Hey Cesur Yeni Dünya

cesur yeni dunya top

Hey cesur yeni dünya ki içinde böyle insanlar var!

Shakespeare’in bu cümleyle ne kastettiği tamamen ayrı bir konu. Ama Aldous Huxley için bu cümlenin anlamı, içinde huzur bulunmayan ve kaosun hakim olduğu dünya düzeninin değişmesi demek. Aldous öyle bir dünya kuruyor ki; içinde nefret yok, duygusallık yok, göz yaşı yok, yaşlanmak yok, ağır sorumluluklar yok… Bu hayal dünyasında insanoğlu kendisini yapay bir düzenin eline bırakıyor ve insanı insan yapan duygularından arınıyor.

Peki bu kitaba ilham olan, dünyanın merkezinde bulunan o kaynak suyu nedir? Bu sorunun cevabı “haz”dır. Aristippos milattan önce 400’lü yıllarda, insanoğlunun acıdan, korkudan, fena olandan kaçıp hazza yönelme eğiliminde olduğu görüşünü ortaya attığında bu fikirleri hiç yadırganmamıştı. Her ne kadar insan, doğası gereği acıya da mutsuzluğa da alışıyor ve kötü duygularıyla savaşabiliyor olsa da ufak hazların bile peşinden koşarken dünyanın tüm sıkıntısını unutabildiği bir gerçektir.

Aksi veya benzer görüşleri bir kenara bırakırsak, Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünyası’da bu faktör üzerine kurulmuştur. İnsanoğlu bitmek bilmeyen savaşlardan, sınıf ayrılıklarından, açlıktan, hastalıklardan, mutsuzluk duygusundan artık bunalmışken, bir adam ortaya çıkıyor ve görüşleriyle dünyanın geleceğine yön veriyor.

cesur yeni dunya
Künye için resme tıklayın!

Uykuda koşullandırma yoluyla, insanlar doğdukları andan itibaren şekillendirilmeye başlıyorlar. “Doğdukları” dedim değil mi? Artık kadınların doğum yapmasına hoş gözle bakılmadığı için insanlar yapay ortamda üretiliyor. Genleriyle özellikle oynanarak kısırlaştırılıyorlar ve bu yeni dünyadaki kast sistemine uygun fiziki şekillerde yaratılıyorlar. Çocukluklarından, gelişim çağlarına kadar cinsellikle ve sorgulamama telkinleriyle büyüyorlar, yapay bir ahlak çerçevesinde yetişiyorlar. Hayata dair hayallere kapılmamaları ve düşünerek sistemi eleştirmemeleri için soma denilen bir ilaçla uyuşturuluyorlar. En nihayetinde ortaya “Cesur Yeni Dünya” çıkıyor.

Zarif sayfalardaki cümlelerde gezen gözleriniz, beyninize bir soru soruyor: “Acaba bu dünya, içinde yaşamak istediğim dünya mı?” Ben şöyle cevap veriyorum: “Ne kadar özgür olmak istiyorsun?” Okudukça ister istemez, özgürlüğün gerçekten acı verici bir tecrübe olduğunu, ama ona sahip olmak pahasına acıyı kabullendiğimizi anlıyorsunuz. Cesur yeni dünya ise insanlarına fazlasıyla kısıtlanmış bir özgürlük, ama sorgusuz sualsiz bir mutluluk vadediyor. Peki hangisi bizi daha çok cezbediyor? Bu soruya kendi kendimize yanıt bulamıyoruz.

Peki ya bu cesur yeni dünyaya, hayatı boyunca özgür yaşamış ve bu dünyanın kurallarından habersiz bir insanı koyalım. Shakespeare’in Hamlet’inin yok olmamış az sayıda kopyasından birini okuyarak büyümüş, doğduğu yere ait olmadığı için o yerin insanları tarafından dışlanmış ve hep ait olduğunu düşündüğü yere gitmenin hayalini kurmuş bir insanı…

Cesur yeni dünyanın insanları aşk nedir bilmezler. Ama öte yandan sınırsız bir cinsel özgürlüğe sahiptirler. Bu adam orada bir kadına aşık olursa ne olur? Büyüdüğü ahlak anlayışını bir anda unutup, aşk kavramını bir kenara bırakıp, bu cinsel özgürlüğün tadını çıkarabilir mi?

Cesur yeni dünyada anne baba kavramı çok büyük bir ayıp sayılmaktadır. Aynı zamanda bel altı espri sebebidir. Ama aileden bağımsız büyüdükleri ve yetiştikleri için ailevi sorumluluklardan, üzüntü ve mutsuzluklardan uzaktırlar. Bu adam annesini unutup, onu aklından silip, bu mutluluğa adayabilir mi kendini?

Cesur yeni dünyada insanlar nedenleri sorgulamazlar. Çünkü bilmedikleri şeyler, bilmelerine gerek olmayan şeylerdir. “Cehalet mutluluktur.” cümlesi tanımlar onları. Peki bu adam dünyaya dair bildiği onca gerçekle, bu yeni dünyaya uyum sağlayabilir mi?

Bu sorulara benim yanıt vermem uygun değil. Çünkü Huxley gereken her şeyi “Cesur Yeni Dünya” kitabında açık ve seçik söylüyor. Okumaya başladığımızda hayallerimizdeki dünyayı bulduğumuzu sanmamızı sağlarken, kitabın son sayfasını çevirirken bize asla sahip olamayacağımız bir dünya düzenini anlattığını gösteriyor. Hatta belki de, asla içinde yaşamak istemeyeceğimiz hem cesur, hem de yeni bir dünya düzenini…

#
Mert Bitmez | dekadans