Kayıt Ol

Dönebilseydin Anne

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Dönebilseydin Anne
« : 15 Temmuz 2012, 08:54:18 »
Her şeyden önce, benim anneme yazdığım, O ses Türkiye yarışmasında ikinci gelen aile dostumuz İbrahim Şevki'nin söylediği ve müziğini babamın yaptığı şarkıyı, yazıyı dinlemeden önce sizinle paylaşmak istiyorum:

Dönebilseydin Anne

Not: Şarkıdaki resimler, ben ve anneme aittir.

Uzay çağı şiir yarışması için hazırlamıştım zamanında bu şiirimi. Ama benim için çok değerli olduğu için, şiir kazanamazsa çok üzülürüm diye, göndermemiştim yarışmaya.

Şimdi buradan paylaşacağım. İyi okumalar.


Dönebilseydin Anne


Yedi meşale yanıyor bir demir hendek ardında.
Kumun köyündeydi evimiz, ‘Kum köy’de.
Bir güzel mekândır burası, yanındadır denizin.
Pek çok güzel günüm geçti orada ve tek bir kötü günüm.
Güzel günlerim, saydıkça bitmez…
Nereden başlasam;
Ali diye bir arkadaşım vardı, pek yaramaz bir çocuktu bizim Ali.
Pek de duygusaldı aslında, sadece belli etmek istemezdi düşüncelerini.
Bir keresinde kibritle ateşe vermiştik İbrahim dayının tarlasını.
Aslında bu değildi amacımız, oynuyorduk kibritle.
Derken alev aldı her yer, bir anda korkuverdik.
Koştuk eve kadar, haberini aldık, tüm ekinler gitmiş İbrahim dayının.
Belli ki adamın ekmek parasını yakmışız.
Önce sıcaktann tutuştu dediler de, bizim yine de vicdanımız el vermedi,
Daha bir hafta geçmeden koştuk söyledik anneme.
Annem pek üzüldü ama elini de kaldırıp vurmadı bize.

Annem demişken, pek güzel bir kadındı.
Şairane bir sesi vardı, babam kadar değilse bile…

Belki kötü bir anıydı ilk önce,
Şimdi hatırladıkça güldüğüm bir olay sadece.
O dönem, biliyorum, daha pek çok olay yaşamıştık ama,
Çok önceydi, zihnimden silindiler gizlice...

Bizim sülale, bayramları buluşurdu hep,
Babam gitar çalardı, annemle beraber söylerdiler.
İşte böyle güzel bir bayram günü eğlence bittikten sonra,
Çıkmıştık nenemin evinden, dönüyorduk evimize.
Babam pek az da olsa içmişti rakı,
Sürat yapmaktan da hiç korkmazdı doğrusu.
Kum Köyün vardır bir virajlı yolu,
Kum köyün de adı boşuna kumlu köy değildir, toprağı pek kumludur.
Gelirken karşıdan bir beyaz van, babam sola kırmıştı direksiyonu.
Sol tekerlek kumda kayınca, yaşanır bir ailenin hazin sonu.

Ağaca çakılmış bizim eski walkswagenimiz.
Ben uçmuşum arabanın ön camından, metrelerce savrulmuşum.
Babam yüzüstü yapışmış direksiyona, elleri hala dümeni tutuyor sıkı sıkı.
Ve anam,
Açılmamıştı hava yastığı, emniyet kemeri onu geri itince kopmuştu boynu.
Ah ana ah,
Bir sen hak etmiyordun ölümü.
Herkesi severdi anam,
Kimseye demezdi “çekil şuradan”
Pek nazikti, pek güler yüzlüydü.
Bir babam aşıktı ona, bir de ben aşıktım…

Bana hastanede anlatmaya çalıştılar durumu.
Annemi istiyorum diye ağlamamdan hemen sonraydı.
Ne de kolay söylediler anamın öldüğünü…
Birkaç küçük saniyesini almıştı nenemin, söylerken bana doğruyu.
Yaşım daha pek küçüktü, hala devam ediyordum onu istemeye.
Ölüm de neydi, neyin nesiydi dört yaşında bir çocuğa?
Dua ediverdim birden,
Çok dua edersem annem çıkar gelir sandım.
O zamandan anlamıştım, Allah kapatmıştı kulaklarını.

Nenemde harcadım ömrümün üç özel yılını.
İlk bir yılı ayağım alçıdaydı, kaybetmiştim ömrümün en güzel zamanını...
Sonra babam çıka geldi, başka bir kadınla birleştirmişti hayatını.
Benimle birlikte büyük şehre taşınmaktı kararı.
Sanki heyelan olmuş da, koca Toros üstüme yıkılmış sandım!

Pek çok anne gördüm, çocuklarıyla yaptığı diyalogları duydum,
Bir tanesi markette, ağlıyor diye annesi almıştı istediği oyuncağı.
Bende hemen gittim köşeden bir saçma ayıcık seçtim.
Topladım tüm cesaretimi, “ben bunu istiyorum” diyiverdim.
Almadılar bana ben ağladım.
Ben ağladım bana hala almıyorlardı.
O oyuncağı hiç almadım…

Böyleydi işte çocukluğum.
Oynayamadım doğru dürüst arkadaşlarımla,
Doğru dürüst arkadaşım da olmamıştı zaten pek fazla.
Yıllar pek çabuk geçti, bir anda fark ettim liseye başladığımı.
Ve o yıldı nenemin öldüğü yıl.
Bu kez tecrübesiz değildim,
Biliyordum artık ölüm nedir, ölmek ne demektir…
İlk kez o gün bulunmuştum camide.
Pek hevessizdim ama onun için başımı kaldırdım kıbleye,
Hocanın söylediklerini, onun için tekrarladım dakikalarca.
İsmini bile bilmediğim bir duayı okuyordum, bilmiyordum neler konuşuyordum.

Mezarına bir yanık sigara bırakmıştı büyük babam.
Nenemin iki büyük vasiyeti vardı.
Ölürsem beni kızımın yanına gömün demişti.
Her iki yanı da doluydu annemin mezarının, çaprazına gömdük.
Ne de çok insan ağlıyordu, meğer ne çok insan onu seviyordu!
Hepimiz sevdiklerimizin kıymetini böyle zamanlarda anlıyorduk, bunu anladım.

İkinci vasiyeti, "Ben ölürsem dostlara haber salın, helva yapmasınlar, yiyecek getirmesinler" olmuştu.
Belli ki garipsiyordu, biri ölünce yemek yemek ne kadar doğruydu?
Bu vasiyetini de yarı buçuk yerine getirdik.
Çoğu adettendir dedi, kültürü vasiyetten fazla önemsedi.

Dedem kalmıştı biçare yalnız.
Bavullarımı toplayıp onun yanına taşındım.
Küçüklüğümde geçirdiğim sadece üç yıldı belki burada, ama en sevdiğim yıllarımdı.
Ben evden ayrılırken, bir üvey annem uğurlamıştı, bir o ağlamıştı ardımdan.
Ben kapıdan çıkarken, babam işindeydi, oturmuş hayvan yemi satıyordu.
Sanmıştım beni pek sevememişti.
Ah eşşşşek kafam! Şimdi yıllar sonra anlıyorum aslında üvey annemin beni diğer çocukları kadar sevebildiğini.
Cebinde yoksa eğer kuruş para, kimse çocuğuna alamazdı bir oyuncak ayı!
Hangi zaman beni tutmuşlardı sofradan ayrı?

Ben gidince babam fenalaşmış.
Çok uzun zaman sonra haberini almıştım.
Babama olan nefretimle dönmüştüm dedemin yanına, çocukluk yuvama,
Şimdi anlıyorum ne de büyük bir hata yaptığımı...
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı LegalMc

  • ****
  • 1215
  • Rom: 33
  • Unimpressed was his default state.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dönebilseydin Anne
« Yanıtla #1 : 15 Temmuz 2012, 11:45:21 »
Şekil ve yapı konusunda bir şey diyemeyeceğim çünkü belli ki bir duygu yoğunluğunun etkisi altında yazılmış. Duyguları çok iyi yansıtmışsın. Küçükken bir başka ebeveynini kaybetmiş biri olarak biraz da olsa yaşadığın acıyı anlıyorum. Tabii benim başımdan bu kadar dramatik olaylar geçmedi, o ayrı. Başın sağ olsun, duygu dolu şiirin için de tebrikler.
Yaşasın!
Ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dönebilseydin Anne
« Yanıtla #2 : 15 Temmuz 2012, 14:03:47 »
Şimdi okuyunca, fazla dramatik geldi benim de gözüme. Teşekkürler yorumun için. Şekil ve yapıya da önem vermiştim aslında.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı TheSpell

  • ***
  • 826
  • Rom: 16
  • Dovie'andi se tovya sagain.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dönebilseydin Anne
« Yanıtla #3 : 15 Temmuz 2012, 14:08:57 »
Yoğun bir duygu karışımı var gerçekten. Böyle güzel bir şiir için teşekkürler.

Çevrimdışı Galaxie

  • **
  • 375
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dönebilseydin Anne
« Yanıtla #4 : 15 Temmuz 2012, 14:17:17 »
Videoyu önce izlediğim için etkilendim şiirden.

Spoiler: Göster
Öhöm ben İbrahim'e de oy atmıştım bu arada bilgine :P


Ama sanki önce video olmasaydı vermesi gereken duyguyu tam veremeyecekti gibi... Yani zaten şiirde istediğin duyguyu vermek çok zor şahsen ben yapamıyorum, o yüzden önce videoyu paylaşman iyi olmuş. Videodan sonra internette nasıl vefat ettiğini araştırmaya koyuldum ki şiire geçince öğrendim.

Spoiler: Göster
Adı Filiz mi?


Son olarak finali daha iyi olabilirdi bence. Sanki yarım kalmış gibi. Şiir annenle ilgili ama bambaşka bir şeyle bitmiş. Belki tekrar annen konusuna dönseymişsin daha iyi olacakmış. Sadece bir yorum tabi, içinden böyle gelmiş...

Ellerine sağlık.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dönebilseydin Anne
« Yanıtla #5 : 15 Temmuz 2012, 14:25:29 »
Spoiler: Göster
Adı Filiz mi?


Son olarak finali daha iyi olabilirdi bence. Sanki yarım kalmış gibi. Şiir annenle ilgili ama bambaşka bir şeyle bitmiş. Belki tekrar annen konusuna dönseymişsin daha iyi olacakmış. Sadece bir yorum tabi, içinden böyle gelmiş...

Ellerine sağlık.

Spoiler: Göster
Evet, adı Filiz'di.


O final konusunda en az senin kadar ben de düşünceliyim biliyor musun? Aslında şiir sanki yarım kalmadı, gerçekten de yarım kaldı. Şiirin birkaç mısrası daha vardı, fakat o kısmı paylaşmadım. Orada tam da dediğin gibi, anne konusuna geri dönüyor. Zaten nasıl becerdim de konu annemken birden tüm hayatımı anlatıverdim, ben de anlamış değilim.

Bu şiir bir buçuk yıl kadar önce yazılmıştı. Oturup da şu an yazsam, böyle saçma mantık hataları da olmazdı aslında.

Teşekkürler yorumlarınız için.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Ynt: Dönebilseydin Anne
« Yanıtla #6 : 15 Temmuz 2012, 17:38:55 »
Spoiler: Göster
Yorum yapması zor hatta belki de uygun olmayan bir şiir. Ama paylaşmanın sebebini insanların hislerini merak etmen olarak algılıyor ve ona dayanarak yazıyorum bu yorumu.



Bahsettiğin mantık hatalarını görebilmiş değilim.(Sonda ki dizeleri çıkarman oldukça anlaşılabilir ve normal bir şey gibi gelmekte bana) Benim bildiğim şiir matematik değildir. Hareketinde belli bir plan takip edilmez.(En azından senin yazdığın bu şiir türünde.) Şiirinde hakim olan hüzün ve pişmanlık duyguları ise bir konu bir nokta üzerine yoğunlaşabilecek duygular değiller. Bir insan hiç bir zaman evindeki vazoyu özlemez. O temel olarak evini, ait olduğu yeri özler. Hüzünde bu şekilde, bir konuya odaklanamaz, insan üzülmeye başladımı hepsi birden gelir. O yüzden konudan konuya atlaman oldukça normal geliyor bana. Hatta duygunun verilmesi açısından oldukça da yararlı buluyorum.

Şiirinden hüzün damlıyor desem yanlış ifade etmiş olmam galiba. Ben hiç yakınımı kaybetmedim. Bana yakınını kaybeden bir insanı anlayabileceğim söylense asla inanmazdım. Hatta aynı anneyi kaybeden iki kardeşin bile birbirini anlamayacağı, anlayamayacağı kanısındaydım. Bu inancıma rağmen, senin bu şiirin beni o duygunun içine sokmayı başardı. Ucundan, kenarından da olsa tutunmamı, hissetmemi sağladı. Ve bu bana bazı şeylerin tekrar düşünülmesi gerektiğini gösterdi.

Bildiğim kadarıyla, biz insanların sanat yapmalarında ki amaç, kendilerini anlatmak, hissettiklerini ifade etmek, belki de bu şekilde rahatlamaya çalışmaktır. Bu amacın ilk kısmı olan "ifade etmek" kısmını başardığına inanıyorum. Zira dediğim gibi ucundan tutunabildim az da olsa hissedebildim böyle muazzam bir acıyı. İkinci kısımın başarısı konusunda ise ancak sen yorum yapabilirsin. Kısacası şiirin bana yönelmiş görevini yerine getirdiğine inanıyorum.

Not: Bu tür bir şiiri paylaşmaktaki cesareti görüyor ve takdir ediyorum.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dönebilseydin Anne
« Yanıtla #7 : 15 Temmuz 2012, 18:02:21 »
Bazen yürürsün böyle, aklında birkaç düşünce döner durur bu yürüyüş sırasında. Kulağında kulaklıkların vardır falan. Dışarıda yürümek için evdekilere bahanen hep aynı olur. "Hava almaya çıkıyorum"

O an bir sebepten dolayı üzgünsündür. Zaten hava alma ihtiyacın da bu üzüntüden dolayıdır. Ama bir şey olur, ani bir şey, tüm üzüntün birden kayboluverir. Mesela parkta oynayan çocukları görürsün. Arkadaşların aklına gelir birden. Pek çok kişiye göre çok daha şanslı olduğunu anlarsın arkadaş meselelerinde. Parkın köşesinde bir kız oturmaktadır, destanlara yazılacak bir güzelliktedir. Bakıp gülümser sana. İçinin gittiği andır.

Çok kötü bir ruh halindeyken bir şeyler hatırına gelir, ya da ileride hatırına gelebilecek potansiyel yeni bir olay yaşanır. Birden garip bir mutluluk oluşuverir.

'You made my day' der ingiliz.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.