadaki yaşlı adam ve diğerleri şiirler okuyup şarkılar söylüyordu. Bu, hırsızların ve haksızların, yaz vakti güneş, deniz ve kum üçlüsü eşliğindeki hallerine hiç benzemiyordu. Burada saf mutluluk vardı!

“Üç,” dedi mutlu seslerden oluşan koro, “Mutlu bir yıl!” diye bağırdı P’ka, “İki,” dedi bu sefer koro “Yeni, mutlu bir yıl,” diyerek isterik kahkahasından sıyrıldı bu sefer P’ka, “Bir,” dedi bütün dünya fakat bu sefer cevabı saksağan verdi, “Çak çak!”

Beyaz yüz ve canlı, kapkara gözler tekrar aynada kendini buldu. P’ka, kafasını biraz yukarı kaldırdığında saksağanı aynanın üzerinde tünediği yerden ona bakar buldu. “Bu seferki zevk bana ait olacak,” dedi soğuk bir sesle saksağana hitaben. “Bu sefer böcekleri yiyemeyeceğin için üzgünüm ama onları ezeceğim. Bizzat ben yapacağım, sıra bende.”   

 

                           Elerki TAŞKIN

Let the Dragon ride again on the winds of time.

Çevrimdışı Berre

  • ****
  • 1340
  • Rom: 34
  • Güle güle fermuar!
    • Profili Görüntüle
Ynt: P'ka Korvid
« Yanıtla #1 : 30 Aralık 2009, 19:10:01 »
‘hiçbir şeyin ve aynı zamanda her şeyin sahibi’
Çok güzel  bir söz. Yazıda bir o kadar güzel. Tebrik ederim.

Çevrimdışı Elerki

  • ***
  • 441
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: P'ka Korvid
« Yanıtla #2 : 30 Aralık 2009, 19:13:13 »
berre,

Okuduğunuz için çok teşekkür ederim! Yeni yıla girerken böyle bir tema kullanayım dedim. :)

Herkesin yeni yılını kutlarım bu şekilde! :)
Let the Dragon ride again on the winds of time.

Çevrimdışı deanna

  • **
  • 324
  • Rom: 9
  • ***
    • Profili Görüntüle
Ynt: P'ka Korvid
« Yanıtla #3 : 30 Aralık 2009, 19:17:36 »
Bıktım ama "çok güzel!" demekten :P
şaka yapıyorum tabiki sen böyle güzel şeyler okutmaya devam et bize ben hiç üşenmeden okuyabilir ve " çok güzel!" diyebilirim :D
Tebrikler!

.


Çevrimdışı Elerki

  • ***
  • 441
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: P'ka Korvid
« Yanıtla #4 : 30 Aralık 2009, 19:24:19 »
deanna,

Yazmaya teşvik ediyorsunuz beni. Bir yazarın hikayesini okuyan birileri olduğu sürece yazar yazmaya devam edecektir her zaman diye düşünüyorum. Ne mutlu ki okuyucuyla birlikte beğeni de kazanabiliyorum yavaştan. :)

Okuyup yorumladığınız için çok teşekkür ediyorum. Yalnız, lütfen size hoş gelmeyen, hatalı bulduğunuz şeyleri de dile getirin, eğer olursa. Birbirimizi geliştiriyoruz ve daha iyi olacağız. :)

Tekrar çok teşekkür ederim. Yeni, mutlu bir yıl dilerim! :)
Let the Dragon ride again on the winds of time.

Çevrimdışı deanna

  • **
  • 324
  • Rom: 9
  • ***
    • Profili Görüntüle
Ynt: P'ka Korvid
« Yanıtla #5 : 30 Aralık 2009, 19:29:17 »
Olsa tabi ki söylerim ama yok ki. kendimi bir kaptırıyorum okumaya sonra bir bakıyorum sonuna gelmişim :D

teşekkür ediyorum ve bende mutlu bir yıl diliyorum :)

.


Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: P'ka Korvid
« Yanıtla #6 : 01 Ocak 2010, 22:36:05 »
'Hiçbir şeyin ve aynı zamanda her şeyin sahibi’

Karanlık Kraliçe Takhisis ;D! Ona da böyle hitap ediliyor ya. Okuduğum anda hazretleri geldi aklıma :P. Olsun yine de favorim Paladine hihi.

Her neyse konuya dönelim. Elerk, aylık öykü seçkimize hikaye yolladın mı? Yollamadıysan mutlaka yolla :D!

Çok güzel bir hikaye olmuş. Daha doğrusu masal :). Darly Opus'un bir masalına verdiğim tepkiyi sana da vermek isterim, yarın öbür gün çcukların olursa bu yazdığını mutalaka onların baş ucunda anlatmalısın.

Sevimli, içi ısıtan ve bol bol betimlemeli akıcı bir öyküydü. Zevkle okudum :)

Çevrimdışı Elerki

  • ***
  • 441
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: P'ka Korvid
« Yanıtla #7 : 01 Ocak 2010, 22:45:57 »
Fırtınakıran,

Takhisis'e gönderme yapmadım, zira Ejderha Mızrağı çok okumuş olan biri değilim. Çok beğenmem. Benden önce Margaret Weis & Tracy Hickman kullandıysa ne mutlu ki aklıma benim de benzer bir şey gelmiş. =P

Yeni yıl için yazmıştım bu yazıyı. =) Masal tadında yazdığımı söylüyor herkes. Demek ki üslubum da bu yönde olacak bu gidişte. Bir şeyler oturmaya başladıysa gerçekten mutlu oluyorum.

Okuduğunuz ve yorumladığınız için çok teşekkür ederim.

Not: Aylık öykü seçmesinde tam da benim hakim olmadığım konu olunca yazmaya dahi yeltenmedim. :/
Let the Dragon ride again on the winds of time.

Çevrimdışı Berre

  • ****
  • 1340
  • Rom: 34
  • Güle güle fermuar!
    • Profili Görüntüle
Ynt: P'ka Korvid
« Yanıtla #8 : 02 Ocak 2010, 12:30:11 »
Not: Aylık öykü seçmesinde tam da benim hakim olmadığım konu olunca yazmaya dahi yeltenmedim. :/
Bende senin gibiyim :)

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: P'ka Korvid
« Yanıtla #9 : 02 Ocak 2010, 16:18:04 »
Omuzdaki sincaptan sonra omuzdaki saksağan :) Gerçekte beslediğin bir hayvan var mı diye merak ediyor insan. Güzel bir öyküydü yine, tebrikler.

Bir sonraki seçkiye ikinizi de mutlaka bekliyoruz bu arada :)
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Elerki

  • ***
  • 441
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: P'ka Korvid
« Yanıtla #10 : 02 Ocak 2010, 16:30:46 »
mit,

Birçok hayvan besledim zamanında ama şimdi yok. :) Açıkçası kullandığım uçan sincap da saksağan da çok sevdiğim, bana fantastik gelen hayvanlar. :D O yüzden onları seçtim.

Duruma göre Bilinen'in Şafağı'na devam edeceğim ya da P'ka Korvid'e yeni bölümler yazacağım. O iki hayvanı kullandığım yazılarımdan birini sürdürebilirim yani. Er ya da geç yarım bıraktığım şeyleri bitireceğim ama başka bir şey geldi aklıma, şimdi onu yazıyorum. :)

Her neyse, burayı plan defteri gibi kullandım. :D Çok teşekkür ederim yorumunuz için!

Bir sonraki ayın seçkisine katkım olacaktır kendi adıma konuşursam. Hatta katılım daha fazla olacaktır tatile girildiği düşünülürse. :)

Tekrar teşekkür ederim.
Let the Dragon ride again on the winds of time.

Ynt: P'ka Korvid
« Yanıtla #11 : 02 Ocak 2010, 22:13:09 »
Açıkçası ne diyebilirim, senin yazılarını gerçekten beğeniyorum ve öyle bir sürükleyip beni içine çekiyor ki, inan bana hata göremiyorum. :)
Tabi ki sen yazmaya devam ettikçe bende hiç bıkmadan usanmadan okuyacağım yazılarını. :)
Ve ve ve...
Her zaman ki gibi...
Yazılarının devamını bekliyorum! :D


Haykırmak mı istiyorsun karanlığa?
Öyleyse seni tutan ne?
Avazın çıktığı kadar bağır karanlığa,
O, herkesten çok daha iyi anlar seni aslında...

Çevrimdışı Elerki

  • ***
  • 441
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: P'ka Korvid
« Yanıtla #12 : 02 Ocak 2010, 22:15:34 »
Angels.Of.Darkness,

Güzel sözleriniz için teşekkür ederim. :) Elimden geldiğince yazmaya devam ediyorum, edeceğim. Okuduğunuz ve yorumladığınız için de ayrıca teşekkürler...
Let the Dragon ride again on the winds of time.

Çevrimdışı

  • **
  • 139
  • Rom: 9
    • Profili Görüntüle
Ynt: P'ka Korvid
« Yanıtla #13 : 06 Ocak 2010, 21:48:28 »
Ben bunu daha önce niye okumamışım anlamadım doğrusu. Betimlemeleri ne kadar başarılı yaptığınızı bir kez daha ortaya çıkaran çok güzel bir masal. Ama diğerlerinden farklı beni onlarca farklı duygunun içine sokmayı başarması. Tek başına da güzel bir masal olmuş. Devam ederse de olur yani okuruz =P

Tebrikler =)

Çevrimdışı Elerki

  • ***
  • 441
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: P'ka Korvid
« Yanıtla #14 : 06 Ocak 2010, 22:19:19 »
Kayıp Ruh,

Çok eksiklerim var yahu... Şimdi okuyunca, profesyonel yazarların yazdıklarına bakınca... Neyse ki tesellim, iki sene öncekinden çok daha farklı yazıyor olmam yine de. Önemli olan da gelişmek, öyle değil mi? Bu da kendi kendime yaptığım bir 'öz eleştirimsi' olsun bakalım. :)

Okuduğunuz için çok teşekkür ederim. :)
Let the Dragon ride again on the winds of time.