Soytarı
Birinci perde; Soytarı ağlıyor ve alkış alıyor. Bu soytarının ilk başarısı. Zaten yapmacık gülemiyordu. Ağlayışı gerçek. Gerçekler değer görüyor.
İkinci perde; Soytarı intihar etti. Kimse ağlamıyor ve kimse alkışlamıyordu. Bir başka oyunsa, bu gece yeşil kadife ceketinle eve gelişin ve seni kedimin gözlerinin içinde gördüğüm.
Bir oyun daha, soytarıyı gömdük. Yeni bir soytarı alındı, yeni alkışlar. Her şey değişiyor. Boşluk ağır ağır ya da aceleci kapanıyor. Bunların hepsi oyun! Bu oyunun kurallarını domino taşlarına yazıp dünyamın çevresine sıraladım. Bu oyunun içinde en çok ölü soytarı anlıyor beni. Mezarı çiçeklenmiş ve masamdaki bal kasesinden benimle konuşuyor. Öğütlüyor. Az iç diyor! Az aşık ol! Az düşün! Ve azar azar bırak bütün oyunlarını...
Son oyun; Yeni soytarı alkış alamadığı için sahneyi terk etti. Tiyatro kapanıyor. İlk umutlar ayrıldı oyundan, umutsuzlukla gerçek oynamak istemedi.
Düşüm, soytarı ve ben kaldık bu sahte oyunda...