Chappie | Kritik

chappie middle

chappie top

Chappie güzel bir film. Son zamanlarda kaliteli ve farklı bilimkurgu filmleri görmek pek mümkün olmuyor. Chappie ise bu açlığımızı dindirecek, biraz güldürecek ve biraz da düşündürecek bir film.

Sinemanın bana son aylarda yaşattığı hayal kırıklıklarından sonra Chappie hakkında da umutsuzdum. Çünkü aylarca beklediğim bazı filmler ya Türkiye’de çok geç vizyona girmiş, ya yaşadığım şehirdeki sinemalara hiç gelmemiş ya da filmin kendisi hayal kırıklığına dönüşmüştü. Bu yüzden bu filmi de sinema salonunda izleme fırsatını kaçıracağımı düşünüyordum. Neyse ki aynı şey Chappie’de olmadı. Filmi rahatlıkla izleme fırsatı bulduğum gibi filmi çok sevdim. Elbette olumlu olduğu gibi olumsuz bazı eleştirilerim de olacak.

Her şeyden önce, Chappie’nin bir Neill Bloomkamp filmi olması beklentilerimi arttıran başlıca nedendi. Kendisi, bilimkurguyu Kuzey Amerika’nın egemenliğinden çıkarıp bilimkurguyla pek anılmayan bir coğrafyaya taşıyor. District 9’da Johannesburg’u uzaylılarla doldurmuştu, şimdiyse aynı şehri robotlarla dolduruyor. Bence iyi de yapıyor.

chappie middle

Hikayemiz yakın gelecekte Johannesburg’da yaşanmakta. Şehirde suç oranı tavana vurmuştur. Günde ortalama 300 cinayet işlenmektedir. Mevcut polisler yetersiz kalınca robot polisler hizmete girmiş ve bu da suç oranını çok aşağıya çekmiştir. Elbette bazı çeteler hala vardır ve umutsuzca polisle savaşmaktadır.

Bu robot polisler her ne kadar zekaya sahip olsalar da aslında bilinçleri yoktur. Fakat Chappie farklı bir robot olacaktır. Çünkü yaratıcısı Dean Wilson(Dev Patel) ona bir bilinç vermiştir. O, gerçek bir yapay zekadır. Fakat ortada bir sorun vardır: Chappie daha ilk andan itibaren suçluların elindedir ve suç işlemeye zorlanmaktadır. Zorlamaktadır diyorum çünkü Chappie aslında iyi biri ve yaratıcısına suça bulaşmayacağına dair söz verir.

Chappie’yi çok seveceğinizi umuyorum. Kendisi çok eğlenceli bir robot. Özellikle dünyayı keşfetmesi ve eğitimini kahkahalarla izledim. Ona çok çabuk ısındım. İnsanlardan şiddet görmesi, korkması ve yalvarması karşısında ise her ne kadar bir robot olsa da içim acıdı. Fakat daha sonra başardıklarına hayranlık duydum.

Filmin iyi tasarlanmış bir teması ve öyküsü var. Bunun yanı sıra bayağı teknik araştırmalar da yapılmış. Bir katı bilimkurgu olmasa da ona benzemiş. Fakat bu noktada çelişkili bulduğum bir şeye değinmem gerekiyor. Dean, Chappie’ye bilincin tam olarak anlaşılamadığını söylüyor ama nasıl oluyorsa bir bilinç kodlayıp Chappie’yi yaratmayı başarmış.

chappie middle 2

Görsel efektlere, hikayeye, mekana sözüm yok. Hepsi oldukça başarılı. Fakat karakterlerde sıkıntılar var. Chappie’ye sözüm yok. O gerçekten harika tasarlanmış ve Sharlto Copley onu canlandırırken iyi bir iş çıkarmış. Ninja, Yolandi ve Amerika’yı da oldukları gibi kabul edebiliriz. Dean Wilson çok yüzeysel kalmış. Hugh Jackman’ın canlandırdığı Vincent Moore ise üstünkörü yazılmış ve oturaksız bir karakter ortaya çıkmış. Onun kadar olmasa da Michelle Bradley’de de aynı sorun var. Aslında Sigourney Weaver’a yakışan bir karakter ve biraz daha üstünde çalışabilirlerdi.

Karakterlerde sorun olduğunu söylerken bunu, filmin izlenmez hale geldiği anlamında söylemiyorum. Bunlar biraz daha küçük ayrıntılar sadece. Chappie güzel bir film. Son zamanlarda kaliteli ve farklı bilimkurgu filmleri görmek pek mümkün olmuyor. Chappie ise bu açlığımızı dindirecek, biraz güldürecek ve biraz da düşündürecek bir film.

Son bir not: Filmin afişinde Chappie insanlığın son umudu gibi sunulmuş. Böyle abartılı ve hatta alakasız şeyler yazarak bir filmi tanıtmak hiç etik değil.