Vitark Avcısı

'Vitark! Kaçın Vitark!' hanın geniş ahşap kapısı, bağırışın ardından büyük bir gürültüyle açıldı ve içeriye bir avuç nefes nefese adam doluştu. Hepsi de sağlam su geçirmez deri botlar giymişler ve ellerindeki silahları içeriye girer girmez bir kenara bırakıp kapıya destek olması için boş masalardan birini çekmeye koyulmuşlardı. Onların girmesi ve bağırdıkları uğursuz isimle birlikte irkilen han sakinleri telaşa kapılmış bir o yana bir bu yana koşuşturmaya başlamışlardı. Vitarklar dünya üzerinde ender görülürlerdi ve görenler nadiren hayatta kalırlardı. Dört ayaklı ve pantere benzeyen yaratıkların sivri iki dişi neredeyse boyunlarının alt kısmına kadar uzanırdı. Ama esas tehlikeli olan istedikleri zaman elli santime kadar uzatabildikleri demirden ve çelikten bile sağlam tırnaklarıydı. Vücutlarının üst kısmı bir panterin aksine siyah sert bir madde ile kaplıydı ve neredeyse hiçbir silah bu zırha zarar vermek şöyle dursun yaklaşamazdı bile. Birçokları Vitarkların bu ölümcül özelliklerinin yanında büyü de kullanabildiğine inanırdı.
Koşuşturmaca hızlandı. Kapıları ve pencereleri tam anlamıyla güvenlik altına almaya çalışırken birbirine bağıran ve küfreden insan topluluğu bir o yana bir bu yana koşuşturuyordu. Biri hariç...
Masanın üzerine ayak ayak üstüne atmış, uzun siperlikli şapkasını yüzünün ortasına kadar çekmiş, derin derin nefes alıp veren Tar huzursuzca uyandı. Ağzının kenarına tutturduğu ve uyurken bile düşürmeden çiğnemeye devam ettiği uzun buğday sapı aniden gelen seslerle yere düşmüştü. Kapıdaki bağrışan adamlarla ilgilenmeden önce son bir kez hanın pislikten toz kaplamış zift gibi zeminine hüzünle baktı. Şapkasını ağır hareketlerle çıkartıp yüzüne doğru sallamaya başlamıştı. Akşamüzeri olmasına rağmen kentin bu yakası hep sıcak olurdu. Kapıdan büyük bir gürültü duyuldu ve bunu derinden gelen bir hırlama izledi. Belli ki vitark kapıyı zorlayarak açabileceğini düşünmüştü.
'Kapı fazla dayanmayacak!' dedi içeriye ilk giren gruptan olan esmer bir adam ve birkaç kişinin yardımı ile kapının önüne daha fazla masa çekmeye koyuldular. Tam tatmin olmuş yorgun bedenlerini yere atmak üzereydiler ki bu sefer sağ taraflarındaki pencerenin hemen altından büyük bir çarpma sesi duyuldu.
'Pencereye!' diye bağırdı aynı adam ve korkmuş kalabalık, bu sefer de pencerenin önüne barikat kurmaya başladı. Tüm olanları ayaklarını masadan indirmeden ve şapkasını sallamayı kesmeden izleyen Tar gülümsemeden edemedi.
Sol duvarda bir ses duyuldu ve tüm kalabalık oraya doğru artık birinin bağırmasına gerek duymadan hareket etmeye başlamıştı ki dayanamadı.
'Hadi ama!'
Hayatta kalmaya konsantre olmuş can havliyle hareket eden grup bir an duraksadı. Esmer adam sinirle Tar'a döndü. 'Ne var. Orada oturup duracağına bize yardım etsene be adam!'
'Ne için. Vitark'ın bir daha asla saldırmayacağı her noktaya barikat kurmak için mi? Almayayım teşekkürler.' elleriyle kendisine uzatılan bir kahveyi geri çevirir gibi bir hareket yaptı ve kadife ceketinin iç ceplerinden bir buğday sapı aldı. Ağznın kenarına yerleştirip çiğnerken doğru noktaya oturunca yüzünde büyük bir gülümseme oluştu.
'Bana bak...!' esmer adam sinirlenmişti ve etrafındakilerden üç dört kişinin tutması ile ancak yerinde duruyordu. Birkaç kişi 'Adam haklı aynı yere hiç saldırmadı.' diyince hafiften sakinleşti ama ters ters bakmayı sürdürdü.
Tamamen farklı bir noktadan gelen bir gümbürtü nedeniyle söyledikleri iyice pekişen Tar zevkle gülümsedi ve ayaklarını yavaşça masadan indirdi. Şapkasını telaş ve koşuşturmacanın etkisi ile derin derin nefes alan kalabalığın aksine sakince kafasına yerleştirdi ve ağır ağır onlara doğru ilerledi. Ceketinin diğer iç cebinden beyaz renkte, dikdörtgen bir kağıt çıkarttı ve iki parmağının arasında tutarak yeni sakinleşen siyah saçlı adama doğru uzattı.
Tar Rek
Ailenizin Haşere Temizleyicisi
Haşerelere dakikalar içinde kesin çözüm
'Bu da ne! Komik olduğunu mu zannediyorsun! Ben şimdi seni…' diye hiddetlendi esmer adam ve kartı Tar'a geri fırlattı.
Kartı eline alıp okuyan Tar kafasını kaşıyarak homurdandı. Kağıdı okuduğu hızla cebine atıp başka bir tane çıkardı ve tekrar sanki az önce yanlış kartı vermemiş gibi iki parmağıyla esmer adama uzattı.
Tar Rek
Acımasız Vitark Avcısı
Dakikalar içerisinde korkulu anlarınıza son!
‘Evet baylar Tar Rek karşınızda duruyor. Şanslısınız ki akşam sökünce dinlenmek için bu hanı seçmişim. Her neyse ihtiyacınız olursa masamda oturmuş kestiriyor olacağım’ dedi ve gerisin geriye dönüp masasına hareketlendi.
Esmer adam belli ki grup üzerindeki tüm otoritesini yitirmişti. Arkalarda duran genç ve şişko bir adam Tar’a panik ve ölüm korkusu ile seslendi ‘Karşılığında ne istiyorsun?’
‘İşte bu sözler ilgimi çekti bilge dostum. Pek bişey değil. Sadece standart tarifeyi uygulayacağım sizlere. Hepinizden adam başı birer altın alsam yeter de artar bile. ‘
İstediği gerçekten fazla miktarda para demekti fakat insanlar ölüm korkusu ile burun buruna gelince hiçbir zaman cimri olmazlardı.
Birkaç dakika içinde kesesi tıka basa altınla dolu kapıdaki barikata doğru yöneldi.
‘Vitarklar vahşi hayvanlardır. Neyse ki ben onunla nasıl başa çıkacağımı biliyorum. Ama sakın ola pencereden ya da kapı aralığından dışarıyı izlemeye kalkmayın. Bir boşluğunu yakalarsa acımadan hepinizi öldürür. Ben onu peşimden gelmeye zorlayacağım ve buradan uzaklaştıracağım. Emin olmadan dışarı adımınızı atmayın. Bir saat kadar bekleyin anladınız mı?’ hepsi başlarını sallayınca tatmin oldu ve barikatı yavaş yavaş kaldırmaya başladı.
Handakilerin şaşkın bakışları arasında kapıyı korkusuzca araladı ve seri adımlarla dışarı çıktı. Arkasından ‘Ne cesur adam!’ diye atılan nidaları gülümseyerek karşıladı. Ağzındaki buğday sapını sağdan sola geçirdi ve şapkasını güzelce kafasına geçirdi. Ellerini iki yana açarak iyice gerindi ve az önceki uykunun sersemliğini üzerinden attı. Hızlı adımlarla sağına soluna bakarak handan uzaklaşmaya başlamıştı ki hanın duvarlarından yine bir gümbürdeme duyuldu. Ellerinin küçük parmaklarını ağzına soktu ve güçlü bir ıslık çaldı. Anında duyulan dört nala koşma sesiyle birlikte hüzünle karanlıkta yerlere bakındı. Zira ıslık çaldığında geriye son kalan buğday sapı da düşmüştü.
Vitark’ın adımları adama yaklaşınca yavaşladı ve bir hırıltı koyuverdi.
‘Güzel hırlama ama bunun üzerinde biraz daha çalışmalısın bazen korkutucu olmak bir yana komik oluyorsun!’ diye patladı Tar
Hayvan alınmışcasına başını yana yatırdı
‘Hah işte tam bundan bahsediyorum. Sen dünya üzerinde nesli tükenmeye yüz tutmuş en vahşi hayvansın. Beni anlıyor musun?’
Vitark neşe ile zıpladı ve adamı boylu boyunca yere serdi ve bir güzel boynunu yaladı.
‘Kalk üstümden aptal yaratık hemen buradan uzaklaşmamız lazım.’ Yerde debelenirken bir yandan Vitark’ın karnına vurmaya çalışıyordu. ‘Bir dahaki köyde haşereleri kullansam daha iyi olacak. Seninle uğraşmak bazen beni yıpratıyor.’ dedi ve bir anda gözleri parladı. Vitark’ın ani sevgi gösterisi ile birlikte düştüğü yerde, az önce ağzından düşürdüğü buğday sapını bulmuştu.
---o---
Yaklaşık bir saat sonra handaki onlarca kişi dikkat kesilmiş önlerinde duran sekiz yaşlarında, üstü başı kir pas içinde kalmış çocuğu dinliyorlardı. Çocuk dediğine göre vitarkı ve onun avcısını şans eseri görmüştü.
'Ben hayatımda böyle cesur bir adam görmedim. Vitark hana saldırdığı sırada onun dikkatini çekmek için güçlü bir ıslık çaldı. Sonra hayvan ona yaklaşınca bir adım bile gerilemedi. Ona ne söyledi bilmiyorum ama resmen vitarka kızmış gibiydi. Sonra o yaratık adamın üzerine atıldı ve onu bir hamlede yutmaya çalıştı. Sivri dişleri ay ışığında parlıyordu!' kalabalıktan şaşkınlık nidaları yükseldi.
'Sonra birden yerdeki adam vitarkın karnına sert bir yumruk indirdi, yaratık acıyla inledi ve uzaklaşmaya başladı. Ondan sonra ne oldu pek göremedim buraya doğru koşarken sadece adamın kahkaha atarak yerden birşeyler aldığını ve vitarkın gittiği yöne doğru koştuğunu gördüm. Ne cesur adam. O iğrenç yaratığı avlamadan rahat etmeyecek sanırım!' dedi hayranlıkla ve bu hayranlık tüm handakiler tarafından paylaşılırken bedavadan kaptığı süt ve kurabileyeleri midesine indirdi.