Kayıt Ol

Hikayelerinizi diğer forum üyelerine nasıl okutursunuz // Eleştiri

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Hikayelerinizi diğer forum üyelerine nasıl okutursunuz?

Eğer burası Kayıp Rıhtım değil de Facebook olsaydı, bu sorunun arkasına getireceğim cümle şu olurdu: Silah zoruyla okutuyorum diyorsan beğen, özel mesajla reklam yapıyorum diyorsan yorum at, ben bir şey yapmadan zaten okuyorlar diyorsan hiçbir şey yapma.

Ama facebook’da değiliz değerli forum üyeleri. Şimdi soracaksınız, bu adam neden böyle bir konu açıyor da, dönüyor bu konuyu bir de Düşler Limanı’nda paylaşıyor? Hemen cevap vereyim; çünkü bu yazıya emek vereceğim ben. Fantastik bir kurgusu olmadığı için ama edebi değeri olan bir yazı olduğu için de Düşler Limanı’nda yayınlayacağım.

Kayıp Rıhtım’da yazılarınızın okunması, sizin popülaritenize bakıyor. Müzik gibidir yazı yazmak işi. Ben size Ajdar’dan yüz kat daha iyi şarkı söyleyebilen, okuldan tanıdığım şarkıcı arkadaşlarımın olduğu örneğini vereyim. Hatta Türkiye’de pek çok saçma sapan ünlü çıkıp şarkı söylüyor da, ben ne adamlar tanıdım, o sanatçıların hepsi yanında çocuk oyuncağı kalır. Babamı örnek verebilirim size. Adam profesyonel gitar çalar, sesi gerçekten de çok güzeldir, – hani babamdır diye demiyorum, gerçekten öyle – ama gelin görünüz ki, elin anormali Türkiye’de ünlü olabilmişken o ekmek parası için memurluk yapıyor.

Şimdi bana sistem adaletli diyene parmak veresim var.

Sık sık foruma yeni üyeler kaydoluyor ve sonra da hiç kaydolmamış gibi ortalıktan kayboluyorlar. Neden? Çünkü bir hikaye yayınlıyorlar, iki hikaye yayınlıyorlar, emeğin karşılığını alamayınca üçüncüde toz oluyorlar. Sık sık özel mesaj alırdım bir ara. “Şunu okuyup yorum yapar mısın?” gibilerinden. Ki o dönemleri ben de yaşadım bir ara, düzenli olarak Malkavian’ın tüm hikâyelerini okuyup kendisine özel mesaj yoluyla her hikayemi tek tek bildirdiğim bir dönem olmuştu. Pişman da değilim hani o hikâyeleri okuduğuma. Ama kendisine “Şunu da oku abi” gibilerinden özel mesaj attığım için – daha mesaj sayım yüz bile değildi – gerçekten de pişmanım. Tam bir liseli görüntüsü yayıyormuşum ortalığa.

Madam Vio bir ara ‘Cennet’in Anahtarları’ adlı hikayesini zorla okutmaya kalkmıştı bana. O kadar uzundu ki, erteleyebildiğim kadar ertelettim okuma işini. Ama sonunda iş tehdit seviyesine geldiğinde ve hikayeyi okuduğumda, “Oha lan kız harbi güzel yazmış” dediğimi hatırlıyorum. Önyargılardan uzaklaşıp her yazılan yazıyı forumda okumaya başlamam da bu olayla oldu zaten.

Yeni gelen üyelerin bazıları öyle mükemmel yazılar yazdılar ki, çoğunun sonraları ortalıktan kaybolması beni çok pis yaralamıştı. Arminass buna örnektir. Hani bu konuda çok isim vermek de etik değil, ama öyle yani.

Bugün bile hala samimi arkadaşlarımın bana “Gir şunu oku” dedikleri, ya da benim onlara aynını yaptığım bir gerçektir. Herkes emeğinin karşılığını alamıyor maalesef. Dedim ya, iş popülariteye bakıyor.

Cem Yılmaz’ın gösterilerine gidip, sazan gibi her şeye gülen bir takım insan vardır. Onların gülmesi genelde para ödedikleri içindir: “Parayı ödedim, boşa gitmesin, hadi güleyim.” Tamam, kaliteli espriler var da, eğer bir insan üç saniye arası gülerse bunun başka bir açıklaması yok. Benzer bir mantık da forumlarda var. Popüler bir üye foruma bir yazı yazıyorsa, “hemen girip okumalıyım” deriz. Okuduktan sonra da, kendimizi beğenmek zorunda hissederiz. “Sonuçta bunu o yazdı, mutlaka beğenmeliyim!” mantığı adı verilir buna. Buna yorumlar da dâhildir. E yani şimdi Mit’in emek harcamadan yazdığı iki kelimelik yorumla, X bir üyenin emek verdiği açıkça belli olan kaliteli hikâyesi bir mi? Değildir tabi.[*]İhsan abi senden örnek verdim de, alınmazsın umarım, örnek veriyorum sadece.[/*]

Hatta bazen öyle bir cıkını çıkarırlar ki bunun, yukarıdaki özgün yazı değil, aşağıdaki kısacık yorum yazarlık puanı alır. E kimse “ben bu konuda suçlu olabilirim” demeyecek şimdi. Doğruya doğru yani. Bunu okurken “yanlış aksettiriyor” diye düşünmek isteyenler çokça olacaktır çünkü işlerine gelmeyecek. Ama gerçekleri kabul etmek ve eleştirilere açık olmak da bir yerde lazım beyler. Başka türlü hiçbir şey gelişemez.

Şimdi eğri oturalım, doğru konuşalım. O popüler dediğimiz insanların hiçbiri, hiç yoktan oraya kadar çıkmadılar. Verdikleri emek diğerlerinden kat ve kat daha fazla olmuştur. Sonuçta ateş olmayan yerden duman çıkmıyor. Kendini ifade etmekle, konuşmakla, paylaşmakla ilgilidir popülarite. İnsanların “adam haklı beyler” demesini sağlamaktır. Kendin olmakla, özgün olmakla ilgili bir şeydir. Bu da doğuştan gelen bir yetenektir. Ama insanlar da ikiye ayrılırlar tabi, onu da belirtelim:

1)   Popüler müzik guruplarını sırf popüler diye dinleyenler.
2)   Popüler müzik guruplarını, kaliteli ve özgün buldukları için dinleyenler.

Ve çok ender görülen üçüncü bir tür daha vardır;

3)   Popüler olmayan müzik guruplarını, kendince kaliteli buldukları için dinleyenler.

Benim forumdaki popüler olmayan üyelere – ve tabi kendime - bir tavsiyem olacaktır. Yılmayınız. “Yazılarım hiç beğenilmedi, beğenilmeyecek” mantığında değil, “Demek ki bu olmamış, bir sonraki daha güzel olacak” mantığında ilerleyiniz. Kimse durup dururken kazanmıyor saygınlığı, her işin bir raconu vardır. Bu işin de raconu kendimizi geliştirmek ve ümidimizi kaybetmemekten geçiyor.

Eski mesajlarıma bakıp da “Bunu ben mi yazmışım? Ne kadar kötü!” dediğim zamanlar oluyor, “Kendimi rezil etmişim” diye düşünerek üzülüyorum. Ama bunlar aynı zamanda benim geliştiğimin de kanıtı. Bu üzüntüm bu nedenle hep mutluluğa dönüşüyor bu yüzden.

[*]Çok sevgili Grikunduz ile konuşurken karar verdim bunu yazmaya. Kendisine ve fikirlerine teşekkürler.[/*]
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Her okuduğum kitabın, kısa hikayenin, makalenin, başlığın bir önemi vardır açıkçası benim gözümde. Hepsi insana bazı şeyler katar. Bazıları seni geliştirirken, bazıları seni hırslandırır. Bazılarında gördüğün bir cümleyi beğenir ben neden bunun gibi bir cümle kurmayım ki dersin ve bazılarını okuduğunda da dersin ki ne saçma sapan bir yazı ben daha iyisini yazarım. Yani kısacası kimin seni okuman için dütrüklediği veya kimden duyup da okuduğun, kimin yazdığı pek önemli değildir yazıyı. Ama yazanı tanıyorsan az çok günün hangi vaktinde o yazıyı okumak istediğini kestirebilirsin. İsimlerle örnek vermek gerekirse İhsan'ın yazılarını işe gittiğimde ve bir yarım saat aram olduğunda okumayı seviyorum. İnsanı şu veya bu şekilde neşelendiriyor çünkü. Nihbrin'in hikayelerini kafam boşken gecenin bir yarısı okumam gerekiyor(ihtiyaç oluyor :) ) Fırtınakıran'ın bir Sakat Rahibe'si vardı onu hep akşamları okurdum mesela. Koyubeyaz'ın bir türlü bitiremediği onlarca hikaye onları da genelde sabahları işe başlamadan .

Hep birşeyler katar sana bu yazılar. Ama sen o yazıya birşeyler katmak ister misin? İşte orada işin şekli değişiyor.

Yazar puanı vermeyip de beğendiğim birçok yazı var misal. Yorum yazdığım ama bir halta benzetemediğim de birçok yazı var. Yazım tekniğini geliştirebileceğine sonsuz inancım olan yazıları yerden yere vurduğum da var.

Bunu neye bağlıyorsun peki? diye soracak olursanız. Sadece şans. Dediğim gibi tanıdığım birinin yazılarını okumam gereken zamanı bilirim ve okuduğumda da düşüncelerimi yazarım. Ama yeni üyelerin hepsi açılmamış bir kutu, bir süprizdir bize. Doğru zamanda ve doğru yerde okumak için yeterince tanımamışızdır yazarı. Ama bir hikaye gönderip 'Nerede benim yorumum?' diyen kişide ne yazar olacak sabır ne de azim vardır. Zaten öyleleri varsın gitsin yoluna.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Yazdıklarınıza yerden göğe kadar hak veriyorum. Ama bir konuda bir ekleme - ya da düşüncelerimi söyleme de diyebiliriz - yapmak zorunda hissettim kendimi.

Ama bir hikaye gönderip 'Nerede benim yorumum?' diyen kişide ne yazar olacak sabır ne de azim vardır. Zaten öyleleri varsın gitsin yoluna.

Bir gurup üye vardır ki, şöyle ormantik bir bakış açısına sahiptir: Hikaye yazarlar ve bu hikayeler iyi olsun, kötü olsun yorum beklerler. Yorum beklediklerini de yazıda ya da kendi yazdığı bir yorumda belirtirler. İşte onlar gerçekten de kaybolup gitsinler bu forumdan.

Benim bahsettiğim şey, hikaye yazıp yorum bekleyen insanlar değil. Benim bahsettiğim şey, bir yazı yazıp, o yazıyla ilgili kendilerini sınayıp, kendini geliştirmek isteyen insanların, amaçlarına ulaşamaması. Tamam sadece yorum alarak gelişemezler, aynı zamanda okumak, araştırmak gerekir, kendimizin yorum yapması gerekir, haklısın. Ama bizden bir şey beklememelerine rağmen biz onları o kadar az kale alıyoruz ki bazen, sonuçta yazar emeğinin karşılığını alamadığını düşünebiliyor. Bu da üzülmesine - haklı olarak - neden oluyor. Görmemişlik yapıp "Niye yorum gelmiyor of ya!" diye isyan etmeden, sessizce uzaklaşıyorlar forumdan.

Ve çoğu uzaklaşmamalıydı.

Söylediklerin biraz beni de dokundurmadı değil aslında. Çünkü benim de senin söylediğin gibi her şeye isyan eden, her şeyi üstüne alınan bir dönemim olmuştu ki Fırtınakıran bunu çok iyi bilecektir. Zira kendisini bu konuda bayağı bir baymıştım özel mesaj yoluyla.

Bunun dışında, tanıdığımız insanların yazılarını okumak ile ilgili olarak da şunu söyleyim, yerden göğe haklısın. Çünkü örneğin Baal Adramelech ya da Madam Vio gibi yazarların yazdığı, karanlık ve kasvetli şeylerden bahseden hikayeleri gece okumak beni heyecanlandırıyor. İroniyi güzel kullanan Amras ya da Laughing Madcap'ın yazılarını günün her saatinde okuyabilirim, çünkü yazılarını okumak ayrı, özel bir duygu veriyor bana.

Ama bu diğer üyelerin de yazılarını okumayacağım anlamına da gelmiyor. Herkese şans veriyorum. Örneğin zçaiqü'den bahsedeyim, adam yazı yazmanın hakkını veriyor. Forumda yeni bir üye ama ilk yazdığı küçük hikayesinden son yazdığı hikayeye kadar adamı başarılı buldum. "İyi ki okumuşum" dediğim yeni üyelerimizden bir tanesi.

Öyle işte.

Spoiler: Göster
Bu arada çaktırmadan işi reklama dönüştürdüm D
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ben tekrar tekrar okuyorum; ama tam olarak eleştirilen noktayı bir türlü anlayamıyorum. İlk kez öykü gönderen insanların öykülerini daha çok okumalıyız mı diyorsunuz? Ya da olabildiğince herkese yorum yapmaya çalışalım, insanlar o kadar emek harcamışlar, yorumu hakediyorlar mı diyorsunuz? Ya da, kimi eleştiriyorsunuz onu sorayım. Yani, kimin neyi yanlış yaptığını veya kimin neyi nasıl yapması gerektiğini düşündüğünüzü söylüyorsunuz?


Not: Yazıyla yazınca böyle bağıra bağıra soruyormuşum gibi geldi bana, lütfen öyle anlamayın. Sadece anlamaya çalışıyorum neyi eleştirdiğinizi.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Galaxie

  • **
  • 375
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Bu konuda haddim olmayarak birkaç söz de ben söylemek isterim.

Yazdıklarında ne kadar haklı olsan da Raisor, bir konuda sana katılmıyorum. Bir öyküye yorum yazmıyoruz demek onu beğenmiyoruz ya da okumuyoruz demek değildir. Bir üye tarafından bir yazı okunmuş olabilir ancak belki çok beğenmiştir de yazacak bir şey bulamamıştır veya beğenmesi de gerekmez sadece yazacak bir şey bulamamıştır. Belki kırmak istememiştir.

Bir de şu var ki ben bir oturuşta A,B ve C kişilerinin yazılarını okuyup da bunlara yorum yaptıysam, ama en çok A kişisininkini beğendiysem, bir sonraki öykülerde okumayı tercih ettiğim de o kişi olur. Bazen yorumlar kendini tekrar etmemek için yazılmaz. Sen bir üyeye "şunu şunu yapmışsın olmamış" dersen ve bir sonraki öyküsünde aynı şeyi görürsen yorum yapmazsın.

Son olarak söyleyeceğim şey bazı üyeler var ki forumda tek etkinliği Düşler Limanı veya Kurgu İskelesi. Bu bir derece hoş görülebilirdi, tabi bu bölümlerdeki tek etkinlikleri de sadece kendi yazılarını paylaşmak olmasaydı. Burası kişisel bir blog değil. Bir üyenin foruma başka açıdan hiçbir katkısının olmamasını geçtim, aktif olduğu yegane bölümde de diğer üyelerin yazılarına yorum yapmaması bence çok garip. Böyle üyeler biliyorum ve onlara ben şahsen yorum yapmaktan özellikle geri duruyorum.

Ben yazmak konusunda eğer bir adım bile öne gittiysem bu forumdaki üyelerin yorumlarıyla olmuştur. Bu yüzden yazılara yorum yapılmasının gerekliliğini ben de savunuyorum. Ama dediğim gibi her yazı yorum alacak diye bir şey de yok...

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Galaxie, yazdıklarını okurken hak vermediğimi söylersem yalan olur. Ayrıca bunlar benim de düşündüğüm şeyler. Bunları yazıma katmamamın nedeni, konunun tam olarak bu olmamasından kaynaklanıyor. Dolaylı olarak konuyla ilgili şeylerden bahsetmişsin.

Ben zaten bu konuya yazarken "Her yazıya yorum yapılmalı" düşüncesini savunmuyordum, hala da savunmuyorum. Ben daha çok, "bazı zamanlarda gereksiz yorumlar yapılıyorken, bazı zamanlarda da yorum yapılması gereken yerde yapılmıyor görüşlerini anlatmaya çalışıyordum. Birçok yerde yorum yapmak ya da yapmamak, yorum yapan ya da yorum yapmayan kişinin bir takım düşüncelerinden dolayı, mantıklıdır. Asıl mantıksızlık yorum yapılmaması gereken yerlerde yapılıp yapılması gereken yerlerde yapılmaması ironisidir.

Bunu yapan, ben de dahil olmak üzere forumun hemen hemen tüm üyeleridir. Bu arada bu sadece yorum yapmak değil, aynı zamanda yazarlık puanı veya rom meselesinde de geçerli. Neden popüler üyelerin yazılarına güzel yorumlar yapılıyor da, popüler olmayan üyelerin yazılarına yorum yapılmamasının sebebi olarak "E zaten çok güzeldi, yorum yapacak bir tarafı yoktu" deniyor, ben bunu anlamış değilim, o da ayrı bir hikaye tabi.

Yorum yapmak ya da yapmamak için pek çok sebep vardır. Önemli olan şey, bir yazıyı okuduktan sonra, yorum yapıp yapmamanın, yazarlık puanı verip vermemenin üzerinde birkaç kere düşünerek, - ki bunu düşünerek yazılan yazıya gösterilen emeğe nazaran çok küçük bir emek harcıyoruz aslında, - en etik olanını uygulamaktır. Sizler de bu konuda bana hak vermiyor musunuz?

Fiddler, bu arada sözlerini kesinlikle bağırarak konuşmak olarak algılamadım. Tam olarak neyi eleştirdiğimi sormuşsun sadece. Çok kısa olarak açıklayayım, benim eleştirdiğim şey, gerekli insanların gereken yerde yorum yapmayıp gereksiz yerde yorum yapmalarıdır. Bu da pek çok durumda kaliteli yeni üyelerin alınganlığına ve yok yere forumdan gitmelerine sebep oluyor maalesef.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Anladım ve eleştirilecek bir nokta göremiyorum (daha doğrusu eleştirinin bir işe yarayacağını düşünmüyorum); zira insanların gerek bu forumda, gerekse dünyada yorum yapmaları-yapmamaları, okumaları vs. tamamen kendi içlerinde olan bir takım denklemlere bağlıdır.

O kadar insan çılgınlar gibi Twilight okuyor; ama şurada (atıyorum şimdi) "hüzünsüz boşluğun aman yarabbi varoluşsal dinamik zortları" adındaki muhteşem şeyi okumuyorlar ve bu yüzden "hüzünsüz boşluğun aman yarabbi varoluşsal dinamik zortları" ikinci baskısını yapamıyor, yazarı da maalesef 9-5 masabaşı işinde çalışmaya devam etmek zorunda kalıyor ya. Tüm o insanları eleştirmenin işe yaramayacağı kadar işe yaramayacak bir şey.

Bu arada, herhangi bunu okuyan üye varsa (senin de ilk mesajda bahsettiğin gibi), ben bana özel mesajla gelecek herhangi bir "okur musunuz, yorum yapar mısınız" isteğine mutlaka cevap vermeye çalışırım. Çoğu insanın da böyle yapacağını düşünüyorum. Ben daha geçen gün Mit'ten öykü seçkisindeki bir öykümü okumasını rica ettim ve o da beni kırmadı. Aynı şekilde aylar önce Laughing Madcap'e de yapmıştım bunu.

Bununla birlikte takip etmekten hoşlandığım kişiler var. Örneğin Wanderer ve Darly Opus'u olabildiğince okumaya çalışıyorum; ama Darly Opus'a her seferinde yorum yaparken Wanderer'ın yazdığı pek çok şeyde yorumum bulunmuyor. Nedenini ise vallahi bilmiyorum. Darly Opus'u cool bulmam falan değil de, bir şekilde yorum yapmamışım Wanderer'a niyeyse.

Öte yandan Galaxie'nin öykülerini takip etmemin ayrı bir nedeni vardır, onun kendini geliştirişine tanıklık etmek çok hoşuma gidiyor. Buna rağmen benden sadece iki yorum alabildi şimdiye kadar niyeyse.

Ya da ne bileyim, geçenlerde senin "Dört Hikaye İronisi" (emin olamadım addan) yazını okudum; ama niyeyse ona da yorum yapmadım.

Şimdi, üstte gördüğün üç paragraftaki anahtar sözcük "niyeyse". Çünkü gerçekten bilmiyorum niye yorum yapıp niye yapmadığımı. Çoğu insanın da bildiğini sanmıyorum. Bu haliyle nasıl kendimi düzelteceğimi de bilmiyorum. Elbette fazladan zaman ayırıp yeni öyküler keşfetmek, okumak ve uzun uzun yorumlar yapmak bir çözüm olurdu; ama yapmayacağım bunu. Şu an olduğu o eğlenceli, keyifli ve bilgi alıcı/verici halinden daha sıkıcı ve motamot bir hale sokmak istemiyorum şahsen Kayıp Rıhtım öyküleriyle olan ilişkimi.

Ama sonuç olarak, kaygını ve eleştirini anlıyorum. Yine de çok yapılması gereken bir eleştiri olduğuna inanmıyorum.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
İşte, şüpheye düşmek demek, eleştiri o kadar da gereksiz değildi demek.

Fark etmeden sorguladın aslında durumu ve bu bile benim için bir ilerlemedir.

Ayrıca eleştirilerden bir diğeri de önyargılı davranıp bazı hikayeleri okumamaktı aslında. Yorum yapılmamasının büyük nedenlerinden birisi de budur zaten. Ama diyeceksiniz "her yazıyı okumak ne mümkün!"

Evet, doğrudur. Ama;

Sadece popüler üyeleri okumakla kendimizi sınırlandırmak yazma kalitemizi çok yükseltir.

Tüm üyelerin yazılarını okumaya elimizden geldiğince çalışmak, yazma kalitemizi pek çok yükseltir.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Sokakta bir kız/erkek görürsün. Güzel gelir, dönüp bakarsın. Beğenmezsen burun kıvırır yoluna gidersin. Kimse seni bunun için suçlamaz. Tabi göz ucuyla bakacaksın fark ettirmeden, çayından bir yudum alırken falan.

Beğenirsen farklı, dönüp bir daha bakarsın. Cesaretin varsa gider konuşursun. Reddedilirsin ya da bir şeyler içersiniz. Çok şanslısındır, hayatının insanını bulmuşsundur. Ya da konuşmazsın. Hayatının insanını kaçırırsın. Ama ileride bir gün, başka biriyle konuşacağını bilirsin. Yeterince iyiysen, o da seninle konuşacaktır zaten. Ona hitap ediyorsan, ona çekici gelecek özelliklerin varsa. Yoksa ve ısrar edersen sapık olursun. Üzülürsün bir de kötü değildim ben ya neden sevilmedim ki? dersin.

Çözüm mü ne? Üzülmekten zevk almak. Çünkü üzüleceksin, illa ki, bütün gün oturup sinek avlamaktan başka bir işi olmayan o koca gıdılı kurbağanın, hiç sinek avlayamadan uyumaya çalışması kadar büyük üzüleceksin hem de. Buna alışman gerek, ondan da başka bir şeyler çıkarmak; ancak malesef, çok üzgünüm ki bu şikayet etmek demek değil :/
try again fail again fail better

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Kurgu İskelesi'ne ya da Düşler Limanına yazılan her hikayenin, yazının vs. hakkettiği ilgiyi görmemesinden ben de rahatsızım. Çok şey yazılıyor, çiziliyor; çoğu da okunmadan arka sayfalara doğru kayıp gidiyor. Bunun nedeni o ya da bu olabilir, bunu tartışmak yersiz. Benim için vakit yetersizliği, bir başkası için ilgi alanının farklı olması... Fakat bunun popülarite ile ilgili olduğunu düşünmüyorum. Bu daha çok beğenme meselesi...

Malkavian'ın her yazısını okumaya çalışıyorum örneğin. Ama bunu Buğra forumun popüler bir kişisi olduğu için yapmıyorum ki... Tarzı ve anlattığı şeyler hoşuma gittiği için takip ediyorum. Sonuçta bu okuduğumuz kitaplar için de geçerli. Hiç kimse kalkıp da ne üslubunu ne de işlediği konuları beğenmediği bir yazarın kitabını satın almaz.

Bir de şu var. Bazı üyeler sadece hikayelerini ve yazılarını yayınlayıp ne diğer yayınlananlara bir yorum da bulunuyor, ne foruma bir katkıda bulunuyor ne de bir varlık gösteriyor. Hal böyle olunca da insan da ister istemez bir ön yargı oluşuyor. En azından bende olan bu.

Yazmaya devam edin, etmeyin demiyorum. Ama yorum için değil, kendiniz için yazın.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle

Sokakta bir kız/erkek görürsün. Güzel gelir, dönüp bakarsın. Beğenmezsen burun kıvırır yoluna gidersin. Kimse seni bunun için suçlamaz. Tabi göz ucuyla bakacaksın fark ettirmeden, çayından bir yudum alırken falan.

Beğenirsen farklı, dönüp bir daha bakarsın. Cesaretin varsa gider konuşursun. Reddedilirsin ya da bir şeyler içersiniz. Çok şanslısındır, hayatının insanını bulmuşsundur. Ya da konuşmazsın. Hayatının insanını kaçırırsın.


Birinin yazdığını görünce çaktırmadan bakacaksın, beğenirsen ve cesaretin varsa konuya mesaj atacaksın. Beğenmezsen tınlamayacaksın. Cesaretin yoksa, yine tınlamayacaksın.

Durum buysa, aynı fikirdeyiz. Bir de bunu şikayet olarak görmeyin lütfen, üzülürüm.

İhsan abi, yukarıda da belirtmiştim zaten insanların bir hikayeyi okuyup okumaması, ya da yorum atıp atmaması, ya da yazarlık puanı verip vermemesi ile ilgili pek çok paradoks vardır diye. Zaman yetersizliği bunlardan birisi ve siz de bu zaman eksikliğinizin olduğunu her fırsatta söylüyorsunuz. Dibine kadar hak veriyorum size bu konuda.

Siz de popüler olan üyelerin yazısını gerçekten başarılı bulduğunuz için okuyanlardansınız fakat belki de en az Malkavian kadar güzel yazabilen kişilerin hikayelerine sırf ismi yüzünden bakmadınız bile. Malkavian'ı okuma sebebiniz o popüler diye değil. Ama bazı yazılara hiç bakmama nedeniz sırf yazar  popüler değil diye.

Siz yapıyorsunuzdur demiyorum. Yapanlar var. Ki herkesin her yazdığını okumanın da mümkün olmadığı bir gerçek olduğundan, bu konuda şikayet etmiyorum ya da istekte bulunmuyorum. Bunları belirtmek istedim.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Kendisine dürüst davranıp, başkalarına okutmak kadar yazmaktan da keyif aldığını kabul eden herkesin yazısı ergeç okunur ve yorum alır. Zaman içinde taktir kazanıp kazanmaması büyük ölçüde başkalarına zaman geçirtebilmek için yeterli değerde ürün sağlayıp sağlayamamasına bakar ki forumdaki popülerlik olarak zannedilen durum sanıyorum bundan ibarettir.

Yok eğer durum bu değilse, yani yazar başkalarının metin konusunda ne düşündüklerine metinden daha fazla değer veriyorsa (değer vermemeli demiyorum, sadece yapıtın önüne geçmemeli) ve bunu her fırsatta ortaya koyuyorsa genellikte bu kişilerin hikayeleri Kayıp Rıhtım da pek rağbet görmezler. Yaptığın işten keyif alıyorsan bahsini ettiğin üç grubun da okurlarını bazen hızla, bazen yavaşça kendine pekala çekebilirsin.

Problem hemen her zaman insanların kendilerine objektif bakamamalarından kaynaklanıyor. Ben geriye dönüp foruma ilk yazdığım öykülere baktığımda resmen acı çektiğimi hatırlıyorum. "Nasıl bir hata silsilesidir, nasıl bir anlatım bozukluğudur, off ben mi yazdım bunu?" şeklinde bir değerlendirme yapabildiysem de bunu yaklaşık 1 senelik sürecin ardından gerçekleştirebildim. Oysa ilk yazarken öyle miydi? Zannedersin başyapıt!

Uzun lafın kısası ilginç ve güzel her şey değerini bulur. Bazen tek bir kişi okur ama yorumu dünyalara bedeldir.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ve Tanrı Kadını Yarattı
« Yanıtla #12 : 17 Ağustos 2012, 18:57:04 »
Hazal ablama dönüp tekrar yorum yapmayacağım, zaten ne dediğimi anladı kendisi, yazdığı yoruma da bakacak olursak. Sadece benim yazdığımdan "Siz yazınıza mükemmel diyorsunuz." gibi bir ima çıkarması beni üzdü. Ben 'siz yazınıza mükemmel diyorsunuz' demedim. 'Yazınıza mükemmel diyen bazı şahısların mükemmelciliyet anlayışına hayran kaldım' dedim.

Hayran kalmak derken, ironi yapıyorum.

Ayrıca madem birinin ağzından bunları yazdırmaya çalıştın, bana özel mesajdan ilham perini söylemeni isteyeceğim. Bunu isteyen ilk kişi ben değilim, ama insan merak ediyor sasdsdf.

Kendi adıma konuşayım, eleştirdiğim nokta gayet açıktır. Lafı A'dan B'ye, C'ye, T'ye taşıdığımı düşünmüyorum, bugüne kadar da bu forumdaki herhangi bir hikayeye samimiyetsiz yorum yapmadım sanıyorum. Ben yazıyı yazar puanı almamış diğer binlerce yazıdan çok daha güzel buldum ki yazar puanı verme ve övme ihtiyacı hissettim. Kişilerin isimlerinin, cisimlerinin bunda herhangi bir payı yoktur. Ha şu var, Fırtınakıran'ın Düşler Limanı'na bir şey yazdığını görünce koşa koşa geldim okumaya o ayrı. Bunu yapan tek kişi olmadığıma da eminim. Ama bir insanın tarzını beğenmemiz ona objektif yorum yapmayacağımız anlamına gelmez. Hem oraya yorum yapıp bakış açısını başarılı yansıttığını düşünen erkeklerden biri olarak hiç de erkeklerin %90'ının farklı düşüneceğine katılmadım mesela. Ben de 20 yıldır erkeğim sonuçta, bu bakış açısıdır. Kaldı ki burada bilimsel bir gerçekten de bahsedilmiyor.

Neyse dağıttım biraz sanırım ama buradaki 'şahsa göre yorum' iması yorum yapan biri olarak beni rahatsız etti. Eleştirimizin ve yorumumuzun samimiyetinin sorgulanması ve kesin yargılar kullanılması hoş değil. Teşekkür ederim ama ben neyi eleştirip neyi beğendiğimi gayet iyi biliyorum, keza buraya yorum yapan diğer üyelerin de bilinçli yorum seviyeleri hakkında tartışmak yersiz olur.

Bu arada o son cümleye yorum yapmamışım. Şimdi yapayım dedim, olmadı. Bitiriş için en uygun şey olmuş herhalde.

Erkeklerin duygularını yansıtamadığına, duyguları bu kadar hür ve derin yaşayamadığına bilimsel bir kanıt istiyorsun da, bir önce etrafına bak bakalım ne görüyorsun. Kalbinin derinliklerinde ne hissediyorsun? Dinimiz için de bir bilimsel kanıt sun bana, ben de sana erkeklerin davranışları için bir kanıt sunayım.

Kişisellik anlayışın, kusura bakma da nerende senin? Hayır hakikaten anlamıyorum, insanlar mı benim söylediklerimi çarpıtıyorlar ben mi onlara söylediklerimi çarptırmaları için fırsat veriyorum? Asıl kişisellik içeren mesajın benim eleştirim mi, senin benim eleştirime olan eleştirin mi, bu bir eleştiri konusudur. Eğer sen bu yazıyı yazarlık puanı verilmemiş diğer birçok yazıdan daha güzel bulduysan, bu senin bu yazıya objektif bakabildiğin için değildir. Benim bahsettiğim yazıları okumaya bile tenezzül etmediğin içindir. Sadece belli başlı şeyleri okuduğun içindir.

Lafı A noktasından B noktasına çevirmekle A noktasına B yolundan gitmek arasında büyük bir fark vardır. Ben söylediklerini çarpıttığını değil, aynı şeyi farklı yollardan söylediğimizi kastettim. Sen neden yazının mükemmel olmadığını A yolundan söylediysen, ben de B yolundan söyledim. İkisi de yanlış değildi. Lafı evirip çeviriyorsun demişim de, ben nasıl adam mışım da, neden böyle söylüyormuşum da, oymuş da, buymuş da, palavra. Seni yermedim, ya da övmedim. Sadece sana katıldığımı söylemenin 324234324 yolundan birini kullandım. Senin veremediğin örneği verdim eleştiriler mallakta sallanmasın diye. Yine yaranamadık.

Kendinize gelin beyler, yarası olan böyle gocum gocum gocunuyor, laf sokmaya yer arıyor.

Bir de vazgeçsin şu “Ben kendime göre beğendim” ayaklarından, “Yazı güzel olsaydı yorum alırdı” ayaklarından, “Ben objektifim anasını satayım” ayaklarından. Objektifike ile ilgili gram anlamayan, bunu belli etmemek için her fırsatta bundan bahseden ve kendini ele veren gıt kişiliklerinizden de vazgeçin.

Şu foruma girip adam gibi vakit geçireyim diyorum, dellendiriyorsunuz.

Kişisel eleştiri yapmışım ben. Al sana kişisel eleştiri nasıl olurmuş oku.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Madam Vio

  • **
  • 376
  • Rom: 16
  • "Each thing I show you is a piece of my death."
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ve Tanrı Kadını Yarattı
« Yanıtla #13 : 17 Ağustos 2012, 19:07:43 »
Spoiler: Göster
Fırtınakıran, sen yazına mükemmel demedin tabi ama yorumlar o yönde olduğu için; sanırım Raisor ona ithafen konuştu. Aslında ‘mükemmel’ kelimesini kullanan yorumculardan biri de benim. Tabi benim ‘mükemmel’im okumaktan zevk aldığımı gösteren bir ‘ünlem’di elbet. Çünkü yorumumda da belirttim, coşkusal hezeyana bağlı anlatım benim çok severek okuduğum bir tür. Raisor’ın yazıyı iddialı ve gösterişli bulması da doğaldır, çünkü yüzdeliğin o az kısmını oluşturan erkeklerden biri ancak böyle hissedebilir. Bence “Hayır erkeklerin geneli böyle hisseder!" diye durumu inkar etmek biraz yersiz, gerçekten öyle. Bunun yerine o %10’luk kısmından olduğunu kabul edelim.

Şimdi kıyaslamaya olayına gelecek olursak. İşin açığı ben de benzer yazılar yazdım ve çizdim. Aldığım yazar puanlamalarından bahsetmiyorum; sadece yorum gelmediği için bile gerçekten emin olamadım acaba tarzım mı okuyucuların beğenilerinin çok dışında kalıyor diye. Hatta birileri gelip de “Saçmalamışsın.” desin istedim. Yeter ki başkalarının ne düşündüğünü görebileyim. Ama hayır, başka yazılara bakınca görüyorum ki sorun tarzda değil. Kesinlikle yanlış anlaşılmasın, çekemediğim bir şey yok. Ve kesinlikle yazının güzel bulunmasına filan yorum yapmıyorum, eleştirmiyorum. Güzel tabi. Ama benzer yazılara aynı şeyin yapılmamış olması konusunda Raisor’a da katılmadan edemiyorum. KoyuBeyaz lafım sana değil, bahsettiklerim de kendi yazılarım değil. Şimdi baksam en az 3-4 tane aynı tarzda ancak hiçbir yorum ya da puan almamış yazı bulurum. Farkındaysanız bu Fırtınakıran’la alakalı bir şey de değil. Forumdaki üsluba karşı genel bir eleştiri.

Bir de puanlamalar yeterince ölçmüyor yazıları. Bir yazıyı 100 kişi beğeniyor 100 yazarlık puanı alıyor. Diğer yazıyı 50 nitelikli kişi çok çok beğeniyor 50 yazarlık puanı alıyor. Yazılardan hangisi iyi şimdi? Bunu önceden olsa söylemezdim de, puanlama sistemine daha fazla isim dâhil olunca söylemeye karar verdim.

Tekrardan belirtiyorum; bu yazı için konuşmuyorum şu an. Öyle anlaşılmasın. Yorumumun bu kısmı forumun geneliyle alakalı. Hatta bu kısmı istek-şikâyet bölümünde belirtseydim daha uygun olacaktı belki ama yeri gelmişken konuşayım.

Bazı noktalarda aşırı puan kullanıldığını hissediyorum. Mesela orta halli bir yazıya 5 puan verilmiş. Bu gayet yeterli. Ben olsam, dönüp yazıyı iyi bulduğum için tekrar puan vermem. Puanlama bir yazıyı kaç kişinin beğendiğinden ziyade, yazının ne kadar beğenildiğini ölçüyor olmalı. Atıyorum, onluk bir sistem gibi düşünmeliyiz. Adı üstünde, puanlama.

Konudan çok saptım ama ben bile objektiflikten çok uzak hareket ediyorum diye bitireyim lafımı. Bildiğiniz yazar takip ediyorum hatta, açıkça. Ha puanlama yetkisi olan biri olsaydım, o zaman sırf bu yüzden kuyuda köşede yazı kalmamasına dikkat ederdim. Ama varlar yani, varlar.


Diyecektim ama baya bir geç kaldım galiba.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hikayelerinizi diğer forum üyelerine nasıl okutursunuz // Eleştiri
« Yanıtla #14 : 17 Ağustos 2012, 19:21:07 »
Konu okunup okunmamaya, puanlamaya gelince ben de ilgili mesajları "Hikayelerinizi diğer forum üyelerine nasıl okutursunuz // Eleştiri" konusuna taşıdım. Bilginiz olsun. Hazır konusu vardı hem.