Tatildeyken bitirdim kitabı. Yeniden Ejderha Mızrağı'ndan bir halka okumak -benim için- inanılmaz keyifliydi. Her sayfasından ayrı bir tat alarak okudum. Yol arkadaşları -ve tabii düşmanları- hala bıraktığımız gibiydi. Flint yine oldukça keyifliydi. Tas'da hala aynı. Tanis'i çok kısa bir süre gördük, ama bana yetti doğrusu.

Kitiara hala çok seksi.

Bizimkilerin Buz Duvar yolculuğu kadar, Kitiara'nın yaşadıklarına da yer verilmiş. Ama önceki mesajımda da dediğim gibi Soth'un kalesinde geçirdiği bir gece oldukça kısa alınmış. Hele ki sonu inanılmaz derecede aceleye getirilmiş gibiydi. Birkaç sayfada güneşi doğurmuş adamlar!
Tek derdim Sturm ile. Cüce Derinlikleri'ndeki Sturm değil sanki. -Ve tabii serinin diğer kitaplarındaki.- Daha çok Tas'ın başını beladan kurtaran (hatta Flint'ten bile çok) görevini üstlenmiş. Aran'ın onu silahtarı olarak almasından çok etkilenmiştim ama.

Kitapta özel olarak beğendiğim kısımlara gelirsek...
Kitiara'nın bekçiyle karşılaşması, Buz Duvar kalesinin kuşatılması, hikayenin -tüm- yol arkadaşlarıyla kesiştiği sayfalar, Soth'un herkese meydan okuyan tavrı, Kitiara'nın Neraka'daki tapınaktan kurtarılması ve verdiği yemin, Brian'ın aşkı, Aran ve Brian'ın ölümü, Skie'yı yakından tanıma fırsatı ve şu an aklıma gelmeyen onlarca şey...
Sadece "özel" olarak beğendiğim kısımlar bile bu kadar çokken, daha az özel olarak bölümleri düşünerek; beğenip beğenmediğime siz karar verin.
Ya da, yok yok durun. Şahane bir kitaptı yahu!
"Kum Saati Büyücü Ejderhaları"nı inanılmaz bir heyecanla bekliyorum. Biraz da burukluk var tabii.
Dipçik notu: Son 3 mesaj benim olmuş, şimdi fark ettim.
