Kayıt Ol

Rüya

Çevrimdışı

  • *
  • 27
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Rüya
« : 19 Ekim 2012, 14:17:32 »
BÖLÜM-1

   “Neden ellerim yapış yapış ve sıcak? Kan kokusu geliyor bir yerlerden. Gülmek geliyor içimden. Gülüyorum ama bir kadın ağlıyor. Anne? Ne oldu anne?

   Doğduğu ilk günden beri peşini bırakmayan rüyalarının geleceğine ışık tuttuğunu fark edememişti. Rüyayı gördükten iki veya en fazla üç ay sonra gördüğü şekilde yaşıyordu. Kişiler farklı, mekânlar farklı ama olaylar aynı formatta yaşanıyordu. Bunun farkedilmesi uzun zaman almadı elbette ki,  acı bir tecrübeyle öğrendi ailesi.  Her şey için artık çok geçti, olanları unutmak ise çok güçtü.

   Yaşayacağı rüyalar kendini belli ediyordu. Bir insanın bir hafta boyunca aynı rüyayı farklı mekânlarda görmesi, o küçük bedenin bir hafta boyunca ağlayarak uyanması ne kadar normal olabilirdi ki?

   Standart bir ailenin sıradan bir kız çocuğu olan Menekşe, lise ikinci sınıfa gidiyordu şimdilerde. Zeki olmasına karşın hayatta tutunacağı bir şey olmadığını hissediyor ve de üzerindeki sorumluluklar on altı yaşındaki ruhuna ve bedenine  ağır geldiği için dersler, okul ve parlak gelecek adına hiç bir şey yapmıyordu. Ortaokul yıllarına, ve daha öncesine dair hiçbir şey hatırlamıyordu, bu monotonlukta sürüp gitmiş gibiydi her şey onun için. Bölük pörçük hatırladığı şeylerse canını sıkmaya yetiyordu.

   “Aklımı zorlamalı mıyım? Ağlardım, sonraları gülerdim. Aklımı zorlamamalıyım, olanlar karışık. Kanlı her yer. Bir adam beyaz yatağında nefes alamıyor.”

   Sabahın beş buçuğunda kalkıyor, altıda evden çıkıyor, bir saat sonra başlayacak ders için elli dakika yol çekiyordu her gün. İlk üç ders şekerleme yapıyordu çok sevdiği sırasında. Dördüncü teneffüs kahvaltı ediyor, son üç derste de gece gördüğü rüyaları kaleme alıyordu. Hocaları ses etmezdi onun bu tutumuna, çünkü başka şeylerle uğraşsa da, gözü başka yerlerde olsa da kulağı hocanın anlattıklarındaydı. Bir kez olsun ani sözlülere cevapsız kalmamıştı.

   “Kalabalık burası. Bana göre değil. Çok soru soruyorsunuz çok. Aklım o kadar berrak değil. Ne oldu bilmiyorum. Buraya gelmek zorundayım. Ama sizi sevmiyorum. Kahvaltımı edip bu kırmızı şekerleri yutmak zorundayım. Duyuyorum ,sizi anlıyorum. Peki ya siz? Beni anlıyor musunuz?”

   Okul çıkışı, okulun tam karşısındaki Sahil Kafe'ye gider, bir kaç dal sigara içerdi bir bardak sıcak çayla. Kafenin sahibi Murat gelirdi yanına, her gün cevabını bildiği soruyu bıkmadan usanmadan sorardı. Sonra bir süreliğine otururdu karşısında ses etmeden.

   -Bu gün nasılsın Menekşe?

   -İyiyim Murat. Her zaman ki gibi...

   -Defterin yanında değil mi?

   -Evet, al.

   -Bakalım bugün neler yazmışsın.


   “Siyah çerçeveli gözlükleri ona karizmatik bir hava katıyor. Senelerdir tanıyorum onu hep beyaz önlük giyiyor, temiz bir adam vesselam.  Benim defterimden ona lazım olan sayfaları aldıktan sonra elinde masalara dağıtacağı mönülerle dolaşıyor bir o yana bir bu yana. Seviyorum onu, en azından diğerleri gibi bana aptalca sorular sorup aklımı karıştırmıyor. Ve beni merak ediyor biliyorum. Yoksa neden yazdıklarıma bu kadar önem versin ki?”

    Gözleri dolmuştu yine Murat'ın... Menekşe'ye baktı ve yine ona tek bir soru sormadan  devam etti yazdıklarını okumaya.

    “Onunla aramda bir bağ var. Ne olduğunu çözemiyorum ama bu bağ o kadar kuvvetli ki konuşmasam bile o gün neler yaşadığımı anlayabiliyor, hissediyorum. Bakışları hüzün dolu. Sanırım geçmişi karışık benim gibi. Bana karşı mı böyle bakıyor, yoksa herkese karşı mı böyle, ahh bilmiyorum. Ne zaman yanına gelsem bomboş kafe. Onu diğer insanlarla konuşurken hiç görmedim ki.”


   Her satırı okuduğunda kafasını kaldırıp Menekşe'ye bakıyordu. Bu genç kız her okuduğu satırda huzur dolu gözlerle bakıyordu ona.

   Ve şu an saat 5. Eve gitme vakti...

   -Hoşçakal Murat.

   -Kendine iyi bak Menekşe.


   Gün, eve adımını attığı anda bitiyordu Menekşe için, gece yatağına girip uykuya daldığı anda da başlıyordu. Eve varınca gün içinde yaşadıklarını annesine kahkahalarla anlatıyor, kendisi için bu kadar üzülmesinin,endişelenmesinin yersiz olduğunu söylüyordu. Sürekli hıçkırıklara boğulan bu kadını anlamıyordu. Yüzüne bu denli şaşkın, ürkek ve dalgın bir ifade takınarak anlattıklarını dinlemesine bir türlü anlam veremiyordu.

   "Bu kadın kafayı yemiş olmalı."

   BÖLÜM-2

   -Olayı bir de sizden dinleyelim Aslı Hanım, sakin olmaya çalışın ve en başından bana anlatın Menekşe'yi.

   -Bebekliğinde doktor doktor gezerdik Menekşe için. Kimse anlayamadı sıkıntısının ne olduğunu. Karnını doyurup, huzurla yatırdığım gecelerde sık sık çığlıklarla uyanıyordu, ağlıyordu, ağlıyordu, sürekli ağlıyordu. Bu da anne ve baba olarak bizi ürkütüyordu doğrusu. Hocalara da gittik Murat Bey, bir dolu para döktük minik kızımız için...

   Gittikçe boğulan sesiyle devam etti Aslı Hanım:

   -Bir dolu para harcadık onun sağlığı için. Bizi korkutuyordu durumu. Üç-dört yaşlarındayken sık sık eline kesici bir alet alıp kahkahalar atarak üzerimize yürürdü ağır adımlarla. Sonra elindekini bırakıp ağlamaya başlardı. Neler olduğunu anlayamıyorduk. İlk başlarda televizyondan mı etkileniyor, filmleri mi taklit ediyor diye düşünüyorduk, izlemesini de engelledik, ama sorun bu değildi. Menekşe devam ediyordu tuhaf hareketlerine. Şimdi ilkokul beşinci sınıfa gidiyor ama yaşıtlarına göre çok geride..Okumayı bile diğer arkadaşlarına göre geç söktü. Konuşmayı da çok geç öğrenmişti zaten.

   Gözlerindeki pişmanlık ve acı, Murat Bey'in iliklerine kadar işlemişti. Daha önce bir çok vaka görmüştü ama bu çok farklıydı. Duygularını bir yana koyarak çözmeye çalışırdı olan biteni, sadece doktor kimliğiyle analiz ederdi. Ama bu genç annenin anlattıkları onu derinden etkiliyordu. Menekşe'ye yardım etmek için elinden geleni yapacağına o kadına oracıkta söz vermişti.

   Derin bir iç çekti Aslı Hanım ve devam etti:

   -Her pazar olduğu gibi küçük kızımın banyosunu yaptırdım, saçlarını ördüm ve yatağına yatırdım. Bir haftadır her gece ağlayarak uyanıyordu, odasına gidene kadar çoktan gözlerini silmiş kahkahalar atmaya başlamış oluyordu. Alışmıştık bu duruma ama anlamam gerekiyordu. Onun bir haftadır aynı rüyayı gördüğüne inanmam gerekiyordu.

   Yaşadıklarının bu kadarından bile bahsetmesi onu çok üzüyordu. Yine hıçkırıklara boğulmuştu. Biraz sakinleştirdi onu Murat Bey. Devam etmesi gerekiyordu bu genç kıza yardım edebilmesi için, en yakını annesinden evladının çocukluğuna dair bazı bilgileri alması gerekiyordu.Kadın gözlerinden akan yaşlara engel olamıyordu.

   -Olaylar olmadan önce bana anlatmaya çalıştı. Kan, dedi. Anne, dedi. Kan var, bak, ellerime bak, dedi. Şaka yapıyor sandım, arkasına yine kahkahalar atıyordu bunları bölük pörçük her söylediğinde. Düşünemedim. Nereden bilebilirdim Murat Bey? Nereden bilecektim? ...

   BÖLÜM-3

   Şizofreni tanısı konuldu Menekşe'ye. Her sabah okul sandığı binaya gidiyordu, peşinde annesi... Aslı Hanım kızını gözünün önünden ayırmamaya and içmişti o günden sonra.

   "Elimde kavrayamadığım bir cisim. İstemsizce yürüyorum. Hayır, hayır bunu  istemiyorum.  Donuk  bakışlarla  birisini arıyorum. Burası çok karanlık. Neredesiniz? Mimiklerimi kullanamıyorum, sesim de çıkmıyor ki! Korkuyorum. Bir şey var bana engel olan, birisi var önümde duran. Bir adamın soluk alış verişleri sıklaşıyor. Duyuyorum. Can çekişen bir hayvan gibi sesler çıkarıyor. Off!
   Yine ağlamış olmalıyım. Nefes almakta zorluk çekiyorum. Gözlerim yanıyor, başımın ağrısı midemi bulandırıyor. Yine o rüyayı görmüş olmalıyım. Susadım. Anneee!"


    Annesine sesini duyuramayan küçük beden yatağından kalktı bir bardak su için... Kan ter içinde kalmıştı. Yüzündeki gülümsemesiyle melekler kadar masumdu. Küçük ellerinde iğreti duran, iki eliyle bile zar zor kavradığı bıçağı aldı. Bakışları donuk,ürkek bir o kadar da kendinden emindi. Rüyalarında büründüğü kişilik onu bir anlığına ele geçirmiş, minik ellerini uyuyan babasının gırtlağını kesecek kadar canileştirmişti.

   Gördüğü o rüyanın son günü bu gündü. Farkedilebilir miydi peki önceden? Ya da annesi Menekşe'nin sesini duyup suyunu getirseydi her şey değişir miydi? Tabi ki de hayır. Zaman, mekan farklıydı rüyalarında... Olayı gerçekleştirdiği andaki zaman da, kişi de farklıydı. Birileri ölecekti. Bir şeyler istemsizce değişecekti.

    Bir çok tedaviyle bu hale gelmişti Menekşe. Beş senedir gittiği beyaz bina ve ona ayrılan kısım onun okulu gibiydi. Kendi kendine bir şeyler mırıldanıyor, bazen birilerine cevap veriyordu oturduğu yerden.  Kafasını koyduğu masasının üzerinde biraz uyukluyor, az sonra kalkıp yanına aldığı bir dilim ekmeği yiyor, ilaçlarını yutuyordu,defterine bir şeyler karalıyordu. Sonra doğru Murat Bey'in kliniğine yol alıyor, defterine karaladıklarını yırtıp Murat'a bırakıyor, bir bardak sıcak çayla sigarasını içiyor ve en son evine dönüyordu. Bütün bunlar 2 saat kadar kısa zaman diliminde gerçekleşiyordu. Ama Menekşe o gün içinde yaşadıklarına başka şeyler katarak annesine kahkahalarla anlatıyordu. Sanki sabahın erken saatlerinde çıkıp akşam üstü eve dönmüş gibi...

   İç dünyasında neleri yaşattığı o masum gözlerinden anlaşılmıyordu. Dalıyordu çoğu zaman, kimse bilemezdi neler düşündüğünü.

   BÖLÜM-4

   Huzurla uyuduğumuz gecenin sabahı, kimi zaman huzurlu olmaz. Rüyalarımızı, belki daha da fazlası, bedenlerimizi ele geçiren sahte kişilikler, bir gece de bütün hayatımızı altüst edebilirler. Bütün huzurumuzu alıp götürebilirler, tekrar bıraktıklarında karşılaştığımız dünya, eskisinden çok farklı olabilir.

   Bazen dualar edersiniz, okuyup üflersiniz kâbuslar peşinizi bırakmaz. Anlattığınızda ise yakın gördüklerinize, size ya yalancı ya da şizofren muamelesi yaparlar. Anlatmadığınız zamanlarda ise, yani çoğu zaman, sanırsınız bu sadece size bahşedilen bir ödüldür, hatta seçilmiş bir kişisinizdir. Mantığınızı devreye sokarsınız. O zaman da, size şizofren muamelesi yapan insanlara hak verirsiniz.

    Bu karmaşıklık içinde büyür bazıları...  Bir değişimin başlangıcı,dönülmez bir kaybın hiç bir şey bilmeyen bir şahidi olabiliriz.

   Kim bilir? Belki bizler de olan bitenlerin birer parçasıyızdır. Belki bizler de birer Menekşe'yizdir ya da Menekşelerin şahitleri.
bir fincan fala kimse hayır diyemez.. :)
meraklısın meraklıyız---da.. bilirsin! fazla merak iyi değildir.
bazen meraktan değil de merak edilenden gelir iyi olmayan şeyler, sen sen ol fazla merak edip kurcalama benden sana söylemesi...

Çevrimdışı ülfet

  • **
  • 184
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüya
« Yanıtla #1 : 20 Ekim 2012, 14:57:36 »
Sonuna kadar merakla okudum. Devamını sabırsızlıkla bekliyorum.
Azrail yorulma kanka intihar edicem...

Çevrimdışı

  • *
  • 27
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüya
« Yanıtla #2 : 20 Ekim 2012, 16:39:21 »
Aslında bu hikayeyi bu kadr düşünmüştüm 5inci bölüm sondu:)
Ama gerçekten siz söyleyince farkettim ucu açık bir hikaye olmuş, sanki devamı varmış gibi. Deneyeceğim, bir kaç bölüm daha eklemeye çalışacağım:)
Teşekkürler vakit ayırdığınız için.
bir fincan fala kimse hayır diyemez.. :)
meraklısın meraklıyız---da.. bilirsin! fazla merak iyi değildir.
bazen meraktan değil de merak edilenden gelir iyi olmayan şeyler, sen sen ol fazla merak edip kurcalama benden sana söylemesi...

Çevrimdışı BerkeB

  • ***
  • 494
  • Rom: 7
  • Onu bulan herşey'i bulur
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüya
« Yanıtla #3 : 21 Ekim 2012, 17:17:46 »
Sizden okuduğum ikinci hikaye bu. Yazdıklarınız beni çok derinden etkiliyor. Yanlız defalarca okumama rağmen bir konuyu anlamayamadım. Menekşe 5 yaşında ve her gün sigaramı içiyor ?

EDİT: Evet haklısınız ben bayağı bir karıştırmışım yahu . Döndüm tekrar okudum ve daha çok etkilendim  :blink özellikle cinayet bölümünü kaçırmışım. Ne kadar dikkatsizim  :hıö
Bakmayın şiir yazdığıma romantik değilim :).

Çevrimdışı

  • *
  • 27
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüya
« Yanıtla #4 : 21 Ekim 2012, 17:36:34 »
:) Menekşe 5 yaşında değil ki; "Standart bir ailenin sıradan bir kız çocuğu olan Menekşe, lise ikinci sınıfa gidiyordu şimdilerde." bu kısmı atlamışsınız sanırım...
Menekşe cinayeti işlediğinde ilkokul beşinci sınıfta. Aradan beş sene geçiyor tedavi görüyor ilk bölümde okuduğunuz beş sene sonra yaşadıkları. Bir ileri bir geri yazdığım için biraz karıştı galiba :)
Etkilendiyseniz amacıma ulaşmışım demektir :)
Vakit ayırdığınız için teşekkürler..
bir fincan fala kimse hayır diyemez.. :)
meraklısın meraklıyız---da.. bilirsin! fazla merak iyi değildir.
bazen meraktan değil de merak edilenden gelir iyi olmayan şeyler, sen sen ol fazla merak edip kurcalama benden sana söylemesi...

Çevrimdışı M.K.Immortal

  • **
  • 290
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rüya
« Yanıtla #5 : 17 Kasım 2012, 21:21:51 »
Uzun zaman oldu yeni bir Menekşe hikayesi göremiyoruz hayırdır :D