Kayıt Ol

Sadık Hidayet - Kör Baykuş

Çevrimdışı oguzkaan

  • **
  • 92
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Sadık Hidayet - Kör Baykuş
« : 02 Aralık 2015, 20:20:49 »

Merhabalar,

Belki çoğumuzun okuduğu bir kitap olan ama benim için henüz taze bir başağrısı haline gelen muhteşem bir eseri anlatmak istiyorum. Kütüphanemde okunacak rafının daimi müdavimlerinden olacağını düşündüğüm bu eseri sevdiğim bir yazarın kendisini en çok dehşete düşüren kitap demesi ile başladım. Kendi kendime 100 sayfalık bir şey ne kadar dolu olabilir, diye söylerken aslında korkunun fiziksel elementlerden ziyade psikolojik olduğunu unuttuğumu ise kitabın sonunda anladım.

Sadık Hidayet, İran edebiyatının en büyük dehalarından birisi olarak görülüyor ve bir çok deha sanatçı gibi o da dünya üzerinde yaşamanın zorluğuna dayanamayıp kendi canını almayı tercih ediyor. Hidayet'in edebiyat adına önemini ise Behçet Necatigil'in şu sözleri özetliyor:

Alıntı
Ben, Sâdık Hidâyet'i Türkçedeki iki hikâyesi ve tek romanı Kör Baykuş'la sevdim. Vakti gelse de başka hikâyeleri ve masalları da çevrilse, diyorum. Çünkü Hidâyet, benim için, devletlerin, rejimlerin sınırları içinde edebiyatın bağımsız ve yıkılmaz cumhuriyetler olduğunu bir kez daha hatırlatmış, mutsuzluğunda ölümsüz mutluluğa erişmiş sayılı yazarlardan biri oldu.


Kör Baykuş, yalnız, üzgün ve karamsar bir adamın çığlığı gibiydi.  Betimlemeleri ile insana o kadar uyumlu bir resim çizdirebiliyor ki kendimi bir anda yaşamı ve sonrasını sorgularken buldum. Kendi kafasının karmaşık bir haritasıymışcasına yaklaştım kitaba ve orada yanlızlığı, korkuyu, bilinmezliği, üzüntüyü, karmaşayı, ölümü anlamdırmaya çalışan bir adam gördüm. Bir ruhun parçalanmasını, bir adamın -uyuşturucu bağımlısı yada çılgın- kafasının içinde sevmediği ama kaçamadığı dünyasında hep karabasanlarıyla birlikte nasıl adım adım kendi özünü parçaladığını ve yavaşça kendi bedenini, yaşamını söndürürken benliğinin suretlerine ne şekiller verdiğini okudum. Kitabı kapattığımda ise tüylerim ürpertinden ayaktaydı. Ayazda çekilen soğuk nefes gibi burnum sızladı. Fakat ağlamak değildi hissettiğim duygu, ismi tam konulamayan dehşetti.

Büyülü gerçeklik denilince aklıma Latin edebiyatı bilhassa Borges gelirken artık Hidayet'te aklıma ilk gelen yazarlardan olacak. Hidayet kitabını belki kalemle yazdı ama korkunun keskin bıçağını aklınıza sokması için bunun yettiğini anladım.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sadık Hidayet - Kör Baykuş
« Yanıtla #1 : 02 Aralık 2015, 20:25:45 »
Anlatması inanılmaz zor bir eser; kendisiyse şahane. Zerdüşt edebiyatının en iyi örneği olarak da gösteriliyor ama, ondan da öte, kitaptan biraz daha uzun bir inceleme eseri var: Kör Okur.

Kör Baykuş'u okumuş herkese Oğuz Emiralp'in bu inceleme kitabını şiddetle tavsiye ederim. Çünkü Emiralp'in değindiği noktaların tamamını bir okur olarak, tek başımıza yakalamak pek mümkün olmuyor.

Beni en çok etkileyen eserlerden biriydi Kör Baykuş. Okuduktan sonra bir süre etkisinden çıkamamıştım. Ama işte, birilerine anlatmak istediğimde nasıl yapacağımı bir türlü bulamıyorum. Ne desem hep eksik, hep yetersiz. En son radyoda anlattım bu kitabı. Halen daha o anlatışımı da beğenmem.

Velhasıl, Sadık Hidayet'in bu eserinin bir eşini bulmak imkansıza yakın. Ama siz siz olun, Oğuz Emiralp'in inceleme kitabını da okumadan geçmeyin.

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Sadık Hidayet - Kör Baykuş
« Yanıtla #2 : 09 Haziran 2017, 00:37:09 »
Bu kitap bir girdap.

O tekrarlayan ifadeleri okudukça bu imge daha çok yer etti zihnimde.

Kimi görüntüler, sesler, durumlar dairesel bir şekilde tekrar ede ede beni merkeze doğru sürükledi. Takibi zor bir imgeler silsilesine daldığımı fark ettiğimde bunu bir meydan okuma olarak kabul ettim ve kitabı bir bulmaca gibi ele aldım. Kitap bunu talep etti mi yoksa ben mi gönüllü oldum bilmiyorum. Onu anlamaya, çözmeye, akla yakın hale getirmeye çabaladım. Merkeze, her şeyin başladığı yere varmaya çalıştım. Bunda da başarılı olduğumu düşünüyorum ama kitap bitince elime geçen zafer duygusu solmaya başladı yavaş yavaş.

Anlatıcının zihinsel bulanıklığının, hayallerinin, rüyalarının, tasarılarının içindeki tekrarlayan patikaları takip ederek hedefe ulaşmaya çalışmak beni çok heyecanlandırdı. Sayfaları hızla çevirdim. Ama bitirdiğimde sanki bir şeyleri es geçmişim gibi hissettim. Çünkü amacım kaybolmaktı. Batı edebiyatında deneyimlediğim matematiğin ötesinde bir ruh arıyordum. Ama yine hesaplanmış, kurulmuş bir hikayenin içinde buldum kendimi.

Bu, yazarın bile isteye kurduğu bir şey miydi yoksa benim ipucu diye gördüğüm yinelemeler şiirsel bir ahengin unsurları mıydı? Batı edebiyatından edindiğim okur tepkilerini bu esere de mi göstermiştim yoksa eserin içinde zaten bu izler mevcut muydu? Kitaba dönüp baktığımda kendimi onun seyrine bıraksaydım daha farklı ve doyurucu bir tat alır mıydım merak ediyorum.

Yine de suçlayamıyorum kendimi. Sadık Hidayet'in biyografisini okuyunca yazarın İran'da doğmasına karşın zihnini Belçika'da ve Fransa'da geliştirdiğini varsaydım. Çok düz bir bakışla karşımdakinin Doğu ile Batıyı birleştiren bir yazar olduğunu düşündüm. Gerçi bu Sadık Hidayet'i tanımlarken kullanılan beylik bir ifade ama Kör Baykuş özelinde bunun doğru olduğunu düşünüyorum.

Kör Baykuş'ta gizemli, şiirsel, hislere yoğunlaşan bir taraf var ama diğer yanıyla anlatıcının ruhsal bir çözümlemesini de yapıyor. Bazı imgeler aklıma sürekli Freudcu çıkarımlar üşüştürdü. Rüyalar ve sanrıların içinde çocukluğa dönüş, korkular, nefret, kıskançlık, babayı yok etme, anneye duyulan tutku, cinselliğin örtülü ve açık sunumları vardı. Kitabı hayran hayran okurken zihnimin gerisinde bir ses bunların fazla hesaplanmış olduğunu söylüyordu.

Anlatıcı karşımdaki deri kanepeye uzanmış kendini bana açıyordu sanki. Anlatılanların girdabının dibine doğru inip hastayı sağaltmıştım. Bu bana büyük zevk verse de asıl isteğim bir dervişin eteğinin dibine oturmak ve onun bana anlatacaklarını bir esinti gibi etrafımda hissetmekti. Onun beni sağaltmasını istemiştim.