Nisan sonu ve Mayıs başı ile birlikte hangi çizgi romanlar çıktı biliyor musunuz?
İlk olarak bir çok kişinin Penguen mizah dergisinden aşina olduğu M. K. Perker ile başlayalım. Kendisinin Öyle Bir Geçer Zaman Ki adlı köşesini takip ediyor muydunuz bilmiyorum ancak hiç etmediyseniz işte size bir şans! Penguen’deki aynı adlı köşesinin bir ciltte toplanmış halini yakın zamanda tüm kitapçılarda bulabilirsiniz. M.K. Perker bu köşede hatıralarını anlatıp yaşlılığa ayak uydurmaya çalışıyor. Oldukça eğlenceli ve akıcı olduğunu söylemeliyiz.
Sırada da Çizgi Düşler’in bu senenin en büyük atağı olan Orfani’nin ikinci sayısı var. Ülkemizde fumettilere olan hayranlığın en güzel getirisi bu harika çizgi romanı Türkçe olarak okuyabilmek olsa gerek. Bu sayının tanıtım bültenine bir göz atalım;
Bir Zamanlar: Sadece hayatta kalmak ve asker
olmak için savaşıyorlardı… Şimdi: Gezegenimizin başına gelen en büyük belalardan birini ortadan kaldırmak için, üstelik düşman topraklarında savaşıyorlar…
Bir Zamanlar: Gezegenimizin başına gelen ve sayısız insanın ölümüne yol açan büyük felaketin ardından hayatta kalmayı başaran yetim çocuklar, iyi birer asker olmaları için toplanmıştı ve Dorsoduro kampındaki eğitimlerine çok sıkı bir şekilde devam ediliyordu. Bu arada Albay Nakamura ile Profesör Juric arasında ilk sürtüşmeler de ortaya çıkmıştı.
Şimdi: Yetimler takımını oluşturan gizemli karakterlerden ikisinin, İzci ve Melek’in kim olduklarını öğreniyoruz. Kahramanlarımız, yabancı bir gezegende düşmanın kim olduğunu anlamaya çalışırlarken, çölün ortasında bir şehrin aniden gözlerinin önünde ortaya çıktığını görürler. Geçmişlerinden birtakım izler taşıyan bu şehir sanki büyüyle yapılmış gibiydi, ama bunun nasıl olduğuna kafa yoracak zamanları yoktu, çünkü hemen ardından kendilerini ölümcül bir hayatta kalma mücadelesinin içinde buluverdiler
Çizgi Düşler bununla da kalmıyor. Y: Son Erkek adlı serinin de 9. cildi Anavatan çıkmış bulunmakta. Bununla birlikte sona sadece 1 cilt kalıyor. Çizgi Düşler’e bu istikrarlığı için hayran kalmalıyız. Ülkemizde çıkan serileri bu şekilde sonuna kadar görebilmek pek mümkün olmuyor. Darısı diğer serilere diyelim ve tanıtım bültenine bakalım efendim.
Yeryüzünün iki ekeği—Yorick Brown ve evcil maymunu Ampersand—nihayet birbirlerine kavuştuktan sonra Paris’e doğru ağır ağır yol almaktadırlar. Amaçları ise Yorick’in kayıp nişanlısıyla uzun zamandır beklenen buluşmayı gerçekleştirmektir. En başından beri onlara koruma sağlayan Ajan 355 ile birlikte iki kafadar iki kıta daha aşmayı hazırlanırken diğer yoldaşları – biyokimyager Dr. Allison Mann ve kız arkadaşı Rose—başka bir arayışın sonuna gelmektedirler. Dört yıl önce dünya üzerinde Y kromozomu taşıyan her memelinin kökünü kurutan salgının sebebini bulmak..
Hong Kong’daki gizli bir laboratuvarda ise beklenmedik bir sonuca varırlar: Hem de sadece son erkeğin değil, cinsinin olası herhangi bir geleceğini de başlamadan sona erdirebilecek bir sonuçtur bu!
Son olarak da efsane olarak adlandırılan çizer Jean “Mœbius” Giraud’dan Blueberry’nin 3. sayısı var. Amerikan iç savaşından hemen sonra Blueberry takma adlı Teğmen Michael Steven Donovan’ın başından geçen olayları anlatıyor bizlere. 500.000 Dolarlık Adam adıyla satışa çıktı. Gelin bir de tanıtımına bakalım;
Michael “Mike” Steve Donovan…
Namıdiğer Teğmen Blueberry… Frankofon çizgi romanın temel taşlarından biri olan bu sıra dışı Western, nihayet yıllar sonra tekrar Türk okurunun huzurunda. 1963 yılında Jean-Michel Charlier tarafından kaleme alınan serinin grafik yaratıcısı ise Jerry Spring’le Western çizgi romanında büyük tecrübe kazanmış olan Jean “Mœbius” Giraud’dur.
Alkole düşkün, kural tanımayan, hilebaz ve karanlık kişiliğiyle Teğmen Blueberry, o yıllar için kabul edilmesi zor şiddet ve cinsellik öğeleriyle Avrupa çizgi romanındaki “anti-kahramanların” ilk prototiplerinden birisini teşkil etti. Amerikan İç Savaşı’nın tüm vahşetini yaşamış olan Blueberry, savaşın doğal neticesi olarak sert, ülküsüz, amaçsız ve para hariç hiçbir değeri umursamayan asi bir karakter görüntüsüyle ilk andan itibaren dikkatleri çekmeyi başardı.
Konfederelerin 500.000 altın dolarlık hazinesinin takibi devam etmektedir. Meksika’nın Chihuahua şehri, bu amaç uğruna acımasızca birbirleriyle çatışan ancak duruma göre bazen işbirliği yapan ezeli düşmanların boy gösterdiği, çok ince hesaplar ile çok kanlı çatışmaların gerçekleştirdiği bir tiyatro sahnesidir adeta. Blueberry ve arkadaşları, karşılarındaki Chihuahua’nın zalim valisi Lopez, güzeller güzeli Chihuahua Pearl, Komutan Vigo, güneyli savaş artıkları Kimball ve Finlay ile çapulcu çetesiyle ölümüne bir mücadeleye girişmişlerdir. Hepsi de, altının sırrını bildiği söylenen ve Corvado zindanlarında hapsedilmiş sabık bir güneyli subayın peşindedir. Sert hapishane hayatı, beklenmedik ittifaklar, sürpriz anlaşmalar ve akıl almaz bir final, Güney altınlarının bu ikinci bölümünü süslemektedir. Ancak macera devam etmektedir.
Güzel günler geçiriyoruz değil mi?