2. Bölüm
Nol’Astrazzaan gözlerini evinde açtı.
Gece çökmüş, hava kararmıştı.
Yavaşça doğrulup etrafa bakındı.
Ormanda neler olduğunu çok sonra hatırladı.
Heyecanla ayağa fırladı.
Kendini sınamaktı amacı.
Acaba bu anlaşma, ona neler kazandırmıştı?
Düşündü bir süre.
Belki de basit şeylerden başlamalıydı önce.
Gözlerini şöminesine doğrulttu,
Ateş adeta bilincini yuttu.
Alevler ta arşa kadar yükseldi,
Kolları ocaktan çıkıp yakındaki iskemleleri kül etti.
Ama daha da ilerleyemeden,
Genç elf büyüyü durduruverdi.
Sonra uzun parmaklarını götürdü yüzüne.
Başladı bedeni değişmeye!
Elleri pati oldu, tırnakları pençe.
Ona hiç yaklaşma bence.
Suratı değişti birdenbire.
Dişleri sivrileşti iyice.
Vücudunu kara kıllar kapladı,
Elf sonunda panter olduğunu anladı!
Kükrer gibi güldü neşeyle.
Ama fark etmedi penceredeki arkadaşını nedense.
Genç adam, yazık, izliyordu endişeyle.
Nol’Astrazzaan daha yeni mezun olmuştu okuldan.
Şimdi nasıl şekil değiştirmişti böyle?
Panter sonunda gördü kendisini izleyeni.
Karşısındaki arkadaşı olabilirdi,
Ama ya saklayamazsa bu açıklanmaması gerekeni?
Durmadı, hemen saldırıverdi.
Dişlerini geçirdi ince boyna.
Öldürecek gibi değil ama,
İblis için ilk kurbanını bulmuştu ne de olsa!
Bir hamleyle evin içine fırlattı genç savaşçıyı.
Elf de durmadı çekti kılıcını.
Biraz çekiştikten sonra Nol’Astrazzaan döndü eski haline.
Ellerini uzattı öne.
Parlak bir duman çıktı parmaklarından,
Süzüldü gitti savaşçıya.
Sardı çevresini, Narnad’ı hapsetti.
Ve Nol’Astrazzaan hilale kadar bekledi.
* * *
Sessizce ilerliyordu ormanda.
Zavallı kurbanı da hemen arkasında.
Yürüdüler de yürüdüler,
Sonunda vardılar mağaraya.
Ayağını yavaşça yere vurdu Nol’Astrazzaan.
Mermer bir sunak fışkırdı adeta topraktan.
Bir işaret verdi kukla gibi kullandığına,
Zavallıcık, bilincinin dışında yattı mezarına.
Genç büyücü cübbesinin kolundan bir hançer çekti.
Ve söylemeye başladı kara ilahiyi.
Öyle korkunçtu ki bu,
Şeytani ağaçlar bile inledi.
Bıçak havayı yardı,
Savaşçının kalbine saplandı.
Ve fışkırdı kanlar havaya,
Ulaştılar ta aya adeta.
Kara toprağa düştü damlalar sonra.
Nasıl olduysa bir nehir gibi aktılar iblisin yatağına.
Kayboldular sis ve karanlıkta.
“Eeee,” dedi Nol’Astrazzaan sabırsızca.
“Ne olacak şimdi?
Bir değişiklik de yok hani?”
Karşılık verdi iblis:
Bekle!
Bu sabırsızlığın başa bela.
Her şey bir anda olmaz,
Bunu da iyi belle!
Elf yediği zılgıtı sessizce kabullendi.
Bu anlaşmayı bozmamak için sabretmeliydi.
Gücün tadını almıştı bir kere,
Ve onu çok sevmişti.
Elini salladı yavaşça.
Ve sunak gömüldü toprağa.
Ceset de onunla kaybolup gitti,
Böceğe kurda yem olmaya.