Chuck Palahniuk’tan Yepyeni Bir Eser Daha Dilimizde: “Cehennem Azabı”

cehennem-azabi-ust

Yeraltı edebiyatının büyük ustası Chuck Palahniuk’tan yepyeni bir kitap daha dilimizde! Bu defaki Lanetli kitabıyla tanıdığımız Madison’ın maceralarının devamı.

13 yaşında, narsist ve milyarder bir Hollywood yıldızının şımarık kızı olan Madison Spencer’ın maceraları devam ediyor! Ama biliyorsunuz, o macerasına ölüp cehenneme giderek başlıyordu.

Lanetli ile bizi bu narsist dünyanın cehennemine fiili olarak götüren Palahniuk, Cehennem Azabı ile bu defa bizi biz ölümlülerin Dünyası’na götürüyor. Şeytan’a kafa tutmuş alaycı ölü kız Madison, şimdiyse canlıların dünyasında görünmez bir ölü kızdır.

Lanetli’de Madison’ın kendini nasıl tanıttığını hatırlıyor musunuz?

Orada mısın, Şeytan? Benim ben, Madison. Şimdi geldim buraya, Cehennem’e; ve belki de aşırı doz marihuanadan ölmek dışında hiçbir şey benim hatam değil. Belki de şişman… gerçek bir domuzcuk olduğum için düştüm Cehennem’e. Kendine saygın yeterli olmadığı için Cehennem’e gidilebiliyor mu bilmiyorum ama ben bu yüzden buradayım. Keşke yalan söyleyip, sarı saçlarım ve iri göğüslerimle bir deri bir kemik olduğumu anlatabilseydim sana. İnan bana, şişma-nım ama çok iyi nedenlerim var bunun için. Önce kendimi takdim edeyim…

Ve dünyanın en alaycı kızının Cehennem Azabı kitabında sürecek macerasıysa şöyle:

cehennem-azabiEvrenin en delişmen ve alaycı ölü kızı Madison Spencer, Chuck Palahniuk’un çoksatar romanı Lanetli’de başladığı öbür dünya macerasını sürdürüyor. Bu kışkırtıcı hikâyeci o romanda nasıl sadece onun hayal edebileceği şaşaalı bir Cehennem’i gözler önüne serdiyse, benzer şekilde bu sefer Cehennem Azabı’yla bize karanlık ve dolambaçlı bir kıyamet günü tasavvuru sunuyor.

Lanetli, Madison’ın Şeytan’a meydan okumak için öbür dünyanın korkunç ortamının bir ucundan bir ucuna yaptığı yolculuğunun kroniğiydi. Ne var ki hikâyesi henüz bitmedi. Cehennem Azabı, Öbür Dünya çıkışlı bir dizi elektronik yorumla İyi ile Kötü arasındaki nihai hesaplaşmayı tasvir ediyor.

Madison, ters giden bir Cadılar Bayramı âdetinden sonra kendini Araf’ta -daha doğrusu bizim gibi ölümlülerin bildiği adla Dünya’da- kapana kısılmış halde bulur. Arkada bıraktığı dünyanın her ayrıntısını görür ve işitir ama o hâlâ dirilere görünmezdir. İnsanlar sadece onu görmezden gelmekle kalmaz, aynı zamanda düpedüz içinden geçip giderler. İşin iyi tarafı artık fiziksel sınırlamalara tabi değildir: Kapıların ve duvarların içinden geçebilir. İlk uğrak yeri çok zaman önce ölen büyükannesiyle karşılaştığı ebeveyninin lüks çatı katıdır. Bu karşılaşma Madison’ın New York’un kuzeyinde Minnie Nine ve büyükbabası Dede’yle geçirdiği korkunç yaza dair anılarının canlanmasına yol açar. O sırada meydana gelenlerin muhasebesini yaparken o acı gerçekle bir defa daha yüzleşir. Hiç bitmeyen laneti yeni ve uğursuz bir anlam kazanır. Meğer Şeytan baştan beri onu da bulaştıracağı bir amaç gütmektedir: Onun ve ünlü narsist ebeveyni aracılığıyla sonsuza kadar sürüp gidecek bir cehennem azabı çağı tertiplemeyi planlamaktadır. Hem de herkes için.

Şaşaalı dünyaları pislik çukurları ve renkli peçetelerle cehenneme dönüştüren usta bakalım bize nasıl sürprizler hazırlıyor? Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan eserin çevirmeni Ahmet Aybars Çağlayan. Ayrıntı Yayınları bizlere tüm hızıyla Palahniuk ile buluşturmayı sürdürürken, genel yorumların Lanetli’nin yanında Cehennem Azabı’nın sönük kaldığı yönünde. Bakalım biz Türkiye cephesi Palahniuk severler neler düşüneceğiz?