Kitabı bitireli bayağı oldu da, yorum yapmak için zaman bulunamadı şahsım tarafından. Aslında güzel bir yazı hazırlayıp pohpohlamak geliyor içimden lakin bu işi başka bir arkadaşa [*]o kendini biliyor[/*] devrediyorum, daha sağlam şekliyle sizlere gerekli incelemeyi yapacaktır...
Richard'ın etrafında dönen, kendi adına o melun olaylar çerçevesinde tadından yenmeyecek bir kurgu okuyoruz. Eee, bugüne bugün Neil Gaiman sonuçta...
Bazen okuyucular tarafından yanlış anlaşılıyor olabilir bu yazılanlar. Hani "Öeh, illa Gaiman diye güzel mi olacak yuh artık sizde abarttınız!!" gibisinden düşüncelerle gelebilirler karşımıza. Ama cidden böyle değil. Eğer kötü olsaydı zaten söylemekten çekinmezdik ki niye çekinelim. Gaiman'la bir ahbaplığımız yok sonuçta...
Zaten televizyon dizisi fikri ile yola çıkılan bu senaryonun kitaba dönüşmesi kendini bariz şekilde belli ediyor. Neden derseniz derinlikten çok tasvirler göz önünde. Yukarı ve aşağı Londra'nın arasında tezalık oluşturan durumlar ve birbirlerine bağlayan ortak noktalar ile geçmişe gittiğimiz o yerlerde (geçmişe derken aşağı Londra'nın geçmişte ki Londra ile olan benzerliği) hikayenin akışına öyle bir kapılıyoruz ki bir bakmışız kitap bitmiş!
Çabuk bitti, ne ara okumaya başladım ne ara güldüm içinde ki olaylara ne ara kapıldım ve ne ara bitti de farklı kitaplara başladım farkında bile değilim! Hani sabah kalktığınızda üzerinizdeki mahmurlukla gördüğünüz rüyaların etkisinden hala daha kurtulmadığınız da bir his oluşurya, aynen öyle işte...
Ben daha detaylı bilgi için sizi çevirmeni Evrim Öncül ve editörü Niran Elçi ile yapmış olduğumuz söyleşiye alayım.Orada daha detaylı bilgi bulacaksınızdır eminim. Kitabı okumanızı klişe bir şekilde yine öneriyorum. Şimdilik
buradan buyrun!