Merhaba.
Hikayenizi okudum ve naçizane birkaç tespitim, birkaç da önerim olacak.
İlk olarak masalsı anlatımın olmazsa olmazı, -mış eki, bazen çok göze batabiliyor. Bununla ilgili olarak cümle türlerinde, anlatımınızdan ödün vermeden ufak değişiklikler yapabilirsiniz.
İkincisi, hikayeni bitirdikten sonra mutlaka sesli okuyun. Okumadığınızı düşünmemin sebebiyse, hikayenizde neredeyse hiç virgül, noktalı virgül yok

Yani konuşurken nefes alıp duraksadığınız anları gösteren, o hayat kaynağı oksijeni sağlayan virgülleri eklememişsiniz. Haliyle hikaye de kafamızın içinde ritimsiz bir şekilde ilerliyor. Ben her zaman hikayemi bitirip sesli okurum. Duraksadığım yere virgülü yapıştırırım.
Şu kısmı ele alalım mesela:
"Fakat bir gün İlk Ormanın en uzak köşesinden dört canlı gelmiş. Ağacı ev edinenlerin hiçbiri daha önce onlar gibi canlılar görmemişler. Başlarından çıkan kıllar uzunken vücutlarının geri kalanındaki kıllar bir tavşanın bile hor göreceği boyuttaymış."
Ben olsaydım, yukarıda belirttiğim fikirleri uygulayarak yazacak olursak şöyle olabilirdi:
"Fakat bir gün, İlk Ormanın en uzak köşelerinden dört canlı gelmiş. Ağacı ev edinmiş canlıların daha önce benzerlerine dahi rastlamamış oldukları, tuhaf canlılar. Başlarından çıkan kıllar uzunken, vücutlarının geri kalanındakiler, bir tavşanın bile hor göreceği uzunluktaymış."
Haddim olmayarak böyle bir yeniden yazmamsı yaptım. Hikayenizi çok beğendim, yarı fabl türü olması çok ilginçti.
Başka işlerinizde tekrar görüşmek üzere.