Gözlerini yağmura dikti yağmurun o usulca yağışını,huzur verici sesini,dünyada hiç bir şeye değişmeyeceği kokusunu hissedince yağmuru ne kadar çok sevdiğini hatırladı..Gözlerini kapadı ,yağmurun yanaklarında aşağı süzülmesine izin verdi.Artık bu koca dünyada tek başınaydı,kimsesi kalmamıştı..Sevdiği herkes onu bırakıp gitmişti.Tüm bunlar niye onun başına gelmişti..Niye bunları o yaşamak zorundaydı..Düşüncelerin sonsuz boşluğunda süzülerken birisi yavaşça omzuna dokundu.Bu dokunuş tüm o düşüncelerden sıyrılmasını sağlamıştı.Arkasını dönüp baktığında o elin kime ait olduğunu anladı.Oturduğu bankın yanında duran dört-beş yaşlarında küçük bir kız çocuğuydu.O küçük gözlerini ona dikmiş hayretle bakıyordu.Küçük çocuğa :
''Senin bu gece vaktinde burada bir tek başına ne işin var.'' diye sordu.Küçük kız:
''Ben tek başıma değilim ki..'' diye cevap verdi.Küçük kızın ,karanlıkta bile farkettiği, altın rengindeki saçlarını okşamaya başladı.Kız:
''Aslında bu dünyada hiç birimiz yalnız değiliz sen belki de yalnız kaldığını düşünüyorsun ama bir insan hiç bir zaman yalnız kalmaz yanında daima hayallerini,ideallerini ve en önemlisi umutlarını taşıdığın sürece asla yalnız kalmazsın..''
Bu sözler onu gerçekten etkilemişti o küçük kız bu konuda haklı olabilirmiydi .Bunu ancak deneyerek görebilir ve bilebilirdi.Sonra tekrar kıza dönüp teşekür edecekti ki kız orada yoktu..
O belkide sadece onun yardımına gelmiş hayata tekrar tutunmasını sağlamış bir melekti...