Gediksavaşları Efsanesi Üzerine

gediksavaslari1

Bir büyücü düşüncelere dalmış halde oturmaktadır. Gelecekte olacakları düşünmektedir. Tanrıların ona sunduğu ödül sayesinde geleceği geçmişi kadar berrak görebilmektedir. Ancak bu gelecek hiç iç açıcı değildir. Midkemiaya yapılacak büyük bir hücum ve arkasından gelecek olan isimsiz ve kadim bir tehlike büyücüyü epey rahatsız etmektedir. Tanrıların dileklerini yerine getiren bu adam yalnız başınadır. Ancak her zamana yalnız kalmasına gerek olmadığına kendiside bilmektedir. Midkemia’da kendisine yardım edecek işlerini yoluna koyacak gençler bulmaya çalışır. Bilir ki büyücü burada görevi bir gün bitecek. İyi yada kötü bir şekilde bunu sadece tanrılar bilmektedir. Ancak her ne olursa olsun barışı ve dirliği korumaları için arkasında bilge ve güçlü liderler bırakmalıdır. İnsanların Yüksek Yol, Düşük Yol, Dini büyü ayrımı yaptığı zamanlarda sadece “Büyü”nün var olduğunu bilen büyücü yeteneklerini kullanarak Midkemia Dünyasında çok büyük sorumluluğu olan bu görevi omuzlayacak kişileri aramaya başlar. Sonunda büyücü Adalar Krallığı’nın en ücra köşesi olan Crydee Şatosunda 2 genç ruh bulur. Bu ruhlardan birisi annesi ve babası’nın kim olduğu bilinmeyen Pug adlı yaşıtlarına göre zayıf ancak yaşıtlarından öte bir zekaya ve karalılığa sahip ahçı yamağıdır. Diğeri ise adı Tomas olan güldüğünde tüm kızların ilgisini çeken güçlü ve dost canlısı bir insandır. Öz olmasa da Tomas’ın ailesinin sahiplenmesiyle kardeş gibi yetişmiştir bu iki ruh. Adı Macros olan büyücü bu iki ruhu bir çok teste tabi tutmuştur. Hayatlarında rastlantı gibi görülen olayların olmasını sağlamıştır. İki ruhtan birisi kadim bir mirası devralmış ve midkemia tarihinde Kaos Savaşlarından beri görülmemiş bir güç olarak doğmuştur. Diğeri ise tanımadığı bir gezegende ve bu gezegende yaşayan halkların arasında içindeki gücü fark etmiş ve Dünyalar arasındaki en güçlü büyücü haline gelmiştir. Ancak ne Pug nede Tomas kendilerine öğretilenleri unutmamıştır. Midkemia’nın ve tüm dünyaların iyiliği için çalışmaktan başka bir iş düşünmemiştir. Bu iki genç adamın ve Macrosun uğraşları sonucunda büyük tehlike “Valherular” defedilmiştir. Ancak muazzam bir zarar almıştır 2 dünyada. Yinede bir zamanlar düşman olan Tsuranni İmparatorluğundan kalan askerler savaş sonunda Adalar Krallığının hizmetine girmiş ve Midkemia dünyasını kötülüklere karşı korumaya ant içmişlerdir. “Düşmanın” gelişini önlemek için kapatılan “gedik” büyücüler tarafından tekrar açılmış ve bir zaman düşman olan uluslar barış yapmıştır. Güneyde bu olaylar olmaktayken Kuzeyde daha farklı olaylar olmaktadır. Bir kara elf hepsine hükmetmek için geri dönmüştür. Yanında tüm midkemia ırklarının nefret ettiği yılan rahibi uşağı ve bağlılığı için dilini kesen savaş şefi Murad ile birlikte Murmandamus ortaya çıkmıştır. Güzel olan, Kötü olan düşünmektedir. Gizli bir planın parçası olan Murmandamus istediklerini gerçekleştirebilmek için Adalar Krallığının Batı diyarı’nın efendisi Arutha’yı öldürmelidir. Kehanet böyle demektedir. Batının lordu düşmeden zafer kazanılamaz. Kadim büyüler, ihanet ve acılar….Adalar Krallığı halkı bir daha Pug ve Tomast’an yardım alır. Düşman neredeyse kazanacakken zaferi elinden alınır. Huzur Dönemi başlar.

gediksavaslari2

Huzur Uzun Sürmez….

Tsuranni İmparatorluğunda “Yüce” Makamıyla onurlandırılan Büyücülerden birisi kendi kıskançlığı içinde düşünmektedir. Barış imzaladıkları ulusun sahip olduğu “Silahı” düşündükçe içi içini kemirmektedir. İmparatorluğa olan bağlılığı onu bir şeyler yapmaya zorlar. Masum kanı dökülecektir. Bu yüce Makala için önemli değildir. Çarpık onur anlayışı için Midkemia Ulusunun acı çekeceği gerçeği onun için önemli değildir. Yapılan gizli anlaşmalar ve yapılan hainlikler sonuçlarını verir. Pug’un kızı rehin alınır ve ona yardım edebilecek tek kişi olan Tomas yaralanmıştır. Bu yardımı yapacak olan bir zamanlar sadece öfke dolu olan bir kara elf ve çaylak bir büyücüdür. Krallık Ulusu tekrardan acı ve keskin çelikler karşı karşıya gelir. Ancak Arutha, Tomas, James ve Pug yine başarılı olmalarını engeller.

Bu destanı anlatır ozanlar. Daha bitmemiştir ve bitmeyecektir de. Dinleyenler kendilerinden bir parçayı elbet bulurlar. Beklenmeyen anda gelen yardımın, kahramanlığın, fedakarlığın anlatıldığı bu destan sizi içine çekmektedir. İnsanlara ellerinde olanı korumanın ne kadar zor olduğunu anımsatmaktadır. En önemliside kişinin içindeki sevginin insana neler kattığını anlatmaktadır. Bu destanı yazan ozan Raymond E. Feist’in kitaplarını incelemenizi ısrarla öneririm.

Oğuz “Hurin” Karaaslan