Drizzt Do’Urden ve Faşizm

drizzt23np

Şu anda elimde R. A. Salvatore’nin Unutulmuş Diyarlar (Forgotten Realms) serisinde yer alan Drizzt Do’Urden maceralarından “Ork Kral” var ve daha 12. sayfadayken kitaba hayran oldum. Salvatore, daha önceki romanlarında da Drizzt üzerinden çok ciddi konulara el atmıştı ama bu defa işi sıkı tutuyor, fantezi edebiyatındaki bir alışkanlığı alaşağı ediyor: Faşizm.

“Faşizm, fantezi edebiyatının alışkanlığı” ifademi bir çok kişi yadırgayacaktır şüphesiz ama vereceğim örneğe bakıp yeni bir değerlendirme yapılmasını rica ediyorum okuyandan.

Geriye dönüp fantezi edebiyatının yaratıcısı Tolkien’in eserleri hakkında yazılanlara bakarsak “faşizm” fantezi edebiyatının alışkanlığı olarak değil eleştirdiği iddiasını görürüz. Doğrudur da. Tolkien, Saruman ve Sauron üzerinden faşizmi eleştirmiştir. Ancak farkında olmadan fantezi edebiyatına bir başka faşizmi miras bırakmıştır. Hobbit ile başlayan macerayı gözümüzde canlandıralım. Hobbit Biblo, Dwarflarla yola çıktığında tehlikeler atlatır ve bir çok yaratıkla karşılaşır. Bu yaratıkların arasında yer alan insansı Troll ve Ork’lar hesapsızca öldürülürler. Hatta kuşatmada bunların binlercesi katledilir. Ölen her cüce ve insanın arkasından ağlayan sevenlerine rastlanırken satırlarda Ork ve Trollerin ölülerinin arasından ağıt yakıldığını hiç görmeyiz.

Yine Yüzüklerin Efendisi’nde Uruk Hai’ler savaşmak üzere yaratılırlar. Dişileri yoktur, çocukları yoktur. Doğudan gelen savaşçılar hep erkektir ve “sevgi” kavramını tanıyıp tanımadıkları belirsizdir. Orklar ve Troller gene harcanmak üzere vardırlar, harcanırlar. Hem de binlercesi. Hayvansı özellikleri olmakla birlikte Elf ve İnsan’sı özelliklere de sahip olan Ork ve diğerlerinin bu kadar “öteki”leştirilmeleri zamanla tüm fantezi edebiyatına miras kalmıştır işte. Ve bu faşizmi eleştiren yapı kendi içinde yeni bir harcanabilir “öteki” yaratmıştır.

The Uruk hai port

Salvatore, Drizzt efsanesi ile saf ve erdemli Elf ırkının karşısına kara ve kötü bir Kara Elf türü koyarak oldukça büyük bir yenilik getirdi öncelikle. Sonra da bu kara ırkın içinden bir kahraman yaratarak tüm bu alemi ters yüz etti. Drizzt, önyargıların, faşizmin, ötekileştirmenin karşısına kahramanca dikildi. Hem de doğduğu kara büyü diyarına rağmen. Daha ilk romanlarda Drizzt Do’Urden serinin yönünü belli etmiş oldu. Gerek yer altında, gerekse yer yüzünde ırkının düşmanlarına “onlar gibi olabileceğini” kurduğu empatiyle göstererek hem kendi ırkını ret etti hem de onların ön kabullerini sarstı.

Dwarf, İnsan, Barbar, Buçukluk, Kara Elf, Elf gibi farklı ırk ve kabilelere ait yaratıklar bu seride bir araya gelerek aynı amaç doğrultusunda mücadele ederken aralarında barış sağlayarak global bir barış dünyasına yelken açtılar. “Ork Kral” romanıyla da bu global barışa Ork’lar katılmış oldu.

Romanın başlangıcında Drizzt, Dwarf ve İnsanlardan oluşan bir çeteye baskın yapıyor ve onları öldürüyor. Bunun sebebi de can düşmanları Orkları öldürüyor olmaları. Kafa karıştırıcı değil mi? Çete, geceleri baskın yaparak Ork köylerindeki çocuk, kadın, yaşlıları öldürüyor ve bunu yaparken de Ku Klux Klan gibi üniformalı kukuletalar takıyor. Haydi bakalım. Bu adamlar yiğit ve dürüst savaşan Drizzt’le aynı yolda olabilir mi? Hatta Ork Kralının aynı romanın ilk sayfalarında bir Ork genç kızıyla bir İnsan erkeğinin evlenmesine izin vermesine ne buyurulur? Bunca zaman çirkin olarak resmedilen bir Ork’un bir insanla evlenmesini mideniz alıyor mu? Hatta fantezi edebiyatı okurlarının kaçı Orkların dişilerine dair bir cümle okudu? Hatta sevgilerine ve onurlarına dair… Tek bildiğimiz aptal ve çirkin oluşları. Şimdiyse yaban domuzu dişli, bedeni kıllı, iri ve aptal bir Ork bir İnsanla evlenecek. Öteki gidecek, bizden gelecek.

drizzt12

Salvatore, Drizzt Do’Urden üzerinden bilinen ve fark edilmeden alışkanlık haline gelmiş olan faşist eğilimleri her yönüyle eleştirmeye devam ediyor. Kimi zaman fazla kurgu ve fazla laf salatası okusak da seride ana fikrin değişmemesi seriyi okumamı sağlamaya devam ediyor. Umarım bozulmaz, serinin okuyanı da çok olur.

Bu arada amerikalı yayınevi Devil’s Due Publishing bu seriyi çizgi romana dönüştürmüş. Geçenlerde onlarca sayısını okuma fırsatı buldum ve çok beğendim. Dileğim Türk yayıncılarından birinin bu çizgi romana bir göz atması olur. Arkabahçe’nin başlattığı Laika’nın da Kayra Küpçü’nün editörlüğünde sürdürdüğü seri belki çizgi romanla taçlanabilir. Edebiyat uyarlamaları revaçtayken fantezi edebiyatına da göz kırpılması hiç yanlış olmaz. Gerekli Şeyler yayınlarının yakında okuyucuyla buluşturacağı “World of Warcraft” çizgi romanına da bir kardeş gelmiş olurdu hem.