Yekta Kopan’ın Kitabı Toplatıldı!

yekta-kopan-ust

Yekta Kopan’ın Aile Çay Bahçesi adlı kitabı cinsel içerik barındırdığı gerekçesiyle velilerin şikayeti üzerine toplatıldı.

Gün geçmiyor ki ülkemizin bir köşesinden sansür, kitap toplatma haberleri gelmesin. Biz, daha geçen günlerde gündeme bomba gibi düşen Tübitak’ın 50.000 kitabı toplatmasıyla ilgili haberi tartışmayı bitirememişken, Bolu’dan gelen haber ülkemizde süregiden sansürcülük geleneğini yine gözler önüne serdi.

Her şey Bolu Valiliği’nin Okuyorum” adlı projesi için kentteki 12 farklı lisenin edebiyat öğretmenlerinden oluşan komisyonun Yekta Kopan’ın 2013’te okurlarıyla buluşan Aile Çay Bahçesi adlı kitabını seçmesiyle başladı. Lise çağındaki öğrencilere ücret karşılığı dağıtılan kitap okutulduktan sonra, proje bir de Yekta Kopan’ın imza günüyle taçlandırılacaktı. Fakat kitabın 34 ve 39’uncu sayfalarındaki bazı ifadeleri cinsel içerikli bulan velilerin ilgili kurumlara şikayette bulunması üzerine Bolu Valiliği kitabın dağıtımıyla ilgili soruşturma başlattı.

İl Milli Eğitim Müdürü İbrahim Çavuşoğlu ise kitabın sadece bir sınıfta dağıtıldığını ve şikayetler üzerine derhal toplatıldığını belirterek, kitap seçiminin Milli Eğitim Müdürlüğü’yle ilgisi olmadığının altını çizdi. Olayların ardından Yekta Kopan’ın imza günü de iptal edildi.

Valilikten yapılan açıklamada yer alan kitabın öğrencilere dağıtılması sürecinde sorumluluğu bulunanların tespiti ve haklarında yasal işlem yapılması için idari soruşturma başlatıldığı ifadeleri ise bu olaylardan zarar görenlerin yine işini yapmakta olan öğretmenler olacağı gerçeğini gözler önüne seriyor.

Peki bu kadar tepki gören Aile Çay Bahçesi neyden bahsediyor?  Kitapta, aile kavramının sorgulanışı, kardeşler arasındaki rekabet ve özellikle de sıra dışı bir baba-kız ilişkisi Müzeyyen adlı karakter üzerinden anlatılıyor. Pek çok okuru tarafından, erkek bir yazarın kadın karakterini yansıtışındaki başarı üzerinden övülen bir kitabı akademik çatı altında inceleme fırsatı bulamayacak lise çağındaki öğrencilerin muhakeme yeteneğine ve analitik gücüne güvenmeyen bir kurumun eğitimle ilişkili olması da ayrıca dikkat çekici bir durum.

Umarız yazarlara, öğretmenlere ve ülkemizin üreten kesimine karşı gösterilen bu tahammülsüzlük yerini yaratıcılığa ve kültürel faaliyetlere duyulan saygıya bırakır.