Henüz O Güne Çok Var: Kıyamete Bir Milyar Yıl

kiyamete bir milyar yil ust

kiyamete bir milyar yil ust

“Bütün günlük hayatımız, birbirini takip eden bir alış-veriş zinciri! Karsız bir alış-veriş yapmak için tamamen aptal olmak gerek! Bunu on dokuzuncu yüzyılda bile biliyorlardı…” -Vayngarten

İthaki’nin birkaç ay evvel Dune ile başlattığı “Bilimkurgu Klasikleri”nin 2. kitabı Boris ve Arkadi Ştrugatski Kardeşler’in önemli yapıtları arasında sayılan “Kıyamete Bir Milyar Yıl” olmuştu. Daha önce ülkemizde Uzayda Piknik, Yokuştaki Salyangoz, Zor Şey Tanrı Olmak ve İktidar Mahkumları olmak üzere 4 farklı yapıtı yayımlanan yazarların 5. kitabı da böylece İthaki Yayınları tarafından Türk okurların beğenisine sunulmuş oldu.

Her şeyden önce, Kıyamete Bir Milyar Yıl’ın alışıldık tarzda bir bilimkurgu olmadığını söylemek mümkün. Arkadi ve Boris Ştrugatski, kaleme aldıkları bu eserlelerinde birçok bilimkurgu kitabından hatırımızda kalan bir “uzaylı” söyleminin dışına çıkıyorlar. Kitapta bahsi geçen “onlar” okura hiçbir şekilde tasvir edilmiyor, var olduklarının bile kesin kanıtı yok. Peki bu kitabı bilimkurgu yapan nedir, diye soracak olursanız, işte o kitabın içinde bir yerlerde gizli.

kiyamete bir milyar yil boris arkadi strugatski1
Künye bilgileri için tıklayın.

Romanın anlatıcısı Dimitri Malyanov, astrofizik alanında yetkin bir bilimadamıdır. Üzerinde çalıştığı yeni projesi için ev halkını uzak bir yere gönderir ve kendisi evde kalıp, tezini yazarken yalnız bir şekilde daha iyi konsantre olabilmeyi amaçlar. Fakat işler beklediği gibi gitmez zira tanımadığı insanlar sürekli kendisini aramakta, sipariş vermediği halde içki ve yemek siparişleri gelmekte, eşinin yakın bir arkadaşı olduğunu söyleyen güzel bir kadın 1 günlük kalacak yer için evini ziyaret etmekte ve bilim alanında çalışmalar yapan diğer arkadaşları gelip üzerinde çalıştığı konu ile ilgili bilgi almaya çalışmaktadır.

Tıpkı Malyanov gibi, arkadaşları Vaynhgarten, Zahar, Glokhov ve Snagenoy da aynı dertten muzdariptir. Fakat çok geçmeden kapı komşusu Snagenoy tam olarak anlaşılamayan bir sebeple intihar edecektir. Malyanov ise eve gelen bir dedektif tarafından cinayetle suçlanacaktır.

“Üzerimizde hangi kuvvetin etkili olduğunun önemi yok, önemli olan baskı altında nasıl davranacağımız.” Veçerovski.

Arkadaşının intiharı ile birlikte işler artık görmezden gelinemeyecek bir boyuta ulaşır ve geriye kalanlar bu konu hakkında konuşmak için sık sık bir araya gelmeye başlarlar. Zira bu konu akıllarını yeterince kurcalamaktadır ve en kısa sürede garip olaylara bir açıklama bulmayı amaçlamaktadırlar. Çay, kahve ve konyak içerek yaşadıkları bu ilginç olayları enine boyuna tartışmaya başlarlar.

Tüm bunlar da nesidir? Ve neden her şey üst üste gelmiştir? Birileri kendisinin ve arkadaşlarının çığır açacak bilimsel çalışmalarına engel olmak mı istemektedir? Gerçekten de insanlardan daha zeki olduğunu düşündükleri bir uygarlık tarafından bu çalışmaları bilerek kesintiye mi uğramaktadır yoksa bütün bu hüsnü kuruntular yalnızca tesadüfler silsilesinden mi ibarettir?

Tam bu noktada yazarların bize sorduğu Fantastik olayları fantastik olmayan varsayımlarla nasıl açıklarsın?” sorusuyla yüzleşiyor ve üzerinde düşünmeye başlıyoruz. Bir okur olarak bu soruya herkes farklı cevaplar bulabilir belki ama en doğrusunu yine roman kahramanlarının ağzından duyacağız ve tüm olan bitenlere bilimsel yanıtlar verildiğini göreceğiz.

“Yaşamak gerek, sevmek gerek, doğayı hissetmek gerek; hissetmek diyorum, onun içinde eşinmek değil!” -Glukhov.

Roman kahramanlarının çoğunun bilim insanı olması kitabı farklı kılan unsurlarından biri. Aslında kitabın asıl anlatmak istediği de zaten tam olarak bu. Başta Malyanov olmak üzere, diğer bilim insanlarının bilimsel çalışmaları ana konumuzu oluşturuyor. Bu bilimsel çalışmaların tam olarak ne olduğunu çok yüzeysel bir şekilde görebiliyoruz ve bu da kitabın eksik noktalarından biri olarak öne çıkıyor. Bu çalışmalar hakkında verilecek daha fazla bilgi kitabı daha iyi bir konuma yükseltebilirdi.

arkady-and-boris-strugatsky
Arkadi & Boris Ştrugatski

Kıyamete Bir Milyar Yıl, temelde okuruna onlarca soru soran ve bu soruların birçoğunu da yanıtlamayan bir kurguya sahip. Bu yüzden, kolay hazmedilemeyen bir kitap olduğunu söylemek pekala mümkün. Fakat sürükleyici bir yapıya sahip olduğunu da belirtmek gerekiyor. Hızlı okunan ve keyifli saatler geçirmemizi sağlayan roman sona erdiğinde aslında yeteri kadar tatmin olmadığımız sonucuna varılabilir.

Söylenmesi gereken en önemli noktalardan birininse hiç kuşkusuz bu romanda aksiyona dair bir olgunun yer almaması. 70’ler Rusya’sında, Leningrad’da bir araya gelip fikir alış-verişinde bulunan 5 adet bilim adamının gerilim dolu ama aynı zamanda sakin öyküsü anlatılıyor.

“Gökyüzü öylesine bakmak için değil. Gökyüzü, ona hayran olmamız için.” -Glukhov.

Rus yazarların kaleminden çıkan kitaplar okunduğunda karakter isimleri en büyük sorunu oluşturmuştur her zaman. Elbette bu sorunu çoktan aşanlar olmuştur fakat İthaki güzel bir düşünceye imza atarak kitabın hemen başında, adı geçen karakterlerin farklı isim ve lakaplarını sıralamış. Ve böylece ilerleyen sayfalarda yaşanacak muhtemel sorunlar önceden öngörülerek okurlara yardımcı olunmuş.

Kitabın mutfak kısmıyla ilgili yapılacak yorumlardan biri ise şüphesiz çevirinin orjinal dil olan Rusçadan yapılması. Bu düşünce yine İthaki’den çıkan Zamyatin’in Biz’i için de gerçekleştirilmişti ve çok da güzel karşılanmıştı. Çevirinin çevirisi olmayışı kitabı bir nebze daha aslına sadık kılıyor diyebilirim. Çevirmen Hazal Yalın’ı bu konuda tebrik etmek gerek.

Kapak ise tıpkı serinin öteki kitaplarında da olduğu gibi şahane. İthaki’nin yoluna dolu dizgin devam ettiği Bilimkurgu Klasikleri’nin her bir kapağı gerçekten de oldukça özgün ve okurda uyandırdığı etki olumlu yönde. Bu kadar minimal ve sade olup da, bu kadar bilimkurgusal kapaklar tasarlamak gerçekten büyük bir başarı. Tam bu esnada Şükrü Karakoç’un adını anmak gerekiyor çünkü bu güzel kapak çizimleri (Cesur Yeni Dünya hariç) onun ellerinden çıkıyor.

za-milliard-let-do-kontsa-sveta

Sonuç olarak, Andrey Tarkovski tarafından beyazperdeye uyarlanan ve daha çok bilinen Uzayda Piknik’in her zaman 1 adım gerisinde kalmış olan Kıyamete Bir Milyar Yıl, bilimkurgu okurlarını cezbedecek bir yapıya sahip. Fakat en başta da dediğim gibi, kitabın alışılmadık bir yapıya sahip oluşu finalde hayal kırıklığı yaratabilir. Her iki duruma da kendinizi ayarlayıp, öyle okumanız gerekmektedir.

Sovyet bilimkurgusuyla tanışmak isteyenlere…

“İnsan mizah anlayışını kaybetmemeli.” -Malyanov.