Çok yazardı. Bir o kadarda silerdi.
Bilgisayarını kullanırdı yazmak için. Bir iki cümle yazar sonra olmadı diyerek silerdi. Kafasında ki gibi olmamıştı. Düşündüğü gibi değildi. Eve gelirken yazmayı düşündüğü şeyler değildi bunlar.
Yazı yazmak hakkında en çok bundan nefret ediyordu. Yazı fikirleri duman gibiydi. Aklında tutamıyordu bir türlü. Bir on dakika sonra yazmak istediği şey aklından uçup gidiyor tabiri caiz ise "ilhamını" kaybediyordu.
Bazende yazmaya üşeniyordu. Daha sonra yazmaya karar verdiğinde de çok geç oluyordu çünkü konu hakkında ki duygularını kaybetmiş oluyordu. O anlık heyecan ile kafasında oluşan sözcükler yazana kadar uçup gidiyordu.
Not alıyordu bu yüzden. Kağıtlara, peçetelere, koluna, avucuna, masaya... Her yere. Kaleminin olması yeterliydi. Ama yazdığı şeylerinde çoğunu ya kaybediyordu yada kendi yazısını okuyamıyordu. Gene bir işe yaramıyordu ama bir iki sözcük çıkarabiliyordu bazen aradan. Fitili tekrar ateşleyecek ve sayfaları doldurmasına yetecek bir doping gibi.