Günbegün Mahşer | İnceleme

Günbegün Mahşer

Kovukta saklananlara selamlar,

Aslında bir süre önceye kadar zombi hikayelerinden fazla hoşlanan biri değildim. Fazlasıyla sıkıcı ve monoton geliyordu. İçinden ciddi bir hikaye yerine espri çıkma potansiyeli çok daha yüksekti. Ya da klasik “virüs” hikayeleri. Yine de içindeki komik hikaye performansı zombileri hala b-film ve hikaye piyasasının baş ögelerinden biri kılıyor. Tabi bir de Zombies vs. Plants isimli sevimli tower defense oyununun katkısıyla önyargımı biraz kırdım. (Güzel oyundur)

Hiç zombi kitabı okumamıştım bunlara rağmen. Günbegün Mahşer’i görünce bu yüzden heyecanlanmıştım. Oldukça etkileyici bir kapağa ve tanıtıma sahip, ilginç görünen bir zombi hikayesiydi. Kitap elime geçtiğinde tek güzel yanının kapak olmadığını fark ettim. Kitap çok güzel tasarlanmıştı. İçinden bir tane de “Dikkat Zombi bölgesi” sticker’ı çıkıyordu. Resif Kitap’ı bu açıdan tebrik ederim. Yeni nesilde klasik kitaplardan daha fazlasına ihtiyaç olacak.

gunbegun mahser
Künye bilgileri için tıklayın.

Tabi sanırım bunun sebebi biraz da internet. İnternet ilginç fikirlerin doğmasına yol açıyor. Önsözden anladığımız kadarıyla Günbegün Mahşer’in içeriği de internette bir zombi forumunda doğmuş. Yazar güncesini tek tek doldurdukça ilgi artmış ve bir süre sonra kitaba dönüşeceği anlaşılmış. Yazımın bu kadar cesur ve rahat olmasının sebebi de bu sanırım. İnternet öykülerini hafife almamamız gerektiği ortada.

Öyküye gelirsek. Daha önce bir zombi hikayesi okumadığımı söylemiştim. Ancak okusam da bu kadar iyisini göreceğimi sanmıyorum. J.L. Bourne’un pürüzsüz, yalın diliyle okuduğunuz şey o kadar hızlı ilerliyor ki açmanızın üzerinden kaç dakika geçtiğini anlamadan kendinizi önce ellinci sayfada sonra yüzde derken kitabı bitirmiş buluyorsunuz. Belki dil ve anlatım fazlasıyla basit gelebilir ama bunun öykü temeline zarar verdiğini söyleyemem. Bourne geleceğe adını yazdıracak önemli bir yazar olamayacaksa da grindhouse hayranlarını memnun edecek bir bakış açısına sahip olduğunu rahatlıkla kanıtlıyor.

Bunda biraz da askeri bilgisini kullanmış. Anladığım kadarıyla yazar bir hava kuvvetleri çalışanı. Hikayedeki ismini öğrenemediğimiz karakter de öyle. Bu ona çok büyük avantaj sağlıyor. Zombilerle kuşatılmış bir dünyada uçak uçurmayı bilmek çok büyük bir avantaj gerçekten.

Günlük tadında işlenen öyküde yazar her anı gerçekçi olması için eğer başıma gelseydi ne yapardım diye düşünerek geçirmiş olmalı. Hatta sadece o değil, tüm dünya ne yapardı diye. Tüm tespitler, yapılabilecekler ve tepkiler oldukça doğal belirtilmiş. Tek sorun, temizlik, tuvalet gibi bir çok küçük ama önemli ayrıntıdan sanırım pis oldukları için bahsetmemiş Bourne, ciddi anlamda gerçekçiliği etkileyen ayrıntılara bu tarz eserlerde dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bir de devamını bekleme sorunu var tabi.

Farklı bir tad ve eğlenceli bir öykü arıyorsanız, bir şeylerden uzaklaşmaya çalışıyorsanız, size en uygun kitap bu aralar sanırım Günbegün Mahşerdir. Kaçırmayın, alın okuyun.

Brainzzz…