Everest Yayınları, Nazlı Eray külliyatını yeniden yaratmakta kararlı görünüyor! Geçtiğimiz ay, baskısı tükenmiş olan Orphée’yi tekrar basan yayınevi, rotasını Elyazması Rüyalar’a çevirdi.
Anı-roman türündeki bu kitapta Nazlı Eray fantastik gerçekçilik türünde harika işler başarıyor. Bir örgü gibi birbirine geçen rüyalar, gündüz ve geceyi ayıran çizgi üstündeki serüvenler, kendi cenazesini taşıyan bir ölü ve daha fazlası. Elyazması Rüyalar, Rimbaud’nun o ürpetici sözünün ispatı: ‘Gerçek yaşam yok. Biz dünyada değiliz.’
Belleğin karşı kıyısından bakılan, yaşamın yalnızca rüyalarda yükü hissedilen eski bölümlerini kapsayan bir otobiyografi. İçinde birçok rüya kişisini barındıran bu türbe, belki de yaşadığımız dünyanın ta kendisi. Şoför Sulakyurtlu Kazım’ın gündüzle geceyi ayıran çizgi üstündeki garip serüvenleri, İstanbul’u rüyasında gören adamın anlattıkları, Alfred Jarry’nin burjuva toplumunu tekmeleyen oyunu ‘Kral Übü’, Tanrı Ciguri ile baş başa konuşmalar, anılarını yitiren bir insanın duyduğu o şampanya sarhoşluğu gibi hafiflik, kırmızı ışıklı, geçmişe sıkışmış bir garsoniyer odası, kendi cenazesini taşıyan bir ölü…
Çiğdem Aldatmaz tarafından yayıma hazırlanan Elyazması Rüyalar’ın künye bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz.