Kayıt Ol

Yaratılış Öyküsü Sihrinme

Çevrimdışı

  • ***
  • 403
  • Rom: 7
  • ☆★
    • Profili Görüntüle
Yaratılış Öyküsü Sihrinme
« : 07 Ocak 2015, 20:50:48 »
Yaratılışa dair...

Zamanın başlangıcından önce sadece boşluk vardı. Sınırsız sonsuzluk. Bir gün karanlıkların içinden bir ışık belirdi ve şekillendi. Sonunda yuvarlak bir ateş topu haline bürünüp karanlıkta salındı. O kadar büyük, o kadar parlaktı ki ışığı karanlığı yırtarak ve adeta yakarak, gücünün ve kudretinin hıncını dört bir yana salıverdi. Ve etrafında binlerce farklı ışık hüzmesi doğurdu.

Bu ışıklardan en parlak olanı Dünya' yı oluşturdu bir diğeri Ay' ı. Kalan binlerce ışık hüzmesiyse yıldızları oluşturdu. Işığın kaynagı olan devasa ateş topuna Güneş denildi. Güneş sonsuz kudretiyle parladı ve Dünya’ da yaşam baş gösterdi.
Işığıyla dünyayı bir cennet haline getirdi. Ovalar boyunca boy gösteren nehirleri, dağları yarıp çığlık atarcasına çağlayanları, delice kahkaha atarcasına dört bir yanda ormanları, hüngür hüngür ağlarcasına yağmurları, her birşeyi yerinden oynatırcasına rüzgarları, dört bir yanda koşuşturan, zıplayan, yüzen, sürünen ve uçan hayvanları var etti.

Dünya’ da kırılgan ve nazik bir düzen kurdu. Kendi yarattığı esere hayran kalmıştı ve izleyeme doyamıyordu. Zamanla, bu onun en büyük zevki haline geldi. Dünya basit fakat büyüleyici bir döngü halinde sürekli kendini tekrarlıyordu. Güneş eserinin mükemmel olmasını istiyordu; böylece tüm ihtişamıyla tekrar parladı.
Bu sefer öyle hırslı parladı ki; kendinden onlarca parça parlak ateş topu kopup dünyaya düştü; ateş toplarından bilinen altı ırk var oldu. Bu ikinci parıltı bazı hayvanları da etkiledi; Anka kuşları ve ejderhalar akılsız hayvanlar olmaktan çıkıp zeki ve düşünen yaratıklar haline geldiler.

Kadim Hikayeler...

Güneş gayesine ulaşmıştı, artık her şey mükemmeldi, tıpkı onun istediği gibi. Lakin zaman akıpta bu ırkların kültürleri ve birbirleri ile olan ilişkileri geliştikçe savaşlar baş göstermeye başladı.
Bu savaşların çeşitli sebepleri vardı. Bazıları güç, bazıları toprak ve bazıları da intikam için yapılan savaşlar. Güneş bunun olmasından hoşlanmamıştı, kendi yarattığı eseri, kendi kendini bozuyordu. Ancak bunu engellemek için elinden gelen bir şey de yoktu.

Çünkü her şeyin bir sınırı vardır, Güneş'in var olması çok sihirli bir olaydı ve Dünya’ yla beraber içindeki varlıkları yaratmasıysa başka bir sihirli olay. Böylece Güneş’ in enerjisi tükenmiş oldu ve engelleyemeden, yarattığı mükemmel güzelliğin ve saf iyiliğin günden güne daha da bozulmasını izlemek zorunda kaldı.
Aradan uzun yıllar geçti fakat Güneş' in tekrar parlayabilmek ve dünyada işleri yoluna koyabilmek için çok çook daha fazlasına ihtiyacı vardı.

Sonunda Dünya’ da ki ırkların birbirlerini, hayvanları, ve doğayı katletmesini izlemeye dayanamaz hale geldi; denilir ki, bu da Güneş' in lanetidir. O kadar potansiyel güce rağmen hiç birşey yapamadan sadece izlemek.
Ve Güneş kararını verdi, tekrar gücünü toplayıp parlayabildiğinde bu dünyayı iyileştirmek için olmayacaktı... Ve bu tabuya da kıyamet denildi. Güneş çok büyük bir özlem ve acı içerisinde, dünyanın ırkları yaratmadan önceki halini düşünmeden edemiyordu. Henüz şimdi anlıyordu ki dünyanın asıl mükemmel hali oydu. Kıyametten sonraysa tekrar öyle olacaktı.
 
Sonra güneş Ay'a seslendi ve kendisi için parlamasını ve derin, sihirli ışığıyla parlayarak insanlar ve dünyanın diğer ırkları tarafından henüz kirletilmemiş, ayak basılmamış, balta girmemiş yerlerini koruyan ruhlar var etmesini diledi. Bunu duyan Ay da ona itaat etti ve gücünün yettiğince efsunlu ışığını dünyaya saldı. Böylece Orman Ruh' ları var oldu, devasa büyüklükte ve de kudretteydiler.

Güneş bu sefer tüm yıldızlara seslendi ve onlara da parlamalarını ve bu korunaklı toprakları hayallerin ötesinde, kimsenin düşünmeye dahi cüret edemeyeceği güzelliklerle doldurmalarını istedi. Yıldızlar bunun ardından var güçleriyle parladılar ve bu toprakları insan ve diğerlerinin alemlerinin diyarlarından ayrı, apayrı muhteşem orman ve canlılarla doldurdular.
İt was one of those March days.
When the sun shines hot,
And the wind blows cold.
When the summer in the light,
And winter in the shade.