Bir Varmış Bir Yokmuş: Masallar

snow white

fables masallar ust

Masallar’ı (Fables) ilk okumam ilginç olmuştu. İkinci el çizgi roman aldığım biri bana Masallar’ın yazıcıdan çıkarttığı ilk sayısını da vermişti. Yaşamda kendini bu dünyada bir yerlere koyma safhasındaydım. Masallar’ı koyamadım tabii hayal ürünü olduğu için. Üzdü beni o yüzden. Niye hayal dünyalarında yaşamıyoruz ki abi? Benim Yakışıklı Prens’ten ne eksiğim var! Hadi o olmadı, Üç Küçük Domuzcuk’tan birine de razıyım. Adamlar küçük müçük, saçma sapan, ama mutlu mesut yaşıyorlar.

Burada incelenen çizgi roman Arkabahçe’den çıkmış Türkçe çevirisi olacak.

[stextbox id=”black”]UT FERUNT FABULAE

masallar 1
Künye bilgileri için tıklayınız.

Masallar, okuyucuya kahramanların her şeyi açıkladığı minik bir girişle başlıyor. Neden buradalar, neden ve nasıl hepsi insan gibi görünmek zorunda, neden birbirlerine tutunmalılar gibi. Kendi aralarında konuşurlarken de biz insanlardan ‘Sıradanlar’ olarak bahsediyorlar. Geldikleri dünyada neler olduğunu masal dinlemiş herkes bildiği için buranın oldukça ‘sıradan’ görünmesine şaşmamak lazım.

Masal kahramanları kendi dünyaları acımasız düşmanlar tarafından saldırıya uğrayıp fethedildiğinden beri New York ile iç içe geçmiş, ancak çok gizli Masalkent’te yaşıyorlar. İnsan formunda olamayan masal kahramanları sıradan insanlardan korunmak için şehrin çok dışındaki Çiftlik’te yaşamak zorundalar. İnsan olanlar ve iksir kullanıp olma lüksüne sahip olanlarsa şehirde, kralla birlikte yaşıyorlar.

Kralın adeta bir müdür, Pamuk Prenses’in de müdür yardımcısı statüsünde olduğu bu kentte ikilinin görevi sıradan insanlarla aralarındaki mesafeyi korumak. Karşımıza ilk çıkan karakterlerden ikisi ana karakter: Pamuk Prenses ve Büyük Kötü Kurt (Big Bad Wolf). Diğer yan karakterleri de çok kolay biçimde tanıyabilirsiniz elbette. Büyük kötü kurta Bigby deniyor ve ilginç bir şekilde Masalkent’in güveliğinden sorumlu kişi.

İlginç karakter değişimleri yer yer güzel görünmüş. Big Bad Wolf kurtadamımsı bir şekil almış. Kimileri bunu, kurtadam fantazileri yüzünden olsa gerek, çokça çekici bulmuş. Bu dünyaya ayak uydururlarken geçirilen dönüşümler de oldukça doyurucu bir şekilde yedirilmiş hikaye ve atmosfere. Pamuk Prenses ile Yakışıklı Prens de boşanmışlar. Zaten ilk başta niye evlendiler ki bunlar? Pamuktan prenses mi olurmuş. Homini gırtlak yedi yedi hasta oldu. Hayır, prens de bir acayip. Sen ormanda gör, “Aman Tanrıııım, ben bunu saraya götürmeliyim” deyip al götür… Bunu biz yapsak cücelerden önce esnaf dövene kadar öldürür…

karikatur masal

Ellerinde oldukça büyük bir karakter skalası var ve bunu kullanmaktan da çekinmiyorlar. İleride masallar sayesinde tanıdığımız çok daha fazla karakterle karşılaşacağımızı bilmek heyecan verici.

Neyse, konudan sapmayalım efendim. İlk cilt genel olarak bir ‘katil kim?’ kurgusu üzerinde geçiyor. Hayır, katil uşak değil (mi acaba?!?).

Pamuk Prenses’in kardeşi Gül Kırmızı (pembe diyesim geliyor…) arkasında “ARTIK SONSUZA TEK MUTLU YAŞAMAK YOK” yazan kanlı bir mesajla kayıplara karışmıştır. Pamuk Prenses de şehrin şerifi Bigby’den kardeşini ve bunun arkasındaki kişiyi bulması için yardım ister. Tabii başta herkes şüphelidir. Liste fasulyeci Jack’ten Pamuk Prenses’e kadar uzanıyordur. Bu noktada söylemem gerek ki, ne yazık ki, gizlilik öğesi pek de iyi kullanılmamış.

fables inc

İlk cilt uzunca bir pilot bölüm gibi görünüyor. İlerilerde olacaklara okuyucuyu hazırlamak için yazılmış gibi. Savaş, entrika, dram gibi öğelerin sonralarda çok daha ağır basacağı anlaşılıyor. Ancak Masallar’da hikayenin gidişatını elinde tutan şey tam olarak karakterler. Karakterler birer masal kahramanı olsalar da inandırıcılıkları had safhada. Bu da elbette okuyucuyu bağlayan en büyük etken. Karakterlerin verdiği kararları, yaptıkları hareketleri kendinizle bağdaştırabiliyorsunuz.

Bu noktada bir şey dikkatinizi çekiyor. Kendi evlerinden koparılıp buraya getirilen kahramanların birbirlerine tamı tamına bağlanmasını bekliyorsunuz. Öyle de olur diye umuyorsunuz, ancak görünen bazı insanlar için şok edici olabilir; zira böylesine kötü bir savaş, sürgün bile statüyü yıkamamış. Zengin gene zengin, fakirse daha da fakir ve zenginler hala parayı har vurup harman savuruyorlar. Aynı zamanda geldikleri dönemin ahlaki kaygılarına sahipler. Bu bana şunu sordurdu: Eğer sonsuz bir yaşamın olsaydı, 500 yıl sonra nasıl bir değişim geçirirdin? Ben çok düşünmeme rağmen bir değişim geçirebileceğimi sanmıyorum. Bu oldukça üzücü, özellikle de kahramanlar için, zira geldikleri dönem manevi olarak pek de kaygı duyulmayacak bir zaman değil. Ancak karakterlerin geçirdiği küçük değişimleri de unutmamak gerek. Bu, kahramanlar için biraz olsa da umutlandırıyor okuyucuyu.

[stextbox id=”black”]ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ YER

Çeviri ve baskıya gelirsek, Arkabahçe’yi her ne kadar bastıkları için seviyor olsam da, çok işlerine göstermedikleri özen yüzünden de gittikçe kopmaya başladım. Bu ciltte çok şükür Demir Adam’da olduğu gibi koleksiyonu baltalayıcı bir hata söz konusu değil. Tek sorun, cildin kalitesi ve kullanılan fontların orijinaline hiç uymaması.

Cildin kalitesine aslında diyeceğim bir şey yok, çünkü fiyatı da aynı zamanda düşük. Ancak uzun süreli saklamalarda biraz sorun çıkartacak cinsten. Dergi kağıtlarından bir tık daha yüksek kalitede.

snow white

Asıl beni üzen, seçilen fontların yer yer saplama olarak göze batacak kadar kötü kullanılması. İlk gözüme çarpan şey WordArt ile yapılmış gibi görünen PAMUK PRENSES – OPERASYON MÜDÜRÜ yazısı oldu. Hemen bunun altında – sahnenin ortasının hemen altında – nerde kullanılacağı belli olmayan bir yazıyı unutmuşlar. Yer yer bu yazılar karelerin dışına taşmış. Bazılarında da açı göze batacak kadar kötü kullanılmış. Yazılar dahil neredeyse hiçbir fontun orijinalindeki gibi kullanılmadığını da söylemiş miydim?

Bunlar okuma zevkini çokça baltalamış, zira orijinalinde kullanılan fontlarla yakalanan o masalsı hava bence azalmış. Korsan bir çeviri gibi duruyor adeta, diyeceğim ama zamanında bu çevirileri de takip etmiş biri olarak o insanların bile çoğunlukla daha güzel işler başardığını biliyorum.

Merak edenler için tüm bu hatalara Çizgi Kritik burada güzel bir şekilde değinmiş.

Şimdilik tek dileğim özen göstererek sonraki sayılarda aynı hataları yapmamaları ve seriyi yarım bırakmadan devam etmeleri yönünde.

Sonuç olarak Masallar, çocuklara olmasa da tüm gençlere ve genç kalmak isteyenlere önerebileceğim bir seri. Harika tasarlanmış bir evren. Sadece eski masalların yeniden çevirimini yapmak yerine daha ‘sıradan’ olaylarla onları dünya sorunları arasına katabilmek büyük bir başarı. Çizimler biraz eski moda olsa da hikayenin gidişatından oldukça keyif aldım.