Patrick Rothfuss Yorumluyor: “Locke Lamora’nın Yalanları”
Yazdıklarım ilk yayınlandığı zaman, insanlar benimle Scott Lynch arasında bir sürü karşılaştırma yaptı.
Çoğunlukla şu minvalde konuşuluyordu: “Pat Rothfuss bir sonraki Scott Lynch mi?”
Durum şu ki Locke Lamora’nın Yalanları, benim ilk kitabım olan Rüzgarın Adı’ndan neredeyse bir yıl önce çıkmıştı. Locke Lamora’nın Yalanları Scott’ın ilk kitabıydı ve bir fantazi serisinin ilk cildiydi. Dünyası cesur ve gerçekti; o kadar iyiydi ki herkesi sarstı.
Aslında bunun pohpohlayıcı bir karşılaştırma olduğunu biliyordum ama o zamanlar biraz rahatsız olmuştum. “Neden bir sonraki Scott Lynch ben oluyor muşum? Neden ilk Pat Rothfuss olmuyorum? Muhtemelen çok daha iyi olacağım, hiç yoksa önümde tecrübe kazanabileceğim uzun bir yol var…” diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Yıllar sonra nihayet Locke’u okuyabildim ve sevdim. Onda akıllı ve cesur bir kitap gördüm, ayrıca harika bir dünyası vardı. Ve romanda esprili, geveze ve hırsız bir yetim vardı. Bir süre sonra Scott’la tanıştım ve kendisini de gerçekten sevdim. Böylece kalan rahatsızlığım da uçup gitti, fazla da yoktu zaten…
Gelelim bugüne. Geçen hafta Locke’u yeniden okumaya başladım, öyle iyiydi ki kesinlikle feci *afalladım.* Yapısı. Dili. Dünyası. Zekâsı. Mizahı.
Bu kitaba dair sevmediğim hiçbir şey yok. Hakikaten yok. Tamam tamam. Küçük, *küçücük* bir şikâyetim var.
Öyle olsa bile, böyle bir şeyi ne kadar nadir söylediğimi biliyor musunuz? Şu anda, bu ikinci okuma coşkusu içindeyken, Locke’un benim en iyi on gözde kitabımdan biri olduğunu düşünüyorum. Belki de en iyi beşten biri.
Bu iki kitabı karşılaştırmak gerçekten adil değil. Farklı üslupları var. Farklı konuları. Farklı dünyaları.
Şimdi, Locke Lamora’nın Yalanları’nı Rüzgarın Adı’ndan daha iyi yapan şeyleri anlatacağım.
“Locke Lamora’nın Yalanları” ve “Rüzgarın Adı Kıyası”
1. Scott’ın kitabının başlangıcı benimkinden daha güçlü.
Cidden. Benim kitabımda, ancak ilk 50 sayfadan sonra birisinin gerçekten bir hikâye anlatmaya başladığı noktaya ulaşmış oluyorsunuz.
Locke’dan 50 sayfa okuyunca, ana karakteri tanıyor ve müthiş bir soyguna giden yolu yarılamış oluyorsunuz.
2. Scott’ın ismi benimkinden daha iyi.
Yanlış anlamayın. “Rüzgârın Adı” iyi bir isim, kitabım için *doğru* bir isim. Ama “Locke Lamora’nın Yalanları” efsane bir kitap ismi…
Ve Scott’ın seri ismi de benimkinden daha iyi. “Centilmen Piç,” “Kralkatili Güncesi”ni kolayca pataklar.
3. Scott’ın küfürleri benimkilerden daha iyi.
Gerçek hayatta değil. Gerçek hayatta ben bir denizci gibi söverim. Ama kitaplarımdaki dil oldukça kibar ve yumuşak.
Locke’da, Lynch’in aşağılık sokak çeteleri, kabalığın virtüözleridir. Bu küçük bir şey gibi görünebilir, ama değil. Bu, dünyayı oluşturur. Bu, karakteri gösterir. Bu, hikâyeye gerçekçi bir hava verir, ona kusursuz bir pislik ve gerçeklik sağlar.
Uzun lafın kısası: İlk yayınlandığım sıralar, insanlar beni Scott Lynch ile karşılaştırdığında rahatsız oldum. Ama şimdi bana ne kadar büyük bir iltifat edildiğini anlıyorum.
Eğer okumadıysanız, okumalısınız. Okuduysanız, muhtemelen yeniden okumalısınız…
Yazarın yorumu hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.