Hepinizden özür diliyorum. Yazmaya zamanım olmuyordu denemez

tembel olduğum için yazmadım herhalde

Tekrardan özür diliyorum.
Bölüm -II KarmaşaKızıl sinirlenmişti. Doktorun tavrına, gördüğü sarhoş muamelesine sinirlenmişti. Oysa ki söylediklerinin gerçek olduğuna adı kadar emindi. Aniden hayal görmüş olabileceğine ihtimal verir gibi oldu. Yoksa doktor haklı mıydı? Gördüklerinin sebebi sarhoşluk muydu? Ya da daha kötüsü, deliriyor muydu yoksa. Doktorun odasından yarı öfkeli yarı endişeli karmaşık bir duyguyla çıktı. Koridor bomboştu kimsecikler kalmamıştı. Birden iliklerine kadar üşüdüğünü hisseti, oysa ki biraz önce oluk oluk terliyordu. Bu his çok tanıdık geldi Kızıl'a. Evet evet aynı şeyi o gece, o periyi gördüğü gece de hissetmişti. Öfkesinin yerini aniden korku alıverdi. Sanki akasında bir canavar varmış da onu yakaladığında lime lime edip yiyecekmiş gibi koşmaya başladı. Koştu, koştu ve koştu neredeyse 1 saattir koşuyordu. Beti benzi atmıştı, tir tir titriyordu. Her zaman takıldığı, çoğunlukla sabahladığı ara sokağa girdi. Etrafı kolaçan etti kimsecikler yoktu. "Sadece hayal görmüş olmalıyım." diye sayıkladı birkaç kez. Bira almaya karar verdi. Ne zaman bir şeye kızsa ya da başı belaya girse veya korksa sarhoş olana kadar içerdi.
Biraları almış ve aynı ara sokağa varmıştı. Korkudan ve birazda öfkeden biraları arka arkaya içmeye başladı. O da nesi? Yeniden aynı ürpertiyi hissetti. Yerden sopayı kaptı ve etrafı kolaçan etmeye başladı.
"Hey! Kim var orada?"
Etrafta kimsecikler yoktu. Arkasını döndü ve korkudan kaskatı kesildi. Bu oydu. Sakal perisi. O kadar güzeldi ki, herhalde Dünya da onun kadar güzel bir çiçek açmamıştı. Elinde altın bir hançer tutuyordu. Kızıla doğru iki adım attı.
"Hayır! Vermem! Sakallarımı alamazsın benden!"
Peri hafif bir tebessüm ile konuştu.
"Vermene gerek yok zaten."
Kızıl üzerinden tonlarca yük kalkmış gibi rahatlamıştı ve korkusundan da eser kalmamıştı.
"Öyleyse ne için geldin?"
"Sakalların için."
Korku Kızıl'ın vücudunda yeniden filizlenmişti.
"Ama... Ama sakallarımı istemediğini söyledin. Lütfen..."
"Hayır. Sadece vermene gerek yok dedim. Senin ki gibi bir sakal benim için en kıymetli hazinedir Kızıl."
"Hayır alamazsın! Çünkü bir hayalimi gerçekleştirmek zorunda olduğunu söylemiştin. Ve ben dilek tutmuyorum. Şimdi git lütfen!."
Peri güldü ve gülüşü Kızıl'ın gözlerini kamaştırdı.
"İşin acı tarafı da bu Kızıl. Senin hiç hayalin yok ki."
Peri elindeki hançeri avucunun içine aldı ve bir şeyler fısıldadı, hançer aniden toza donustu. Peri avucunu kaldırıp üfledi ve toz zerreleri uçuşup Kızıl'ın yüzüne yapıştı. Kızıl avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
Ve çığlık çığlığa uyandı. Rüya olduğu için o kadar sevindi ki neredeyse ağlayacaktı. Elleriyle yüzünü yokladı. Gitmişti. Tek tel sakalı dahi yoktu. Jilet gibi olmuştu. Öyle bir çığlık kopardı ki duvarlar titredi.