İşlerin yolunda gittiğini düşündüğümde hep korkmuşumdur. Bunun bir adı da vardı ama şimdi anımsamıyorum. İşte bu kısa hikaye öyle bir yazı olmuş. Tanımlamalar, betimlemeler iyi, anormal bir sonuç bekledim yazı boyunca buna rağmen ürpermedim desem yalan olur. Sert bir hikaye, kalemine sağlık.
Murphy kanunu diyeceğim ama o biraz farklıydı. 'Anticipated Anxiety' diye bir şey vardı, belki o olabilir. Bilemedim ben de

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Yorum yazan parmaklarınız dert görmesin. İşin ilginç yanı, benim için, sonunun çok da anormal olmaması aslında. Dalgınlık bu, oluyor sonuçta. Çocuğunu arabasında unutup çocukları pişmiş bir vaziyette bulan insanlar o kadar çok var ki, geçen araştırırken denk geldim. Korkunç, ama çok yaygın.
Okuduğunuz ve yorumladığınız için tekrar çok teşekkür ederim.
Yazdıklarınızı beğeniyorum. Kısa yazmayı ve etki bırakmayı çok istemişimdir her zaman. Lakin öykülerinizden belirli bir sayıda okuduktan sonra artık sonunu tahmin etmeye ve alâmet-i fârikanız "şok edici son"dan etkilenmemeye başlıyorum. Sonunu bildiğim bir kurgudan hoşlanmamı sağlayan öğe ise atmosfer, öykü kişisi ve dildir. En çok da dil. Tabi tüm bunların beni etkileme eşiği öykünün uzunluğuna kısmen bağlıdır.
Özetle, kısa yazmaya devam edecekseniz (ki okur için büyük nimet) daha iyi sonlar bekliyorum. Daha iyi bir son bulamadıysanız (ki bu da çok doğaldır) uzun bir öykü yazıp yukarıda belirttiklerimi kullanarak etki yaratmaya çalışmanızı temenni ederim.
Bülent Bey merhabalar. Gece gündüz kafamı kurcalayan bir noktaya değindiniz, kanayan bir yaradır bu benim için. Hemingway'in birkaç kelimelik kısa hikayesi vardı, bilirsiniz, "Satılık, bebek ayakkabıları, kullanılmamış," şeklinde. Bunu hatırlayıp hatırlayıp kendimi gaza getiriyorum sıklıkla.
Ancak dediğiniz gibi bir yerden sonra beklenmeyen son olayı çok garip bir hal alıyor. "Beklenmeyen son olmasını bekleyecekler, o yüzden beklenmeyen sonu bekletip başka bir beklenmeyen son yapayım, ama ya onu da beklerlerse?" diye uzayıp giden sonsuz bir düşünce trenine binip gidiyor insan. Hele bir de Omen, Fight Club gibi kült filmlerden sonra, okur ilk cümleden sonu anlayabiliyor.
Şahsen yazım şekli olarak hep minimalist olmak istedim. Az kelime, çok anlam şeklinde. Okuru elinden tutup bir dünyaya götürmek yerine, dünyanın kapısını açık okuru içeriye ittirip, kapıyı ardından kapatmayı tercih etmişimdir hep. Ama işte dediğiniz gibi bir yerden sonra sıkıntıya dönüşüyor. Dediğiniz gibi daha değişik şeyler üretmeye çalışacağım bu yüzden. (Zaten dediğinizi düşünüyordum ben anlamında söylemiyorum, yanlış anlaşılma olmasın

) Hatta daha az önce yeni bir üslup denediğim bir hikaye ekledim foruma. Bakalım o nasıl olacak.
Öte yandan, genel olarak söylediğiniz doğruyken, bu hikayenin sonunun öngörülebilir olduğunu hiç düşünmemiştim. Neyin ele verdiğini sormamda sakınca var mıdır acaba?
Zamanınız ve emeğiniz için çok teşekkür ederim. Sizden yorum almak günümü her zaman güzelleştiren bir şeydir.