Grave of the Fireflies | Kritik

grave of the fireflies 1

21 Eylül 1945, öldüğüm geceydi…

Seita tren istasyonunda aldığı son nefesleri saymaktadır. İnsanlar yine mi bu serseriler deyip geçer önünden. Acırlar, tiksinirler. Bir parça ekmek atarlar önüne. Bilmezler altında yatan koca bir dramdır aslında. İnsanın insana yaptığının kanıtıdır. Yere yıkıldığında geçmişte yaşadıkları gün gibi dökülür ortaya.

İkinci Dünya Savaşı tüm toplumları olduğu gibi Japonya’yı da etkilemiştir. Verilen kayıplar akla sığmaz. İnsanlar yaşadıkları için dua ederler. Açlık ve sefalet baş göstermiştir. İşte tam bu dönemde Seita ve Setsuko annelerini ve babalarını kaybederler. Onlar için yeni bir savaş başlamıştır biten ikincisinin ardından. Hayatta kalma savaşı…

Öncesinde teyzelerine sığınırlar. Küçük Setsuko her şeyden bihaber anlamayan gözlerle bakar yaşananlara. Seita hem onu korumak zorunda kalır hem de kaybettiklerine tüm gücüyle dayanmak. Teyzelerinin acımasız davranışları son haddine dayandığında orayı da terk ederler. Kendilerine göl kıyısında kimsenin bilmediği bir sığınak bulurlar. İçini ateş böcekleriyle aydınlattıkları… Küçük kız ölen ateşböceklerine mezar yaptığı bir gün sorar abisine; neden ateşböcekleri bu kadar çabuk ölürler diye…

1988 yapımı bu animasyon bugüne kadar çekilen en sarsıcı drama olarak kabul edilir. Çekilmiş en iyi savaş karşıtı yapımlardan biridir. Eleştirmenlere göre “Ateş Böceklerinin Mezarı”nı tüm dünya seyretseydi, dünyada ki savaşların yarısı yapılmamış olurdu. Bu çarpıcı anime bir özürdür aynı zamanda. Akiyuki Nosaka’nın ikinci dünya savaşında açlıktan ölen kız kardeşinden özür dilemek amacıyla yazılmış Hotaru No Haka adlı kısmi otobiyografisinden aynı adla uyarlanan yapım bir vicdani hesaplaşma niteliği taşır. Animasyon tarihçisi Ernest Rister yapımı Steven Spielberg’in Schindler’in Listesi ile karşılaştırarak “Gördüğü en içten ve yakıcı film!” olarak tanımlar.

grave of the fireflies 3  grave of the fireflies 2

Isao Takahata bu projeyi aldığında romanın elde ettiği başarıdan ve Miyazaki’nin yüreklendirmelerinden ziyade kendisinin de savaş esnasında kardeşiyle yaşadığı tecrübeyi hatırlayarak gemiye kaptan olmaya karar verir. İkinci Dünya Savaşı sırasında bombardımanlar başlamıştır ve Takahata iki gün boyunca kardeşlerinden biriyle ayrı düşmüştür. Sonrasında sorulduğunda ünlü yönetmen “Hayatımda yaşadığım en korkunç tecrübeydi!”sözleriyle anlatacaktır yaşadıklarını. Onunda vicdanında bir yara vardır. Bu yapım onunda kardeşine özrü olacaktır. Ve öyle bir sesle aktarır ki yaşananları yönetmenin ustalığı ancak Miyazaki ile karşılaştırılabilir. Yapım çok büyük bir başarı elde eder gösterime girdiğinde. Ağlatır, düşündürür, hatırlatır.

89 dakikalık yapım başından itibaren içinize işlemeye başlar. Gözyaşlarınızı tutamazsınız. Adını koyamadığınız bir karanlık gelip içinize yerleştiğinde dramanın büyük bir kısmında aydınlığı sağlayan ateşböceklerini arar gözünüz. Animenin müzikleri sizi alıp oraya götürür. Yağmalanan, bombalanan o şehre, o göl kıyısına. Böylesi bir etkiyi sağlayan müziklere ise Michio Mamiya imza atmış.

Filmin en büyük başarılarından biri de savaşın genel negatif etkilerinden sıyrılıp bunu iki kardeşin gözünden tüm tabloyu anlatabilmesi ile açıklanabilir. Koca bir şehrin yıkımından ziyade savaş insan yıkımıdır nihayetinde. Şehirler yeniden kurulabilir belki ama beş yaşında bir kız çocuğu açlıktan öldüğünde o beden yeniden inşa edilemez. Verilen mesaj nettir. Küçük bir çocuğa bu yıkımı anlatamazsınız. Seita kardeşi için yemek çalarken yakalanıp dövüldüğünde ve gururu parça parça olduğunda kardeşine rağmen dayanamayıp ağlar. Setsuko onun ağlamasını sadece görünen yaralarının acımasına bağlayabilir. Çünkü hiçbir çocuk içinizdeki yaraların daha çok acıttığını bilemez.

Bombardıman uçakları bir şehri bombalar. Onlar atarken bombalarını küçücüktür şehir gökyüzünden. Görmez, bombasının düştüğü yeri. Görevidir. Savaştır adı. Açlık ve ölüm sadece kazançtır. Peki ya bunu küçük bir çocuğa anlatmayı denesenize… Hadi yapın! Açlığın öldürebileceğini anlatın ona. Evsizliğin üşütebileceğini. Ona ölümün ne kadar kolay olabileceğini anlatın. Ben anlatamazdım sanırım.

Bu yapımın eşliğinde anlatın ona. Ve izleyin, eğer hala görmediyseniz. Yanınıza küçük meyveli şekerler alın, eğer boğazınızdan geçerse…

Barış içinde kalın!

grave of the fireflies 4