Kayıt Ol

Uyumsuz

Çevrimdışı Celebhol

  • **
  • 215
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
Uyumsuz
« : 21 Eylül 2016, 18:55:01 »
Uyumsuz

Gündüz, ışığın en parlak olduğu vakitte yatağında oturuyordu.

Pencereden aşağı baktı ve işlerine giden yetişkinlerle, derse geç kalmış öğrenciler gördü.

Normal bir insan en azından az da olsa bir kıskançlık duyardı ama o hiç bir şey hissetmedi.

Sadece, ne kadar yabancı geldiğini düşündü her şeyin.

Bütün bu hayat hengamesi, başarısızlıklar ve başarılar, tutkular ve hayal kırıklıkları... hepsi boştu.

"Kimim ben?" diye düşünürken elindeki silaha baktı, "Niye yaşıyorum?"

Evet, hayatta hiç bir amacı yoktu, hiç bir anlam göremiyordu.

Ne bir değer vardı ne de bir katlanma hissi.

Umudu vardı hala, işte bu yüzden acı çekiyordu ya!

Belki bir gün, belki ileride işler düzelirdi.

İşte bu yüzden kaderini kabullenemiyordu.

"Zayıfsın," dedi kendine, "Bozulmuşsun sen."

Kelimeler ağzından çıkarken onların içinden geldiğini ama bütün ruhunu sarmadığını anladı.

İçinde hala bir şeyler savaşıyordu, değişim istiyordu...

Fakat yapamıyordu.

"Demek öyle," dedi gülerek, "Bu dünya ile hiçlik arasında sıkışıp kalmış bir ruhum sadece."

Dünyayı kabullenemiyordu, yine de istencin ateşine atamıyordu kendini.

Arada kalmışlardan birisiydi o.

Bir ömür boyu pişmanlık onu bekliyordu.

Çekti ve vurdu kendini o anda.

Ani bir hareketle olup bitmişti her şey, bir tereddüt olmaması, korkaklığının yüzeye çıkmaması için bir anda yapıvermişti her şeyi.

Barutun dumanıyla kaplanmış odada, her yeri aydınlatan güneşin ışınlarının altında yere düştü vücudu.

O, yok olup giderken, dışarıda hayat devam ediyordu.

Hiç bir şey olmamış gibi.

---

Aynanın karşısında duruyordu.

Baktı dümdüz, görmeye çalıştı. Bir yüz gördü, bir yabancı gibiydi.

"Ben miyim bu? Ben böyle mi görünüyorum, ne kadar komik," diye düşündü.

Kendini ifade edemiyordu fakat bütün duygularını ve fikirlerini sadece bu görüntünün ifade edebileceğini düşünmüyordu.

Sinirlendi, aynaya bir daha baktı. Daha keskin ve daha ateşli gözlerle.

"Sen misin? O kadar şeyi savunuyordun. Nerede hani seninle buna katılacak iyi insanlar? Nerede hani sende bunları savunacak ve gerçekleştirecek cesaret? Cesaretin olsa ne olur? Sen küçücüksün, dünya ise kocaman. Sen bir hiçsin, hiç."

Bunları kavradı. Aynaya bir yumruk atmak geldi içinden fakat kendisine zarar vermek istemedi. Sıktığı çene kaslarını gevşetti.

Odasına döndü, her zamanki gibi. Hiç bir şey... hiç bir şey ve hiç bir şey. Değişim bir yalandı. O aynıydı, hep aynıydı ve hep aynı olacaktı. Aynı dünya gibi.

Günler günleri kovaladı ve bir hiç içinde geçirdi günlerini.

Ta ki o güne kadar.

Haberlerin karşısında afalllamıştı, bunu beklemiyordu.

"Göstericiler her yerde hükümete karşı tepkilerini gösteriyor..."

Bu cümleleri duydu. Ne yapacağını bilmiyordu. Hala inanmıyordu bir şeylerin değişeceğine fakat kendisini ifade etmek istiyordu. Bu baskıya, bu zulme, bu adaletsizliğe, bu kötülüğe karşı isyan ediyordu içten içe fakat bunları gerçekleştirecek bir an gelmemişti hiç.

İşte an buydu fakat yine de inanmadı. Gitmedi gösterilere ilk gününde. Çok az kişinin katılıp da iki kere bağırdıktan sonra hiç bir işe yaramayıp dağılacağını düşünüyordu. Tecrübeleri bunu göstermemiş miydi?

Oysa yanılıyordu. Binlerce kişi toplanmıştı o akşam. Yapılan yanlışa karşı seslerini yükselttiler ve karşılık olarak şiddeti gördüler, tattılar.

Hem kendine acıdın hem de sinirlendin. "Orada olmalıydın!"

Bütün varlığınla bunu haykırdın ve artık sen de buna dahil oldun.

Umudundan değildi, diye düşündün. Hayır, öfkendendi. Böyle düşündün.

Belki de, umudun o kadar kırılganlık bir çiçekti ki onu öfke kisvesi altında gizledin...

Aradan aylar geçti ve değişmiştin. Hayatında ilk kez, ilk kez bir duyguyu hissettin.

O duygunun yalan olduğunu düşünmüştün.

O duygunun zayıfların uydurduğu bir yalan olduğunu düşünmüştün. Pek de haksız değildin, genellikle bu amaçla kullanılıyordu.

Fakat sen, sen onu tattın. Sen onu yaşadın. Sen onunla birlikte hayatın o ferah ve yatıştıran soluğunu içine çektin.

O umuttu.

O yalan değildi.

O vardı. En umulmadık anda karşına çıkmıştı.