in , ,

Alan Moore’dan Genç Yazarlara Tavsiye: “Kendi Kitabınızı Kendiniz Yayınlayın”

Efsanevi yazar ve senarist Alan Moore geçtiğimiz günlerde katıldığı bir söyleşide yazar olmak isteyenlere ilginç bir tavsiyede bulundu.

Alan Moore
- Reklam -
- Reklam -

Geçen elli yılın en büyük yazarlarından biri olarak kabul ediliyor Alan Moore. Öldüren Şaka, V For Vendetta, Watchmen ve The League of Extraordinary Gentlemen gibi eserlerin baktığınızda bunun hiç de abartı ya da tesadüf olmadığını rahatlıkla görebilirsiniz. Kendisi tüm dünya tarafından tanınan, otorite kabul edilen, ünlü bir yazar. Peki böyle birinin genç yazar adaylarına ne gibi tavsiyeler vermesini beklersiniz?

Katıldığı bir kütüphane etkinliğinde bu konu hakkında konuşan Alan Moore ilk önce herkesin kullandığı klasik öğütlerle başlıyor sözlerine: her gün yazın, kendinizi eleştirin, para kazanma endişesiyle yazmayın. Ardından onun kalibresindeki kişilerden duymaya pek de alışık olmadığımız sözler sarf ediyor:

“Hatırlamanız gereken ilk şey kitabı basılmış bir yazar olmanın büyük bir şey olmadığı. Bir kitap dükkânındaki çok satan kitaplara bakın. Jeffrey Archer’a ve Dan Brown’a bakın. Kitapları milyonlar satıyor. Ama ünlü, zengin ve tanınmış olmanın yazarlıkla alakası yok.

- Reklam -

“Günümüzde yayıncılık sektörü tam bir keşmekeş. Kitabını bastırmayı başaramayan harika yazarlar tanıyorum. Pek çok yayınevi riske girmekten korkuyor. O yüzden kitabınızı kendiniz yayınlayın. Başkalarına bel bağlamayın.”

“Eğer her gün yazıyorsanız zaten bir yazarsınızdır,” diyerek sözlerine devam eden Moore, günümüzde bireysel yayıncılığın (self-publishing) giderek yaygınlaşıp kolaylaştığına, insanların artık elektronik ortamlar aracılığıyla milyonlara ulaştığına dikkat çekiyor.

- Reklam -

Wattpad, Amazon Kindle gibi uygulamaların iyice yaygınlaştığı ve başarılı yazarların tüm o yarı profesyonel işlerin arasından başarıyla sıyrılıp kitaplarını bastırabildiğini düşününce üstadın bu sözlerine hak vermemek elde değil doğrusu.

Alan Moore’un konuşmasının tamamını aşağıdan izleyebilirsiniz. Ancak amatör bir çekim olduğu için ses kalitesinde sorun olduğunu, Nottingham aksanının da yolunuza biraz taş koyabileceğini belirtelim.

YouTube video

M. İhsan Tatari

Yirmi yılı aşkın bir zamandır fantastik edebiyat, bilimkurgu, çizgi roman ve bilgisayar oyunlarıyla haşır neşir oluyor.

Fantastik edebiyat alanında dört basılı kitabı bulunan yazar, Kayıp Rıhtım'ın yanı sıra Oyungezer dergisinde de serbest yazar olarak çalışmakta, çeşitli yayınevlerinde çevirmen ve editör olarak görev almaktadır.

3 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Bay_Karamsar Bay_Karamsar dedi ki:

    İlginç, Le Guin de bir söyleşisinde, yazdıkları basılmasa, şimdiki imkanla internette yayımlanırlardı, gibisinden bir yorumda bulunmuştu.

    İnternetten self-publishing yayıncılığında kendi içinde bir keşmekeşe dönüşebileceği endişem var. Sistemin kendisiyle alakalı bir keşmekeş değil bu. Ortaya, farklı kalitelerde çokça çalışma serilince, okurların tercihte bulunmanın yaratacağı kafa karışıklığıyla yine eski usul yöntemlere baş vurması söz konusu olabilir. En iyisine, hızlı biçimde ulaşabilmek için yine en çok okunana/bakılana yönlenilmesi olası. Bu durumda da, Moore’un da ufaktan değindiği basılı mecradakine benzer nitelik ve nicelik sorunsalları yaşanabilir. Yine niteliğine bakılmaksızın popülerler üstte, nitelikliliğine rağmen az okurla buluşanlar alt sıralarda yer alabilir.

    İşin içine bir de, okurları yönlendirme amaçlı sahtekarlıklar girdi mi, daha da vahim bir hale dönüşebilir.

    Karamsar damarım tuttu gene!

  2. Avatar for Tarbetu Tarbetu dedi ki:

    Amerika piyasası içerisinde pekala bir yazar yayın evinin desteğini almadan rahatlıkla büyüyebilir, kendisine zaman içerisinde tutunacak bir dal bulabilir. Zaten Amerika dediğiniz memlekette tohum atsanız hemen orman oluyor, öyle bir bereket. Ama Türkiye’ye geldiğiniz zaman işler pek o kadar kolay olmuyor. Zira, iş öyle bir raddeye varmış durumda ki yazarların hayranlarından çok yayınevinin hayranları var. İnsanlar yayınevinin etiketine büyük saygı duyuyor, okuyucular yayınevlerini erişilemez bir seviyeye çıkarıyor. Bu yayınevleri dışında kalan yazarları da niteliksiz, kalitesiz olarak değerlendiriyor; hele ki kitabını kendisi basan bir yazar varsa basan yayınevi de yazar da müthiş bir karalamadan geçiyor.

    Türk okuyucusunun sorunu, sayısının azlığı değil belli başlı prensiplerin içerisinden bir türlü sıyrılamaması. Mesela bir arkadaşım, hiç ilgisi yokken durmadan kitap okumaya başladı; çok güzel. Ancak yalnızca klasikleri okuyor, klasiklerin dışına başını kaldırıp bile bakmıyor. Klasikleri de “Param var, gider iyisini alırım” fikriyle en bilinen yayınevlerinden alıyor. Durum böyleyken, küçük yayınevleri kalitesini nasıl gösterebilir veyahut yeni yazarlar nasıl parıldayabilir? Hatta büyük yayınevlerinin hiç bakmadığı bilimkurgu gibi türler nasıl yükselebilir?

    Alan Moore’un dediği uzak bir ütopya için geçerli benim fikrime göre. Ancak son zamanlarda belki edebiyat üzerine inşa edilmiş çeşitli sitelerde yayınlanan romanlar belli bir popülerlik kazanabilir.

  3. Avatar for azizhayri azizhayri dedi ki:

    “Amerika piyasası içerisinde pekala bir yazar yayın evinin desteğini almadan rahatlıkla büyüyebilir, kendisine zaman içerisinde tutunacak bir dal bulabilir.” bizde de benzer bir uygulama var.
    Yukarılardan biri bir müdür veya amir, bir kitap yazdığında en önemli pazar olarak okulları görüyor ve okullara yazdığı kitaplardan beşer onar tane gönderiyor. Tabii gençler kendisine hitap etmeyen ve bir tür emri vaki olarak gelen bu kitapları haklı olarak almak istemiyor. Sonuç, kitaplar deponun bir yanında kalıyor ve parası örtülü ödenekten çıkıyor. Yazarımızın başarısından söz etmeye gerek yok tabii.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Batmobil Beyaz Perde Evrimi

Batmobil’in Beyaz Perdedeki Evrimi

Görünmez Kentler

Kentlere Yazılan Son Bir Aşk Şiiri: Görünmez Kentler