Kayıt Ol

Salı - Cihat Taşçıoğlu

Çevrimdışı kahlan amnell

  • ***
  • 786
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
Salı - Cihat Taşçıoğlu
« : 08 Ekim 2012, 10:20:12 »

Anarşist, kaotik, satirik, gizemli.
Devlet, Kropotkin, düzen, İzbe, Blake, medya patronları,
Puccini, On Emir, 14 nokta, Beyaz Tavşan, Arcadia, Godvvin,
Yeraltı kadar Yerüstü, Provo, Hitler.
ET İN ARCADİA EGO
Yeni bir dünya düzeni mümkün mü?
İnsan kendini yıkıp, en baştan bir kez daha yaratabilir mi?
Bir rüyayı son sürat kovalarken her şeyi kabusa dönüştürebilecek tek bir hatanın farkına varılabilir mi?
Yeni bir düzen kurarken, insanın en ilkel güdülerini yenebilir mi?
Yeni bir hayatın dönemecinde, gölgelerin kovaladığı ütopyacılar.
İzbe'den yükselen kahkahaların çığlığa dönüşmesi.
Düne, bugüne, geleceğe dair bir distopya, yanıbaşında kurulan yeni bir düzen, yıkılan kuralların yükselttiği bir ideal.
Günlerden Salı. Peki saat kaçı gösteriyor?

Cihat Taşçıoğlu anarşist bir manifesto kaleme alıyor.
Bir hayalin tarihi, hataları ve doğruları sorgulanıyor, yaratıcılık yoğun bir ruhla birleşiyor.
Bir dönem hesaplaşması, eylemde yarım kalmış yürekte hala canlı bir dava, gerçeküstü bir kalemde yeniden yorumlanıyor.
Zekice tasarlanmış, dikkatle kurgulanmış Salı, yarım kalmışlıkları sorgulamak için cesur bir davet.

Bu kitabın künyesini şu adresten görüntüleyebilirsiniz: http://www.kayiprihtim.org/portal/kitap/sali/

Çevrimdışı kahlan amnell

  • ***
  • 786
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
Ynt: Salı - Cihat Taşçıoğlu
« Yanıtla #1 : 08 Ekim 2012, 10:24:40 »
Kitabı okumaya bu sabah başladım ve daha ilk sayfasından beni içine çekeceğinin ipuçlarını aldım. Aşağıya bir sayfalık ilk bölümü alıntılıyorum.

"Herhangi bir gün
Salı

Salı, günlerin zavallısıdır!
Cumaların yoğunluğu ve cumartesilerin kaçınılmaz rehavetiyle yığılan işler pazartesilere aktarılır ve doğal olarak da o gün bitirilemez. Kim ister beş günlük maratona taze bir haftanın gelecek müjdeleyen işleriyle başlamak yerine yarı halledilmiş, yarı halledilmese de önemli olmayan angaryalarla girmeyi? İşte bu nedenle, her salı günü kendi payına düşen yirmi dört saati doldurabilmek için aynı takvim sayfasında yer alan önceki günlerin artığıyla yetinmek zorundadır.
Üstüne üstlük, haftanın sıradan bir günü sayılarak sırtına yüklenen normal programın gerisine düştüğü için hep lanetle anılır:
"Bu Salı yine randevuları toparlayamadık, değil mi Bilmemne Hanım? Bari hepsini Cumartesi'ye atalım."
"Üretim yine düşük demek! Salı günleri buna alıştık zaten... Farkı ek vardiya olarak akşam mesaisine yükleyin. Tüm çalışanlar bu Salı da evlerine iki saat geç gidecek."
"Tüh be! Günlerden Salı oldu bile. Neredeyse hafta bitecek. Sınava şunun şurasında bir şey kalmadı. Oysa daha dün ne kadar rahattık!"
"Daha günlerden Salı... Cuma tahsilatına çok var. Hafta içindeki ödemeleri nasıl denkleştireceğiz yahu?"
Zavallı Salı.
Aslında hakça olan, her yıl üç yüz altmış beş günden artan altı saati o ezik elli küsur salıya paylaştırmak bence.
Ya da haftanın ikinci gününün zavallılığını biraz olsun hafifletmek, ona sembolik bir üstünlük vermek için cumartesileri bir iki saat fazla çalışın ve her hallettiğiniz işin arkasından dişlerinizi gıcırdatarak, "Al bakalım!" deyin. "Bu bir sonraki zavallı salı için!"
Salıları koruyun; kollayın onları.
Şimdi okur, "Bu kadar palavraya ne gerek var?" diye soruyor olmalı. Gerek şu: Ben diyorum ki, bu kitaptaki herkes bir salı günü doğmuş olsun. (Zaten ben yazar olarak öyle istiyorsam başka seçenekleri de yok.) Yani ileriki sayfalarda tanıyacağınız herkes, benim salılarım nedeniyle bir anlamda kardeş, hatta yoldaş olacak.
Ve de aynı kaderi paylaşacaklar."

Yazar, kitabı bir ütopya olarak tanımlıyor. Buradan pek çok kişinin ilgisini çekeceğini umuyorum :)

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Salı - Cihat Taşçıoğlu
« Yanıtla #2 : 10 Ekim 2012, 14:36:11 »
Bir kapağın kitabın hitap gücü üzerindeki etkisine örnek olsun.
try again fail again fail better

Çevrimdışı kahlan amnell

  • ***
  • 786
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
Ynt: Salı - Cihat Taşçıoğlu
« Yanıtla #3 : 11 Ekim 2012, 13:07:02 »
Alın, alın, alın :) Ne güzel bir şey ya, son zamanlarda ardı ardına nokta atışı yapıyorum resmen yerli yazarlarda. Bir alıntı daha yazacağım şimdi, umarım neden beni bu kadar çektiğini anlatabilirim. Buradaki gibi dipnotlar kitap boyunca sürüyor ve yazarı, yazar kimliğiyle daima yanıbaşımızda tutuyor :)

'Çimen falan nasıl kalabilirdi ki zaten? Kent en alt tabakasından en tepeye kadar köy kökenlilerin eline geçmemiş miydi? Fakirlik içinden geldiysen, yaşadığın köyden ebeveynleirnden birinin ileri görüşü ya da kendi şansının yardımıyla çıktıysan, aradan geçen uzun yıllar sonunda hesapta en öte bilince ulaşsan dahi, yaşadığın mahrumiyet günlerinin hıncıyla her yere beton dökmeye, kopup geldiğin kökeni anımsatacak her türlü yeşilliği yok etmeye kalkarsın herhalde.*

(Dipnot) *"Herhalde" değil; sordum, öyleymiş.'